Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/2339 E. 2023/1841 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 23/11/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 06/06/2023
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 23/11/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkillerinin kredi borcunu ödememesinden dolayı haklarında Denizli 5. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile haklarında icra takibi başlatıldığını, bu dosyadaki talimatla Tire İcra Müdürlüğü’nün … Tal. sayılı dosyası ile de … plakalı traktörün 14.000 TL bedelle ihale edildiğini, ihale bedelinin dosyaya yatırıldığını, 6.000 TL dosya borçlusundan haricen tahsilat yapıldığını dosyaya beyan ettiğini ve 01/06/2009 tarihinde rehin açığı belgesi düzenlendiğini, ancak tüm bu ödemelerin Denizli 5. İcra Dairesi’ne bildirilmediğini, … Bankası’nın alacağını devir sözleşmesi ile davalı tarafa devredildiğini, ancak bu sefer de müvekkilinden mükerrer tahsilat için yeniden takip açıldığını, müvekkillerinin mağdur olduklarını, ayrıca Denizli 5. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından talep edilen %80 faiz oranının da çok yüksek olduğunu, müvekkillerinin yeterince mağdur olduğunu, daha fazla mağduriyet yaşamamaları açısından takibin dava sonuçlanıncaya dek durdurulmasını, müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitini, takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı … A,Ş vekili, davacı tarafın alacaklı müvekkili tarafından mükerrer tahsilat yapılmaya çalışıldığı iddialarının gerçeği yansıtmamadığını, müvekkili şirketin karşı tarafı mağdur etme amacının hiçbir zaman olmadığını, dolayısıyla davacının soyut ve mesnetsiz beyanlarının mahkemeyi yanıltma amacı gütmekten öteye gitmediğini, söz konusu dava dilekçesinde 29.02.2008 tarihinde alacaklının 6.000,00 TL dosya borçlusundan haricen tahsilat yapıldığının dosyaya beyan edildiğini ve harcının ödendiğini, dosyada rehin açığı oluşması nedeniyle 01.06.2009 tarihinde rehin açığı belgesinin düzenlendiğinin belirtildiğini, 01.06.2009 tarihinde rehin açığı belgesi verildikten sonra hiçbir işlem yapılmamasının çok normal olduğunu , rehin açığı belgesinin en önemli özelliklerinden birisinin alacağı rehinle güvence altına alınmış olan alacaklının alacağını kısmen veya tamamen alamadığını gösteren bir belge olduğunu, rehin açığı belgesi düzenlenmeden önce yapılan tahsilatlar beyan edilerek dosya borcundan düşürüldüğünü, rehin açığı belgesi oluşturulduktan sonra tekrar bu tahsilatların beyan edilip dosya borcundan düşürülmesinin söz konusu olamayacağını, davacı tarafın bu husustaki çelişkili beyanlarının işbu davanın kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, murislerden …’ın 07.05.2018 tarihinde borca kısmi itirazlarını ve mal beyanını sunduğunu, söz konusu itiraz dilekçesinde de belirttiği üzere …’ın borcun 6.000,00 TL miktarındaki anapara ve 210,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.210,00 TL miktarındaki kısmına itiraz ettiğini, 27.000,00 TL miktarındaki anapara ve bunun faizini ise ikrar ettiğini, herhangi bir itirazının olmadığının belirtildiğini, borçlunun borca itiraz etmediği için muris aleyhine yapılan takibin kesinleştiğini, dolayısıyla sanki takip kesinleşmemiş gibi mirasçıların söz konusu borca itiraz etmelerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müteselsil sorumluluk ilkesinin sonucu olarak her mirasçının miras bırakanın borcunun tamamından sorumlu olduğunu, alacaklının, isterse mirasçıların hepsinden isterse içlerinden sadece birinden veya birkaçından alacağının tamamını talep ve tahsil edebileceğini, şahsi sorumluluk esası gereği olarak da mirasçıların miras bırakanın borçlarından sadece tereke malları ile değil, kendi şahsi malvarlıkları ile de sorumlu olduklarını, dolayısıyla müvekkili şirketin davacılardan alacaklı olduğunun her türlü izahtan vareste olduğunu, İİK’ nın 72. maddesine göre borçlu davacıların alacaklı müvekkili davalıdan kötüniyet tazminatı isteyebilmesi için kendilerini menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğunu ispatlamaları gerektiğini, davacıların müvekkili şirkete borçlu olduklarını ve söz konusu takibin borcun ödenmemesinden doğan bir zorunluluk sonucu yapıldığını, talep edilen kötüniyet tazminatının da kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenlerden dolayı davacıların takibin durdurulması ve ihtiyati tedbir talebinin reddi ile davanın reddine, takibin kabulüne, takibin durdurulmasına karar verilmesi halinde gecikmeden doğan zararlar için %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “… Denizli 2. Asliye Hukuk Mahkemesince alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ; dava dışı asıl borçlunun kullandığı kredinin Bireysel taşıt kredisi değil, Genel Kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan ticari bir kredi olduğu, davacıların murisi …’ın çekilen bu ticari krediyi müteselsil kefil olarak imzaladığı, bu nedenle öncelikle asıl borçluya başvurmadan da kefiller hakkında icra takibi yapılabileceği , alınan bilirkişi raporu ile davacıların murisinin borçlarının hesaplandığı, talep edilen yıllık % 80 temerrüt faizi oranının ve faizin % 5 oranında gider vergisi uygulanmasının da sözleşme hükümlerine ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Alınan bilirkişi raporu ile asıl alacağın takip talebine 12.659,58 TL fazla talep edildiği anlaşıldığından davacıların bu orandaki itirazları haklı bulunarak davanın kısmen kabulüne…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davalı ve davacı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde kefaletinin adi kefalet hükmünde olup, asıl borçluya başvurmadan borcun talep edilemeyeceğini, bu hususun takip koşulu ve dava şartı niteliğinde olduğu belirtilmesine rağmen bu konuda bilirkişilerce inceleme yapılmadığını, takip sonuçsuz kaldıktan sonra aciz vesikası alınarak kefile müracaat edilebileceğini, rehinli alacak dosyasında alacağın büyük bir kısmının tahsil edilip rehin açığı belgesi düzenlendiğinden kefillik durumunun sona erdiğini, İİK 45. maddenin kamu düzenine ilişkin olmasından dolayı alacaklının rehnin paraya çevrilmesi yöntemine değil de genel haciz yöntemine başvurarak takip yapması halinde borçlunun takibin iptali için süresiz olarak şikayet yoluna başvurabileceğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Denizli 5. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı (… eski Esas) sayılı dosyası kapsamında … Bankası A.Ş.’nin … ve … hakkındaki 03/08/2005 tarihli genel kredi sözleşmesini takibe dayanak kılarak 33.000,49 TL asıl alacak, 1.246,69 TL işlemiş faiz, 62,33 TL BSMV olmak üzere toplam 34.309,51 TL alacağın tahsili için 04/02/2008 tarihinde genel haciz yolu ilamsız icra takibinin başlatıldığı, örnek 7 ödeme emrinin davacıların murisi borçlu …’a 07/05/2008 tarihinde tebliğ edildiği, …’ın 07/05/2008 tarihli icra müdürlüğüne sunduğu dilekçede özetle, ödeme emrinde belirtilen borcun 6.000,00 TL miktarındaki ana para ve 210,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.210,00 TL miktarındaki borca itiraz ettiğini, 27.000,00 TL miktarındaki ana para ve bunun faizine herhangi bir diyeceğinin bulunmadığının belirttiği, böylece borca kısmi itirazda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dairemizce ilk derece mahkemesinin 15/09/2020 tarihli davanın kısmen kabulüne ilişkin ilk kararı davacıların murisinin içeriği aktarılan icra dosyası kapsamında borca kısmen itiraz ettiği dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğu gerekçesiyle kaldırılmıştır.
İlk derece mahkemesince Dairemizin kaldırma kararında da belirtildiği üzere, davacılar vekilinden mirasçısı oldukları …’ın mirasçılığını gösteren veraset ilamı istenilmiş ve dosya arasına davacılar vekilince sunulan veraset ilamı alınmıştır.
İlk derece mahkemesince Dairemizin kaldırma kararında açıkça davacıların murisinin borca kısmen itirazda bulunduğu belirtilmesine rağmen önceki karardaki gibi bu hususu dikkate almayan hatalı bilirkişi raporuna itibar edilerek ve dava tarihi itibariyle takip miktarı bulunmak suretiyle davacıların murisinin kefalet limiti gözetilerek menfi tespit davalarında hükümde davacıların borçlu olmadıkları bölüm gösterilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulması gerekirken bu kurala da riayet edilmeden yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş olup, davacılar vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacıların borçlu olmadıklarının tespitini istedikleri Denizli 5. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı (… eski Esas) sayılı dosyasında, takibe dayanak kılınan … Bankası A.Ş.’nin 03/08/2005 tarihli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi kapsamında asıl borçlunun … olduğu, … ve …’nin de müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla 34.000,00 TL limitli olarak sözleşmeyi imzaladıkları bu sözleşmenin eki olarak … plakalı taşıtın da rehin olarak verildiği, Nazilli 1.Noterliği’nin 08/10/2007 tarih … yevmiye nolu kat ihtarında 31.633,14 YTL’nin derhal ödenmesinin istenildiği ve kat ihtarına ilişkin belgenin takip dayanağı olarak sunulduğu, 33.000,49 TL asıl alacak, 1.246,69 TL işlemiş faiz, 62,33 TL BSMV olmak üzere toplam 34.309,51 TL alacağın tahsili için 04/02/2008 tarihinde genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinin başlatıldığı, örnek 7 ödeme emrinin davacıların murisi borçlu …’a 07/05/2008 tarihinde tebliğ edildiği, …’ın 07/05/2008 tarihli icra müdürlüğüne sunduğu dilekçede özetle, ödeme emrinde belirtilen borcun 6.000,00 TL miktarındaki ana para ve 210,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.210,00 TL miktarındaki borca itiraz ettiğini, 27.000,00 TL miktarındaki ana para ve bunun faizine herhangi bir diyeceğinin bulunmadığının belirttiği, böylece borca kısmi itirazda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Kaldırma kararımızdan sonra ilk derece mahkemesince aldırılan bilirkişi raporunda kaldırma kararımızda belirtilen Denizli 5. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kapsamında … Bankası’nın … hakkında 33.000,49 TL asıl alacak, 1.246,69 TL işlemiş faiz, 62,33 TL BSMV olmak üzere toplam 34.309,51 TL alacağın tahsili için taşınır rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takibin 08/02/2008 tarihinde başlattığı, 01/06/2009 tarihinde 58.593,00 TL için bu dosya kapsamında rehin açığı belgesinin düzenlendiği, takipten önce bankaca 18/01/2008 tarihinde 6.000,00 TL tahsilat yapıldığının belirtildiği görülmüştür.
Hal böyle olunca, davacıların murisi …’ın Genel Kredi Sözleşmesi’ne müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imza atması, taşıt rehinin asıl borçlunun borcunun teminatı olarak verildiği, kefilin kefaletini kapsamaması sebebiyle İİK 45. maddenin uygulanamayacağı … hakkında bankanın doğrudan icra takibi başlatmasına bir yasal engel bulunmadığı anlaşılmıştır. Ancak kat ihtarında atıfet mehil verilmediği bu hususun temerrüt faizi açısından temerrüdün başlangıç tarihi için etkili olduğu, bu nedenle bankanın işlemiş faiz talep edemeyeceği, davacıların murisinin borca kısmi itirazında açıkça 6.000,00 TL ana para ve 210,00 TL işlemiş faize itiraz ettiğini 27.000,00 TL ana para borcunun faizine herhangi bir diyeceğinin bulunmadığını belirttiği, bilirkişi raporunda takipten önce bankaca 18/01/2008 tarihinde 6.000,00 TL tahsilatın yapıldığının belirtildiği, davalı tarafça bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde de bu hususa itiraz edilmediği, takip tarihi itibariyle davacıların murisinin borçlu olmadığı miktarın belirlenmesi (aynı yöndeki içtihat için bknz. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 17/10/2012 tarih 2012/6650 Esas, 2012/15273 karar sayılı ilamı) gerektiğinden, davacılar murisinin takipteki borca kısmi itirazda bulunduğu 6.000,00 TL asıl alacak ve 210,00 TL işlemiş faiz yönünden itirazında haklı olduğu ve eldeki menfi tespit davasında da davacıların murisinin ve bu bağlamda mirasçı davacıların takip tarihi itibariyle 6.000,00 TL asıl alacak ve 210,00 TL işlemiş faiz yönünden borçlu olmadıklarının tespitine, davanın takip toplam alacağı üzerinden açılması nedeniyle fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş olup, davacılar vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Dairemizce yargılamanın uzamaması açısından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak bu gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, istinafa gelen tarafın davacılar olduğu gözetilerek yeniden kurulan hükümde davacılar aleyhine bozma yasağı gereğince davalı lehine hükmedilecek vekalet ücreti ve yargılama giderleri ilk derece mahkemesi kararındaki verilen miktarları geçmeyecek şekilde düzenlenmiştir.
Sonuç olarak, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince DENİZLİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 06/06/2023 tarih ve … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-a-DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; Davacıların Denizli 5. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında 6.000,00 TL asıl alacak, 210,00 TL işlemiş faiz yönünden BORÇLU OLMADIKLARININ TESPİTİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
b-İİK 72/5 maddesi uyarınca yasal koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talebinin reddine,
c-Alınması gerekli 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 585,93 TL harcın mahsubu ile arta kalan ‭316,08‬ TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde davacılara iadesine,
d-Davacılar tarafından yapılan 1.354,90 TL davetiye, tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti giderinin kabul ve ret oranına göre hesaplanan 230,33 TL yargılama gideri ile‭ 621,83‬ TL peşin harcın toplamı olan ‭852,16‬ TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
e-Davacılar vekilince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
f-Davalı tarafından yapılan 54,50 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesaplanan 53,95 TL’nin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
g-Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul olunan kısım üzerinden hesaplanan 6.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
h-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davacının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 269,85 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde davacıya İADESİNE,
b-Davacı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 738,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 234,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 972,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
d-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.23/11/2023