Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 17/10/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 16/08/2023
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 17/10/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili özetle; Davalı alacaklılar tarafından müvekkillerinin murisi … ’nin 01/06/2021 tarihinde ölümünden sonra davalılardan … tarafından müvekkilleri hakkında 02/02/2023 tarihinde, Denizli 9. İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyasından 20/03/2021 Tanzim 16/01/2023 Vade Tarihli keşidecisi murisleri … , lehtarı … olan 750.000 Euro bedelli bonoya dayalı olarak 12.516.407,00 TL asıl alacak ve ferileri üzerinden toplam 12.619.525,88 TL. üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe geçildiği;
Takibe dayanak bononun sahte olarak oluşturulmuş veya müvekkillerinin murislerini dolandırmak suretiyle elde edilmiş bir bono olduğunu zira bonoda elle yazılı kısımların müvekkillerinin murislerine ait olmadığının farklı kalemlerle yazıldığının gözlemlenebildiği, bono incelendiğinde bononun tanzim ve vade tarihlerinin sonradan eklendiği ve başka bir el ürünü olduğunun açık olduğu kaldı ki müvekkillerinin murisinin uzun yıllar Almanya da emekliliği de bulunan ayrıca bir borç almasını gerektirmeyecek derecede maddi durumu iyi, bir kişi olduğunu, müvekkillerinin keşideci sıfatıyla sorumlu tutulduğu, senedin düzenlendiği tarihte bononun keşidecisi olan murislerinin 75 yaşında ve sağlık durumunun iyi olmaması karşısında tanımadığı bir şahıstan 750.000 EURO gibi bir para almasının hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, senet lehtarı … ile herhangi bir ticari veya hukuki ilişkisinin olmadığı, murislerinin banka kayıtları incelendiğinde böyle bir para giriş çıkışına ait kayıt da bulunmadığı, bu kadar yüklü bir miktarın 2 yıl gibi uzun bir vade ile borç olarak verilmesinin de hayatın olağan akışına uygun olmadığı, daha sonra yaptıkları araştırma üzerine müvekkillerinin murisinin başka kişiler tarafından da benzer şekilde dolandırıldığını anladıklarını, kendisinin çocuklarını toplayıp konuşmak istediğini fakat hemen ardından hastalanarak yoğun bakıma kaldırıldığı ve ardından vefat ettiği, davalıların müvekkillerinin murisini yaşlılığından faydalanarak hile veya tehdit yolu ile bu senedi veya senetleri aldıkları, davalı …’in İzmir Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan yan kesicilik ve dolandırıcılık operasyonunda da şüpheli olduğu yönünde gazete haberleri bulunduğu, müvekkillerinin hesabından toplamda 898.784,67 TL tahsilat yaptıklarını belirterek takibe dayanak bono sebebiyle müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, takibin iptaline, davalıların haksız suret ile tahsil ettikleri paranın istirdatına, tazminata ve takibin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkeme istinafa konu kararında özetle; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yol ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğine karar vererek tedbir harcı yatırılmak kaydıyla dava değerinin %15 i oranında teminat yatırıldığında İİK 72/3 maddesi uyarınca icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için müzekkere yazılmasına, takibin durdurulması talebinin reddine karar vermiştir.
Karar, davacılar tarafından istinaf edilmiştir.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ihtiyati tedbir tale- binin HMK nun 209. Maddesine dayalı sahteliği iddia edilen senet ile ilgili olduğu, senetteki el yazılarının müvekkillerinin murisine ait olmadığı gibi senedin sahte olarak tanzim edilip üzerinde tahrifat yapıldığının açıkça anlaşıldığı, müvekkillerinin murisinin ekonomik durumu iyi, ticaretle uğraşmayan bir kişi olduğu, davalı … hakkında da benzer bir soruşturma yapılmış olması karşısında senedin sahteliğinin kuvvetle muhtemel olduğu, takibin durdurul- maması halinde müvekkilleri açısından telafisi imkansız zararlar meydana geleceği, sahtelik davası açılması ya da sahtelik iddiasında bulunulduğuna ilişkin belgenin icra dosyasına ibraz edilmesi ile birlikte takibin durmasına karar verilmesinin gerektiği, buna aykırı olarak verilen takibin durdurulmasına ilişkin tedbir talebinin reddinin yasal olmadığını belirterek aksi yön- deki mahkemenin 16/08/2023 tarihli kararının kaldırılmasına, takibin teminatsız olarak HMK’ nun 209. Maddesine göre durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacılar hakkında girişilen takibe dayanak bononun sahteliği ve iradeyi fesada uğratan bir sebeple düzenlendiği iddiasına dayalı menfi tespit davası olup, talep ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına ilişkindir.
Mahkeme yukarıda yazılı gerekçe ile özet olarak İİK 72/3 maddesi gereğince takipten sonra açılan menfi tespit davasında takibin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulamayacağı gerekçesi ile davacının takibin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine, teminat karşılığı icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine karar vermiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK 209/1 Maddesine göre; “adi bir senetteki imza veya yazı inkar edildiğinde bu konuda bir karar verilinceye kadar o senet herhangi bir işleme esas alınmaz” denilmektedir. İİK 170. Maddesinde de borçlunun kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığına dair itirazının satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmayacağı belirtilmektedir. Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde takip işlemlerinin durdurulması için öncelikle senedin sahteliğine dayanak olacak iddiadan öte delillerin mevcut olması gerekir. Somut olayda dava dilekçesi ile birlikte tedbir talep edilmiş ortaya sahteliğe ilişkin bir delil sunulmamış olup mahkemenin takibin durdurulmasının reddi kararı istinaf edilmiştir. Mahkememiz ise ancak bu kararın verildiği tarihteki dosya içeriği üzerinden değerlendirmek suretiyle istinaf incelemesi yapabilir.
Davacı tarafın sahtelik iddiasına ilişkin ortada herhangi bir somut delil olmadığın- dan mevcut delil durumu itibariyle takibin HMK’ nun 209/1 maddesi gereğince durdurul- ması mümkün olmadığından istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak; davacılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin İlk Derece Mahkemesi ara kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacıların istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalılar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-f. maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.17/10/2023
…