Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/2382 E. 2023/1747 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 02/11/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ : 22/09/2023
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 02/11/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, … Sebze Meyve Taşımacılık Tarım Turizm Kuyumculuk Emlak Tekstil Tarımsal Üretim Pazarlama ve Ticaret Limited Şirketinin … Mah. … Blv. … Sitesi No:… Kepez /Antalya adresinde sebze ve meyve komisyonculuğu işi ile faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin ise şirketin %50 hissesi ile ortağı olduğunu, davalının ise şirketin diğer %50 hissesine sahip ortağı olduğunu, tarafların 2017 yılında ortak olduklarını, müvekkilinin ailesinin desteği ile dükkanı belediyeden kiraladığını, aylık kira bedelinin 6.000,00.-TL olduğunu, şirketin sermayesinin 500.000,00.-TL olduğunu, her bir ortağın eşit 250.000,00.-TL sermaye koyduğunu, belediyeden kiralanan dükkanın 40-50 bin civarında devir bedelini müvekkilinin annesinin de ortak olduğu … Tarım Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından ödendiğini, davalı tarafın şirketin sebze meyve işi ile iştigal ettiği için çiftçilerden alınan ürünler için nakdi sermaye getireceğini beyan ettiğini, ortaklık devam ederken davalı tarafın 2021 yılına kadar koyacağı sermayeyi getirmediğini, şirketten kendi hesabına bir çok kez para çekme işlemi yaptığını, müvekkilinin ortaklığı devam ettiremeyeceğini, şirketin iflasına yol açmaması için şirket ortağı olan davalının temsil yetkisinin azli ile şirket ortaklığından çıkarılması gerektiğini, davalı şirket ortağının şirketin yönetimi ve işleri ile ilgilenmediğini, şirketin çeklerini, vergilerini, şirketin çalışanlarının maaşlarını, elektrik, su gibi şirketin zorunlu karşılanması gereken masraflarını ortağın duyarsız kalması ve şirketin borçları ile ilgilenmemesinden dolayı dava dışı 3.şirket tarafından yani müvekkilinin annesinin ortak olduğu şirketin ödediğini, müvekkilinin sürekli ailesinden borç alarak şirketin devamını sağlamaya çalıştığını, ödemelerin banka kayıtları ile mevcut olduğunu, müvekkilinin aile bireylerinin sürekli borç alınarak şirkete sermaye oluşturma çabasının müvekkilini yorduğunu, ailesi ile arasını bozulmasına neden olduğunu, davalının şirketin hiçbir işi ile ilgilenmediğini, şirkete dahi uğramadığını, davalının müvekkilinden habersiz müstahsillerden ve üreticilerden meyve ve sebze satın aldığını, bu satın alınan malların bedellerini ödemek için bir girişimde bulunmadığını, davalı tarafın alınan müstahsillerin bedelini ödemek zorunda olduğunu, ödemelerin aksaması durumunda belediye ile imzalanan kira sözleşmesi uyarında sözleşmenin feshedilebileceğini, kira sözleşmelerinin feshini ya da satış işlemlerinin veya tahsislerinin iptaline belediye encümeni tarafından karar verilebileceğini, müvekkilinin şirketinin kiracılık hakkına zeval gelmemesi için aile şirketinden destek alıp hem kiraları hem de üreticilerin ücretlerini ödemek zorunda kaldığını, halen bir çok firmaya ve üreticiye borcunun bulunduğunu, bir yıl içerisinde üreticinin ürün bedellerini 3 kez ödenmemesinin kira sözleşmesinin feshine yol açacağını, fesh edilen sözleşme hakkında ise yeniden kiralama yapılamayacağının kanun da yer aldığını, müvekkilinin davalı diğer ortağına hiçbir zaman ulaşamadığını, davalı tarafından kendisine cevap verilmediğini, tarafların çift imza kullanmasının gerektiğini, davalı tarafta buluna çek koçanını müvekkilinin imzası taklit edilerek mal alımı yaptığını, müvekkilinin üreticilere güven kaybı yaşanmaması adına imzanın sahteliğini bilmesine rağmen çek bedellerini ödediğini, şirketin yarı faal durumda olduğunu, davalı tarafın aksi karar alınıncaya kadar müdür olarak seçildiğini ve münferiden temsile yetkili olduğunun belirtildiğini, davalı tarafın ortak olduğu tarihten bu yana müvekkiline hiçbir şekilde alacak borç ilişkileri hakkında bilgi vermediğini, genel kurul toplantısı yapmadığını, davalı tarafın TTK hükümlerince özen ve bağlılık yükümlerini yerine getirmediğini, şirketin feshine karar verilmesi halinde şu anki durumdan daha ağır bir durumun ortaya çıkacağını, şirketin devam etmesi adına iş bu davanın açıldığını, müvekkilinin ortağı olduğu şirkette müdür olarak bulunan davalının azlini istemesi ve yetkilerinin kaldırılmasını talep etmesinde haklı sebeplerinin olduğuna şüphe olmadığını, davalı tarafın şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal ettiğinin sabit olduğunu, davalı tarafın şirketi zarara uğrattığının ortada olduğunu, davalı tarafın müdürlük yetkilerini kötü niyetle, dürüstlük kuralına ve hakkaniyete aykırı olarak kullandığını belirterek davalı tarafın haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılmasını, iş yerinde mevcut malzeme ve araçlar hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, esas hakkında karar verilene kadar şirketin temsili ve yönetimi için tedbiren kayyum atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince verilen 12/06/2023 tarihli ara karar ile; davacı vekilinin davalı tarafın müdürlük yetkilerini kötü niyetle, dürüstlük kuralına ve hakkaniyete aykırı olarak kullandığını belirterek davalı tarafın haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılmasını, iş yerinde mevcut malzeme ve araçlar hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi yönünde ihtiyati tedbir talebinin “..davacı vekili tarafından ileri sürülen somut iddialar ve ibraz edilen deliller birlikte değerlendirildiğinde yaklaşık ispat koşullarının oluştuğu, bu nedenle davacı vekilinin tedbir talebinin kısmen kabulü ile, davalı şirket yetkilisi …’nın şirket malları üzerindeki tasarruf ve devir yetkisinin dava sonuna kadar tedbiren kısıtlanmasına, dava ortaklıktan çıkma davası olmakla, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın müvekkili hakkındaki ithamlarının gerçeği yansıtmadığı gibi somut delillere dayanmadığını, davalının şirketin olağan ve olağanüstü bütün yönetim işleriyle ilgilendiğini, müdürlükten azli ile şirketin temsili ve yönetim yetkilerinin kısıtlanmasını gerektirecek bir husus bulunmadığını, %50 pay ortağı ve müdürü bulunduğu … Sebze Meyve Taşımacılık Turizm Kuyumculuk Emlak Teks. Tarımsal Üretim Pazarlama ve Ticaret Limited Şirketi, 2017 yılında kurulmuş olup, faaliyete başlamış olduğu tarihten günümüze kadar müvekkilinin, şirkete, çalışanlarına ve yönetim işlerine ilişkin bütün yükümlülüklerini yerine getirmiş, şirketin günümüzdeki konumuna gelmesinde birçok emek ve çaba sarf ettiğini, zira, şirketin faaliyette bulunduğu Antalya ili, … ilçesi, … Mahallesi, … Bulvarı, … Sitesi No:… adresindeki … hal numaralı iş yerinde ve … depo numaralı deposunu maddi ve manevi emeklerle faaliyete hazır hale getirerek, şirketin amacına ulaşmasında öncü olduğunu, limited şirket müdürlerinin yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılması ancak şirketin amacına ulaşmasını engellemesi ve şirketin varlığına tehdit oluşturması durumunda mümkün olup, davalı müvekkilimizin yönetim ve temsil yetkisini kullanmasının şirketin amaç ve kurallarına aykırılık teşkil etmediği aksine şirketin amaçlarına ulaşmasında müvekkilimizin saymakla bitmeyecek emek ve katkısının bulunduğunu, davacının salt kendi mefaati ve üstünlüğünü sağlamak amacıyla şirkete kayyım olarak atanması yönünde istemde bulunduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun açık hükümleri ve şirket esas sözleşmesinde belirlenen hükümlerden de anlaşılacağı üzere şirketin yönetim ve temsili müdürlere aittir. Şirket organları görevde iken şirkete kayyım atanması haklı neden oluşturmadığını, davacının şirkete kayyım olarak atanması talebinin, şirketin hali hazırda olağan ve olağanüstü bütün yönetim işleriyle ilgilenen müvekkilimizi yönetimde saf dışı bırakarak, şirketi tekel yönetim ile faaliyetini sürdürmesi ve davacının kendi menfaati ve üstünlüğünü sağlama amacı taşıdığını, müvekkilinin davacının imzasını taklit ederek şirket adına çek imzaladığı iddiasının mesnetsiz olduğunu, hatta Antalya 12. Noterliği … Yevmiye Numaralı 30.01.2017 tarihli imza sirkülerinden de anlaşılacağı üzere, şirket adına keşide edilen çeklerin üzerindeki imzalar davacının şahsına ait olup çıplak gözle dahi bakıldığında bir fark olmadığı açıkça görüleceğini, davalının şirketin malları üzerinde kullanmış olduğu tasarruf ve devir yetkisini, şirket hak ve zararına aykırılık teşkil edecek bir biçimde ve/veya şirketin amacına aykırı bir biçimde kullandığına dair dosya kapsamında hiçbir somut delil bulunmadığını, davalının şirket malları üzerindeki tasarruf ve devir yetkisinin dava sonuna kadar tedbiren kısıtlanmasına karar verilmesi haksız olup, hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, 12.06.2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, davanın mahiyeti ve niteliği itibariyle ortaklıktan çıkarılma davası olması, ortaklıktan çıkarılma davasının şirket tüzel kişi tarafından açılması gerektiği nedeniyle davada aktif husumet yokluğunun bulunması, müvekkilimizin ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin şirket genel kurulu kararının bulunmaması ve bulunmasının da karar nisabı ve iki kişilik ortaklık açısından mümkün olmaması nedenleriyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesini, mahkemenizin aksi kanaatte olması halinde ise müvekkilimizin şirketine karşı olağan ve olağanüstü yönetim işleri kapsamında bütün yükümlülüklerini yerine getirmesi, müvekkilimizin şirketine bağlılık ve özen yükümlülüğünü ihlal edecek herhangi bir eyleminin bulunmaması, davanın davacı yan tarafından salt davacının kendi menfaat ve yönetim üstünlüğünü sağlamak amacıyla haksız ve hukuka aykırı bir biçimde ikame edilmiş olması, müvekkilimizin müdürlükten azli ile şirketin temsili ve yönetim yetkilerinin kısıtlanmasını ve ayrıca ortaklıktan çıkarılmasını gerektirecek hiçbir nedenin bulunmaması gerekçeleriyle davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince verilen 22/09/2023 tarihli ara karar ile; davalı vekilince ihtiyati tedbir kararına itiraz edildiği, mahkemece verilen tedbir kararının dosyada mevcut delil durumuna ve yasaya uygun olduğu, dosyaya sunulan deliller ile ihtiyati tedbir kararı vermeye yetecek ölçüde yaklaşık ispat şartının gerçekleştiği, itiraz nedenlerinin asıl davada göz önüne alınacak sebepler olduğu anlaşılmakla yerinde görülmeyen davalı vekilinin itirazının ve tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir.
Ara karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından ikame edilen ortaklıktan çıkarılma mahiyetindeki davanın ancak şirket tüzel kişiliği tarafından açılması gerekirken diğer şirket ortağı tarafından açıldığını, davanın aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, dava konusu şirkette davacı ile birlikte müvekkilinin %50’şer oranında pay sahibi olduklarını hali hazırda usule aykırı olarak ikame edilen davada müvekkili aleyhine şirketin malları üzerinde kullanmış olduğu tasarruf ve devir yetkisinin kısıtlanması hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin şirketin malları üzerinde kullanmış olduğu tasarruf ve devir yetkisini, şirket hak ve zararına aykırılık teşkil edebilecek şekilde veya şirketin amacına aykırı biçimde kullandığına dair dosya kapsamında hiçbir somut delilinin bulunmadığını, davacının ihtiyati tedbir talebinin, davacının şirketteki salt kendi menfaat ve üstünlüğünü sağlamak amacını taşıdığını, sunulan delillerin mesnetsiz ve soyut iddiaları yaklaşık ispat koşulunun da sağlanmadığını belirterek Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası kapsamındaki 22/09/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Talep, ihtiyati tedbirin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, tarafların % 50’şer oranında eşit hisselerle ortağı oldukları, aynı zamanda müştereken temsil etmek üzere yetkili kılındıkları dava dışı … Sebze Meyve Taşımacılık Tarım Turizm Kuyumculuk Emlak Tekstil Tarımsal Üretim Pazarlama ve Ticaret Limited Şirketinden davalı ortağın ortaklıktan çıkarılması istemine ilişkin olup, TTK 640.maddesine dayanmaktadır. Çıkarma başlığı altında TTK’nun 640.maddesinin; ” Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir. Çıkarma kararına karşı ortak, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir. Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hâli saklıdır.” şeklinde düzenlendiği görülmektedir. Yasal düzenlemeye göre; bir ortağın haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılma davasını şirketin kendisi açabilir.
Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğünün 15/06/2023 tarihli yazı cevabının incelenmesinde; tarafların ortağı oldukları şirketin 30/01/2017 tarihinde Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğüne teşhiri yapılan kuruluş ana sözleşmesine göre, şirket müdürlüğüne aksi karar alınıncaya kadar … ( davacı ) ve … (davalı)’nın müdür olarak atanmasına ve her iki şirket müdürünün şirketi müştereken temsil etmek üzere yetkili kılınmalarına karar verildiği tespit edilmiştir. Bu durumda davacı ve davalının dava dışı … Sebze Meyve Taşımacılık Tarım Turizm Kuyumculuk Emlak Tekstil Tarımsal Üretim Pazarlama ve Ticaret Limited Şirketinin müştereken imza yetkili temsilcileri olduğu, şirketin ancak hem davacı hemde davalının müşterek imzaları ile temsil edilebileceği açıktır. Şirketin malları üzerindeki tasarruf ve devir işlemleri davacı ve davalının ancak müşterek imzaları ile mümkündür. Dolayısıyla istinafa konu edilen şirket yetkilisi davalının şirket malları üzerindeki tasarruf ve devir yetkisinin dava sonuna kadar tedbiren kısıtlanmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesinde davacının hukuki yararının bulunmadığı görülmüştür.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun yalnızca az yukarıda açıklanan sebeple 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince esastan kabulüne, ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesi ara kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-)a)6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas (Derdest) sayılı dosyasında verdiği 22/09/2023 tarihli davalının 12/06/2023 tarihli ara kararı ile verilen davalı şirket yetlisi …’nın şirket malları üzerindeki tasarruf ve devir yetkisinin dava sonuna kadar tedbiren kısıtlanmasına yönelik verilen ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine ilişkin ara kararının kaldırılarak 12/06/2023 tarihli ” davalı şirket yetkilisi …’nın şirket malları üzerindeki tasarruf ve devir yetkisinin dava sonuna kadar tedbiren kısıtlanmasına” ilişkin İHTİYATİ TEDBİR KARARININ KALDIRILMASINA, bu konuda işlemlerin ilgili mahkemece yapılmasına,
b-)Karara ilişkin müteakip işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
3-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davalının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 269,85 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde davalıya İADESİNE,
b-Davacı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 738,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
d-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.02/11/2023