Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/62 E. 2023/144 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 02/02/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin … Ltd Şti Antalya ve Manavgatta hazır beton imal ve ticareti işi ile iştigal ettiğini, davalı …’in müvekkilinin Manavgat şubesi ön muhasebe biriminde, kısa bir süre 21 Ağustos 2021 ve 26 Ekim 2021 tarihleri arasında asgari ücretli işçi olarak çalıştığını, çalıştığı süre boyunca müvekkilinin ticari faaliyetleri olan firmalara güvenini kazandırdığını, davalı …’in müvekkili şirketteki işi bırakmadan önce yaklaşık 10 gün öncesinde, müvekkili şirketin ticari faaliyeti bulunan Alanya ilçesinde faaliyet gösteren Alanya … ve Manavgat ilçesinde faaliyet gösteren … Şti ile … şirketine arayarak çalıştığı şirketin acil çek ve nakte ihtiyacı olduğunu, bu sebeple daha önceki sözleşmeler ile belirlenmiş olan fiyatların altında yeniden sözleşme yaparak beton satışı yapabileceğini söyleyerek müvekkili şirket yetkilisinin bilgisi, onayı ve talimatı dışında hareket ettiğini ve buna karşılık çekler aldığını, müvekkilinin bu durumu davalının işten ayrılmasından yaklaşık 1 ay sonra adı geçen şirketlerin hazır beton talebinde bulunması ile haberdar olduğunu, müşterilerde güven oluşturmak için sahte olarak düzenlenmiş olduğu yetki belgesini gösterdiğinin öğrenildiğini, davalı hakkında yapmış olduğu hukuk dışı işlemler nedeniyle Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığının … nolu soruşturma dosyası ile şikayette bulunulduğunu, davalının aldığı bedelsiz çeklerin dilekçede bildirdiklerini belirterek icra takibine konu edilmeyen ve Alanya İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibine konu edilen, Manavgat 2. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu edilen, Manavgat 2. İcra Müdürlüğüne konu edilen … Esas sayılı dosyasına konu edilen toplam 850.000,00 TL miktarlı icra dosyalarına ayrı ayrı ihtiyati tedbir kararı verilerek takiplerin ihtiyaten durdurulmasına, ihtiyati hacizlerin kaldırılmasına, yapılacak yargılama sonucunda müvekkilinin çeklere ve icra dosyalarından davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5/1. maddesi hükmüne göre; aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli kılınmıştır. Söz konusu hüküm ile ticari davalar bakımından görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu benimsenmiştir. Ne var ki bu hükmün uygulanabilmesi kanunda “aksine bir hüküm bulunmaması” koşuluna bağlı tutulmuştur (Şener, Oruç Hami; Ticari Uyuşmazlıklarda Ticaret Mahkemelerinin Görev Alanı ve Yetki Sözleşmesi, Ankara 2021, s. 9 vd.). 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi şöyledir; ” a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına, b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara, c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.” İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5. maddedeki ‘aksine hükmü’ öngören bir düzenlemedir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 21/12/2021 tarih 2021/11745E. 2021/16748K. sayılı kararı). İşçi işveren ilişkisinden kaynaklanan kambiyo senetleri nedeniyle menfi tespit istemli davada görevli mahkeme İş Mahkemesidir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 04/11/2015 tarih 2015/5163E. 2015/13949K. sayılı kararı). İhtiyari dava arkadaşlığı durumunda, davalılardan biri hakkındaki dava genel mahkemenin, diğeri hakkındaki dava özel bir mahkemenin görevine giriyorsa, özel nitelikteki mahkemede davanın görülmesi gereklidir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 18/09/2018 tarih 2016/13877E. 2018/8652K. sayılı kararı). Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 26/12/2018 tarih 2016/10778E. 2018/12559K. sayılı kararında; “… A.Ş.’ye satılan ürünlerin karşılığı bono alındığını, bu bonolardan şirket yetkilisinin imzalamadığı üç adet bonodan birinin hiç ödenmediğini, diğer ikisinin davalı tarafından tahsil edildiğini ancak şirkete verilmediğini… Dava, davacı şirkette çalışan davalının şirket adına yapılan tahsilatları şirkete iade etmediği iddiasına dayalı olarak iade edilmeyen bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.4857 sayılı İş Kanunun 8/1. maddesinde “İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir’’ Dolayısıyla ücret, emek ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici unsurlarıdır. Taraflar arasındaki sözleşmenin konusunu ve işin niteliği birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 4857 sayılı yasa bağlamında işçi işveren ilişkisi olduğunun kabulü gerekir. 5521 sayılı Kanun’da ise, işçi sayılan kişilerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuki uyuşmazlıklarda İş mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık işçi-iş veren ilişkisinden kaynaklandığına göre davaya bakmakla görevli mahkeme İş Mahkemesidir…” (aynı mahiyette Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 06/05/2013 tarih 2013/10932E. 2013/11458K. sayılı kararı; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 01/03/2001 tarih 2000/19937E. 2001/3861K. sayılı kararı; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 04/04/2019 tarih 2019/701E. 2019/618K. sayılı kararı). İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 21/10/2021 tarih 2021/2203E. 2021/2135K. sayılı kararında; “… davalıların aynı Şirkette çalışan işçilere karşı takip yaptıkları, iş ilişkisi ile bağlantı kurulması halinde 3. kişilere karşı da iş mahkemesinde dava açılabileceğinin Yargıtay tarafından kabul edildiği(9. HD. 2012/35035 E. 2013/503 K. 15.01.2013; 9. HD. 2012/14404 E. 2012/33622 K. 09.10.2012; 7. HD. 2013/11754 E. 2013/18663 K. 07.11.2013; 9. HD. 2011/17325 E. 2011/10799 K. 11.04.2011) senedin bağlantılı olarak alındığı anlaşılmakla iş mahkemelerinin görevli olduğu usül ve esas açısından değerlendirme yapılması gerekirken…” denilmiştir. Mahkemece dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi, 6100 sayılı HMK’nın 115/1. ve 138. maddeleri ve usul ekonomisi uyarınca mümkündür (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11/04/2019 tarih 2017/15-2141E. 2019/442K. sayılı kararı). Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 02/07/2019 tarih … . … K sayılı kararında; “…vekalet ücreti, görevli mahkemece yapılan yargılama sonunda oluşacak sonuca göre hükmedilecek vekalet ücretidir. Görevsizlik kararı için ayrı, yapılan yargılama sonucu ayrı vekalet ücreti verilmesi kanuna aykırıdır. Birleştirilen davanın görevsiz mahkemede açılması üzerine verilen görevsizlik kararı yönünden mahkemece ayrıca vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi…” denilmiştir. Davamıza gelince; davacı, davacı şirkette çalışan davalı …’in şirket adına sözleşme yapıp yapılan tahsilatları şirkete iade etmediği iddiasına dayalı olarak iade edilmeyen çekler nedeni ile menfi tespit istemi ile dava açmıştır. Dava dilekçesine yansıyan davalı …’in Cumhuriyet Savcılığındaki beyanlarına göre dava konusu çekler hak etmiş olduğu işçi prim alacağına istinaden davalıya verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5/1. maddesi hükmüne göre; aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli kılınmıştır. Söz konusu hüküm ile ticari davalar bakımından görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu benimsenmiştir. Ne var ki bu hükmün uygulanabilmesi kanunda “aksine bir hüküm bulunmaması” koşuluna bağlı tutulmuştur. İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5. maddedeki “aksine hükmü” öngören bir düzenlemedir. İşçi işveren ilişkisinden kaynaklanan kambiyo senetleri nedeniyle menfi tespit istemli davada görevli mahkeme İş Mahkemesidir. Davacı ile davalı … arasında işçi – işveren ilişkisi bulunmaktadır. Davacı iş ilişkisi nedeni ile üçüncü kişilerden tahsil edilen çeklerin davalı … tarafından davacı şirkete verilmediğini ve davalı ise işçilik prim alacağı nedeni ile çeklerin kendisinde bulunduğunu iddia etmektedir. Bu durumda uyuşmazlık işçi – işveren ilişkisinden kaynaklandığından 6100 sayılı Türk Ticaret Kanunu 5/1. maddesi ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince görevli mahkeme İş Mahkemesidir. Diğer davalı … ile davacı arasında işçi – işveren ilişkisi yok ise de ihtiyari dava arkadaşlığı durumunda, davalılardan biri hakkındaki dava genel mahkemenin, diğeri hakkındaki dava özel bir mahkemenin görevine giriyorsa, özel nitelikteki mahkemede davanın görülmesi gerekli olduğundan, iş ilişkisi ile bağlantı olması halinde 3. kişilere karşı da iş mahkemesinde dava açılabileceğinden bu davalıya karşı da davanın İş Mahkemesinde görülmesi gerekir. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderine o mahkemece bakılacağından, bu konuda karar vermek görevli mahkemeye bırakılmıştır. Görevsizlik, yetkisizlik ve gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise; talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderini ödemeye mahkum edileceğinden” gerekçesiyle davanın iş mahkemesinde görülmesi gerektiğinden usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Çorum Asliye Ticaret Mahkemelerinin olduğunu, açılan davada arabuluculuk başvurusunun eksik olduğunu, davacı tarafın kötüniyetli olarak hareket ettiğini, davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, mahkemenin görevsizliği ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, uyuşmazlığın temelinin davacı işveren ile davalı işçi … arasındaki işçi – işveren ilişkisinden kaynaklanmasına, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunup biri hakkındaki davanın genel mahkemenin diğeri hakkındaki davanın ise özel mahkemenin görevine girmesi halinde davanın özel nitelikteki mahkemede görülmesinin gerekmesine, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalının istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …’ün İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalı …’ün istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-c. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.02/02/2023