Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1411 E. 2023/1284 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 05/04/2023
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 07/07/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, haklı neden olarak şirket yönetiminde ciddiyetsiz tutumların, ticari kararların yanlış ve isabetsiz olması ve şirketin maddi sıkıntıya düşmesi olduğunu, diğer ortak …’in davacının çağrılarını yanıtsız bıraktığını, şirket defterlerinin incelenmesini fiili olarak engellediğini, diğer ortağın davacıyı polise arayarak şirketten uzaklaştırmaya çalıştığını, davacının pay devir sözleşmesini gören ekibin şirketten ayrıldığını, davacının pay devri sözleşmesi ile 50.000TL karşılığında şirketin %50 sini satın aldığını, kendi damadı olan …’in şahıs şirketi olan … şirketinden aldığı ekipmanı devralacağı şirkete sermaye olarak önceden soktuğunu, ekipmanların değerinin hesaplanması gerektiğini, davacımn annesinin hesabından 4.000 Euro tutarında parayı şirket çalışanı …’ın hesabına gönderdiğini, bu para ile çalışanların ücretinin ödendiğini, diğer şirket ortağı …’in davacıya hiç hesap vermediğini, şirketin işlerinden ve kar-zarar durumundan habersiz olduğununu, davacının haklı nedenlerle şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesi ile şimdilik 50.000TL ayrılma akçesinin davacıya verilmesine, şirketin banka hesaplarına ve mallarına tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, noter sözleşmesi ile davacı tarafa devredilen sadece şirketin paylan olduğunu, bu devir sonrası tarafların ticaret siciline bildirimde bulunmadığı, yönetim yetkisinin şirket yetkilisi …’e ait olduğunu, ancak davacı tarafın şirket defterlerini ve kayıtlanın incelemesine hiçbir zaman engel olunmadığı, davacının annesinin şirket çalışanı olarak iddia edilen …’a gönderdiği 4.000 Euro nakit paranın şirket devir sözleşmesiyle yahut ortaklık ile bir ilgisi bulunmadığını, bu paranın şirket için kullanılmadığını, aynı zamanda …’ın şirket çalışanı olmadığı ve hiçbir zaman şirkette çalışmadığını, noter pay devri sözleşmesinin konusunun bir miktar para olduğunu, …ten satın alman malzemelerin ortaklık sözleşmesi ile ilgili olmadığını, bu malzemelerin satın alındığı tarih 06.02.2018 olup devir sözleşmesi tarihi ise 03.05.2018 olduğu, yani arada 3 aylık bir zaman olmasından ötürü pay devri sözleşmesi ile ilgisinin bulunmadığını, noter pay devri sözleşmesi harici aralarında başka bir sözleşme yapıldığını, bunu davacının tanığı …’m şahit olarak imzaladığı, bu sözleşme ile ortaklık için toplamda 100.000 Euro’ya anlaşıldığını, bu paranın vadeli şekilde ödeneceği, noter devri sırasında pay bedelinin nakit alınması şartı olduğundan sözleşmeden farklı bir şekilde 50.000TL bedel karşılığı pay devrinin gerçekleştiğini, bedelin nakit ödendiğine ilişkin şerh noter pay devri sözleşmesinde yer aldığını, ancak bedelin tamamı nakit şekilde davalı tarafa ödenmediğini, ayrı bir sözleşme ile pay devri sözleşmesi için para ödenmesi konusunda anlaşıldığı için ispat yükünün tersine döndüğünü ve bu paranın verildiğinin ispatının davacıya ait olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “… Davacı vekili dava dilekçesinde şirketin ciddiyetten uzak gevşek tutumlar ile yönetildiğini, şirketin maddi sıkıntı yaşadığını, şirket defterlerinin incelenmesinin diğer yetkili ortakça engellendiğini, müvekkilinin şirketten uzaklaştırıldığını iddia etmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 638.maddenin 2.maddesine göre her ortak haklı sebeplerin varlığı halinde şirketten çıkmasına izin verilmesini isteyebilir. Davacı tarafın sunmuş olduğu hisse devir sözleşmesi TTK 595. Maddede yer alan şekil şartına uygun olup, taraflarca payın devri hususunda genel kurula başvurulmadığı veya genel kurulca payın devrinin reddedildiği iddiası da bulunmadığından davacının davalı şirkette pay sahibi olduğu kabul edilmiştir. Tanıklar beyanından ise ortaklar arasındaki ilişkinin yürütülmesinin taraflardan beklenemeyecek olduğu, bu hususun şirket işleyişine zarar verme ihtimali olduğu, ortakların arasında anlaşmazlık bulunduğu bu hususun taraflar arasındaki güven ilişkisini zedelediği anlaşıldığından çıkmak için haklı sebebin bulunduğu anlaşılmıştır. Ancak hükme esas alınan 16/08/2022 ve 09.03.2022 tarihli bilirkişi raporlarından da şirketin borca batık olduğu belirtilmekle ayrılma akçesi talebinin reddine” karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taleplerinin ayrılma akçesi değil kötüniyetli şirket ortağının şirket adı altında müvekkilinden aldığı mal ve değerler ve paralar olduğunu, diğer ortağın uygunsuz ve kanunsuz hareketleri neticesinde müvekkilinin şirketten ayrılmasını kabul ile bu taleplerinin reddedilmesinin kanuna aykırı olduğunu, bilirkişinin sadece davalı beyanları ile şirketin borca batık olduğunun tespit ettiğini, bu husus ile ilgili usulüne uygun hiçbir delilin olmadığını, yerel mahkemenin tespite bağlılığını anlamanın mümkün olmadığını istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, haklı sebeple şirket ortaklığından çıkmaya izin verilmesi ve ayrılma akçesi istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, dava dilekçesiyle davacının ortaklıktan ayrılmasına izin verilmesine ve ayrılma akçesi talep etmesine, ilk derece mahkemesince verilen 01/07/2020 tarihli karara karşı istinaf başvurusu sonucunda Dairemizin 09/05/2022 tarihli kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılamada alınan ve hükme esas alınan bilirkişi raporlarıyla şirketin borca batık olduğunun tespit edilmesine, kararın usul ve yasaya uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli harç peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/07/2023

……