Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 01/12/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Denizli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ : 11/08/2023- 27/09/2023 tarihli ara kararlar
DAVANIN KONUSU : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 01/12/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkil … Tekstil İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi (… Tekstil” veya “Müvekkil Şirket”), 2014 yılında, … ve … (hepsi beraber “Müvekkiller”) tarafından, özellikle ev tekstil ürünlerinin üretilmesi, satılması, ihracatı ve pazarlamasını yapmak üzere Denizli’de kurulduğunu, kuruluş sermayesi 20.000 TL olan … Tekstil’in esas sermayesi, kuruluşundan sonra gerçekleştirilen çeşitli sermaye artırımları neticesinde ve en son 27 Eylül 2022 tarihli genel kurul kararı ile 15 Milyon TL’ye çıkarıldığını, şirketin marka ve reklam çalışmalarına arge çalışmalarına büyük önem vermiş ve bu alanlarda ciddi oranlarda yatırım gerçekleştirdiğini, çeşitli markalar tescil edilmiş ve … Tekstil tarafından kullanılmaya başlandığını, müvekkili şirketin hem Denizli için hem de ülke için önemli faaliyetlerde bulunarak marka ve iktisadi değer haline geldiğini, ancak son zamanlarda müvekkillerinin ödeme dengesini bozan ekonomik sebeplerden dolayı, pandemi (covid-19) sürecinin maliyetleri yükseltmesi, talebi daraltması ve karlılık oranların düşürmesi, Türk lirasındaki hızlı değer kaybı, küresel enflasyon, finansa erişimin zorlaşması, hammadde ve emtia fiyatlarındaki artış, enerji fiyatlarındaki artış, diğer sektörlerde meydana gelişmeler, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi, finansman hatasında yapılan hatalar, finansman maliyetlerin öngörülerinin çok üzerinde artış göstermesi, tahsilat problemleri, nedenleri ile dava menfaatinin olumsuz etkilenmemesi ve şirket’in iflastan korunması ve şirketin projesinin gerçekleştirilmesi için şahsi projeleri ile katkı sunan … ve …’ın projenin gerçekleştirmesine imkân tanınması maksadıyla; … Tekstil ve … ve … açısından ayrı ayrı olmak üzere; şirketin mal varlığı, aktif ve pasifleri, konkordato projesi ekinde sunulduğunu, konkordatonun tasdik kararının kesinleşmesinden itibaren 3 ay (10/12/2024) ödemesiz, 24 ay (01/2025-12/2026) geri ödemeli olmak üzere toplam 27 ay içerisinde konkordato kapsamındaki adi borçlarımızın 2’şer aylık eşit taksitler halinde toplam 12 taksitte ödenmesi; İİK’nun 287.maddesi uyarınca geçici mühlet talebimizin kabulüne, şirket borçlarına kefil olan ve şirketin ortakları ve müdürler, müvekkil Şirket ile … ve …’ın mal varlığının korunması için gerekli tedbirlerin alınmasına, müvekkil Şirket ile … ve … aleyhine 6183 sayılı Kanun’a göre yapılan takipler de dahil olmak üzere, yapılmış her türlü icra ve iflas takibinin durdurulması ve yeni takip yapılmasının engellenmesine, ihtiyati haciz kararlarının uygulanmasının önlenmesine, müvekkil şirket ile … ve …’ın 3. kişilerdeki hak ve alacakları veya sair bir nedenle vergi daireleri ile bankalara intikal eden hak, mevduat ve alacakları üzerinde İİK’nun m. 89 uyarınca önceden konmuş olan ihtiyati haciz ve muhafazaların kaldırılmasına, infazın durdurulması ile ihtiyati veya kesin haciz konulmamasına, önceden konulmuş / ihtiyati hacizlerin infazının durdurulmasına ve haciz nedeni ile bloke altına alınan paraların açılacak banka hesabına aktarılmasına izin verilmesine, müvekkil şirket ile … ve … aleyhine rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış veya yapılacak takiplerle satışların durdurulmasına ve tasdik aşamasında rehinli takiplerin bir yıl süre ile ertelenmesine, müvekkil şirket ile … ve … aleyhine yapılmış ve yapılacak her türlü muhafaza, teslim ve tahliyeye dair iera işlemlerinin durdurulmasına, muhafaza altına alınmış veya alınacak emtia, taşıt, makine, teçhizat vb. iade edilmesine, takas mahsüp işlemleri ile hukuken veya fiilen el konulmasının engellenmesine, bankalara kredi teminatı olarak teslim edilmiş çeklerin şirketi temsile yetkili kişilerin hesabına aktarılmasına, şirket borçlarına kefil olan ve şirketin ortakları ve müdürleri olan … ve … hakkında mühlet kararı verilmemesi halinde zikredilen gerekçelerle şirkete ait projenin sağlıklı bir şekilde icra edilebilmesi için kefalete konu borçlar ile ilgili olarak 6183 sayılı Kanun kapsamında yapılacak takiplerde dahil olmak üzere, icra takibi yapılmaması, evvelce yapılmış icra takiplerinin durdurulması, ihtiyati haciz ve haciz kararı uygulanmamasını teminen ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/08/2023 tarihli ara kararı ile; davacılar vekili 12/07/2023 tarihli dilekçesi ile, üçüncü kişilerce haciz ve muhafaza yapılması yönünde tedbir talebi üzerine mahkemece 09/08/2023 tarihli ara karar ile, davacı vekilinin talebi üzerine; “…Dosya üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde; konkordato talep eden davacı şirket, geçici mühlet kararından evvel ticari hayatta “müşteri çeki” adı verilen ve kendisinin lehdarı olduğu çekleri, kullanılan kredi teminatı olarak beyaz ciro yoluyla asli mütdahil bankalara devretmiştir. Çeklerin ileri tarihli çek olarak düzenlendiği dosya kapsamı ile sabittir. İcra ve İflas Kanunu’nun 294/6. maddesi uyarınca; “Konkordato mühletinin verilmesinden önce, müstakbel bir alacağın devri sözleşmesi yapılmış ve devredilen alacak konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş ise, bu devir hükümsüzdür.” Çekin temlik cirosu ile devredildiği kabul edilmiş olması halinde davacı şirketin geçici mühletin ilanından önce ciro ettiği ve mühlet ilanından sonra muaccel olan ileri tarihli çekten kaynaklanan devir, yukarıdaki hüküm uyarınca geçersiz olacaktır. Bu çözüm aynı zamanda konkordato müessesinin ruhuna da uygundur. Dosyada konkordato geçici komiser heyetinin 09/08/2023 havale tarihli görüş raporunda talep dilekçesi ekindeki çeklerin temin edilen krediler için teminata verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, gerek temlik cirosu ve gerekse temlik cirosu görünümünde gizli rehin cirosu yoluyla bankaya devredilen çek bedellerinin konkordato talep eden şirket lehine komiserin kontrolünde bulunan hesaba aktarılması gerekmekte olup davacının kredi borcundan mahsup edilemeyeceğinden davacının talebinin kabulü ile geçici mühletin ilan tarihi olan 13/07/2023 tarihinden sonra konulan blokelerin de kaldırılarak takas ve mahsup edilen paraların komiser heyetinin bilgi ve gözetiminde davacı işletmeye ödenmesine” dair ara karar verilmiştir.
Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/09/2023 tarihli ara kararı ile; Mahkememizin 09.08.2023 tarihli ara kararında, davacılar vekilinin talebinin kabulü ile; dilekçe ekinde listesi yer alan 31 adet çekin geçici mühlet süresince banka alacakları açısından tahsili ile takas/mahsup yoluna gidilmemesi yönünde ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, geçici mühletin ilan tarihi olan 13/07/2023 tarihinden sonra varsa tahsil edilmiş çek tutarlarının komiser heyeti kontrolündeki banka hesabına gönderilmesine ve bu konuda …’a, … Bankası’na, … Bankası’na, … ‘ya, … A.Ş’ye, … ‘e müzekkere yazılmasına, karar verildiğini, talebin geçici mühlet kararının ilanından önce ciro yolu ile temlik edilerek muteriz müdahillere verilen ve keşide tarihi ilan tarihinden sonra olan çeklerin veya bedellerinin müdahiller tarafından konkordato talebi üzerine geçici mühlet kararı verilen davacıya iadesine ilişkin ara kararın kaldırılması talebine ilişkin olduğunu, Mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda;“İcra ve İflas Kanunu’nun 294/6. maddesi uyarınca; “Konkordato mühletinin verilmesinden önce, müstakbel bir alacağın devri sözleşmesi yapılmış ve devredilen alacak konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş ise, bu devir hükümsüzdür.”Çekin temlik cirosu ile devredildiği kabul edilmiş olması halinde davacı şirketin geçici mühletin ilanından önce davalıya ciro ettiği ve mühlet ilanından sonra muaccel olan ileri tarihli çekten kaynaklanan devir, yukarıdaki hüküm uyarınca geçersiz olacaktır. Bu çözüm aynı zamanda konkordato müessesinin ruhuna da uygundur. Bu durumda, gerek temlik cirosu ve gerekse temlik cirosu görünümünde gizli rehin cirosu yoluyla bankaya devredilen çek bedellerinin davalı banka tarafından konkordato talep eden şirket lehine komiserin kontrolünde bulunan hesaba aktarılması gerekirken davacının kredi borcundan mahsup edilmesi doğru olmamıştır.” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2022/1251 esas 2022/1999 karar) Şeklindeki Yargıtay kararı karşısında davacı şirket tarafından ara karara itiraz eden müdahillere ara karara konu çeklerin geçici mühlet tarihinden önce doğan borçları için verildiği ve bu borçlarına mahsup edilmek üzere ciro edildiği,çeklerin vade tarihlerinin geçici mühlet tarihinden sonra olduğu görülmekle İİK’nun 294/6. maddesi uyarınca … AŞ., … Bankası, … Bankası ve … Bankası vekillerinin 09/08/2023 tarihli ara kararın kaldırılması taleplerinin ayrı ayrı reddine” dair ara karar verilmiştir.
Ara kararlara karşı ilgili … A.Ş. vekili; ilgili … Bankası Anonim Şirketi A.Ş.vekili; ilgili … Bankası A.Ş.vekili, asli müdahil … A.Ş.vekili istinaf başvurularında bulunmuşlardır.
İlgili … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından doğmuş alacak kavramı ile müstakbel alacak kavramının birbirine karıştırıldığını, davacılar vekilinin yalan beyanlarına ve Yargıtay’ın tek bir hatalı kararına itibar edilerek, dosyaya sunulan deliller değerlendirilmeksizin 3.kişinin mülkiyet hakkını ortadan kaldıracak nitelikte ihtiyati tedbir kararı verildiğini, tarafların bir alacağın müstakbel olup olmadığını serbestçe tayin edemeyeceklerini, hakimin önüne gelen bir uyuşmazlıkta alacağın doğup doğmadığını, kendiliğinden gözetmesinin gerektiğini, itiraz dilekçelerinde davacılar ile müvekkili şirket arasında tesis edilen faktoring ilişkisinin ve davaya konu çeklerin ciro yoluyla devrine dayanak oluşturan faktoring işleminin fatura ile tevsik edilen doğmuş bir alacağın temlikine dayalı olarak gerçekleştirildiğini tüm yazılı delilleri ile ortaya koyduklarını, davacı tarafın yazılı olarak devrettiği alacağın doğduğunu açıkça belirtmiş olmasına rağmen mahkemece hiçbir somut gerekçe sunulmadığından delillerin niçin kabul edilmediğinin izahı yapılmaksızın usul ve yasaya aykırı bir şekilde faktoring işlemine konu edilen alacağın müstakbel alacakmış gibi değerlendirildiğini ve haksız karar verildiğini, ayrıca İİK’nın 294/6 maddesi hükmünde bahsi geçen alacağın devri kavramının kambiyo hukukuna dair özel bir devir türü olan ciro kavramıyla da tamamen karıştırılarak ileri vadeli şekil cirosunun geçersiz sayılmasının ve davacının zaten karşılığında finansman sağladığı çek bedelini ikinci kez tahsil etmesine yönelik karar verilmesinin yerleşik hukuk kavramlarına aykırı olduğunu, kararda mühlet ilanından sonra muaccel olan ileri tarihli çekten kaynaklanan devrin geçersiz olacağının belirtildiğini, kanun metninin muaccelliyete değil alacağın doğumuna sonuç bağladığı halde, doğmuş bir alacağın devrinin geçersiz sayılmasının hiçbir yasal dayanağının olmadığını, dosyaya sundukları yazılı delillerin ve beyanlar ile sözlü beyanlarının hiçbir şekilde değerlendirilmediğini dikkate alınmadığını, Borçlar Hukukuna, Kıymetli Evraklar Hukukuna, İcra ve İflas Hukukuna, Faktoring Hukukuna, kanunun, sözüne, ruhuna ve gerekçesine, dosyaya sunulan yazılı delillere aykırı verilen 27/09/2023 tarihli kararın kaldırılması gerektiğini belirtmiştir.
İlgili … Anonim Şirketi A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin 09/08/2023 tarihli kararında bahsi geçen çeklerin davacı şirket tarafından dava tarihinden önce bedeli tahsil edildiğinde, kredi borcuna mahsup edilmek üzere müvekkili bankaya ciro ve teslim edildiğini, çeklerin mülkiyet hakkının müvekkili bankaya ait olduğunu, davacı tarafından konkardato mehli verilmeden önce müvekkili bankaya ciro edilen, müvekkili bankanın yetkili hamili olduğu, bir başka deyişle mülkiyet hakkı müvekkili bankaya ait olan ve müvekkili banka tarafından tahsil edilen çek bedellerinin iadesine dair verilen kararın yerinde olmayıp, hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, çekin temlik cirosu ile devredildiğinin kabulü halinde, davacı şirketin geçici mühletin ilanından önce ciro ettiği ve mühlet ilanından sonra muaccel olan ileri tarihli çekten kaynaklanan devrin İİK’nun 294/6.maddesindeki “konkardato mühletinin verilmesinden önce, müstakbel bir alacağın devri sözleşmesi yapılmış ve devredilen alacak konkardato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş ise, bu devir hükümsüzdür” hüküm uyarınca geçersiz olduğunu, davacı şirket tarafından bedeli tahsil edildiğinde kredi borcundan düşülmesi amacıyla müvekkili bankaya ciro ve teslim edilen çeklerde son ve yetkili hamilin müvekkili banka olduğunu, TTK’nun 684/1 maddesi uyarınca ciro ve zilliyetliğin ele geçirilmesi ile poliçeden doğan bütün hakların devrolunacağı, TTK’nun 818.maddesi uyarınca ciro hakkındaki poliçeye ait hükümlerin çek hakkında da uygulanacağı, anılan çeklerin davacı tarafından müvekkili bankaya ciro edilerek ve müvekkili bankaya teslim edilmek suretiyle zilliyetleri geçirilerek, işbu çeklerden doğan bütün hakların müvekkili bankaya devrolunduğunun tartışmasız olduğunu, davacının dava tarihinden önce ciro ve teslim ettiği, müvekkili bankanın hamili olduğu çekler üzerinde bir talepte bulunmasının mümkün bulunmadığını, bu şekilde bir talebin hayatın olağan akışına ve yasal düzenlemelere aykırı olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte çeklerin alacağın devri yoluyla müvekkili bankaya devredildiğinin düşünülmesinde dahi çeklerin düzenlenmesi ile birlikte alacak hakkı doğduğundan İİK’nun 294.maddesine göre; devrin hükümsüz olmasının mümkün olmadığını, İİK’nun 294/6 maddesine göre konkardato mühletinden önce yapılan temliklerin geçersiz sayılabilmesi için temlik edilen müstakbel alacağın mühlet içerisinde doğmuş olması gerektiğini, temlikin geçersizliğini alacağın doğum anının belirleyeceğini, bono ve çekin düzenlenmesi ile birlikte alacak hakkının doğduğunu, bu nedenle bono ve çekin konkardato mühletinin verilmesinden önce bankaya temlik cirosu ile ciro edilmiş olmasının geçersiz olduğunun ileri sürülemeyeceğini, konkardato mühleti alan şirketin mühletten önce devrettiği çekleri ve bedelleri ödenmiş ise ödenen bedelin iadesini talep edemeyeceğini, konkardato talebi ile açılan bir davada, dava açılmadan önce yapılan tasarruflar nedeni ile alacaklıların maddi hukuktan kaynaklanan haklarına ilişkin bir hüküm verilemeyeceğini, başka bir deyişle konkardato hükümlerinin geçmişe yönelik tasarruflar için uygulanmasının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, itilaf konusu çeklerin müvekkili bankaya konkardato geçici mehilinden önce ciro ve teslim edildiğinin banka kayıtları ile sabit olduğunu, çeklerin müvekkili bankaca tahsil edildiğinde kredi borçlarına mahsup edilmek üzere ciro ve teslim edildiğini, bu şekilde çeklerin amacına uygun bir şekilde ödeme aracı olarak kullanıldığını, ancak, tasarruf tarihi itibari ile yapılan işlemin yasalara uygun olmasına rağmen bedelinin konkardato mehilinden sonra tahsil edilmesinin gerekçe gösterilerek, bedelinin borçluya iadesi istenilmesinin hiçbir yasal dayanağının bulunmadığına, aksi takdirde konkardato talebinden önce yapılan tüm tasarrufların ve ödemelerin tartışılır hale geleceğini, konkardato sürecinde mahkemece maddi hukuka ilişkin karar verilmesinin hukuken mümkün olmadığını, yasada geçici konkardato mühleti verilmesi ile ilgili tedbirlerin İİK’nun 294.maddesinde tahdidi olarak sayıldığını, üçüncü kişilerin maddi hukuktan kaynaklanan haklarını kısıtlar şekilde tedbir kararı verilmesinin yasada yer alan tedbirler arasında yer almadığını belirterek mahkemece verilen 09/08/2023 ve 27/09/2023 tarihli ara kararların kaldırılmasını talep etmiştir.
İlgili … Bankası A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; talebe konu çeklerin davacı borçlunun müvekkili bankaya temlik cirosu ile devir ve teslim edildiğini, yetkili hamilin müvekkili banka olmasına rağmen bu çeklerin iadesinin istenmesinin müvekkilinin mülkiyet hakkına tecavüz niteliğinde olduğunu, TTK’nun 684. maddesinde ciro ve zilyetliğin geçirilmesiyle poliçeden doğan bütün hakların devrolunacağının düzenlendiğini, temlik cirosunun, çekte yer alan hakkın bir başka kişiye devri amacını güttüğünü, temlik cirosunun geçerli olabilmesi için cironun temlik cirosu olduğuna ilişkin bir beyana ihtiyaç bulunmadığını, dolayısıyla herhangi bir kaydı içermeyen cironun senette yazılı hakkı devretmek amacıyla yapıldığının esas olduğunu, çeklerin teminat amacıyla ya da cironun tahsil amacıyla verildiğinin kabul edilebilmesi için buna ilişkin bir kaydın veya açıklamanın bulunması gerektiğini, nitekim davacının dilekçesinde hiçbir yazılı delile başvurmaksızın çeklerin rehin cirosu olduğunu beyan ettiğini, mahkemece de bu beyan üzerine delil incelemesi yapılmaksızın tedbir talebinin kabulüne karar verildiğini, konkordato kurumunun işlev ve amacıyla bağdaşmayan, tedbir niteliğini aşarak maddi hukuk alanından sonuçlar doğuran, mülkiyet hakkına haksız müdahale sonucunu doğuran ve bu itibarla hukuka olan güveni zedeleyen bir karar niteliğinde olduğunu, çek metninde çekin teminat alındığını gösterir hiçbir ibarenin bulunmadığını, davacı tarafça da bu iddiayı destekler hiçbir delil ve belgenin sunulmadığını, borçlu davacının talebi ve bu doğrultuda verilen kararın müvekkili bankanın en temel maddi hukuk hakkı olan mülkiyet hakkını yok sayıcı nitelikte olduğunu, alacak hakkının kıymetli evrakın müvekkili bankaya ciro edilmesiyle ve zilyetliğinin devri ile senetle birlikte müvekkili bankaya devredildiğini, alacak hakkının Anayasa’nın 35. Maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek-1 nolu protokolün 1. Maddesi ile güvence altına alınan mülkiyet hakkı kapsamında olduğunu, mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla ve sadece yasayla sınırlanabileceğinin düzenlendiğini, bu bakımdan konkordatoda, mahkemelerin bankalara temlik edilen kıymetli evrakların kredi müşterisine iadesine veya bedelleri tahsil edilmişse bedellerinin iadesine karar vermesinin hiç tereddütsüz mülkiyet hakkının sonucunu doğuracağını, öte yandan konkordato yargılamasında üçüncü kişilerin mal varlığına yönelik tedbirlerin alınmasına imkan veren ne özel ne de genel nitelikte yasal bir düzenlemenin bulunmadığını, yargı kararları ile doktrinde de istikrarlı bir şekilde ifade edildiği üzere, konkordato beklenen hedefin şirket bakımından herşeyin durması değil, özellikle takiplerin durdurulması ile şirketin haciz baskısından kurtarılmak suretiyle faaliyetinin devam etmesinin sağlanması olduğunu, bu çerçevede konkordato talebinde bulunan şirketin hukuki durumunu etkilemeye, borçlu şirketin alacaklarının alacaklarını tahsil amacıyla uygulayabilecekleri temlik, takas mahsup, hapis hakkı gibi hukuki işlemlerin durdurulmasına, rehin ve blokaj kayıtlarının kaldırılmasına yönelik tedbirlerin hep sonuçlarını maddi hukuk alanında doğuran ve borçlu şirkete göre üçüncü kişi durumunda olanların maddi hukuktan doğan talep ve def’i haklarını etkileyen, kısıtlayan tedbirler olduğunu, bu tedbirlere gerek konkordato kararı çerçevesinde gerekse de ara karar ile veya konkordato yargılama sırasında ihtiyati tedbir yoluyla verilemeyeceğini, verilen karara dayanak teşkil eden İİK’nun 294/6. Maddesinin alacağın temlikinde mustakbel yani henüz doğmamış alacağa yönelik olup, tedbir konusu çeklerin kambiyo hukukuna ilişkin olduğunu, borçlu firmanın durumunun İİK’nun 285 vd. maddelerinde aranan koşullara uymadığını, davanın tek amacının konkordato kurumunun sağladığı korumadan yararlanarak alacaklıların zararına haksız zenginleşmek olduğunu, İİK’nun 287. Maddesinin mühlete ilişkin olup, madde de yer alan derhal kelimesinin ön proje ve finansal analiz raporlarının tam, yeterli ve doğruluğu konusunda mahkemede kanaat uyandırması halinde derhal verilmelidir şeklinde anlaşılması gerektiğini, eksik ve yetersiz olan ön proje ve finansal analiz raporu hakkında hiçbir inceleme yapılmadan mahkemece tedbir kararı verildiğini, bu durumun kanunun amacına aykırı olduğunu, konkordato talebi ile mahkemeye başvuran davacının amacının kötüniyetli ve sırf alacaklıları zarara uğratmak, geçici mühlet kararı kapsamında tedbir kararlarından yararlanmaktan ve hatta mal varlığını kaçırmaktan ibaret olduğunu, hal böyleyken eksik inceleme sonrası verilmiş geçici mühlet içinde verilen ara kararın hem mülkiyet hakkına tecavüz niteliğinde olması hem de açıklanan nedenlerle daha ilk başta şirketin kötüniyetli olmasından dolayı 10.000.000,00 TL çekin iadesine karar verilmesi durumunda geri dönülmesi imkansız zararlara sebebiyet vereceğini belirterek verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Asli müdahil … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 17/01/2023 tarihinde …nolu kredi sözleşmesi imzalandığını, kullanılan kredinin teminatı olarak konkardato talep eden şirket adına kayıtlı … plakalı araç kaydına müvekkili şirket lehine rehin şerhinin işlendiğini, davacı şirketin kullandığı kredinin taksitlerini süresinde ödememesi üzerine kredinin ihtarname ile kat edildiğini, ihtara rağmen ödeme olmaması üzerine İstanbul 13. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile rehnin paraya çevrilmesi yoluyla 1.355.519,59 TL alacak takibi yapıldığını, alacak miktarının bugün itibariyle bir kısım faiz ve masrafların dışında 2 milyon TL’ye yaklaşan güncel bakiyesinin bulunduğunu, borçlu şirketin 01/07/2023 tarihinde müvekkili şirketten yaklaşık 1.835.000,00 TL maliyetli kredi kullandığını, ödemelerin ilk taksitten itibaren düzensiz olduğunu, dördüncü taksit olan Mayıs 2023 tarihinden itibaren de ödeme yapılmadığını, davacı tarafından herhangi bir şekilde yapılandırma için başvurulmadığını, gün geçtikçe müvekkili şirketin alacak miktarının arttığını, rehinli aracın kullanılmaya devam edilmesinin de aracın değerini düşürdüğünü, İİK. ile düzenlenen konkardato kurumunun işletilmesinde mahkemenin hem davacı borçlunun hem de alacaklı müdahil şirketlerin haklarını korumakla mükellef olduğunu, İİK’nun 295.maddesine eklenen “Şu kadar ki, rehinli malın konkardato projesine göre işletme tarafından kullanılması öngörülmüyor veya kıymeti düşecek ya da muhafazası masraflı olacak ise 297.maddenin ikinci fıkrasındaki usule göre satışına izin verilebilir. Satış gelirinden rehinli alacaklıya rehin bedeli kadar ödeme yapılır” hükmü uyarınca rehin alacaklısı olan müvekkili şirketin rehine konu aracın ticari faaliyetini sürdürmesiyle alakalı olmaması, özel binek ve ayrıca lüks bir araç olması ve borçlunun kredi kullanarak, bu lüks aracı aldıktan hemen beş ay gibi kısa bir süre sonra kredi taksitlerini düzenli ödemeyerek konkardato başvurusu yapmış olması nedeni ile mahkemenin usul ve yasaya aykırı olan ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca açılmış konkordato talebine ilişkindir.
Mahkemece davacı yararına verilen ihtiyati tedbir kararına karşı, itiraz üzerine verilen karar istinaf edilmiştir.
28/02/2018 tarihinde kabul edilip, 15/03/2018 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, ” İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun “un 13 ve devamı maddelerinde, 2004 sayılı İİK’nun ” Konkardato İle Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması ” üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış, iflasın ertelenmesi kaldırılarak konkardato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur. Geçici mühlet başlığını taşıyan 287.maddenin 1.fıkrasında, mahkemenin konkardato talebi üzerine 286.maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297.maddenin 2.fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun mal varlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı düzenlenmiştir. İİK’nun 287/son fıkrada; ” Geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz ” ifadelerine yer verilmiştir. Her ne kadar 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’n 394/5. Fıkrasında, itiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiş ise de, 2004 sayılı İİK’daki ihtiyati tedbirlere karşı kanun yoluna başvurulamayacağına dair düzenleme özel yasaya ilişkin olduğu gibi, yasanın kabulü de sonraki tarihlidir. Bu durumda, davacı borçlu için mahkemece oluşturulan geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbir kararına karşı yasa yoluna başvuralamayacağının kabulü gerekecektir.
Açıklanan nedenlerle, İİK’nun 287/son fıkrası gereğince tedbir kararlarına karşı kanun yoluna başvurulamayacağından ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran müdahiller vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352/1-b bendi gereğince reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlgili … A.Ş. vekili, ilgili … Bankası Anonim Şirketi A.Ş. vekili, ilgili … Bankası A.Ş. vekili, asli müdahil … A.Ş. Vekilinin Denizli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı derdest dava dosyasında verilen 09/08/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararlarına karşı yapılan itirazlar üzerine verilen 27/09/2023 tarihli itirazların reddine dair ara karara ilişkin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-b. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-İlgili … A.Ş.vekilince 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-İlgili … Anonim Şirketi A.Ş.vekilince 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
4-İlgili … Bankası A.Ş.vekilince 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
5-Asli müdahil … A.Ş.vekilince 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
6-Asli müdahil vekili ve diğer ilgili taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusu nedeniyle yaptıkları yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince asli müdahiller vekilleri ve diğer ilgili taraf vekillerine İADESİNE,
8-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
9-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.01/12/2023
…