Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/395 E. 2023/1218 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 23/01/2023
DAVANIN KONUSU : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 20/06/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; davalının müvekkili kargo şirketinin acentası olarak çalışmakta iken aralarındaki acentalık sözleşmesinin 27/01/2017 tarihinde feshedildiğini, davalının aralarındaki cari hesap ilişkisine bağlı olarak davalıdan 101.734,54 TL bakiye alacağının kaldığını belirterek; bu bakiye alacağın 30/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; Müvekkilinin davalıya ait şubede şube müdürü olarak işçi- işveren ilişkisi içinde çalıştığı ancak işten çıkarılma korkusu ile davacı tarafın dayattığı söz- leşmeleri imzalamak zorunda kaldığı, bu durumun İş Kanununun 2/8 fıkrasına göre; “Asıl işverenin … daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz…” hük- müne aykırı olması sebebiyle sözleşmenin batıl olması sonucunu doğurduğu, müvekkilinden talep edilen alacağın da müvekkilinin çalıştığı şubedeki diğer işçilere ödenen kıdem tazminat- ları ile davacının katlanması gereken külfetler olduğu; Müvekkili ile davacı arasında gerçekte işçi işveren ilişkisinin olması sebebiyle bu davanın görülme yerinin İş mahkemesi olduğu, zira müvekkilinin davalıya ait işyerinde ilk olarak 07.07.1993 tarihinde işe başlayıp işten çıkarıldığı 27.01.2017 tarihinde kadar çeşitli pozisyonlarda çalıştığını, müvekkili tarafından Antalya 6. İş mahkemesinin … esasında görülen davada müvekkilinin borçlu olma- dığına ve işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline ilişkin dava açıldığı, açılan davanın kabul ile sonuçlandığını belirterek; davanın öncelikle görev yönünden aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme istinafa konu kararında özetle; davacının alacağına dayanak ettiği acentalık sözleşmesinin geçersiz olduğuna ilişkin iş mahkemesi kararı karşısında görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğundan bahisle davanın göreve ilişkin dava şartı yönünden reddine karar vermiştir
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: gerçekte tacir olan davalının başlangıçta işçi olarak çalışmakta iken sonrasında müvekkili ile acenta olarak çalışmaya devam ettiği, bu yüzden de işçi olduğu döneme ilişkin alacaklarının kendisine ödenip kendisi ile acenta söz- leşmesi imzalandığı, bu yüzden davalının bağ-kur kaydının olduğu, çalıştırdığı işçilerin prim- lerini kendisinin ödediği, acentalık ilişkisi çerçevesinde kendisine yapılan ödemelerin hak edişlerine bağlı olarak yapıldığını belirterek; kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkeme- sine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevabında özetle; davacının dayatmaları sebebiyle süreçte bir değil birden fazla acenta sözleşmesi imzalandığı, davacının düzenlediği hakedişlerde şube masraflarının mahsup edilmesinin ayrıca müvekkiline “müdür maaşı” adıyla ödeme yapıl- masının da gerçekte işçi işveren ilişkisini ispatladığı belirterek davacının istinafının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, iddia edilen acentalık ilişkisine dayalı bakiye cari alacağın davalıdan tahsiline ilişkindir. Mahkemece taraflar arasındaki ilişkinin acenta ilişkisi değil işçi-işveren ilişkisi olduğundan bahisle davanın göreve ilişkin dava şartı yönünden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemenin gerekçesine dayanak ettiği Antalya 6. İş Mahkemesinin … esas ve … karar sayılı ilamı incelendiğinde dosyamız davalısının davacı, davacısının ise davalı olduğu, davacının davalıya ait işyerinde 07/07/1993 tarihinden, 27/01/2017 tarihine kadar çalıştığı döneme ilişkin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ugbt ücreti, fazla mesai ücreti talebiyle dava açtığı; davalının, davacının 07/07/1993 – 19/10/1995 tarih- leri arasında müvekkili nezdinde işçi olarak çalıştığı bu tarihten sonra ilk olarak 1995 yılında sonra da 2003 yılından itibaren ikişer yıl ara ile imzalanan sözleşmelerle acenta olarak çalış- tığı, acenta olarak çalışırken müvekkiline 3.966,64 TL eksik ödeme yaptığının anlaşıldığı, bu yüzden acentelik sözleşmesinin 27/01/2017 tarihli ihtarname ile feshedildiği, davacıya bu dö- nemde müdür maaşı adıyla hak ediş ödemesi yapıldığı, bu şekilde yapılan hak ediş ödeme- lerinin sıradan bir işçi maaşından fazla olduğu, sözleşme sona erdirildikten sonra yapılan he- saplamada ise davacının müvekkiline 101.734,54 TL borçlu çıktığını belirterek davanın red- dine karar verilmesini talep ettiği; mahkemece, davacının davalı işveren bünyesinde 07/07/1993-27/01/2017 tarihleri arasında 23 yıl 6 ay 20 gün süreyle aralıksız olarak ve en son şube müdürü olarak çalıştığı, davacı ile davalı şirket arasındaki acentelik ilişkisinin mu- vazaalı olduğu ve taraflar arasında gerçekte işçi işveren ilişkisinin olduğu değerlendirmele- rine yer verilerek kıdem tazminatına, ihbar tazminatına, yıllık izin ücretine, UBGT ve fazla mesai ücretine hükmedildiği, kararın yargıtayca onandığı görülmüştür.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgiler, yasaya uygun gerektirici nedenler, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması, incelenen İş mahkemesi dosyası kapsamında davacı ile davalı arasındaki ilişkinin acenta ilişkisi değil işçi işveren ilişkisi olması karşısında; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Sonuç olarak; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıl- dığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.20/06/2023

……