Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/2018 E. 2023/1640 K. 16.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 16/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 16/06/2023
TALEP : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 16/10/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, yönetim kurulu üyelerinin dinlenmeksizin genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasının aykırılık teşkil ettiğini, kararın verilmesi için yönetim kurulu üyelerinin dinlenmesinin şart olduğunu, davacı tarafın haklılığını yaklaşık olarak ispat etmediğini, kooperatifin 1995 yılında kurulduğunu, aradan geçen süre içerisinde inşaat işlerine başlanamadığını, taşınmazda 2016 yılına kadar imar sorununun çözülemediğini, 03/01/2022 tarihinde kooperatif vekili vasıtası ile görevi devrenden 16/07/2021 tarihinden önce görevli yönetim kuruluna pay defterinin bulunup bulunmadığı hususlarında ihtarnameler ile bildirimde bulunulduğunu, görevi devreden yönetim tarafından pay defterine ilişkin bir bildirimde bulunulmadığından Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu, yapılan soruşturma ve Antalya 29. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas, … karar sayılı kovuşturma sonucunda pay defterinin varlığına ilişkin tespit yapılamadığını, yöneticilere bu konu ile ilgili ceza verildiğini, gündem maddelerinin 22/05/2022 tarihinde genel kurulda görüşülerek genel kurul tarafından bir komisyon kurulmasına, üyelerin pay oranlarına ilişkin ellerinde bulunan bilgi ve belgeleri komisyona teslim etmesine, komisyonca bu bilgi ve belgeler ile diğer kurumlardaki tüm bilgi ve belgeler bir araya getirilerek pay oranlarının tespiti için bir çalışma yapılmasına, yapılan çalışmanın tekrar genel kurul onayına sunulmasına karar verildiğini, genel kurul kararına karşı açılmış bir dava olmadığını, hala yürürlükte olduğunu, pay defterinin kayıp olması nedeniyle yeni pay oranlarının bu rapora göre düzenlenmesinin genel kurulun büyük çoğunluğu ile karar verildiğini, yapılan işlemlerde hiçbir usule aykırılık bulunmadığını, kooperatifin inşaat süreçlerine geçebilmesi ve aidatlarını toplayabilmesi için pay oranlarının belirlenmesinin büyük zaruret olduğunu, dava konusu genel kurul kararının tamamen kooperatif faaliyetlerinin yürütülebilmesi için tamamen üyelerin iradesi ile alındığını, davacı tarafın genel kurullarda bulunmasına rağmen raporun hazırlanması için alınan genel kurul kararlarına itiraz etmediğini, herhangi bir dava yoluna başvurmadığını, davacının kararların yürütülmesi neticesinde herhangi bir zarara uğrama ihtimalinin bulunmadığını, dava sonunda elde edilmesi beklenen menfaatin tedbir kararı ile davacıya sağlandığını, verilen tedbir kararı nedeniyle müvekkilinin uğraması muhtemel zararlar göz önüne alınmadan teminatsız şekilde verilen kararın hatalı olduğunu belirterek 09/04/2023 tarihli genel kurul toplantısında alınan 6 numaralı maddenin yürütülmesinin dava sonuna kadar tedbiren teminatsız olarak durdurulması kararının kaldırılmasına, karar kaldırılmayacaksa davacı tarafın tedbir kararında haksız çıkması sonucu müvekkilin en az 1.000.000,00.-TL zarara uğrayacağı değerlendirildiğinden teminat tutarının 1.000.000,00.-TL olarak belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, kararın yürütülmesi halinde üyelerin mali hak ve yükümlülüklerinin değişebileceği, dava sonunda verilecek hükmün infaz imkanının ortadan kalkacağı, yönetim kurulu üyelerinin dinlenmesinin Kooperatifler Kanunu gereği zorunlu olmadığı, dinlenmelerinin herhangi bir katkısının da olmadığı, ayrıca kooperatifin tedbir nedeniyle zarara uğraması da mümkün olmadığından teminata gerek olmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla yerinde görülmeyen itirazın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kooperatifler kanunun 98. Maddesi uyarınca bu kanunda aksine açıklama olmayan hallerde TTK’daki anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağının düzenlendiğini, TTK 449. Madde uyarınca genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkemece yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebileceğinin düzenlendiğini, ancak mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı öncesinde davalı kooperatifin yönetim kurulu üyelerinin hiçbir görüşüne başvurulmadığını, HMK’nun 389/3 maddesi kapsamında davacı taraf davanın esası yönünden haklılığını, yaklaşık olarak ispat etmesi gerekirken bu koşuluda yerine getirmediğini, dava konusu genel kurul kararının tamamen kooperatif faaliyetlerinin yürütülebilmesi için tamamen üyelerin iradesi ile alındığını, davacının daha önceki genel kurullarda bulunmasına rağmen raporun hazırlanması için alınan genel kurul karalarına itiraz etmediğini ve bu kararlara ilişkin hiçbir itirazda bulunmadığını, bu nedenle davacının iş bu dava ile komisyon raporunun usule aykırı olduğunu iddia etmesinin kabul edilemeyeceğini, davacının 22/05/2022 tarihli genel kurul kararı kapsamında üyeliğine dair kendisinin pay oranının ne kadar olması gerektiği, raporda nasıl bir hata yapıldığına dair somut örnekler sunmadığını, halbuki komisyon raporunun her bir üyenin üyelik tarihçelerinin incelenerek bütün yönetim kurulu karar defterlerinin değerlendirilerek çeşitli kurumlardan bilgi ve belgeler getirtilerek üyelerce verilen bilgi ve belgelerin işleme alındığının açıkça görüleceğini, kararların yürütülmesi sonucunda davacının görmesi muhtemel somut bir zararın ve gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağına dair bir endişe bulunmadığını, ayrıca davacıya dava sonunda elde edilmesi gereken menfaati ihtiyati tedbir kararı ile sağlandığını, ihtiyati tedbir kararı nedeniyle kooperatifin uğraması muhtemel zararlar göz önüne alınmadan teminatsız şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hatalı olduğunu, ihtiyati tedbir kararı ile kooperatifin aidatlarının pay oranlarına göre toplama imkanının kalmadığını, bu durumda kooperatifin üçüncü kişilerle girmiş olduğu maddi anlamda zor duruma düşeceğini, dava konusu genel kurul kararına konu inşaat projelerinin pay oranları ile koordineli şekilde çizilmesinin mümkün olmayacağı, bu nedenle inşaatın başlamasının gecikebileceği, gecikmeden kaynaklı kooperatifin zarara uğrayacağını belirterek verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, aksi takdirde gecikmeden kaynaklı zarar nedeniyle muhtemel zarar dikkate alınarak teminata hükmedilmesini talep ettiği görülmüştür.
Dava, davalı kooperatifin 09/04/2023 tarihli genel kurul toplantısında alınan 6. Gündem maddesinin butlan ile batıl olduğunun tespiti, olmadığı takdirde iptali istemine ilişkin olduğu, talebin mahkemece verilen 09/05/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazın reddine ilişkin 16/06/2023 tarihli kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, itirazın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi ara kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbire itiraz eden tarafın (davalının) istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından karşı taraf (davacı) lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.16/10/2023