Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/2575 E. 2023/1920 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 08/12/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 29/09/2023
DAVANIN KONUSU : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 08/12/2023

İlk derece mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden girişilen takip üzerine haciz tehdidi altında kalan müvekkilinin gerçekte borçlu olmadığı halde takip konusu alacağı ödenmek zorunda kalındığını belirterek; müvekkili şirketin davalıya belirtilen takip sebebiyle borcunun olmadığının tespitine ve yapılan ödemenin istirdatına ve iş yerini kapatarak alacaklılardan mal kaçırma çabası içinde olan davalı şirket hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkeme, dava dilekçesi ekinde sunulan 25/07/2023 tarihli tahsilat makbuzunun, alacağın varlığını yaklaşık olarak ispatlar nitelikte olmadığı gerekçesi ile davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir.
Karar, davacı tarafça istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili, mahkemece davalı tarafın alacağının varlığı ile ilgili yeterli belge sunmadan müvekkili hakkında takibe giriştiği, davalının işlettiği akaryakıt istasyonunu bilahare kapatarak alacaklılardan mal kaçırma gayretine girdiğini hususunun gözetilmediği, davanın mahiyeti gereği davalı takip alacaklısının kendi alacağının varlığını ispatlaması gerekirken mahkemece, müvekkili tarafından haciz tehdidi altında yapılan ödeme için alacağın varlığının yaklaşık olarak ispatlanmadığından bahisle ihtiyati haciz talebinin reddedilmesinin doğru olmadığını belirterek; kararın kaldırılmasına ve ihtiyati hacze karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı tarafından haksız ve dayanaksız olarak girişildiği iddia edilen takip üzerine haciz tehdidi altında davacı tarafça yapılan ödemenin istirdadına, talep dava konusu alacağın dava sonunda tahsili temin için ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkindir
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına önceden, geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati haciz kararı verilmesinin koşulları, İcra ve İflas Kanunu’nun 257. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükümde ihtiyati haciz talebine ilişkin iki hukuki sebep yer almaktadır. Birincisi, vadesi gelmiş (muaccel) bir para borcunun ödenmemesi halinde uygulanması gereken İİK’nın 257/1 hükmüdür. İkincisi ise; vadesi gelmemiş (müeccel) bir alacak için öngörülen İİK’nın 257/2’deki kuraldır. Bu iki kuralın yanı sıra ispata ilişkin İİK’nın 258. maddesi de önem taşımaktadır. İcra ve İflas Kanunu’nun 257/1. maddesi “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” şeklindedir. Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi halinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir. Ancak İcra ve İflas Kanunu’nun 258/1 maddesi ise; “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeğe mecburdur….” hükmünü içermektedir. Bu hükme göre; İİK’nın 257/1 maddesine göre ihtiyati haciz isteyen alacaklı, alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini yada İİK’nın 257/2 maddesindeki koşulların oluştuğu hususlarında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır.
Somut olayda ise; davacı mahkemeden ihtiyati haciz talep ederken alacağının varlığına ilişkin alacaklı vekilinden aldığı icra dosyasındaki borcun ödendiğine dair ödeme belgesi sunmakla yetinmiş olup; bu ödeme ihtirazi kayıtla yapılmış bir ödeme olmayıp, davacının istirdat istemindeki haklılığını gösteren yaklaşık ispatı sağlayacak bir belge niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgiler, yasaya uygun gerektirici nedenler, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, dosyaya sunulan ödeme belgesinin ihtirazi kayıtla yapılmış bir ödeme olmamasına ve davacının istirdat istemindeki haklılığının yaklaşık olarak ispatlanamaması karşısında davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince harç peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-f. maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi. 08/12/2023

MUHALEFET ŞERHİ: Dava dosyası incelendiğinde; dava dilekçesindeki davalı adresi ile mahkemece ticaret sicilinden alınan davalı adresinin aynı olduğu, dosyada davalıya çıkarılan davetiyenin bu adres itibariyle TK’nın 35. maddesine göre tebliğ edildiği; sistem üzerinden icra dosyası incelendiğinde, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu şirket hakkında 100.000,00 TL veresiye akaryakıt bedeli açıklamasıyla 1.158,90 TL işlemiş faiz olmak üzere 101.158,90 TL toplam alacak için genel haciz yoluyla takibe girişildiği, ödeme emrinin davacının mersis adresine TK’nın 35. maddesine göre tebliğ edildiği, 12/07/2023 tarihinde davacıya ait araçlar üzerine haciz konulduğu, 20/07/2023 tarihinde yakalama ve satış istendiği, 27/07/2023 tarihinde haricen tahsil bildirimi ile gerekli harcın yatırıldığı bundan sonra 28/07/2023 ve 31/07/2023 tarihinde davalı alacaklının alacağı üzerine iki ayrı icra dosyasından haciz konulduğu görülmüştür. Dosyada fiili haciz tutanağı yoktur. Yine sistem üzerinden yapılan araştırmada davacı tarafından ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesine ilişkin bir şikayet yoluna gidildiği gözlenmemiştir.
Davalı borçlu tarafından davacı alacaklı aleyhinde girişilen takipte, takip alacağının bir dayanağının olmaması karşısında davalının alacağının varlığını yaklaşık olarak ispatladığından söz edilmeyeceğinden, davacıdan hakkında haksız olarak girişildiği iddia edilen takip sebebiyle yaptığı ödemede haklılığını ispata yarar başkaca belge sunmasının beklenemeyecek olması karşısında davacının istirdadını istediği alacağın tahsilini temin için talep ettiği ihtiyati haciz talebinin teminat karşılığı kabulü gerektiği kanaatinde olduğumdan çoğunluk görüşüne katılmadım. 08/12/2023