Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/969 E. 2023/971 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 10/03/2023
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 18/05/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle: baba-kız olan … ile … ın müvekkilinin adı geçenlerle ortağı olduğu davalı şirketin aynı zamanda yönetim kurulu başkanı ve üyesi oldukları, dava konusu da edilen bir kararla kendilerine aylık 60.000 TL ücret ödenmesine karar verildiği, davalı şirketin … AŞ. isimli bir şirkete ortak edildiği ve bu şirkete davalı şirket tarafından nakit para ve malzeme gönderildiği, bilahare bu şirketin batması üzerine davalı şirketin bu şirketten olan alacaklarını tahsil edemediği, üstelik gereken genel kurul ve yönetim kurulu kararı alınmadan davalı şirketin bu şirketin kullandığı banka kredisi- ne kefil edildiği, yine davalı şirket üzerinden kendi yakınlarına maddi menfaatler temin edil- diği, davalı şirketin bankalarda 40.000.000,00-TL’yi aşan nakit parası, yeteri kadar sermayesi, taşınır ve taşınmaz yüzlerce mal varlığı bulunduğu için borç alması gerekmediği halde adı geçenlerin muvazalı bir takım işlemlerle davalı şirketin … ya 1.500.000,00-TL borçlu hale getirildiğini ve … nın davalı şirket hakkında bu alacağın tahsili talebiyle Antalya Genel İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasın üzerinden takibe geçtiğini ve takibin kesinleştirilerek davalı şirkete ait malların bu alacak için haczedildiği, adı geçenlerin bu hareketinin hem şirketi hem de müvekkili ortağı zarara uğratacak nitelikte olduğu belirti- lerek; davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, ihtiyati tedbir yoluyla davalı şirkete yönetim kay- yım atanmasına veya şirketi borçlandıracak işlem yapmalarının kısıtlanmasına karar verilme- sini talep etmiştir.
Davalı vekılı özetle; mahkemenin müvekkillerinin savunması alınmadan 24/02/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararını verdiği, kararda gerekçe gösterilmediği, şirkete denetim kayyımı atanmasına ilişkin bir düzenlemenin olmadığı, şirketi temsile yetkili yönetim kurulunun faaliyetlerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların yönetim kurulu üyelerinin azli ile sorumluluğu müesseseleri ile çözülebileceği, anonim şirketlere ancak organ eksikliği halinde kayyım ata- nabileceği belirtilerek; mahkemenin denetim kayyımı atamasına dair tedbır kararının kaldırıl- masına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme itiraza konu 24/02/2023 tarihli ara kararı ile; davalı şirket hakkındaki takip alacaklısının bu şirketin aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle ihtiyati tedbir talebinin kabulüne davalı şirkete denetim kayyımı olarak atanmasına karar verilmiştir.
Mahkeme istinafa konu 10/03/2023 tarihli ara kararında özetle; davalı şirketin ve her iki tarafın hak ve menfaatlerinin korunması için şirkete denetim kayyımı atanmasının zaruri olduğu, ihtiyati tedbir yoluyla davalı anonim şirkete denetim kayyumu atanmasını en- gelleyen bir yasal düzenlemenin bulunmadığı gerekçesi ile davalının itirazının reddine karar vermiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kara- rına müvekkili tarafından yapılan itiraz üzerine HMK.’nun 394/4 maddesi gereğince duruşma günü belirlenip taraflara tebliğ edildikten sonra gereken kararın verilmesi gerekirken taraflar duruşmaya çağrılmadan itiraz hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı; anonim şırketlere ancak TTK.’nun 412. Maddesi gereğince yapılacak genel kurul toplantılarında yönetim kurulunca pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemlerinin red- dedılmış olması ya da yedi iş günü içerisinde olumlu cevap verilmemiş olması halinde ve organ eksikliği halinde TTK.’nun 530. Maddesi gereğince kayyım tayin edilebileceği, kötü yönetim sebebiyle şirkete kayyım tayinin doğru olmadığı, öğreti de şirketin kötü yönetilme- sinin önüne geçilmesi için denetim kayyımı atanabileceğinin belirtilmesine rağmen bu duru- mun pay sahipleri arasında meydana gelen uyuşmazlıklar yönünden şirkete denetim kayyımı atanabilmesine imkan vermediği;
Müvekkili şirketin 2023 yılı Ocak-Şubat döneminde yakın tarihli ve ivedi (ürün alımları için yapılacak acil ödeme, maaşlar vb.) ödemelerinin olması ve banka hesaplarında yeteri kadar nakit varlığının bulunmaması sebebiyle borçlandığı, davacının şirket hesapların- da 40.000.000,00 TL para bulunduğuna ilişkin iddiasının da gerçeği yansıtmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa cevap dilekçesinde davacı vekili özetle; mahkemece davalı şirkete yön- etim kayyımı değil bir denetim kayyımı atanmış olmasında yasaya uymayan bir durum olma- dığını belirterek istinafın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı şirket ortaklarının şirketi kötü yönetmeleri ve davacı azınlık hissesi sahibinin haklarının ihlal edilmesi iddiasıyla davalı şirketin fesih ve tasfiyesine; tedbir talebi, ise şirketi bir denetim kayyımı atanmasına ilişkindir.
Mahkeme itiraza konu kararı ile davalı şirkete denetim kayyımı atanmasına karar vermiş, davalının itirazını ise 10/03/2023 tarihli duruşmada reddetmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkeme her ne kadar istinafa konu kararını duruşma açmadan vermiş intibası uyandıracak şekilde “dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda” diyerek yazmış ise de mah- kemenin 10/03/2023 tarihli duruşmasında “Davalının Mahkememizin 24/02/2023 tarihli ara kararı ile verilen ihtiyati tedbir kararına yapmış olduğu itirazın REDDİNE (İstinaf yasa yolu açık olmak üzere)” demek suretiyle duruşmada verdiği açıktır. Duruşma zaptından davalının da bu duruşmaya katıldığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple davalının bu yöne ilişkin istinafı yerinde bulunmamıştır.
TTK.’nun 531. Maddesinde “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merke- zinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” denmekte olup; kanunumuzda mahkemeye anonim şirket yönetim kurulu üyelerini (gerekçe ne olursa olsun) görevden alma ve yerlerine yenilerini atama yetkisi tanınmamıştır; bu yetki genel kurula aittir. Bu nedenle mahkemenin yönetim kurulu üyelerinin yönetim ve temsil yetkile- rinin ellerinden alması sonucunu doğuran yönetim kayyımı atanması kararını ancak bu yet- kilerin hukuken veya fiilen kullanılamadığı hallere özgü olarak verilebilmesi gerekir. Ancak anonim şirkete ortada bir yönetim kurulu varken yönetim kayyımı atanamasa da; davanın kabulü halinde davacı azınlık payı sahibi ortağın tasfîye payının korunması için gereken ön- lemlerin alınmasına bir engel ön görülmemiştir. Bu önlemler arasında anonim şirkete ihtiyati tedbir yoluyla denetim kayyımı atanması da vardır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgiler, yasaya uygun gerektirici nedenler, anonim şirketin feshi talebi ile açılan davada davacı ortağın tasfiye payının korunması için mahkemece gereken tedbirlerin alınabilecek olması, bu amaçla şirkete yönetim kayyımı tayin edilmesi mümkün değil ise de denetim kayyımı tayin edilmesinin mümkün olması, ilk derece mahkemesi tarafından incelenen dosya ve icra dosyası içeriği dikkate alındığında denetim kayyımı atanmasına ilişkin tedbir kararı için gereken yaklaşık ispatın sağlanmış olması karşısında; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğin- den HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerek- tiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-f. maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18/05/2023