Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/684 E. 2023/882 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 02/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 21/12/2022
DAVANIN KONUSU: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 02/05/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, Davacının turizmle iştigal ettiğini, Davalılardan … Ltd. Şti. ile davacı arasında hiç bir iletişim, ticari ilişki bulunmadığını, Davalı … Ltd. Şti.’nin icra dosyasından temin edilen adresine ulaşıldığını, haricen yapılan görüşmede ise … arasında her hangi bir ticari ilişki, alacak-verecek ilişkisi olmadığını ve yine UETS’ne gelen tebligat açılmadığı için takibin kesinleştirildiğinin öğrenildiğini, İcra dosyası incelendiğinde; takip talebinde her hangi bir dayanak gösterilmediği ve soyut olarak 337.590.-TL miktarlı alacak talebi ile 7 gün içerisinde itirazı kabil icra takibi başlatıldığını, takip kesinleştirildikten sonra sözde takip alacaklısı … tarafından takipte borçlu görünen … Ltd. Şti.’nin sözde hak ve alacakları için davacıya 22.08.2022 tarihinde 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiğini ve süresinde itiraz edilmemesi üzerine 20.09.2022 tarihinde ikinci ihbarname ve 09.10.2022 tarihinde üçüncü ihbarname tebliğ edildiğini, Taraflar arasında her hangi bir alacak-borç ilişkisi olmadığı gibi birbirleri ile fiziki her hangi bir bağlantılarının da tespit edilemediğini, Alacaklı görünen … in kim olduğunun da bilinmediğini, hiç bir dayanak gösterilmeden kesinleşmiş icra takibinin usulsüz haciz ihbarları sebebiyle müvekkilin bankalardaki tüm hak ve alacakları üzerine haciz konulmuş ve çalışamaz hale geldiğini, İhtiyati tedbir talebimizin kabulü ile icra işlemlerinin durdurulmasına ve dosyaya girmiş paralar yönünden sözde alacaklı görünen kişiye her hangi bir ödeme yapılmaması konusunda, dosya kapsamı gözetilerek takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı …, Usulüne uygun olarak yapılmış haciz ihbarnameleri sonrası kesinleşen borcu ödememek için borçlu şirket/vekili önce alacak dosyasının açıldığı icra dairesine borca itiraz talebinde bulunmuş; doğal olarak talebi reddedilince bir takım hayali araştırmalar ve gerçek dışı kanıtlar uydurarak ve dahi iftiraya varan açıklamalarla menfi tespit açtığını ve tedbir talebinde bulunduğunu, davalı … Ltd Şti ile arasında herhangi bir ticari ilişki ve alacak verecek ilişkimin olmadığın, … Ltd Şti ile … Turizm Taşımacılık arasındaki Hizmet Tedarik (Taşımacılık) sözleşmesi olduğunu, Faturaya süresinde yapılmış herhangi bir itiraz veya iade bulunmadığını … Turizm kendilerinden olan alacağıma karşılık alacaklarını kendisine temlik ettiklerini, … Turizm’den kendisine geçen alacak hakkımı almak için … Ltd Şti’ne icra dairesi aracılığı ile ödeme emri yolladığını, alacağını almak üzere usul ve yasaya uygun olarak icra dairesi aracılığı ile … TURİZM’e 89/1 – 89/2 haciz ihbarnameleri yolladığını, davacı/Borçlu şirket 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerine cevap vermeyince 89/3 haciz ihbarnamesi yolladığını, bunda da ne parayı ödedi ne de menfi tespit davası açtı. Yasaya göre bu aşamalardan sonra anılan şirket borçlu konumuna geldiği için taşınır taşınmaz mallar ve banka hesapları sorgulaması yaptırıp alacağımı alma yoluna gittiğini, davacı borçlu vekilinin iddia ettiği gibi, gerçek dışı bir alacak değil gerçek bir alacak söz konusu olduğunu, Takip durursa haciz konulan tüm taşınır taşınmaz ve mevduatların kaçırılması olasılığı nedeniyle alacağımı almam imkansızlaşacağı için davacı/borçlu şirket/vekilinin, ihtiyati tedbir talebinden başlanarak, tüm taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve sair tüm giderlerin davacı/borçlu tarafa yüklenmesine ,Usulüne uygun yapılan tüm işlemlere rağmen borcu ödemeye yanaşmayan ve gerçek dışı beyan ve iftiralarla beni zan altında bırakmaya çalışan davacı/borçlunun dava değerinin %40’ından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “Davacı, haciz ihbarnamelerinin UETS adreslerine tebliğ edildiğini, bu ihbarnamelere uets adresleri açılamadığı için itiraz edilemediğini, takip borçlusuna ve takip alacaklısına borcunun olmadığını ileri sürerek menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise davanın reddini istemiştir. Bu kez davacı taraf 14/11/2022 tarihli dilekçesi ile ıslah talebinde bulunmuştur. Öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık davanın nitelendirilmesi, başka bir anlatımla davanın 2004 sayılı İİK m. 72 hükmü kapsamında genel menfî tespit davası mı yoksa m. 89/3 kapsamında bir menfi tespit davası mı olduğu ve bu nitelendirmeye bağlı olarak davaya bakma görevinin hangi mahkemeye ait olduğu hususlarının açıklığa kavuşturulması gereklidir. Maddi vakaları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime aittir. İİK 72. madde düzenlemesinin maddi anlamda takip borçlularını kapsadığı, davacının maddi hukuk bakımından takip borçlusu sıfatına sahip olmadığı, davanın 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine göre açılmış bir menfi tespit olamayacağı, zira ortada davacı aleyhine başlatılan bir icra takibi olmadığı, davacının İİK 72’e göre dava açma hakkı bulunmadığı, İİK 72’inci maddesinde tanımlanan menfi tespit davasının bu nedenle şartlarının oluşmadığı, İİK 72. maddenin takipteki tüm şahıslar yönünden düzenlendiğinin kabul edilmesi halinde, 3. Kişiler için konulmuş olan İİK 89 ve İİK 72. madde düzenlemelerindeki sürelerin bir anlamının kalmayacağı, yasadaki şahıs ifadesinden anlaşılması gerekenin takip borçlusu olduğu, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, davacı yanca ıslah dilekçesi adı altında sunulan dilekçe içeriği incelendiğinde de, talebin İİK 89. Maddede düzenlenen menfi tespit istemine yönelik olduğu, ıslah talebinin de bu haliyle farklı bir açıklama ve talebe ilişkin olmadığı anlaşıldığından ıslah talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. İİK’nun 89. maddesi uyarınca açılacak menfi tespit davalarının 3. haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü sürede açılması gerektiği, mahkememizce UYAP sureti celp olunan Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı yanın takip dosyasına göre üçüncü kişi konumunda olduğu, 89/1 haciz ihbarnamesinin 22.08.2022 tarihinde, 89/2 haciz ihbarnamesinin 20.09.2022 tarihinde tebliğ edildiği, 89/3. haciz ihbarnamesinin 09.10.2022 tarihinde tebliğ edildiği davanın ise; İİK’nun 89. Maddesinde düzenlenen 15 günlük süre dolduktan sonra 10/11/2022 tarihinde açıldığı, yasada öngörülen iş sürenin de hak düşürücü süre mahiyetinde olduğu ve her aşamada resen dikkate alınması gerektiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı vekili UETS adreslerine ulaşılamadığından tebliğden haberdar olmadıklarını iddia etmiş ise de; davacının elektronik tebligat adresi almasının zorunlu olduğu 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesi ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği gereği elektronik tebligat adresi olanlara bu yolla tebliğ yapılmasının zorunlu olduğu ve ayrıca yönetmeliğin 10. Maddesi hükümleri de dikkate alınarak 89/3 gereği haciz ihbarnamesinin davacıya 09.10.2022 tarihinde yapıldığı ve eldeki davanın süresinde açılmadığı anlaşılmakla davanın reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin icra takip borçlusu olmayan üçüncü şahıs olduğunu, haciz ihbarlarına itiraz sürelerini kaçırdığını, davalılardan takip borçlusu görünen … Ltd. Şti. ile davacı müvekkili arasında hiçbir iletişim, ticari ilişki bulunmadığını, mahkemece verilen red kararının tedbir kararı ile çeliştiğini, taraflar arasında herhangi bir alacak – borç ilişkisinin olmadığını, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, İİK 89. maddesi uyarınca açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/3568 esas, 2016/6425 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “İİK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir.”
İİK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir. (Dairemizin 2020/71 Esas 2020/680 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık, davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde çıkarılan haciz ihbarnameleri nedeniyle borçtan davacının sorumlu olup olmadığının tespitine ilişkindir.
01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir.
İİK 89. maddesindeki özel düzenleme ile İİK 72. maddesindeki menfi tespit davasına ilişkin genel düzenleme gözetildiğinde genel düzenleme hükmünün İİK 89. maddesini işlevsiz bırakacak biçimde uygulanamayacağı da açıktır.
Bu durumda İlk derece Mahkemesince, İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun resen gözetilmesi gereken görev yönünden kabulü ile, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve görevsizlik kararı verilmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/12/2022 tarih ve … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-İlk derece mahkemesinin görevsiz olmasına rağmen davanın esası hakkında karar vermiş olması nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-3. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırıldığından davacı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 179,90 TL maktu istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince talebi halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
9-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-3. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.02/05/2023