Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/369 E. 2023/641 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 29/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 20/09/2022
DAVANIN KONUSU : Tazminat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 29/03/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, … Konut Yapı Kooperatifi’nin üyesi olduğunu, sigorta şirketi acentesi olması nedeniyle tacir sıfatının bulunduğunu, davalıların kooperatifin yönetim ve denetim kurulu üyesi olarak görev yaptıklarını, davalıların görev yapmış oldukları dönemlerde kanun ve ana sözleşme hükümlerine aykırı hareket ettiklerini, kendisinin de bu nedenle mağdur olduğunu, oturduğu evi satmak zorunda kaldığını, zararının meydana gelmesinde sorumluluğun tamamen kooperatif yönetim ve denetim kurulu üyelerine ait olduğunu, tüm kooperatif işlerini 2005 yılına kadar resmen, anılan tarihten sonra ise fiilen yürütmüş olan ve halen de kooperatifin avukatlığını yapmakta olan Av. … ile birlikte tüm kooperatif yöneticilerinin zimmet suçundan dolayı sanık olarak yargılandıkları, katılanı olduğu Antalya 1. ACM’nin … Esas sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi kurulu raporuna göre kooperatif avukatı Av. …’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda ortağın kooperatife hiçbir ödentileri olmadığı halde kooperatiften alacaklı gibi gösterilmiş olduğu, genel kurul kararlarıyla toplanmasına karar verilen ve ortaklardan toplandığı anlaşılan toplam 1.840,353 Euro’nun tahsilat ve harcama olarak kooperatif muhasebe kayıtlarında yer almadığı hususlarının tespit edildiğini, bir aile işletmesi gibi yönetilmiş olduğuna 2012 yılında mahkemece hüküm verilmiş olan kooperatife 1997 yılında üye olurken inşaatların 3 yılda bitirileceği yönünde ikna edildiğini, kooperatifin inşaatları bir türlü bitirilmediğini, bilgi edinmek amacıyla 26/02/2005 tarihinde denetleme kurulu muhatap olarak kooperatife göndermiş olduğu yazı sonrasında … tarafından ortakların ödentilerine ilişkin olarak 06/03/2005 tarihli genel son durum mizanı çıkartıldığını, kooperatife … toplam 20.418,06.-TL ödeme yaptığını, kendisinin 49.566,75.-TL ödeme yaptığını, anılan tarihte kooperatife hiçbir borcunun bulunmadığını, hal böyle iken tüm kooperatif işlemlerini yürütmüş olan ve gerçekte kendisi kooperatife borçlu durumda bulunan …’ın yapılan genel kurul toplantısında kendisinin kooperatife borcu bulunmadığını, tarafının ise kooperatife 1.514,00.-TL aidat borçlusu olduğunu ilan ettiğini, genel kurul toplantısı sonrasında 14/03/2005 tarihli kooperatif yazısı ile de genel kurulda ilan edilen borç miktarının tarafına tebliğ edildiğini, komisyon toplantısından bir ay sonra 03/05/2005 tarihinde bu kez kooperatife 5.264,00.-TL faiz borcu bulunduğu iddiasıyla Antalya 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile kendisi hakkında ilamsız takip yapıldığını, takibe usulüne uygun itiraz edemediği için borcunun kesinleştiğini, Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında görülen menfi tespit davasını açtığını, mahkemece icra dosyasına yatan paranın kooperatife ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiğini, tedbir kararının kaldırtmadığı gerekçesiyle kooperatifin kasasında bir tür teminat senedi olarak boş olarak bulunan senedin kooperatife hiçbir borcu yokken 30/05/2006 tarih 139.149,00.-TL olarak doldurulup icra takibine konulduğunu, bu nedenle açmak zorunda kaldığı menfi tespit davasının görüldüğü Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince kooperatife borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini ve Yargıtayca onandığı, kooperatif ile aralarındaki hukuki uyuşmazlıklar bir türlü aydınlatılmadığını, davaların da bu nedenle sürüncemede kaldığını, kooperatifteki hukuk dışı eylemler nedeniyle kendisi ve ailesinin sıkıntı ve yokluk içerisinde yaşarken, 1163 sayılı kooperatifler yasasına muhalefet ve dolandırıcılık suçlarından dolayı bir kısmı mahkumiyet cezalarına çarptırılmış olan ve halen de zimmet suçundan dolayı yargılanmakta olan kooperatif yönetim ve denetim kurulu üyelerinin kooperatiften edindikleri haksız kazançlarla lüks ve rahat bir yaşam içerisinde keyiflerini sürdürdüklerini, davalıların hukuki sorumluluktan kurtulmak için haklarında açılan davaları sonuçsuz bırakmak amacıyla üzerilerine kayıtlı tüm mal varlıklarını başkalarının üzerine kaçırmaya başladıklarını, kooperatif inşaatlarının yapılmış olduğu arsa sahiplerinin talebi bile yok iken usulsüz yapılan genel kurul toplantılarında inşaatların geç bitmiş olmasından bahisle arsa sahiplerine ödenmek üzere kira kaybı ve gecikme tazminatı adı altında 546.000,00 + 546.000,00 = 1.092.000,00 Euro ödenmesi yönünde genel kurul kararı alınmasının sağlandığını, genel kurulda tahsil yetkisinin … ve aile şirketi olan … Emlak Şirketine verildiğini, kooperatif ortaklarından tahsil edildiği söylenen paraların kooperatif kayıtlarında gösterilmemiş olup bu paraların nereye harcandığının belli olmadığını belirterek, öncelikle davalılar adına kayıtlı bulunan taşınmazların tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, dava değerinin 4.000,00TL’sinin davalı …’dan , 1.000,00TL’sinin davalı …’dan , 1.000,00TL’sinin …’den , 1.000,00TL’sinin …’ten , 1.000,00TL’sinin …’ten , 1.000,00TL’sinin …’den , 1.000,00TL’sinin …’den alınmasına, gerçek zararının, yoksun kaldığı kazancın, doğrudan ve dolaylı olarak uğradığı zararlarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, hesaplanacak maddi zararlarının 2005 yılından itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı tazminat davasındaki talepleri ile mükerrer tahsilata neden olmamak üzere davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalılar … , … , …’e vekaleten ve kendi adına asaleten Av. … , davacının iddialarının dayanağı olan Antalya 7. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası incelendiğinde de görüleceği üzere bu davada hukuk ve savunma hakkının katledildiğini, yargılanan insanlar haklarında iddianameyle açılmış bir dava yok iken dolandırıcılık suçlamasıyla hüküm kurulduğunu, kararın altında imzası bulunan yargıcın “ben hata yapmışım bedelini ödemeye hazırım” diye pişmanlığını bizzat şahsına defalarca ifade ettiğini, olayların oluş tarihi, kendisi ve bir kısım müvekkillerinin anılan kooperatifteki görevlerinden ayrılış tarihleri ile davanın açılış tarihi arasında bir kısmında 8 bir kısmında 7 yıla varan zaman geçtiğini, bu nedenle zaman aşımı definde bulunduklarını, aynı nedenlere dayalı olarak daha önce açılmış davanın bulunması nedeniyle derdestlik itirazlarının bulunduğunu, davacının dava dilekçesinde atıf yaptığı Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında verilen raporda 1.840,353 Euro ile ilgili açıklamanın bir iftira olduğunu, çünkü bu konunun Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı soruşturmasında incelenerek kovuşturmaya yer olmadığına kararı verildiğini, davacının yaptığı itirazın ise Manavgat Ağır Ceza Mahkemesince reddedildiğini, davacının iddialarının tümünün gerçek dışı olduğunu, ayrıca miktarı belirlenebilir zararlar hakkında kısmi dava açılamayacağını, davacının harç eksikliğini tamamlaması gerektiğini, davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
Davalı … , kendisinin ilgili kooperatifin yönetim kurulu üyeliği görevinde 23/07/2006 – 03/06/2007 tarihleri arasında bulunduğunu, aradan 5 yıllık zaman geçmesi nedeniyle zaman aşımı itirazında bulunduğunu, aynı nedenlere dayalı olarak daha önce açılmış davanın bulunması nedeniyle derdestlik itirazlarının bulunduğunu, ayrıca miktarı belirlenebilir zararlar hakkında kısmi dava açılamayacağını, davacının harç eksikliğini tamamlaması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … , kendisinin ilgili kooperatifin yönetim kurulu üyeliği görevinde 06/03/2005 – 07/05/2005 tarihleri arasında bulunduğunu, aradan 8 yıllık zaman geçmesi nedeniyle zaman aşımı itirazında bulunduğunu, aynı nedenlere dayalı olarak daha önce açılmış davanın bulunması nedeniyle derdestlik itirazlarının bulunduğunu, ayrıca miktarı belirlenebilir zararlar hakkında kısmi dava açılamayacağını, davacının harç eksikliğini tamamlaması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … , davanın dayanağı yapılan olayların oluş tarihi ile davanın açılış tarihi arasında 7-8 yıla varan zaman geçtiğini, bu nedenle zaman aşımı itirazında bulunduğunu, ayrıca iddia edilen tarihlerde kendisinin denetim kurulu üyeliği de bulunmadığını, aynı nedenlere dayalı olarak daha önce açılmış davanın bulunması nedeniyle derdestlik itirazlarının bulunduğunu, ayrıca miktarı belirlenebilir zararlar hakkında kısmi dava açılamayacağını, davacının harç eksikliğini tamamlaması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Davalılar hakkında Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile açılan zimmete ilişkin kamu davasının sonucu bekletici mesele yapılmış, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalıların beraatine karar verilmiş ve bu karar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Ceza mahkemesince yapılan yargılama sırasında Sayıştay Denetçilerinin katılımıyla bilirkişi raporu alınmış ve bu bilirkişi raporu Yargıtay denetiminden geçmiş olduğundan mahkememizce ayrıca bir rapor alınmamıştır. Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında bulunan sulh protokolünde de davacının bizzat imzasının bulunduğu, imzanın davacı tarafça kabul edildiği, bu durumda davalıların sorumluluğu ispat edilemediğinden dolayı davanın reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin soyut gerekçelerle davayı reddettiğini, kooperatife 25 yıl önce üye olduğunu, borcu olmadığını, katılanı olduğu Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında zimmet suçunun delilleri görmezden gelinerek tanıklar hakkında beraat kararı verildiğini, sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından dolayı da bir yargılama yapılmadığını gerekçeli kararda yazıldığını, ceza mahkemesi dosyasının Yargıtay’da olup henüz kesinleşmediğini, sulh protokolü bulunmadığını, sulh için yapılan bir ön protokol olduğunu, karşı tarafın görüşmeden kaçınması nedeniyle sulh için bir sonuç elde edilemediğini, HMK 183.maddesine göre sulh için yapılan görüşmelerin tarafları bağlamayacağını, ceza mahkemesince emekli Sayıştay denetçilerinden alınan 30/08/2012 tarihli bilirkişi kurulu heyeti raporunda davalıların sorumluluklarının somut bir şekilde ortaya konulduğunu, bir kısım davalıların vekilliğini üstlenen …’ın kooperatifin faaliyeti kapsamında manipülasyon yaparak kooperatifin kayıtlarının tedbir ve tavgir ederek sahte kayıtlar düzenleyerek kooperatifi soyduğunu, diğer davalıların da kooperatiften menfaat sağlamaları nedeniyle o soyguna göz yumduklarını, dava dilekçesinde kısmen arz ve izah etmeye çalıştığı soyguna karşı çıktığı için hedef alındığını, bu nedenle maddi ve manevi büyük zararlara uğratıldığını, bu zararların halen devam ettiğini, bu zararların telafisi için 2012 yılında kanun yoluna başvurduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, kooperatif yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3. maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3. maddesinde ise; “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar” hükmüne yer verilmiştir.
Doğrudan doğruya zarar yönetim kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda ortakların veya alacaklıların, ortaklığın zararından bağımsız gördüğü zararlardır. Bu fiillerin ayrıca ortaklığı da zarara sokmuş olup olmadığı önem taşımaz. Ortakların veya alacaklıların doğrudan doğruya zararının herhangi bir üçüncü kişiye verilen zarardan farkı şu noktada görülür; doğrudan zararlar ortak veya alacaklı sıfatının sonucu olarak görülmüş zararlardır.
Doğrudan doğruya uğranılan zararlar nedeniyle açılan davalarda ortaklar veya alacaklılar, tazminatın kendilerine verilmesini isteyebilirler. Dava, genel şartlar açısından TTK m.553 vd.daki kurallara tabidir. Doğrudan doğruya zararlara dayanan davaların hukuki dayanağı da sözleşmeye aykırılıktır. Aynen dolayısıyla zararlar nedeniyle açılan davalarda olduğu gibi, doğrudan zararlara dayanan davalarda da davacı yönetim kurulu üyeleri ile ortaklık arasındaki sözleşmenin ihlali sebebine dayanabilir. Yönetim kurulu üyelerinin kanun veya esas sözleşmenin yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmemeleri, ortaklık ile aralarındaki sözleşmenin bir ihlalini teşkil eder. Yönetim kurulu üyeleri şirkete, ortaklara ve alacaklılara doğrudan doğruya verdikleri zararlarda olduğu gibi dolayısıyla zarardan da sorumlu tutulmuşlardır. Davacı gördüğü doğrudan zararın kendisine ödenerek tazmin edilmesini talep edebilir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 98.maddesi uyarınca somut olayda tatbiki gereken TTKnun 553. maddesi uyarınca, yöneticilerin eylemleri doğrudan zarara yol açmışsa, yani bu eylemler sonunda yöneticiler, ortakların veya alacaklıların mal varlığında doğrudan azalmaya yol açmışsa, bu zararı veren yöneticilere karşı, zarar gören adına tazmin istemiyle dava açılması mümkündür.
Davaya konu olayda, davacının mal varlığında doğrudan bir azalmanın oluşup oluşmadığına ilişkin delilleri toplanıp belirtilen dosyalar dosya arasına alınarak aydınlatılıp, maddi zararı var ise davalıların yönetici oldukları dönemlere ilişkin sorumluluklarının bulunup bulunmadığına ilişkin bilimsel verilere uygun, hüküm kurmaya ve yargı denetimine elverişli bilirkişi heyeti raporuna göre oluşacak sonuç dairesince karar verilmesi gerekirken dava dilekçesinde maddi zarara ilişkin bir çok iddia bulunmasına rağmen sadece davalıların zimmet suçundan beraat ettikleri ve ceza yargılamasındaki sulh protokolüne göre yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuş olup davacının istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacının istinaf başvurusunun esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 20/09/2022 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİne GÖNDERİLMESİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 80,70 TL maktu istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince talebi halinde davacıya İADESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
8-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.29/03/2023