Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1354 E. 2023/1274 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 07/07/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalının müvekkili ile arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, takip dayanağı cari hesap dayanağı dökümünden sabit kılındığı üzere borçlunun müvekkiline 8.126,00 TL borcu bulunmakta olduğunu, Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibiyle borçluya ödeme emri tebliğ edildiğini, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, itiraz üzerine duran takibe devam edilebilmesi için İİK 67 maddesi uyarınca işbu davanın açılma zarureti doğduğunu belirterek, yapılacak yargılama neticesinde delillerin değerlendirilmesi ile haklı davanın kabulüne ve borçlunun itirazının iptali ile takibin devamını ve karşı tarafın en az %20 olmak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddialarının ve taleplerinin tamamen hukuka ve gerçekliğe aykırı olduğunu, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunu, ayrıca eldeki uyuşmazlık dava şartı arabuluculuk kapsamında bir dava olup, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunlu olduğunu, bu bağlamda davanın usulden reddini, esasa ilişkin ise müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmamakta olduğunu, öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, kötüniyetli icra takibi nedeniyle davacının asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “…davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup, her iki tarafın tacir olması sebebiyle ticari dava olduğu , davanın açılış tarihi itibarıyla TTK 5/a maddesi gereğince alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davalarda arabuluculuğun dava şartı olduğu, dosya ibraz edilen herhangi bir arabuluculuk tutanağı olmadığından dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurma şartının gerçekleşmediği, arabuluculuğa ilişkin dava şartının tamamlanabilen bir dava şartı olarak düzenlenmediği anlaşılmakla, davalı yönünden HMK ‘nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince görev hususunun gözetilmeden görevsiz olduğu halde yazılı şekilde karar verildiğini, davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu belirtilmiş ise de, bu sonuca nasıl varıldığının gerekçeli kararda gösterilmediğini, gerekli ve yeterli araştırma yapılmadan karar verildiğini, davalının dava tarihinde tacir sıfatına haciz olmadığını, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, davalı şirket ortağı olmasının da tacir sıfatını kazanmasını sağlamayacağını, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davacının Ticaret Sicil Müdürlüğü cevabi yazısına göre gerçek kişi tacir olarak kaydının bulunduğu, davalının da Vergi Dairesi Müdürlüğü cevabına göre taze sebze ve meyve perakende faaliyetinden dolayı kaydının bulunup bilanço hesabına usulüne göre defter tuttuğunun belirtildiği bu nedenle tacir sıfatına sahip olduğu, dava dilekçesinde takip dayanağı cari hesabın taraflar arasındaki fatura ve tahsilatlara ilişkin olduğunun belirtilip ticari işten dolayı alacaklı olduğunu iddia edildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.07/07/2023

….