Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/769 E. 2023/998 K. 29.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 29/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/01/2023
DAVANIN KONUSU: Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İstirdat)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 29/05/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin … A.Ş.’den kredi kartı ve KMH hesabı kullandığını, müvekkilinin borcunun bir kısmını ödedikten sonra kalan borcunu ödeyemediğini ve takibe düştüğünü, davalı bankanın müvekkilinden Antalya Banka Alacakları İcra Dairesinin … , … ve … Esas sayılı dosyalarına ilişkin 5464 sayılı Kanuna ve TCMB tebliğlerine haricen fazla tahsilat yapıldığını, bu sebeplerle müvekkiline haksız ve fazla haricen tahsil edilen ücretlere ilişkin İİK 72. Maddesi gereği fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 200,00 TL nin kesinti tarihinden itibaren değişen oranlarda müvekkiline iadesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, öncelikle davaya yetki, görev, zamanaşımı ve arabuluculuk yönünden itirazları bulunduğunu, huzurdaki davada istirdat davası koşulları oluşmadığını, istirdat davasının ikame edilmesi için borcun cebri icra tehdidi ile ödenmiş olması gerektiğini, ve kişinin asıl itibariyle böyle bir borcunun olmaması gerektiğini, bununla birlikte borcun ortadan kalkmış olması ve buna rağmen tekrardan ödemek zorunda kalması gerektiğini, ancak müvekkili banka alacağı haklı bir alacak olup, dosya kapsamından görüleceği üzere davacının borçlu tarafından haksız ve kötü niyetli olarak iş bu davayı açtığını, bu sebeplerle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı tarafın icra takipleri kesinleşmeden davalı bankaya ödeme yaptığı görülmekle, icra takibi kesinleşmeden (cebri icra tehdidi söz konusu olmadığı için) yapılan ödeme, cebri icra tehdidi altında yapılmış sayılmayacağından ve davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığından davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, icra takibi kesinleşmeden yapılan ödemeden dolayı istirdat davası açılabileceğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava icra takibi nedeniyle ödenen paranın istirdatı istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekili 10/11/2022 tarihli açıklama dilekçesinde iş bu davanın istirdat davası olduğunu belirtmiştir.
İstirdat davasının koşullarından biri de borcun cebri icra tehdidi altında ödenmiş olmasıdır. Ödemenin mutlak suretle takibin kesinleşmesinden sonra bir başka deyişle borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz edip de itirazının icra hakimliğince kesin olarak kaldırılmış olması durumunda yapılmış olması gerekir. Yapılan icra takibi henüz kesinleşmeden borçlunun ödeme emrine itiraz hakkı bulunduğu süre içerisinde ödemenin yapılması halinde bu ödeme cebri icra tehdidi altında yapılan bir ödeme kabul edilemez. (Seyit Çavdar, İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Mayıs 2007, sayfa 1444).
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.29/05/2023