Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1951 E. 2022/1895 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2021
DAVANIN KONUSU: MENFİ TESPİT
İSTİNAF TALEP TARİHİ: 17/08/2021
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 11/11/2022

Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas, ….karar sayılı 25/06/2021 tarihli kararı aleyhine davacı asil tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve talebin süresinde olduğu anlaşılmakla; yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :Davacı tarafından ilk derece mahkemesine sunulan dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın kendisine Denizli …. ada … parsel …. nolu mesken üzerinde 29.07.2005 tarihli ….yevmiye numaralı 80.000 TL tutarlı ipotek senedi ile kurulan ipoteğin paraya çevrilmesi için ipotek senedini dayanak göstermek suretiyle Denizli 4. İcra Müdürlüğünün … numaralı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını ve tarafına 9 örnek ödeme emri tebliğ edildiğini, yapılan takibe yasal süresi içerisinde itiraz etmesi sonucu icra takibi durdurulduğunu, alacaklı tarafından itiraz üzerine herhangi bir işlem yapılmadığını ve takibin derdest bırakıldığını, dosyayı sürüncümede bırakan davalı tarafın yine aynı ipotek üzerinden ikinci defa Denizli 4. İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatıldığını, tarafına 6 örnek icra emri tebliğ edildiğini, 29.04.2013 tarihinde tebliğ aldığını, takibin halen devam ettiğini, davalıya böyle bir borcunun olmadığını, davalı alacak takibiyle ilgili olarak dürüst ve iyi niyetli olmadığını açıkça gösterdiğini, takip alacaklısı …’ın takibe dayanak olarak sunduğu icra emrinde belirtilen borç ilişkisi alacaklı …’ın ortağı olduğu …. Ltd Şti ile kendisinin ortağı olduğu …. Ltd Şti arasındaki alışverişe istinaden teminat olarak verilmiş olan bonodan kaynaklandığını, ipoteğin de aynı borç ilişkisine teminat olarak verilmiş olduğunu, …. Şti’nin bu alışverişten kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ipotek ilişkisi ve teminat senedinin temeli olan borç ilişkisi itfa sebebiyle sona ermiş olduğundan davalı tarafın başlatmış olduğu takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu, 12.07.2006 tarihli belgeden de görüleceği gibi davalıya olan 80.000 YTL borcuna karşılık 68.000 YTL ödeme yaptığını, davalının da alacaklıya ödeme belgesini imzalayıp verdiğini beyanla; Denizli 4. İcra Müdürlüğünün …sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve takibin haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafından davacıya verilen borç nedeniyle ipoteğin verilmiş olduğunu, borcun kaynağının dava dışı şirketten olduğuna ilişkin iddiayı kabul etmediklerini, ödeme belgesi başlıklı belgedeki imzanın davalıya ait olmadığını, davalıya herhangi bir ödeme yapılmadığını beyanla; davanın reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI VE GEREKÇESİ :Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas, … Karar sayılı, 25/06/2021 Tarihli kararı ile; ile; “1-Davanın reddine, 2-Şartları oluşmadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ :Davacı asıl tarafından yasal süresi içerisinde sunulan istinaf dilekçesi ile; dava dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanlarını tekrarlayarak, ödeme belgesinin altındaki imzanın davalıya ait olduğunu, ATK raporuna itirazlarının değerlendirilerek yeni bir rapor alınması gerekirken, rapor alınmadan eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini, davalının ses kayıtlarını dosyaya sunduklarını, mahkemece bu delillerinin hiç değerlendirilmediğini, Yargıtay Ceza Genel Kurul kararları gereğince ses kayıtlarının delil olarak kabul edildiğini, dosyaya sunmuş olduğu delillerin ve beyanların gerekçeli kararda tartışılıp değerlendirilmediğini beyanla; hukuka aykırı olan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 355/1 maddesi gereğince istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin olarak yapılan incelemede;
Dava; borcun teminatı olarak verilen ipoteğin paraya çevrilmesi için başlatılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı tarafından almış olduğu borcun teminatı olarak maliki olduğu taşınmaz üzerine 80.000,00 TL bedelli ipotek konulduğu, davacı tarafından 68.000,00 TL’nin ödendiğine ilişkin dosyaya sunulan belge altındaki imzanın alınan ATK raporunda davalının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, davacının borcu ödediğini ispat edemediği, davacıya hatırlatılan yemin delili üzerine davacı tarafından yemin teklif edildiği, davalı tarafından yemin teklifinin kabul edilerek yeminin usulünce eda edildiği, davacının iddialarını ispatlayamadığı, ihtiyati tedbir talebi uygulanmadığından kötü niyet tazminatının yasal şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle; “1-Davanın reddine, 2-Şartları oluşmadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine,” karar verilmiştir.
Karar, davacı asıl tarafından istinaf edilmiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 25/06/2015 tarihinde açılmıştır.
6102 sayılı TTK. 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, “6102 sayılı Kanun’un 5.maddesinin başlığı” 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” şeklinde, 1. fıkrasında yer alan “davalara” ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki “çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde 3.ve 4. fıkraları değiştirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. şeklinde düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK 16/1.maddesinde: “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” ve TTK’nun 19.maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde öngörülen mutlak ticari dava mahiyeti taşımadığı, tarafların tacir olduğuna ilişkin dosyada bir delil veya beyan bulunmadığı, Uyap sisteminden yapılan incelemede de tarafların tacir olduğunun tespit edilemediği, tarafların tacir olmaması ve dolayısıyla ticari işletmeleriyle ilgili bulunmaması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığı, tarafların sıfatına ve uyuşmazlığın niteliği dikkate alındığında uyuşmazlığın çözümünde genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kabul olunarak, HMK’nun 114/1-c, 115/2. Maddeleri gereğince davanın usulden reddine ve dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-a.3 maddesine göre ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine, kararın kaldırma nedenine göre davacının sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı asilin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-HMK’nun 353/1.a-3 maddesi uyarınca Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/06/2021 tarih ve …. Esas ….Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Peşin alınan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
5-İstinaf başvuru harcının hazineye irad kaydedilmesine,
6-İstinaf eden davacının istinaf aşamasında yaptığı yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince nihai kararla değerlendirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere,oybirliği ile karar verildi. 11/11/2022