Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/948 E. 2023/1891 K. 01.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/06/2022
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 01/12/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacının davalı … ile uzun yıllardan beri evli olduğunu, birlikte çalışarak birikim yapıp emekli olduklarını, davalı eşinin davacının haberi olmadan …. adına … tan çekilen krediye kefil olduğunu, birikimleri olan Denizli …. ilçesi …. mah. … mevkii …. ada … parseldeki …. nolu Bağımsız Bölümü ipotek verdiğini, davalının ailenin ekonomik geleceğini karartacak şekilde bu işlemleri yaptığından davacının haberi olmadığını, icra kağıtları geldikten sonra haberi olduğunu, 6098 sayılı borçlar yasasının 583 ve 584.maddeleri gereğince kefilliğin şekil şartına bağlandığını, eşinin rızasını getirdiğini, yapılan işlemlerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına, kredi genel sözleşmesindeki davalı …’nun kefilliğinin iptali ile İzmir 1 İcra Müdürlüğü’nün ….Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine, satış işleminin ve icra dosyasının davalı … yönündün tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 02/04/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava konusu taşınmazın yargılama sırasında cebri icra yoluyla davalı bankaya satıldığını, taşınmazın davalı bankaya devredildiğini, bu nedenle davayı ıslah ederek tapu iptal ve tescil davasına dönüştürdüğü; davalı …’ın kefil olduğunu, kefalette eş rızasının alınmadığını, bu nedenle davalı …’nun kefilliğinin iptalini, davalı bankaya geçen dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile davalı … adına tapuya tescilini, olmadığı takdirde taşınmazın değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari mevduat faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı banka vekili, dava dışı … nun Denizli …. Şubesinden genel kredi sözlşemesi ile kredi kullandığını, davacının eşi …’nun taşınmazını ipotek ettirmek suretiyle kredinin kullandırılması için teminat verdiğini ve davalı banka lehine birinci derecede 350.000.TL bedelli ipotek tesis edildiğini, kredinin ödenmemesi üzerine hesap kat ihtarının borçlulara gönderilerek İzmir 1 İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi için takibe geçtiklerini ipotek tesis edilirken davacı eşin muvafakatının alındığını, buna ilişkin belgeyi dilekçe ekinde sunduklarını, bu davanın satışa engel olmak, süreyi uzatmak maksadıyla açıldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …, cevap dilekçesi sunmamıştır. Usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap verilmeyerek davalı taraf HMK’nun 128 nci maddesi gereğince davayı inkar etmiştir.
Mahkemece, “…4721 sayılı TMK. madde 881; “Hâlen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir.” hükmünü amirdir. TBK’nun 603. Maddesi “Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır.” hükmünü içermektedir. İpotek ile verilen teminat ise kişisel bir teminat olmayıp ayni bir teminattır. Bir başka anlatımla ipotek TBK’nun 603. Maddesi kapsamında olmadığından eş rızasının alınmasına gerek yoktur. Bu itibarla somut olayda ipotek tesisi için düzenlenen muvafakatnamedeki imzanın davacının el ürünü olup olmadığının araştırılması da sonuca etkili olmayacaktır. İpoteğin geçerli olması için eş rızasına gerek bulunmadığından davalı …’nun tesis ettiği ipoteğin geçerli bir ipotek olduğu sonucuna varılmıştır. Yine dava dışı borçlu ile davalı banka arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin 06/01/2014 tarihli olup 6098 Sayılı TBK döneminde düzenlendiği; dolayısıyla kefaletin geçerliliği için eş rızasının aranacağı, fakat bankanın sunduğu belgelerde davalı …’nun sözleşmede müşterek ve müteselsil kefil olduğuna dair bir ibarenin ve sözleşmenin bulunmadığı; bu durumda davalı …’nun kredi sözleşmesinde müşterek ve müteselsil kefil olduğu ispatlanamadığından davacının ıslah ile talep ettiği davalı …’nun müşterek ve müteselsil kefaletinin geçerli olmadığından iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Bu durumda mahkememizce davaya konu taşınmaz üzerindeki ipoteğin geçerli olduğu kanaatine varıldığından; geçerli ipoteğe dayalı olarak, davalı eş …’nun üzerine kayıtlı dava konusu taşınmazın davalı banka adına cebri satış yolu ile tapuya kayıt ve tescilinin yolsuz tescil olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekmiştir. Taşınmaz üzerindeki ipotek geçerli olduğundan dava konusu taşınmazın davalı banka adına cebri satış yolu ile tapuya kayıt ve tescilinde bir iptali gerektirir bir husus olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme ile karar verildiğini, bankacı bilirkişiden rapor aldırılması gerektiğini, ipoteğin, asıl borçlu …. lehine verildiğini, müvekkilin eşine ait olan bir borca ilişkin olmadığını, malik ile borçlu sıfatının aynı kişide buluşmadığı durumlarda tesis edilen ipoteğin kefalet ipoteği olarak adlandırıldığını, lehine ipotek verilen kişi ya da kurumlar tarafından ipotek sözleşmesine müşterek ve müteselsil kefalete ilişkin hükümlerin eklenmesi hallerinde ise taşınmaz malikinin aynı zamanda müşterek ve müteselsil kefil olarak kabul edildiğinin yerleşmiş yargı kararları ile sabit olduğunu, taşınmaz malikinin kefil olarak adlandırılabileceği bu durumlarda ipotek tesisi için eşin rızasının kanunen aranan bir şart olduğunu, 6098 sayılı TBK m.603 kapsamında eş rızasının gerekli olduğunu, aile konutu iddialarının değerlendirilmediğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, kefaletin iptali, tapu iptal ve tescil, bunun mümkün olmaması halinde tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davacı vekilinin 02/04/2021 tarihli ıslah dilekçesinde açık bir şekilde taşınmazın aile konutu olmaması nedeniyle aile konutuna dayanmadıklarını belirtmesine, taşınmaz ipoteğine ilişkin hükümlerin 4721 sayılı Kanun’un 850 inci maddesi ve devamında ayrıca düzenlenmiş bulunmasına ve 6098 sayılı Kanun’un 603 üncü maddesine göre kişisel güvence niteliği taşımayan ipotek tesisinde eş rızasının aranmamış olmasına (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.01.2023 tarih, 2021/5603 Esas ve 2023/350 Karar sayılı ilamı), davalı eş …’nun kredi sözleşmesinde kefaletinin bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/12/2023