Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/362 E. 2023/301 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 24/10/2022
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 21/02/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Davalı alacaklı tarafından müvekkili hakkında 30/09/2020 keşide ve sırasıyla 31/05/2021, 30/06/2021, 31/07/2021 vadeli her biri 2.000,00 USD bedelli 3 adet senede dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus icra takibine giriştiklerini, takibe dayanak senetlerin lehtarının dava dışı ölen … olduğunu, davalı alacaklının ise …’ın eski eşi … olduğunu ve …’ın …’ın mirasçısı olmayıp, müşterek çocuklarının annesi olduğunun bilindiğini, bu bonoların arkasında lehtar sıfatıyla … adına atılı imzaların gerçekte …’ın imzalarına benzemediğini, cironun …’a ait olmadığını dolayısıyla davalı alacaklının yetkili hamil sıfatının olmadığını, …’ın imzalarının kendi el ürünü olmadığını, ayrıca ve açıkça itiraz ettiklerini, imza ve cironun incelenmesinin talep ettiklerini, kaldı ki bu bonoların müvekkiline satılıp teslim edilecek mala karşılık düzenlendiğini, ancak …’ın hastalanması üzerine malların bir kısmının teslim alınamadığını lehtar olan …’ın bir kısım malı teslim etmediği için de kısmen bedelsiz kaldığını, teslim edilen mallara karşılık müvekkilinin 525,00 USD ödeme yaptığını, yine 705,00 USD’ yi de Mustafa Kocatürk isimli 3. Şahıs eliyle davalıya verdiğini belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, tazminata, hakkındaki takibin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, İmzaların bağımsızlığı ilkesi gereği bir kambiyo senedinde taraflar ancak kendi imzalarının sıhhatine ilişkin iddiada bulunabildiklerini, davacı ancak kendi imzasının kendisine ait olmadığı yönünde itirazda bulunma hakkına sahip olduğunu, …’ın cirosundaki imza da …’a aittir olduğunu, davalı tarafın …’ın mirasçısı olup olmamasının bir öneminin olmadığını, davalı taraf senette yetkili hamil olduğunu, mirasçı sıfatıyla icra takibi başlatılmadığını, davalı taraf ilgili bonolarda yetkili hamil olduğunu, davacı ile herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığını, davacı söz konusu malları teslim almadığı iddiasını ancak keşideci olarak senetleri verdiği …’a karşı ileri sürebileceğini, davacı tarafından davalı tarafa ödenen herhangi bir bedel ödenmediğini, ilgili senetlerin arkasında elden ödendiği iddia edilen miktarın yazılması söz konusu olmadığnı, davacının bahsettiği senet ile davalı tarafın herhangi bir ilgisi bulunmadığını, bahsedilen senedin iş bu dava ile ilgisinin bulunmadığını, davanın reddini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “… Takibe ve eldeki davaya konu yapılan senetlerdeki borçlusunun davacı … olduğu, lehtarının dava dışı …, senedin sırasıyla ilk cirantasını lehtar, ondan sonraki cirantanın hamil davalı … olduğu, uyuşmazlığın, davaya ve takibe konu senetlerdeki lehtar imzasının sahte olması halinde ciro yolu ile hamil davalının yetkili hamil olup olmadığı, yapılan ödeme nedeniyle ve buradan varılacak sonuca göre keşideci davacının hamile karşı sorumluluktan kurtulup kurtulamayacağı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 677. maddesi hükmüne göre, ticari senetteki geçersiz imza sadece kendisi yönünden hükümsüzlük sonucu doğurur. Senetteki her imza diğerlerinden bağımsız olarak sadece imza sahibini bağlar. İmzaların bağımsızlığı ilkesi, poliçeye atılı her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzaların sahiplerinin sorumlu tutulmamasına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz ise de, ciro zincirini de koparmaz. Bu açıklamalar uyarınca, dosya kapsamında taraflar arasında ticari ilişki olduğuna ilişkin herhangi bir sözleşme ve belge bulunmadığı, senetlerde bedelin malen alındığı yazılı olsa da, bu nedenle senet sebebiyle borçlu olmadığının ispat yükünün davacıda olduğu, sunulan dekontlardaki ödemelerin senet karşılığı yapıldığının yazılı olarak ispatlanamadığı, senetlerdeki bedeller için ödeme yapıldığı ve malların teslim alınmadığı hususunun davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, mahkememizce yapılan imza incelemesi sonucunda sunulan bilirkişi raporunda; tetkike konu adet senedin arka yüz birinci ciranta hanelerinde “…” adına atılı bulunan ciranta imzalarının … elinden çıktığının belirtildiği, bu haliyle ciro silsilesinde herhangi bir kopukluk bulunmadığı, kaldı ki davalı hamil tarafından lehtarın imzasının sahte olduğunu bilmesinin beklenemeyeceği dolayısıyla, davalı hamilin çeki iyiniyetle iktisap ettiğinin kabulü ile çekte lehtar imzasının sahteliği ve bedelinin ödendiğine ilişkin şahsi def’iyi davacı keşidecinin, çek hamili davalıya karşı ileri sürerek, borçtan kurtulamayacağı, davalı hamilin çeki iktisap ederken bile bile davacının zararına hareket ettiğinin ispatlanamamış bulunmasına, çekin uygun ciro silsilesi içinde davalı hamile ciro edilmiş olmasına göre, davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Vefat eden …’ın senette alacaklı sıfatıyla yer aldığını ve senedi cirolamış olarak gözüktüğünü, davalının yani …’nın eski eşi …’ın senedi işlemi koymakta yetkili hale geldiğini, ancak cironun …’a ait olmadığının sabit olduğunu, çünkü müvekkilinde bulunan başka bir bonoda vefat edenin cirosunun bulunduğunu, buradaki imza ve yazıları ile davaya ve takibe konu edilen bonodaki imza ve yazıların uyuşmadığını, ayrıca davalının …’ın vasisi veya murisi olmayıp sadece müşterek çocuklarının bulunduğunu, takibe ve davaya konu bononun malen kayıtlı olduğunu, ancak …’ın hastalanması üzerine malların bir kısmının teslim alınamadığını, 05/08/2021 tarihinde davalının, vekil edeni arayarak eşine borcu olduğunu söylediğini, müvekkilinin ise karşılıklı yapılan hesabın eksik aldığı malların bir kısmının da bedelini düşerek hesaplama yaptığını, ekli dekontlardan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin takibe konu senetlere de istinaden 525 USD havale yoluyla gönderdiğini, 705 USD’yi Mustafa Kocatürk ile gönderdiğini, bu miktarın alındığına yönelik mutabakat hazırlandığını, bu metnin davalının elinde olduğunu, elden alınan bedelinde senedin arkasına yazıldığını, müvekkilinin telefonla aranması veya elden para verilmesi halinde dahi senedin cirolandığına, yeni alacaklının davalı olduğuna yönelik herhangi bir bildirimde de bulunulmadığını, takibe konu senetteki …’a ait imza ve yazılardan da gözle görülür şekilde anlaşılacağı üzere yazılar ve imzalarında dava dışı alacaklı görünen …’ın elinden çıkmadığının da sabit olduğunu, iş bu senedin davalının eline nasıl ulaştığının ise taraflarınca bilinmediğini, boşanan eşi ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını, 25/10/2020 ödeme tarihli 46.000 TL bedelli …’ın alacaklı olduğu müvekkilinin borçlu olduğu senedin bedellerini müvekkili tarafında ekli Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası dekontlarından da anlaşılacağı üzere müvekkili tarafından alacaklıya ödemiş olmasına rağmen hali hazırda da bu senedin dahi müvekkiline teslim edilmediğini, 18/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda “-imzaların tersim tarzı, -karakteristik el hareketlerinin yapılışı, -kaligrafik-itiyadi özellikler yönünden benzerlik müşahede edildiği belirtildiğini, bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayanmakta olup imza itirazına ilişkin karar verilmeye yeterli bir rapor olmadığını, takibe konu kambiyo senetleri üzerindeki imzada gözle görüleceği üzere yazı ile “S” ibaresinden sonraki uzantıda 2 adet kırılma noktası bulunduğunu, ayrıca “O” harfinin ilk dik çizgisinin üzerinde küçük bir “0” şeklinin olduğunun da görüldüğünü, …’ın, dosya kapsamındaki tatbike medar imzadan da anlaşılacağı üzere “S” harfinin, “O” harfinin ve “0” şeklinin takibe konu senetteki imzalar ile benzemediği gibi tersim ve eğiminin de çıplak gözle de görüleceği üzere birbirine banzemediğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacının keşideci olup lehtarın imzasının sahteliğini ileri süremeyeceği hususları da birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.21/02/2023

….