Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1770 E. 2023/1530 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
DAVANIN KONUSU : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 22/09/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili şirkete Antalya Genel İcra Dairesi … Esas sayılı dosyasından davalı alacaklı …’ın talebiyle haciz ihbarnameleri gönderildiğini, müvekkilinin söz konusu haciz ihbarnamelerinden haberdar olmadığını, bilgisizliği ve haberdar olamaması nedeniyle haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz edemediğini, müvekkili şirketin davalının ve takibin borçlusu …’a haciz müzekkerelerinin gönderildiği tarih itibariyle herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin dava dışı borçluya neye istinaden borçlu olduğu hakkında hiçbir açıklama getirilmediğini belirterek dava dışı borçlu … ile müvekkili arasında mevcut ve geçerli bir borç ilişkisinin bulunmadığının dolayısı ile müvekkilinin icra dosyasında borçlu bulunmadığının tespitine, mahkemece takdir edilecek teminat mukabilinde yahut teminatsız olarak takip dosyası hakkında ihtiyati tedbir kararı verilerek icra veznesine girecek paranın davalıya ödenmemesine, neticeten Antalya Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında yürütülen haksız icra takibinin müvekkili açısından durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının 15 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açmış olduğu davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, İİK madde 72/3 uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesinin usul ve esasa aykırı olduğunu, davacının kötüniyet iddiasının asılsız ve haksız olup kabul edilemeyeceğini belirterek davanın süre aşımı nedeniyle usulden reddine, esasa girildiği takdirde haksız, mesnetsiz ve ispatlanamayan davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, Antalya Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davalı alacaklı … tarafından borçlu … İnşaat Turizm Otomotiv Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ve … İnşaat Mobilya Taşımacılık Tarım Petrol Sanayi Ticaret Limited Şirketi aleyhine toplam 109.343,29.-TL alacak için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, dosyada 21/12/2020 tarihinde gerçekleştirilen haciz sırasında …’ın icra kefili olduğu, icra kefili …’ın davacı şirkette telif alacağı olduğu gerekçesiyle 3. şahıs konumunda olan davacı şirkete İİK’nın 89. Maddesine göre haciz ihbarnameleri gönderildiği, birinci haciz ihbarnamesinin 15/11/2022 tarihinde, ikinci haciz ihbarnamesinin 30/11/2022 tarihinde, üçüncü haciz ihbarnamesinin ise 14/12/2022 tarihinde davacı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davacı üçüncü kişinin İİK’nın 89. maddesine göre gönderilen haciz ihbarnamelerine itiraz etmediği, her ne kadar davacı vekilince davanın İİK’nın 72. maddesine dayalı olarak açıldığı belirtilmiş ise de, İİK’nın 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davası, takip borçlusunun takip alacaklısına karşı açacağı bir dava türü olup somut olayda davacı takip borçlusu olmadığından belirtilen Kanun hükmünün somut olaya uygulanmasının mümkün olmadığı, davanın İİK’nun 89. maddesine göre açılan menfi tespit davası olarak nitelendirilmesi gerekmekte olup İİK’nun 89. maddesi uyarınca açılacak menfi tespit davalarının 3. haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü sürede açılması gerektiği, üçüncü haciz ihbarnamesi davacıya 14/12/2022 tarihinde tebliğ edilmiş olup eldeki davanın ise 15 günlük yasal hak düşürücü süre geçtikten sonra 01/02/2023 tarihinde açıldığı anlaşıldığından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. İİK’nın 72/4. maddesine göre ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunan alacaklının bundan doğan zararı borçlunun gösterdiği teminattan alınır. İcra dosyası nazara alındığında dava konusunun yargılamayı gerektirdiği, borç ilişkisinde üçüncü kişi konumunda olan davacının ihtiyati tedbir talebinin haksız olmadığı, yine verilen tedbir kararının yalnızca icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesine yönelik olduğu ve henüz davacıdan tahsili yapılarak icra veznesine giren paranın söz konusu olmadığı anlaşıldığından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin kefil olarak icra takip dosyasına borçlu olarak eklenen …’a herhangi bir borcunun bulunmadığını, açılan davanın niteliği itibariyle İİK 72. Maddesi kapsamında menfi tespit davası iken ilk derece mahkemesince davanın İİK 89. Maddesi kapsamında menfi tespit davası olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, İİK 72. Maddesine dayalı menfi tespit davasında herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü bir sürenin bulunmadığını, müvekkilinin takip borçlusuna herhangi bir borcunun bulunmadığını, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, İİK 89. maddesi uyarınca açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/3568 esas, 2016/6425 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “İİK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir.”
İİK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir. (Dairemizin 2020/71 Esas 2020/680 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık, davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde çıkarılan haciz ihbarnameleri nedeniyle borçtan davacının sorumlu olup olmadığının tespitine ilişkindir.
01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir.
İİK 89. maddesindeki özel düzenleme ile İİK 72. maddesindeki menfi tespit davasına ilişkin genel düzenleme gözetildiğinde genel düzenleme hükmünün İİK 89. maddesini işlevsiz bırakacak biçimde uygulanamayacağı da açıktır.
Bu durumda İlk derece Mahkemesince, İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun resen gözetilmesi gereken görev yönünden kabulü ile, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve görevsizlik kararı verilmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2023 tarih ve … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-İlk derece mahkemesinin görevsiz olmasına rağmen davanın esası hakkında karar vermiş olması nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-3. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırıldığından davacı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 179,90 TL maktu istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince talebi halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
9-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-3. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.22/09/2023