Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/363 E. 2023/347 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 26/12/2022
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 27/02/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı …’nin %50 ortağı olduğunu, diğer ortağı olan … ile yaşanan sıkıntılar nedeniyle müvekkili tarafından davalı şirket hakkında 30/09/2020 tarihinde Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından şirketten çıkma ve şirketin feshi davası açıldığını, Mahkemece 138.000.TL teminat karşılığında şirketin taşınır-taşınmazlarına haciz konulmasına karar verildiğini, yatırılan teminat üzerine tedbir kararı uygulandığını, ancak davalı şirketin tedbir kararının uygulandığı tarihten 1 gün önce şirkete ait iki adet aracı diğer davalı şahıslara muvazaalı olarak satarak müvekkilinden mal kaçırdığını, diğer davalı şahısların, davalı şirketin yetkilisi olan …’ın yakın arkadaşları olup araçlar bu şahıslara emaneten ve ileride geri alınmak üzere devredildiğini, her ne kadar araçların değerinin noter satışında 550.000.TL üzerinden gösterilerek şirket kasasına bu şekilde kaydedilmiş ise de; iki aracın gerçek piyasa değerleri toplamının 1.400.000.TL ile 1.700.000 TL arasında olup araçların piyasa rayiç değerleri ile noter satış bedellerin arasındaki misli fark bulunduğunu, gerçekte paranın da şirketin kasasına girmediğini, satışın sadece kağıt üzerinde muvazaalı olarak yapıldığını ve gerçek bir satış olmadığını, Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporlarında şirket kasasında nakit para bulunmadığının tespit edildiğini, 05.10.2020 tarihinde işbu araçlardan … plakalı aracın davalı …’a, diğer … plakalı aracın ise dava dışı … ‘ye muvazaalı olarak satıldığını, her iki aracın …’ın elinde bulunduğunu, bu nedenlerle dava konusu … ve … araçların üzerine işbu dava sonuçlanıncaya kadar araçların üçüncü kişilere devrini engellemek ve icra satışlarını da kapsayacak şekilde devrinin engellenmesi için ihtiyati tedbir konulmasını dava konusu … ve … araçaların 05/10/2020 tarihli satış işleminin iptaline, araçların tekrardan davalı şirket adına tescil edilmesine, araçların başkaca kişilere devredilmiş olması halinde araçların dava tarihindeki piyasa rayiç değeri üzerinden ve dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline, şirket adına icra yetkisi verilmesine, yargılama gider ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, İhtiyati tedbire konu … plakalı motorlu taşıtın iktisabının dayanağı olan 05.10.2020 tarihli satış sözleşmesinin iptal edilmesini gerektiren somut bir delil davacı tarafından dilekçesinde mahkemeye ibraz edilmediğini, haksız ve soyut söyleme dayalı davacı tedbir isteminin de reddi gerektiğini, gıyaplarında 02.12.2022 tarihinde şartları oluşmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilmesi hukuka ve Anayasanın verdiği mülkiyet hakkına alenen aykırı olduğunu, İtiraz konusu tedbir kararı nedeniyle kağıt üstünde 26.08.2022 tarihinden itibaren bir şekilde haksız davacının soyut söylemi makbul görülerek, davalı müvekkilin mülkiyet hakkı yasaya aykırı sınırlandırıldığını, satıcı şirket itibarı davacının sakladığı araç üzerinden taraflar arasındaki mevcut diğer davalarda emare teşkil ettirilmek üzere zedelenme gayesi olduğunu, davalı şirketin diğer davalıya olan güvenilirliği ve kredibiletisi dahil zarar da gördüğünü, tedbirin koşullarının oluşmadığını, tüm bu nedenlerle itirazlarının kabulü ile Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.12.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının; şartları oluşmamasına rağmen tesis edildiği kabul edilerek ve müvekkilinin hakklarının özüne zarar verdiği ile hukuka ve mevzuata aykırı olduğu gözetilerek kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece, “… davanın davalı şirket ile davalı gerçek şahıslar arasında gerçekleşen araç satışlarının muvazaa nedeni ile iptali, araçların tekrar davalı şirket adına tescili, bu mümkün olmadığı takdirde araç bedellerinin davalılardan tahsiline yönelik olduğu, üzerine tedbir konulan aracın mülkiyetinin dava konusu olduğu, HMK’nun 389.maddesinde düzenlendiği üzere, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı yada tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâlinin gerçekleştiği, teminat tutarının yeterli olduğu, tedbir kararının uyuşmazlığın esasını çözer mahiyette olmadığı, ihtiyati tedbir koşullarının oluştuğu, bu nedenle mahkememizce % 15 teminat karşılığında verilen ihtiyati tedbir kararının 6100 sayılı HMK 389 ve devamı maddelerinde düzenlemelere uygun olduğu anlaşılmakla ihtiyati tedbire itirazın reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafça, uyuşmazlık konusu … plakalı aracın satışından gerek 05/10/2020 tarihinden önce gerekse satış anında ve hemen satışı sonrasında haberdar olduğunu, dava, davacının soyut beyanına dayalı ‘tedbir talep ediyorum’ ifadesi ve delilsiz muvazaa ithamı üzerinden açılmakla otomatik refleks misali Mahkemece tedbire hükmedilmesinin,haklı itirazılarının ise reddi 6100 sayılı Kanununa ve müvekkiller Anayasa koruması altındaki mülkiyet hakkına aykırılık hali olduğunu, ihtiyati tedbire konu aracın akıbetinin davacıdan kaynaklı meçhuliyet arz ettiğini, aracın akıbetinin netleştirilmesi yolundaki hem bu davada hem de mahkemenin … esas sayılı dosyadaki samimi beyan ve taleplerinin olduğunu, davacı tarafından araç satışından kaynaklı şirket yönetici ortağına karşı şirketi zarara uğrattığından bahisle açılan ve zararın şirkete tazmin edilmesi istemli ticaret mahkemesindeki davanın … Esas sayılı dosyanın neticesi ile menfaat bağı ve olası riskin bertarafına dönük oluşu sebebiyle, iş bu davadaki davacı talebi açısından mükerrerlik teşkil edip ve tedbiri gereksiz kıldığından anılan davada davacı lehine karar verilmediği sürece, satışın muvazaalı olduğu soyut iddiasına itibar edilmemesi ile ihtiyati tedbire hükmedilmemesi gerektiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
İstinafa konu ara karar, 02/12/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının itirazına ilişkindir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacılehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.27/02/2023

….