Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/680 E. 2023/1039 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/12/2022
DAVANIN KONUSU: Tazminat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 01/06/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davaya konu sigorta poliçeleri …. A.Ş. tarafından düzenlenmiş olsa da kamu sigorta şirketlerinin tek çatı altında davalı …. A.Ş. adında birleşmesi nedeniyle davanın …. A.Ş.’ne karşı açıldığını, dava açılmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, davacı banka ile dava dışı müteveffa … arasında 26.01.2017 tarihli ihtiyaç kredisi sözleşmesi imzalanarak müteveffanın kredi kullandığını, bu sözleşmenin davalı tarafından hayat sigortası ile sigortalandığını ve teminat altına alınarak Dain-i Mürtehin şerhi konulduğunu, müvekkili bankanın borçlusu …. ın 04.06.2017 tarihinde vefat ettiğini, müvekkili bankanın borçlusu …. ın ölümü üzerine taraflarınca davalı sigorta şirketine başvurulduğunu fakat davalı sigorta şirketi müteveffanın kalp hastalığının kendisinde poliçe başlangıç tarihi olan 26.01.2017 tarihinden önce de mevcut olduğunu, sigortalı tarafından bilindiğini ve fakat gizlendiğinin belirtilerek beyan yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle sigorta tazminatı talebinin reddedildiğini, davaya konu kredi borcunun tahsili için müteveffa …. mirasçıları …. , …. , …. ve … İlçin aleyhine Denizli 1. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takibe itiraz etmeleri üzerine açılan itirazın iptali istemli davada Denizli Tüketici Mahkemesinin …. Esas-…. Karar sayılı dosyasında “…davacı bankanın ilgili sigorta şirketi aleyhine hukuki yollara başvurmadığı ve bu yolları tüketmenden davalı mirasçılara başvurarak doğrudan doğruya icra takibi başlattığı anlaşılmakla davacı tarafça vaktinden evvel açılan davanın reddine” denilerek davanın reddine karar verildiğini, söz konusu kararın istinaf incelemesi neticesinde Antalya BAM 11. Hukuk Dairesinin 01.03.2021 tarih …. E-…. Karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun reddine karar verildiğini, bu nedenlerle dava tarihi itibariyle müteveffanın müvekkili bankaya olan kredi sözleşmesinden kaynaklanan toplam borcu 14.400,00 TL ve müvekkili bankanın alacağının poliçe limitleri kapsamında müvekkilinin tüketici kredisinden kaynaklanan alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek kredi sözleşmesindeki faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sigorta sözleşmesinden doğan bütün taleplerin alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren iki yıl geçtiğinden zamanaşımına uğradığını, davacı tarafça açılan işbu dava alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren iki yıllık süre içerisinde açılmadığını, davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte, dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, itirazlarının dikkate alınarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, Muris …. davacı …. Bankası A.Ş.’den kullanmış olduğu dava konusu kredi sonrasında müvekkili şirket ile davacı banka arasında yapılmış olan … Sigorta Sözleşmesi kapsamında sigorta kapsamına dahil edildiğini, dava konusu krediyle bağlantılı olarak “26.01.2017 başlangıç tarihli,…. numaralı” poliçesi bulunduğunu, söz konusu hayat sigortası ile bankadan kredi kullanan kişiler isteğe bağlı olarak sigorta kapsamına alındığı ve bu kişilerin herhangi bir nedenle vefatları halinde sözleşmede belirlenen sigorta bedeli sözleşmede belirtilen şartlar uyarınca hak sahiplerine ödendiğini, yani sigorta süresi içinde sigortalının vefatı halinde -teminat tutarı ile sınırlı olmak üzere- kredi borcu bankaya, varsa teminatın kalan kısmı sözleşmede belirtilmişse lehtarlara, lehtar belirtilmemişse kanuni mirasçılara ödendiğini, bu sigortanın(sigorta bedeliyle sınırlı olmak üzere) sigortalının sigorta süresi içerisinde vefat riskine karşı güvence sağlayan hayat sigortası olduğunu, teminatın kapsamı grup hayat sigorta sözleşmesi özel şartlarına, poliçe özel şartlarına ve hayat sigortası genel şartlarına tabi olduğunu, sigortalı …. ın vefat etmesi üzerine tazminat dosyasına ilişkin olarak müvekkili şirketçe iletilen tüm evrakların incelendiğini, inceleme neticesinde; sigortalının sigorta başlangıç tarihi öncesinden gelen kalp hastalığının mevcut olduğunu, söz konusu hastalığın sigortalanmadan önce teşhis edildiğini ve sigortalı tarafından bilindiğini ancak müvekkili şirkete herhangi bir bildirim yapılmadığının tespit edildiğini, sigortalının poliçe başlangıç tarihi öncesinden gelen, sigorta kurulma aşamasında müvekkili şirkete beyan etmediği kalp hastalığı sigorta teminatı kapsamı dışında olduğundan tazminat dosyasının reddedildiğini, müvekkili şirketin tazminat ret kararının usul ve yasaya uygun olduğunu , sigortalı …. sigorta yapılmasına etki edecek bütün hususları bildirme mükellefiyetine aykırı kötü niyetli bir davranışta bulunduğu ve yapılmaması gereken bir sigortanın yapılmasını sağlayarak sigorta örtüsü altına girdiğini, sigortalının, sigortacı tarafından poliçe tanzim edilirken kendisine yöneltilen sorulara doğru cevap vermek, rizikonun takdirine etkili olacaklardan kendisince bilinenleri de beyan etmekle yükümlü olduğunu, MK 2. madde uyarınca bu hususun yerine getirilmemiş olmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, sigortalıya da bu kapsamda sorular yöneltildiğini, ancak sigortalı beyan yükümlülüğüne aykırı davranarak kalp hastalığı ile ilgili bilgi vermediğini ve bu yönde kendisine yöneltilen sorulara da ”Hayır” cevabı verdiğini, sigorta sözleşmelerinin azami iyi niyet üzerine kurulduğunu, sigorta şirketinin sigorta konusu olan husus ile ilgili hiçbir bilgiye sahip olmadığını, karşı tarafın vermiş olduğu bilgiye güvenmek durumunda olduğunu, bu kapsamda esas olan sigortalının beyanı olduğunu, müvekkili şirketçe tazminat ödeme borcu bulunmadığını, davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu, bu nedenlerle zamanaşımı itirazları doğrultusunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece,”…rizikonun 04.06.2017 tarihinde gerçekleştiği, davacının davalı sigortaya yapmış olduğu başvurunun 30/06/2017 tarihinde reddedildiği, en geç bu tarih itibariyle muacceliyet gerçekleşmiş olduğundan dava tarihi 14/09/2021 tarihi itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, iş bu davadan önce sadece mirasçılar aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalı sigorta şirketi aleyhine başlatılan bir icra takibinin bulunmaması nedeniyle 6098 sayılı kanunun 154/2. Maddesi uyarınca zamanaşımının kesilmesi durumu somut olayda gerçekleşmediği,(Antalya BAM 11. Hukuk Dairesinin 27/10/2022 tarih, … esas, ….karar sayılı ilamı) davanın zamanaşımı geçtikten sonra açıldığı, davalı tarafça süresi içinde zamanaşımı definin ileri sürüldüğünün anlaşılması”gerekçeleriyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımının TTK’nın 1420. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren her halde 6 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını, vefat tarihinden itibaren zamanaşımı dolmadan davanın açıldığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, hayat sigortası poliçesinden kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacının alacağının muaccel olduğu tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 1420/1. maddesindeki “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482. madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” hükmü ile iki yıllık bir zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Buna göre, 6102 sayılı TTK’nın 1420/1. maddesi uyarınca, rizikonun 04/06/2017 tarihinde gerçekleştiği, davacının davalı sigorta şirketine yaptığı başvurunun 30/06/2017 tarihinde reddedildiği, alacağın iki yıllık zamanaşımı süresinin eklenmesiyle, 30/06/2019 tarihinde zamanaşımına uğradığı anlaşılmaktadır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.01/06/2023