Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/844 E. 2023/1033 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/01/2023
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 01/06/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı hakkında Denizli 5. İcra Dairesi’nin …. sayılı dosyası ile 12.11.2021 tarihli ….. numaralı faturaya dayalı olarak 115.287,26 TL.bedelli faturaya dayalı icra takibi başlattıklarını ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği ve “alacaklı şirkete borcunun olmadığı ve alacaklının alacağını temlik ettiği için takip yapamayacağı” gerekçesiyle itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, müvekkilinin alacağını temlik ettiğine ve takip yapma hakkının olmadığı yönündeki beyanlar da davaları yönünden hiçbir etkiye sahip olmadığını, söz konusu temlik sözleşmesi gerçek manada bir temlik sözleşmesini ifade etmediğini, yapılan işlemin “temlik vaadi sözleşmesi” niteliğinde olduğunu, bu kapsamda davalı kurumun müvekkili tarafından kesilen faturaların bedellerini yine müvekkile ait banka hesabına yatırmaya devam ettiğini, temlik alan bankanın ise müvekkile ait olan bu banka hesabı üzerinde tasarruf hakkına sahip olduğunu, bu nedenle müvekkilin alacağını temlik ettiği ve alacağın tahsili hususunda tasarruf hakkının olmadığı yönündeki değerlendirme yerinde bulunmadığını tüm bu nedenlerle borcunu zamanında ödemeyerek aleyhine icra takibi yapılmasına sebebiyet veren davalının, haksız itirazının iptaline, duran takibin devamına, haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz etmiş olması dolayısıyla %20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin, kayıtlı lisansına bağlı olarak, perakende elektrik satış faaliyet yürüttüğünü, Davacı tarafın, dava dışı …. A.Ş. ile akdettiği “Lisanssız Elektrik Üreticileri için Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması” neticesinde üretiği enerjinin dağıtım sistemine intikali nedeni ile müvekkili şirket nezdinde doğmuş ve doğacak alacaklarını, …. A.Ş.’ye temlik edilmiş olduğunu, T.C. Beşiktaş 16. Noterliği’nin 27.12.2017 tarihli, …. yevmiye numaralı Alacağın Temliki Sözleşmesi’ne (Ek 1- Temlik Sözleşmesi ve müvekkil şirket kabulü) istinaden, ilgili … A.Ş.’nin fatura mukabilinde, müvekkili şirket nezdinde doğan alacakları, (abonelik bedeli ve tüketim fatura bedeli alacakları mahsup edildikten sonra), temlik alacaklısı tarafından ödeme talep edilen, hesaba ödendiğini, Davacı tarafın alacaklı olmamasına rağmen, tamamen kötüniyetli bir biçimde müvekkili şirkete karşı icra takibi yoluna gitmişse de, müvekkili şirketin, borcunu temlik alacaklısına karşı ifa etmiş olduğunu, ödeme dekontları sunduklarını, Müvekkili kurumun davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmamakla birlikte, davacı kurum temlik sebebiyle artık alacaklı olmadığından, işbu davada taraf ehliyeti de bulunmadığını, Müvekkili şirketin bu icra takibine itiraz etmekte haklı olduğunu, davacının takipte hukuki yararı olmadığı gibi takip ayrıca kötü niyetli olduğunu tüm bu nedenlerle davanın …. A. Ş’ye ihbarına, taraf ehliyeti ve hukiki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine davacı aleyhine %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece,”…davacının davaya konu faturalara dair alacaklarını dava dışı şirketlere devretmiş olduğu ve davalının da itirazdan sonra, davadan önce bu şirketlere fatura bedellerini ödediği; dosyada mevcut temliknamelerde temlike konu alacakların temlik alanların banka hesap numaralarına yatırılacağı konusunda mutabık olduklarının düzenlendiği; ayrıca temliknamelerde temlik eden davacının temlike konu alacakların ödenmemesi halinde cebri icra ve dava yolu ile alacakları tahsil edebileceği yönünde açık bir düzenleme de bulunmadığı, bu nedenle temlik eden davacının temlikle birlikte borçlu davalı ile hukuki ilişkisi kesildiğinden, alacakların tahsilinin dava ve talep hakkının da, onun maliki durumuna geçmiş olan, temellük edene (temlik alana) geçmesi, alacağın temlikinin doğal bir sonucu olduğundan davacıya davaya konu alacakları tahsil konusunda aktif husumet düşmediği” gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin sözleşmenin hukuki niteliğini yanlış değerlendirdiğini, dava dışı şirket ile yapılan sözleşmenin alacağın temliki sözleşmesi değil temlik vaadi sözleşmesi niteliğinde olduğunu, bu sözleşmeyle alacağın temlik edilmesinin icra takibine engel olmayacağını, davalının müvekkil tarafından kesilen fatura bedellerini temlik alan bankaya değil, temlik alan banka nezdinde davacı adına açılmış olan hesaba yatırması gerektiğini, bankanın ise bu hesap üzerinde tasarruf hakkında sahip olacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, icra takibine vaki davalı itirazının iptaline istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.01/06/2023