Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1640 E. 2023/1594 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 10/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 21/01/2020
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 10/10/2023

İlk Derece Mahkemesinin dava dosyası istinaf yasa yolu incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla, istinaf incelemesi HMK’nın 356. vd. maddelerince duruşmalı olarak yapılan açık yargılama sonucunda dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki gereğince müvekkili şirketin davalı şirkete ürünler satıp teslim ettiğini, davalının aldığı ürünlere karşılık 2018 yılında yapılan 2.686.611,00 TL ödemenin tamamını 150+23 gün vadesi geçecek şekilde ödemek zorunda iken borcunu zamanında ödemediğini, müvekkili tarafından davalıya vade farkına ilişkin KDV dahil 85.067,04.-TL’nin üç gün içinde ödenmesi için ihtarname gönderildiğini, davalı tarafın karşı ihtarname ile vade farkını kabul etmediğini belirttiğini, bunun üzerine Antalya 10. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı tarafın takibe süresinde itirazı ile takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, davanın kabulü ile Antalya 10. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalının itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, ticari ilişki süresince davacıdan bir çok kez malzeme alındığını, davalı tarafça hiç bir suretle gecikme zammı talep edilmediğini, vade farkı talebinin hangi dönem alacaklara dayalı olduğunun da denetime elverişli şekilde anlaşılamadığını, sözleşmenin 8.maddesinde ödemenin tarihine dair bir düzenlemenin bulunmadığını, cari hesap dökümünde belirtilen tarihten daha önceki bir tarihte ödeme yapılacağı konusunda anlaşma bulunduğunun ispat yükünün davacıya ait olduğunu, vade farkının faiz niteliğinde olup buna yeniden faiz işletilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece hükme esas alınan 28/09/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin davalı şirket adına düzenlediği mal satış fatura bedellerinin davalı şirket tarafından ortalama 23 gün geç ödendiği, davacının hesabında uyguladığı %3,5 faiz oranı ile bağlı kalınarak yapılan hesaplamada bu geç ödemeden kaynaklı vade farkı bedelinin 85.076,56 TL olduğu, davacı şirketin ise 85.067,04.-TL tutarında vade farkı talebinde bulunduğu, davacının davadan evvel davalıya çektiği ihtarnamenin 24/09/2018 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davacının çektiği ihtarname dosyada bulunmasa da, dava dilekçesine ekli olan davalı tarafça davacıya çekilen ihtarnamenin incelenmesinde, davacının çektiği ihtarnameye ilişkin ve verilen 3 günlük süreye ilişkin bilgilerin yazılı olduğu, bu itibarla tebliğden itibaren 3 günlük mehil süresinin geçmesi ile davalının 28/09/2018 tarihinde temerrüde düştüğü, bu tarihten takip tarihine kadar geçen süre için taleple bağlılık ilkesi gereğince 85.067,04 TL asıl alacak ve aylık %19.50 faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamada ödeme emri ile istenen işlemiş faizin yerinde olduğu gerekçeleriyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Dairemizin 14/06/2021 tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamı ile; davacı tarafça asıl borç ödemelerinin çek olarak kabul edildiği, taraflar arasında cari hesap ilişkisi süresince 14 kez mutabakat sağlandığı, davacının asıl borcun tahsili sırasında vade farkına ilişkin alacağı konusunda ihtirazi kayıtta koymadığı, asıl borcun ihtirazi kayıt olmaksızın ödenmesiyle birlikte davacının vade farkı alacağının da sona erdiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce verilen kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08/03/2023 tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamı ile; Dairemiz ve Kapatılan 19. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği gibi, ticari satımda vade farkı, taraflar arasındaki sözleşmede hüküm bulunması ya da ticari ilişkilerinde teamül oluşması halinde talep edilebilecektir. (Kaptılan 19. Hukuk Dairesi 2015/6388 E., 2015/16490 K., 203/17381 E., 2014/2088 K. Hukuk Genel Kurulu’nun 999/19-933 E.-999/950 K.) vade farkı, asıl alacağın fer’isi olmayıp vadesinden sonra ödeme halinde mal bedelinin belirlenmesine esas teşkil eden bir unsurdur ve vade farkının faiz olarak kabulü mümkün değildir. Mal bedelinin çekince konulmadan alınması, vade farkı alacağının istenmesine engel teşkil etmez. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince davalı tarafça imzalanmış ve inkar edilmeyen sipariş formlarında yer alan 8 inci madde hükmünün, vade farkı konusunda anlaşma olduğunun kabulü ile davacı tarafça bu kalemin ayrıca talep edilebileceği, davalı tarafça yapılan çek ödemelerinin ihtirazi kayıtsız kabul edilmiş olması veya cari hesap ilişkisinin ay başlarında sıfırlandığı tespitinin de davacının vade farkı talep hakkını bertaraf etmeyeceği gözetilmeksizin hüküm kurulması doğru olmamış kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.
Taraflara duruşma gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiş, davalı vekili duruşma sırasındaki beyanında, Yargıtay bozma ilamına direnilmesini talep etmiştir.
Dairemizce usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere, ticari satımda vade farkı, taraflar arasındaki sözleşmede hüküm bulunması ya da ticari ilişkilerinde teamül oluşması halinde talep edilebilecektir. (Kaptılan 19. Hukuk Dairesi 2015/6388 E., 2015/16490 K., 203/17381 E., 2014/2088 K. Hukuk Genel Kurulu’nun 999/19-933 E.-999/950 K.) vade farkı, asıl alacağın fer’isi olmayıp vadesinden sonra ödeme halinde mal bedelinin belirlenmesine esas teşkil eden bir unsurdur ve vade farkının faiz olarak kabulü mümkün değildir. Mal bedelinin çekince konulmadan alınması, vade farkı alacağının istenmesine engel teşkil etmez. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince davalı tarafça imzalanmış ve inkar edilmeyen sipariş formlarında yer alan 8 inci madde hükmünün, vade farkı konusunda anlaşma olduğunun kabulü ile davacı tarafça bu kalemin ayrıca talep edilebileceği, davalı tarafça yapılan çek ödemelerinin ihtirazi kayıtsız kabul edilmiş olması veya cari hesap ilişkisinin ay başlarında sıfırlandığı tespitinin de davacının vade farkı talep hakkını bertaraf etmeyeceği gözetilerek davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile Antalya 10. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının iptali ile takibin 85.067,04.-TL asıl alacak, 908,94.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 85.975,98.-Tl üzerinden aynen devamına,
2-Asıl alacak olan 85.067,04.-TL’nin takdiren %20’si oranında hesaplanacak olan icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 5.873,01.-TL harçtan peşin alınan 1.038,38.-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.834,63.-TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90.-TL ilk masraf, 75,70.-TL tebligat gideri, 31,00.-TL talimat masrafı, 1.100,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere 1.242,60.-TL yargılama gideri ile peşin alınan 1.038,38.-TL toplamı 2.280,98.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
8- İstinaf incelemesi yönünden;
a-492 sayılı yasa gereğince alınması gerekli 5.873,01 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL maktu istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 5.693,11 TL’nin davalıdan tahsili ile hazine gelir kaydına, Harç tahsil müzekkeresinin İlk Derece Mahkemesince yazılmasına,
b-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerine bırakılmasına,
c-Davalı tarafından yapılan 59,30 TL temyiz karar harcının hazineye irat kaydedilmesine,
d-Davalı tarafından yapılan temyiz kanun yoluna başvurma harcı olan 292,10 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
e-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL temyiz karar harcının davalıdan alınarak davacıya iadesine,
f- Davacı tarafından yapılan 292,10 TL temyiz kanun yoluna başvuru harcı, 126,80 TL posta gideri, 42,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 460,90 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Yargıtay bozma üzerine İstinaf yargılaması yapıldığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
f-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi uyarınca peşin alınan ve kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
g-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekili Av….’ın yüzüne karşı HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşmalı olarak oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince karar tarihi itibariyle dava değerinin kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 10/10/2023