Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1512 E. 2023/1477 K. 18.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 18/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ALANYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 19/04/2023
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Kuruluşun Hükümsüzlüğüne Dayalı)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 18/09/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili tarafından …’nin dosyasında yapılan tetkik neticesinde; şirketin tescilli son adresinin … Mah. … Sk. … Sitesi No: … Alanya/ Antalya olduğunun bilindiğini, ancak müvekkile yapılan 24/02/2023 tarihli ihbar ile Alanya Ticaret Sicili’nin … numarasında kayıtlı tescilli adresinde bulunmadığını, söz konusu adreste ihbarda bulunan şirketin faaliyet gösterdiğini, konu hakkında yasal mevzuat kapsamında gerekli işlemin yapılmasının talep edildiğini belirterek; Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 36. Maddesi gereğince mahkemeye bildirim yapıldığını ve gereği işlemlerin yapılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davacı kurumun davalı şirketin tescilli adresinde bulunmaması nedeniyle Mahkememizin Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 36. Maddesi gereğince gerekli işlemleri yapmasını talep ettiği görülmüştür. Oysa, TTK’nın 32. ve Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 34. maddesine göre, sicil müdürlüğünün tescil için aranan şartların var olup olmadığını, mevcut bir durumda değişiklik olup olmadığını resen incelemesi gerektiği, bu kapsamda davacının, şirketin başka bir adreste faaliyet gösterip göstermediğini araştırması, araştırma sonucunda şirketin adresinin tespit edilmesi durumunda yukarıda anılan TTK’nın 33. ve Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 36. maddesine göre işlem yapılması, yapılacak araştırmadan bir sonuç alınamazsa, yukarıda açıklanan anasözleşme hükmü ve TTK’nın 636/1-a maddesi gereğince Ticaret Bakanlığı tarafından şirketin feshi davası açılması gerektiği (Bkz. aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2007/2041-2007/4977 E. K. sayılı ilamı), ticaret mahkemesinin adresten ayrılan bir şirketin nereye taşındığını araştırması ve bu adresi tescil ettirme görevinin bulunmadığı gibi, davacı tarafından açıklanan işlemler yapılmadan işbu davanın erken açıldığı (Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 2020/2080 Esas 2021/1773 Karar sayılı ilamı), bu nedenle davanın açılmasında hukuki menfaatin bulunmadığı sonucuna varılmış olup hukuki yarar bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından gerekli araştırmaların yapıldığını, davalı şirkete çıkartılan tebligatın iade edildiğini, davalının yeni adresinin tespit edilememesi nedeniyle Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 36/2. Maddesi uyarınca mahkemeye başvuru yapıldığını, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 36. Maddesi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davalı şirket adına Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 36. Maddesi uyarınca çıkartılan davetiyenin bila tebliğ iade edilmesine rağmen davalı şirket adına Tebligat Kanunu’nun 35. Maddesine göre usulüne uygun tebligat yapıldığının iddia ve ispat edilememesine, dolayısıyla Yönetmelik uyarınca davalıya verilen 30 günlük sürenin henüz başlamamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi ve aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.18/09/2023