Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/576 E. 2023/1244 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 25/06/2019
DAVANIN KONUSU : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 04/07/2023

İlk Derece Mahkemesinin dava dosyası istinaf yasa yolu incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla, istinaf incelemesi HMK’nın 356. vd. maddelerince duruşmalı olarak yapılan açık yargılama sonucunda dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin aile şirketi olup davacının 500 hissesi olduğunu, şirketin en son 04/02/2010 tarihinde genel kurul toplantısı yaptığını, şirket yönetim kurulu başkanı …’ın 25/06/2011 tarihinde vefatından sonra şirket genel kurul toplantısı yapılmadığını, şirketin gayri faal kaldığını, şirkette 500 pay sahibi olan ortak … ile davacı arasında çok sayıda dava olduğunu, davacının şirket genel kurulunun yapılması için gönderdiği ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını, bunun üzerine Antalya 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında şirketin tasfiyesi talepli dava açtıklarını, diğer ortak …’ın Antalya 3.Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı şirkete kayyum atanması talepli dava açtığını, her iki davanın birleştirilerek yönetim kurulunun oluşturulması için genel kurul yapmak üzere şirkete kayyum atanmasına karar verildiğini, kayyum tarafından yapılan 06/12/2017 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu oluşturulduğunu, ancak bu genel kurula yapılan çağrılarda eksiklik ve usulsüzlük olduğunu, temsil yetkisi olmayan …’ın toplantıya katılarak ortak … a vekaleten oy kullanmasının temsilde usulsüzlük olduğunu, zira …’ın vekaletnamesinde genel kurulda oy kullanma yetkisinin verilmediğini, bu nedenlerle genel kurul toplantısında toplantı ve karar nisaplarının oluşmadığını, vefat eden …ın 49.000 adet payı için terekeye temsilci atanması gerektiğini, genel kurulda müvekkilinin dışlandığını, yönetim kurulunun iyi niyetle oluşturulmadığını, genel kurul tutanağında oy sayımında sadece olumlu oylar yazılıp olumsuz oylar yazılmayarak yasaya aykırı yapıldığını, muhalefet şerhleri olmasa da TTK’nın 446/1-b. maddesi gereği iptal davası açabileceklerini ileri sürerek, davalı şirketin 06/12/2017 tarihli genel kurul kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davalı vekili, yönetim kurulu başkanı …’ın vefatından sonra davacıdan kaynaklanan miras ihtilafları yüzünden 5 yıl boyunca şirket genel kurul toplantılarının yapılamadığını, davacının açtığı fesih ve tasfiye talepli davanın diğer ortak …’ın açtığı kayyum atanması talepli dava ile birleştiğini, yargılama sonucunda …’ın davasının kabulüne, …’ın davasının reddine karar verildiğini, iptali istenen 06/12/2017 tarihli genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun yapıldığını, ortak …’un …’a verdiği vekaletnamede hangi tarihte genel kurula katılmak için verildiğinin açıkça yazılı olduğunu, muris …ın ölümü ile şirket hisselerinin mirasçılara intikal ettiğini, kullanılan oy miktarları yönünden gerekli çoğunluğun sağlandığını, yönetim kuruluna seçilen ortak …’un fiil ehliyetinin de mevcut olduğunu, davacının genel kurul toplantısında muhalefet şerhi olmadığından eldeki davayı açamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından; dava konusu genel kurul ile ilgili toplantı tarihinin ilan ve toplantı günü hariç 15 gün önceden yukarıda belirtilen kanun maddesi ve yönetmelik kapsamında ortaklara ihtar edildiği, ancak ihtarnamede çağrının kim tarafından yapıldığı, toplantı günü, saati, yeri ve gündemin bildirildiği, ilanın 21 Kasım 2017 tarihli 9456 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmakla bu yönü ile çağrının usulüne uygun olduğu, genel kurul toplantısına katılan temsilciler adına düzenlenen vekaletnamelerde yukarıda belirtilen yönetmelikteki unsurları bulunduğu, ancak olağanüstü genel kurul yerine, olağan genel kurul ifadesinin bulunduğu görülmüş olup, vekaletnamede genel kurul toplantısının tarihinin açıkça belirtilmiş olması karşısında bu yöndeki eksikliğin genel kurul toplantısının iptalini gerektirecek nitelikte olmadığı, TTK. nın 432. maddesinde; “bir pay birden çok kişinin ortak mülkiyetinde ise bunlar içlerinden birini veya 3. Bir kişiyi genel kurulda paydan doğan haklarını kullanması için temsilci olarak atayabilirler” düzenlemesi mevcut olup, şirkette pay sahibi olan …’ın 05/08/2011 tarihinde vefatından sonra dosyada bulunan veraset ilamına göre mirasçılarının …, …, …olduğu, genel kurul hazirun cetvelinde de … mirasçıları olarak her üç mirasçının da adının yazılı olduğu ve hazirun cetvelininde imzalandığı, mirasçıların içlerinden birinin veya üçüncü kişinin temsilci olarak atanmaması her üç mirasçının da genel kurul hazirun cetvelinde imzalarının bulunması nedeniyle genel kurulun iptalini gerektirecek bir husus bulunmadığı, genel kurulda yönetim kurulunun seçilmesi ile ilgili yapılan oylamaya ilişkin sadece olumlu oy sayısının yazıldığı, olumsuz oy sayısının yazılmadığı görülmüş olmakla TTK nın 422 maddesindeki emredici hüküm ve 28/11/2012 tarihli resmi gazetede yayınlanan Anonim Şirketlerin Genel Kurul toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkındaki Yönetmelikteki hükümlere açıkça aykırı olan tutanağın geçersiz olduğu gerekçesiyle, davanın kabulune karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, cevap dilekçesini tekrarlayarak şirkette bulunan toplam pay sayısının 50.600 adet olup genel kurulda bu paylardan 31.725 adedinin temsilen, kalan 18.875 adedinin ise asaleten temsil edilmek suretiyle şirket paylarının tamamının temsil edildiğini, şirketin dört ortağı olup genel kurul toplantısına temsilen ve asaleten katılmış olduklarını , toplantının tek gündem maddesinin yönetim kurulunun seçilmesi olduğunu, toplantı tutanağından da anlaşılacağı üzere ortaklarının tamamının yönetim kuruluna aday olduklarını, ortaklardan …, … ve …’ın 31.725’er hisse adedine sahip ortak oylarını aldığı, davacının ise 18.875 hisse adedine sahip ortakların oyunu aldığını, ana sözleşme ve yasanın ön gördüğü karar nisabının üstünde oy alan kişilerin seçilmiş olduklarını, en çok oy alan kişi seçileceğinden ayrıca red oyu verilmesi kavramının bulunmadığını, kişilerin aldığı oy dışındaki oyların zaten red anlamına geleceğini, bu nedenle toplantı tutanağına red oyunun yazılmasını gerek olmadığını, zira toplantı tutanağında hangi ortağın ne kadar oy aldığının açıkça anlaşılabilir olduğunu, TTK’nun 446/1-a bendi uyarınca dava açan ortağın iptalini istediği kararın aldındığı genel kurula katılıp karar aleyhine oy kullanması ve oylamadan sonra muhalefet şerhinin tutanağa geçirmesi gerektiğini, dava konusu olayda davacının muhalefet şerhi bulunmadığını, TTK’nun 422/1.maddesi uyarınca tutanağın sadece toplantı başkanı ve bakanlık temsilcisi tarafından imzalanmaması halinde geçersiz olacağının düzenlendiğini, birinci cümle de yer alan ve tutanakta bulunması gereken unsurların eksik olmasının tutanağın geçersizliğine etkisinden bahsedilmediğini, bu nedenle mahkemenin olumsuz oy sayısının tutanağa yazılmaaması sebebi ile genel kuruldaki yönetim kurulu seçim kararını iptal etmesinin yasaya aykırı olduğunu ve resen hususları, istinaf nedeni olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, genel kurul kararı iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 Sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalı vekilinin istinafı üzerine Mahkememizin 31/12/2020 tarih … Esas, … karar sayılı ilamında özetle; ” Davacı, davalı şirketin 18.875 adet hisse ile ortağıdır. (500 hisse davacıya ait olup kalan hisseler şirket eski yönetim kurulu başkanı ve davacının murisi …’dan miras yoluyla intikal eden hisselerdir.)
Davacı, 06/12/2017 tarihli şirket genel kurul toplantısına karşı çağrıda usulsüzlük, ortak …’un temsilinde usulsüzlük, yönetim kurulu seçiminin iyi niyetle yapılmadığı, oy sayımında sadece olumlu oyların gösterildiği iddiaları ile genel kurul kararının iptalini talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda sadece genel kurulda yönetim kurulu seçimine ilişkin olumlu oyların tutanağa yazıldığı, olumsuz oyların tutanağa yazılmadığı bu hususun TTK’nun 422. Maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle sadece bu yönden yönetim kurulu kararının iptaline karar verilmiş, davacının diğer iddialarının genel kurulun iptalini gerektirecek hususlardan olmadığı, mahkemenin gerekçesinde belirtilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 422. Maddesi “Tutanak, pay sahiplerini veya temsilcilerini, bunların sahip oldukları payları, gruplarını, sayılarını, itibarî değerlerini, genel kurulda sorulan soruları, verilen cevapları, alınan kararları, her karar için kullanılan olumlu ve olumsuz oyların sayılarını içerir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dosya kapsamına göre 06/12/2017 tarihli genel kurul toplantısı, sadece şirket yönetim kurulunun oluşturulması için mahkemece şirkete atanan kayyum tarafından yapılmıştır.
Yönetim kurulu üyeliğinin seçiminde ortaklardan …, … ve … 31.725’şer hisse adedine sahip ortağın kabul oyunu aldıkları , davacının ise 18.875 hisse adedine sahip ortağın kabul oyunu aldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda diğer ortaklar davacıdan daha çok oy aldıklarından şirket yönetim kurulu üyeliklerine seçilmişlerdir.
SMM bilirkişi raporuna göre, iptali istenen genel kurul için toplantı tarihi, saati, yeri ve gündem maddesinin ortaklara bildirildiği, genel kurula katılan temsilcilere dair vekaletnamelerin 28/11/2012 tarihli resmi gazetede yayınlanan Anonim Şirketlerin Genel Kurul toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkındaki Yönetmeliğin 21. Maddesindeki hususların mevcut olduğu, muris … mirasçılarının hazirun cetvelinde … adına imza attığı, terekeye temsilci atanmadığı, TTK da bu konuda bir düzenleme olmadığı, yönetmeliğin 26/3. Maddesi gereği toplantıda alınan kararlar için olumlu ve olumsuz oy sayısının açıkça yazılması gerektiği oysa sadece olumlu oyların yazıldığı, genel kurulu kararının iptal edilip edilmeyeceği hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu , görüşü bildirilmiştir.
TTK’nın 422.madddesinde her karar için kullanılan olumlu ve olumsuz oyların sayılarının yazılmasının gerektiği düzenlenmiş ise de, yönetim kurulu üyeliğine seçim işleminde her bir ortağın aldığı kabul oyu yazılmış olduğundan ve şirketinde toplam oy sayısı 50.600 adet hisse olup bu durumda her bir ortağın aldığı kabul oyu bu hisse adedinden düşüldüğünde, o adaya verilmeyen oylar belli olduğundan, genel kurul tutanağına red oyu sayısının yazılmamış olması, TTK’nun 422. Maddesine aykırı bir durum teşkil etmemekte olup, bu durum genel kurul kararınını iptalini gerektirmez.
Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle kabulüne karar vermesi doğru olmayıp davalı vekilinin istinaf başvurusu yerindedir.
Bu nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca esastan kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde karar verilmiştir.
Bu kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.HukuK Dairesinin 02/11/2022 Tarih … Esas, … karar sayılı ilamında özetle;
“1-)İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-)Dava, davalı şirketin 06.12.2017 tarihli genel kurulun alınan kararların iptali talebine ilişkindir. Mahkemece, toplantı tutanağına sadece olumlu oyların yazıldığı, olumsuz oyların yazılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi hukuk dairesince genel kurul tutanağına ret oyunun yazılmamış olmasının TTK 422. maddesine aykırı bir durum teşkil etmediği gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı şirkette en büyük pay sahibi (49.000 adet) olan davacının babası …’ın vefatı üzerine …’a ait paylar mirasçılarına geçmiş olup, her bir mirasçı bu paylar üzerinde elbirliği mülkiyet hükümlerine göre hak sahibi olmuşlardır. Dava konusu olan ve iptali istenen genel kurul hazirun cetveli incelendiğinde müteveffa …’ın paylarını temsilen mirasçılarının genel kurula katıldığı ve mirastan intikal eden payları da ekleyerek oy kullandıkları, toplantı ve karar nisaplarının bu şekilde oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 418. maddesi ile genel kurullar, bu Kanun’da veya esas sözleşmede, aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanacağı, ilk toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmayacağı, kararların toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verileceği düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun payların bölünememesi başlıklı 477. maddesinde ise “Pay şirkete karşı bölünemez. Bir payın birden fazla sahibi bulunduğu takdirde, bunlar şirkete karşı haklarını ancak ortak bir temsilci aracılığıyla kullanabilirler. Böyle bir temsilci atamadıkları takdirde, şirketçe söz konusu payın maliklerinden birine yapılacak tebligat tümü hakkında geçerli olur. Genel kurul, sermaye tutarı aynı kalmak şartıyla, esas sözleşmeyi değiştirmek suretiyle, payları, asgari itibarî değer hükmüne uyarak, itibarî değerleri daha küçük olan paylara bölmek veya payları itibarî değerleri daha yüksek olan paylar hâlinde birleştirmek yetkisine haizdir. Şu kadar ki, payların birleştirilebilmesi için her pay sahibinin bu işleme onay vermesi gerekir.” hükmü bulunmaktadır. Aynı Kanunun 494/2. maddesinde de “Payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmeleri hâlinde, bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte devralana geçer.” hükmünü içermektedir.
Davacı ve diğer ortaklara mütevaffa … ’ın payı miras olarak intikal etmiş davacı ve diğer ortaklara geçen paylar elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olup, henüz müşterek mülkiyete dönüşmediğinden TTK 477. maddesi uyarınca mirasçılar kendi arasında anlaşamadığından terekeye temsilci atanması ve sonrasında genel kurulun yapılması gerekmektedir. Somut olayda ancak anılan şekilde genel kurulda toplantı ve karar nisapları oluşacaktır. Açıklanan nedenlerle genel kurulda toplantı ve karar nisabı oluşmadığından genel kurulda alınan kararlar yok hükmünde olup, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. ” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkememizce yargıtay bozma ilamı ve duruşma günü taraflara usulüne göre tebliğ edilmiş olup, hazır olan tarafların beyanları alındıktan sonra Mahkememizce usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılama devam olunmuştur.
Davalı şirkette en büyük pay sahibi (49.000 adet) olan davacının babası …’ın vefatı üzerine …’a ait paylar mirasçılarına geçmiş olup, her bir mirasçı bu paylar üzerinde elbirliği mülkiyet hükümlerine göre hak sahibi olmuşlardır. Dava konusu olan ve iptali istenen genel kurul hazirun cetveli incelendiğinde müteveffa …’ın paylarını temsilen mirasçılarının genel kurula katıldığı ve mirastan intikal eden payları da ekleyerek oy kullandıkları, toplantı ve karar nisaplarının bu şekilde oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı ve diğer ortaklara mütevaffa …’ın payı miras olarak intikal etmiş davacı ve diğer ortaklara geçen paylar elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olup, henüz müşterek mülkiyete dönüşmediğinden TTK 477. maddesi uyarınca mirasçılar kendi arasında anlaşamadığından terekeye temsilci atanması ve sonrasında genel kurulun yapılması gerekmektedir.
Somut olayda ancak anılan şekilde genel kurulda toplantı ve karar nisapları oluşacaktır. Açıklanan nedenlerle genel kurulda toplantı ve karar nisabı oluşmadığından genel kurulda alınan kararlar yok hükmünde olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, …nin 06/12/2017 Tarihli genel kurulunda alınan kararların yok hükmünde olduğunun TESPİTİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 148,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye GELİR KAYDINA,
2-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğiden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen maktu 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 119,10 TL ilk dava masrafı, 102,50 TL tebligat, 15,00 TL müzekkere gideri, 400,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 636,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Taraflarca kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde talep aranmaksızın taraflara İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL istinaf harcının mahsubu ile bakiye 135,50 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerine bırakılmasına,
c-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davalıya İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
d-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL temyiz karar harcının davacıya iadesine,
e-Davalı tarafından 59,30 TL temyiz karar harcının istek halinde davalıya iadesine,
f- Davacı tarafından yapılan 292,30 TL temyiz kanun yoluna başvuru harcı, 75,88 TL posta gideri, 69,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 437,18 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
g-Yargıtay Bozma üzerine istinaf yargılaması tek celse yapıldığından davacı lehine istinaf vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 Sayılı HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşmalı olarak oybirliği ile HMK’nın 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.04/07/2023

….