Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/181 E. 2023/276 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 14/11/2022
DAVANIN KONUSU : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 16/02/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı … tarafından, dava dışı borçlu … aleyhine Manavgat İcra Müd … E. Sayılı dosyası ile kambiyo yolu ile icra takibi takibi başlatıldığını, iş bu takip dosyasından müvekkili şirkete, dava dışı takip borçlusu … ’in maaşına haciz konulması ile ilgili 05.08.2022 tarihinde 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, süresinde itiraz edilmemesi üzerine 22.08.2022 tarihinde ikinci haciz ihbarnamesi ve 06.09.2022 tarihinde de üçüncü haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkili şirketin 3. Haciz ihbarnamesine vermiş olduğu cevapta, işçi …’in 27.09.2022 tarihinde iş akdinin sona erdiği, işten ayrıldığı, hak edişlerinin 1/4’ünün ilk sıradaki icra dosyasına yatırılacağı, …’in iş akdinin sona ermesi nedeniyle de dosyaya kesinti yapılamayacağı hususunun bildirildiğini, buna rağmen takip alacaklısı tarafından müvekkili şirketin, icra dosyası üzerinden borçlandırılarak takip dosyasına borçlu kaydının yapıldığını ve müvekkili şirketin mallarına haciz konulduğunu, müvekkil şirketin takip alacaklısına borcu bulunmadığı gibi, icra dosyası üzerinden usule aykırı şekilde borçlandırılmış olmasının da haksız olduğunu, tüm bunların yanında müvekkili şirketin takip alacaklısı …’e hiç bir şekilde borcu bulunmamakta olduğunu ve takip konusu bonoda da borçlu olmadığını, ayrıca işçi …’in müvekkil şirkette sadece 3 ay çalışmış olduğunu ve 27.09.2022 tarihinde iş akdinin sona erdiğini, taraflarınca açılan iş bu davanın İ.İ.K. 72. Maddesi uyarınca açılan genel menfi tespit davası olduğunu belirterek, müvekkili şirketin, Manavgat İcra Müd … E. Sayılı dosyasında ve takip alacaklısı …’e borçlu olmadığının tespitine, kötü niyetle davalı hakkında İİK. 89/3 kapsamında haciz dava konusu icra takip meblağının %20 sinden az olmamak kaydı ile haksız takip ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafça cevap dilekçesi verilmemiştir.
Mahkemece davacı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 89/3. maddesine dayalı borçlu olmadığının tespiti istemiyle dava açmıştır. Asliye Ticaret Mahkemesi; dava konusunun değerine veya miktarına bakılmaksızın ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli özel bir mahkemedir. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Tarafların tacir oldukları yönünden de bir iddia ve ispatında bulunmaktadır. Dava 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 89. maddesine göre açılmış olup davacı takipte haciz ihbarnamelerinin gönderildiği üçüncü kişinin, takip borçlusuna borçlu olmadığını ispatla yükümlü olduğu özel bir menfi tespit davasıdır. Dava konusu takip dosyasında davalı takip alacaklısı tarafından, dava dışı borçlu ile ödenmeyen borçtan dolayı takip başlatıldığı ve davacıya takip dosyasından 2004 sayılı İİK’nın 89/1 ve 89/2 maddeleri uyarınca haciz ihbarnamelerinin gönderildiği görülmüş olup davacı borçlu olmadığı iddiasıyla 2004 sayılı İİK’nın 89/3 maddesi uyarınca eldeki davayı açmıştır. Görüldüğü üzere davanın tarafları arasında doğrudan bir hukuki ilişki bulunmamaktadır. Davalı alacaklı ile dava dışı takip borçlusu arasında bir ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır. 2004 sayılı İİK’nın 89/3 maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasında davacı ile davalı takip alacaklısı arasında doğrudan ticari ilişki bulunmadığından 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari davadan söz edilemeyecektir. Bu itibarla davanın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderine o mahkemece bakılacağından, bu konuda karar vermek görevli mahkemeye bırakılmıştır. Görevsizlik, yetkisizlik ve gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise; talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderini ödemeye mahkum edileceği gerekçeleriyle, mahkemenin görevsizliği ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvurunun zorunlu olmadığını istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, mahkemenin görevsizliği ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, İİK 89. maddesi uyarınca açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/3568 esas, 2016/6425 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “İİK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir.”
İİK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir. (Dairemizin 2020/71 Esas 2020/680 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık, davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde çıkarılan haciz ihbarnameleri nedeniyle borçtan davacının sorumlu olup olmadığının tespitine ilişkindir.
01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir.
İİK 89. maddesindeki özel düzenleme ile İİK 72. maddesindeki menfi tespit davasına ilişkin genel düzenleme gözetildiğinde genel düzenleme hükmünün İİK 89. maddesini işlevsiz bırakacak biçimde uygulanamayacağı da açıktır.
Bu durumda İlk derece Mahkemesince, hukuki nitelendirme mahkemeye ait olmakla İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi yerindedir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.16/02/2023