Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1621 E. 2023/1554 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 27/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 27/04/2023
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 27/09/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; davalı banka hakkında Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı ilamıyla hükmedilen alacağın tahsili için Denizli 3. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden girişilen takip üzerine davalı ban- kanın asıl borç için yaptığı temerrüt faizi ödemesinin dava tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen zamanda meydana gelen enflasyon ve fiyat artışları karşısında müvekkilinin gerçek zararını karşılamadığını belirterek şimdilik 20.000 TL munzam zararının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme istinafa konu kararında özetle; Davanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan munzam zararın tahsiline ilişkin ticari nitelikte tazminat davası olduğu, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmasının zorunlu olduğu, bu şartın sonradan tamamla- namayacağı, dava tarihinde zorunlu arabuluculuk dava şatının yerine getirilmediği, gerekçesi ile davanın usulden reddine karar vermiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinafında özetle; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi kararında her ne kadar mutlak ticari dava olarak görevli mahkemeyi Asliye Ticaret Mahke- mesi olarak göstermiş ise de, iş bu davaya dayanak asıl davanın müvekkili davacının davalı bankaya borcu olmadığı halde davalı bankanın haksız bir şekilde tahsil ettiği paranın geri alınmasına ilişkin istirdat davası olduğu, asıl davada genel kredi sözleşmelerinin de incelen- diği ancak bu sözleşmelere bağlı olarak müvekkilinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespit edildiği, bu tespitle birlikte müvekkili ile davalı banka arasındaki bankacılık faaliyetin- den kaynaklanan ilişkinin sona erdiği, buna bağlı olarak açılan munzam zarara ilişkin dava- nın, ticari dava ve arabuluculuk şartına bağlı olduğunun düşünülemeyeceği bu sebeple mahkemenin, davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu ve bu şartın yerine getirilmediği gerekçesi ile davayı usulden reddetmesinin doğru olmadığını belirterek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, daha önce kabul ile sonuçlanan asıl istirdat davası üzerine davalı bankanın ilama bağlı borcu sebebiyle yaptığı ödemenin dava tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süreçte meydana gelen enflasyon ve fiyat artışları karşısında müvekkilinin gerçek zararını karşılamadığı iddiasına dayanan munzam zararın tahsili davasıdır.
Mahkeme davanın ticari dava olduğu ve davadan önce zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle davayı usulden reddetmiştir.
Uyuşmazlık mutlak ticari dava sonunda hükmedilen para alacağının davacının gerçek zararını karşılamadığı gerekçesi ile açtığı sonraki munzam zarara ilişkin davanın bankacılık sözleşmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve buna bağlı olarak mutlak ticari dava sayılmasının gerekip gerekmediği hususundadır.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemiz 09/11/2022 tarih ve … esas … karar sayılı ilamı ile “TBK.’nun 122. Maddesine göre “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yü- kümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, da- vacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükme- der.” Denildiği, bu hükümden Munzam zarara ilişkin davanın asıl davanın görüldüğü mahke- mede görülmesi gerektiğinin anlaşıldığı, asıl davanın onamaya ilişkin yargıtay kararında be- lirtildiği gibi; “davacının davalı bankaya kredi sözleşmelerinden kaynaklanan tüm borçlarını ödediği halde, davalı bankanın müvekkilinin banka lehine ipotekli olan taşınmazının icra dos- yasından satışı nedeniyle 17.476,00 TL tahsilat sağladığını ileri sürerek, taşınmazın satış tari- hi olan 25/12/2008 tarihi itibariyle davalı bankaya borcu olmadığının tespiti ile haksız olarak alınan 17.476,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline” ilişkin olduğu, Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nce, “davacının kefil sıfatıyla imzasının bulunmadığı 06.10.2006 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklı sorumluluğu- nun bulunmadığı, bu nedenle davalı bankaya ödediği 17.476 TL’nin istirdatının gerektiği ge- rekçesiyle davacının davalı banka aleyhine açtığı istirdat davasının kabulüne, 17.476,00 TL’ nin dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar verildiği, bu durumda iş bu davanın dayanağı olan davanın Sarayköy Asliye Hukuk mahkemesi tarafından ticaret mahkemesi sıfatıyla görüldüğü zira uyuşmazlığının temelinde davalı bankanın Bankacılık kanunundan kaynaklanan bir alacağı sebebi ile giriştiği takibin olduğu, bunun da mutlak ticari dava olduğu gerekçesi ile istinaf talebinin reddine karar veril- miştir.
Munzam zarara ilişkin dava bankacılık sözleşmesine değil bankacılık sözleşmesine dayanan ilk asıl dava sonunda hükmedilen ilama dayandığından mutlak ticari dava sayılmaz. Dairemiz önceki hükmünde mutlak ticari dava olduğundan söz edilen dava asıl dava olup, munzam zararın tahsiline ilişkin davanın asıl davaya bakan ticaret mahkemesinde görülmesi munzam zarara ilişkin davanın mutlak ticari dava olmasından dolayı değil TBK’nun 122. Maddesi gereğince asıl davanın görüldüğü mahkemede görülmesinin gerekmesindendir. Bu sebeple mahkemenin davanın mutlak ticari dava olduğuna ve davadan önce zorunlu arabulu- culuk şartının yerine getirilmesi gerektiğine ilişkin değerlendirmesi doğru değildir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine oy çokluğuyla karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince DENİZLİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 27/04/2023 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın DENİZLİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİne GÖNDERİLMESİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 179,90 TL maktu istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince talebi halinde davacıya İADESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
8-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy çokluğuyla ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.27/09/2023

MUHALEFET
Haksız tahsilata bağlı zararın tahsili ile ilgil davanın ticari dava sayılması karşısında, o davada hükmedilen alacağın davacının gerçek zararını karşılamadığı iddiasıyla açılan munzam zarara ilişkin davanın da ticari dava sayılmasının gerekmesi ve ticari davalardan arabuluculuk dava şartının davanın başında yerine getirilmiş olmasının gerekmesi karşısında istinafa konu ilk derece mahkemesi kararını yerinde bulduğumdan çoğunluk görüşüne katılmadım. 27.09.2023