Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/2365 E. 2023/1768 K. 06.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 06/11/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ALANYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 05/09/2023
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 06/11/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin 05/10/2021 tarihinden bu yana, Serik/ Antalya adresinde bulunan … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin %50 ortağı olduğunu, davalının işbu şirkete süresiz müdür olarak atandığını aynı zamanda şirketin %50 ortağı olduğunu, davalı müdür ortağın söz konusu şirket üzerinde muvazaalı işlemler yaparak şirketi zarara uğrattığını ve halen zarara uğratmakta olduğunu, müvekkili ile eşinin dava dışı …’in , davalı ile ortaklık kurmadan önce … Turizm Taşımacılık Ltd. Şti. bünyesinde … ile alt lisans sözleşmesine sahip olduklarını, akabinde davalı ile ortaklık kurarak bir firma açma kararı almaları neticesinde müvekkilinin ve eşinin … ile görüşmeler sağladıklarını yeni kurulan şirket … Ltd. Şti. bünyesinde alt lisans sözleşmesi imzaladıklarını, davalının kendi adına kayıtlı … Ltd. Şti. bünyesinde bulunan araçlarını ortak kurulan şirkete kiraladığını, bir sene dahi dolmadan 2. şube açılışının gerçekleştirildiğini, ancak davalının bir süre sonra müvekkiline bilgi vermeyi bıraktığını, hatta çalışanlara müvekkili ve eşine herhangi bir şekilde bilgi paylaşımı yapmaları halinde işten kovacığına yönelik mobing uyguladığını, şirkete sesli ve görüntülü kamera sistemi taktırdığını ve sistemin şifresini müvekkiline vermediğini, süreç içerisinde müvekkilinin iş yerine gelip gitmesini engellediğini, müvekkilinin hiçbir şekilde şirket faaliyetlerinden haberdar edilmediğini, daha sonraki süreçte hiç bir şekilde şirket kazancından ve carilerinden müvekkiline ödeme yapılmadığını, muhasebe ile görüşmek isteyen müvekkiline muhasebeci tarafından şirket müdürünün onayı olmadan evrak ve şirket carileri hakkında bilgi paylaşımı yapılamayacağının söylendiğini, Antalya 7. Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bilgi paylaşımı yapılmasının talep edildiğini ancak davalı tarafça müvekkilinin muhasebeye gidip inceleme yapmasına yönelik ihtarname gönderildiğini, ancak davalı tarafın müvekkilini tehdit ederek kendi işyerine girmesine engel olduğunu, davalının şahsına ait … Ltd. Şti.’nin adresini müdürü olduğu iş yeri adresine taşıyarak kira sözleşmelerini kendi şirketi olan dava dışı … Ltd. Şti. bünyesinde yaptığını, müdürü olduğu … Ltd. Şti.’nin post cihazlarını kullandığını ve giderleri müdürü olduğu … Ltd. Şti. bünyesinde göstererek müvekkilinin ortağı olduğu şirketin cari kayıtlarını düşük gösterdiğini, davalı tarafça müvekkili ve eşi hakkında Kırıkkale İcra Dairesi’nin … dosyası ile icra takibi yapıldığını, müvekkilinin icra takibine konu senet hakkında bilgi sahibi olmadığını, taraflarınca suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının açıkça ve alenen kendisine ait bir başka şirketin adresini müvekkili ile ortağı olduğu iş yerine kayıt ettirdiğini, şirket merkezinde kendisine ait … Ltd. Şti. üzerinden kiralama ve faturalandırma işleri yapmaya devam ettiğini, davalının müdürlük sıfatının ve yetkilerinin kullanılmasının şirket ve müvekkili açısından çekilmez hale geldiğini, somut koşulların müdürün değiştirilmesi ihtiyacını adil gösterecek düzeye ulaştığını ve her halükarda şirketi zarara uğrattığının ortada olduğunu belirterek; esas hakkında karar verilene kadar şirketin temsili ve yönetimi için öncelikle tedbiren, dava sonucunda kesin olarak kayyum atanmasına, davanın kabulü ile şirket müdürünün azline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, “… davacı şirket müdürünün azli istemli davada davalı şirkete kayyım atanmasını talep etmiştir. Mahkemece mevcut bir durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın veyahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde ihtiyati tedbir kararı verilebilecek olması, ihtiyati tedbir talep eden tarafın dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunluluğu bulunması, mahkemenin faal olan şirketin işleyişini etkileyecek tarzta tedbir kararı vermesi şirkete ve ortaklaklarına zarar verecek olması, mahkemece şirkete kayyım atanması, yönetimin temsil yetkisinin kısıtlanması da faal olan şirketin işleyişini etkileyecek tarzda tedbirlerden ve ancak zorunlu hallerde başvurulması gereken tedbirlerden olması, asıl uyuşmazlığı çözecek tarzda ve esas hakkında verilecek hükümle sağlanabilecek sonucu temin edecek biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyecek olması, yaklaşık ispat koşullarının oluşmaması nedenleri ile şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Ltd. Şti.’nin %50 ortağı olduğunu, davalının da aynı şirketin %50 ortağı olup, bu şirkete süresiz müdür olarak atandığını, davalının muvazaalı işlemler yaparak şirketi zarara uğratıp haksız rekabet eylemlerini gerçekleştirip halen zarara uğratmaya çalıştığını, ilk derece mahkemesinin yaklaşık ispat koşulunun oluşmaması nedeniyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermesinin hatalı olduğunu, davalının şirket çalışanlarına müvekkiline bilgi paylaşımın da bulunmamaları için mobbing uyguladığını, müvekkilinin iş yerine girmesine engel olduğunu, müvekkilinin gönderdiği ihtarname ile genel kurul toplantısı yapılmasını talep ettiğini, ancak bu talebinin de sonuçsuz kaldığını, şirket adına yapılan kira bedellerinin davalının kendi şirketi olan … Ltd. Şti’ye ait post cihazları ile ödendiğini, davalının şirketin cari kayıtlarını düşük gösterdiğini, şirketin adreslerinin çalışlarına ait ev adreslerine taşıdığını, telafisi güç ve imkansız zararların doğmaması adına kayyım atanması gerektiğini, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
İstinafa konu ara karar, 05/09/2023 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, ihtiyati tedbirin talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabileceği gibi, şirketin zorunlu organlarından olan yönetim kurulunun mevcut olmaması halinde de TTK’nun 530. maddesi gereğince bu durumun feshe sebep olabileceği de gözetilerek bir yönetim kayyımı atanabilir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/2. ve 3. maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir. Anılan maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, maddedeki sınırlandırmanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK’da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK’nun 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlere de uygulanması mümkün olan TTK’nun 371/3. maddesi gereğince ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup, TTK’nun 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir (aynı yöndeki içtihat için bknz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28/01/2021 tarih 2020/1490 Esas 2021/593 Karar sayılı ilamı).
Bu durumda, şirket müdürü görevde olup yönetim boşluğu bulunmadığı, müdürün yetkisinin sınırlandırılmasının amacının müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması olmadığı gözetilerek mahkemece davacı vekilinin kayyım atanması talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1.gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.06/11/2023