Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1328 E. 2023/1361 K. 14.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 26/04/2023
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 14/07/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Denizli Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numaralı ve … sicil esasında kayıtlı bulunan davalı şirketlerin 21 pay ortağı olduğunu, mezkur ortaklığın müvekkilinin kendi istek ve iradesi ile değil, mirasçı olması hasebiyle gerçekleşmiş bir ortaklık olduğunu, her ne kadar müvekkilinin 2 farklı şirkette hissesi bulunuyorsa da davalı şirketlerin ortakları ve diğer özelliklerinin bir biri ile aynı olduğunu, … sicil esasında kayıtlı bulunan şirketin paravan şirket olarak kurulduğunu ve ortakları vs. diğer şirket ile aynı olduğunu, davalı şirket yönetimlerinde sergilenen ciddiyetten uzak, gevşek tutum ve ticari anlamda verilen yanlış ve isabetsiz kararların, ortaklar arasında devamlı süregelen huzursuzluk ve uyuşmazlıklardan dolayı davacı müvekkilinin şirket ortaklığını sağlıklı bir şekilde sürdürme imkanı kalmadığını, davalı şirketlerin kötü yönetildiğini, şirket ile ilgili davacı ortağın uyarıları ve tavsiyelerinin dinlenmediğini, şirket müdürü olan ortakların şirketin işleyişi, faaliyetleri, alacak ve borçları, şirket ile ilgili işleyiş ve düzen konusunda davacı müvekkiline bilgi vermekten kaçınması üzerine davacı müvekkilinin ortaklıktan haklı sebeplerle ayrılma isteklerini içeren bir ihtarname gönderdiğini ve ihtarnamede belirtilen süre içerisinde müvekkilinin talepleri yerine getirilmediği gibi kendisine herhangi bir bilgi de verilmediğini, davacı müvekkilnin, ortaklığın başladığı tarihten bugüne kadar şirketin iş ve işleyişiyle ilgili diğer ortaklardan bilgi alamadığı gibi, yapılacak incelemelerle görüleceği üzere ortaklar arasında eşit ve adil bir şekilde usule uygun olarak kâr dağıtımı yapılmamakta, şirket bilançolarının müvekkiline gösterilmediğini, ayrıca ortaklar arasında yaşanan güvensizlik, anlaşmazlıkların had safhaya ulaştığını ve ortaklığın devamını çekilemez hale getirdiğini, davalı şirketlerde şirket genel kurulunun usule uygun bir şekilde toplanmayıp ortaklar arasında kar payının eşit ve adil dağıtılmadığını, çoğunlukla resmi olmayan hesaplamalarla eksik verildiğini, şirketin yasal defterlerinin düzgün tutulmadığını, tüm bu hususların şirketin devamı ve amacının gerçekleştirilmesinin önünde bir engel teşkil ettiğini, davalı şirketler, ortaklar arasında eşit davranma yükümlülüğünü ihlal ederek müvekkiline haklı nedenle ortaklıktan ayrılma hakkı doğduğunu, davalı şirkette ticari defter ve kayıtların hukuka aykırı tutulduğunu, davalı şirkette kar paylarının hakkaniyete aykırı, resmi olmayan hesaplarla usule ve hukuka aykırı bir şekilde dağıtıldığını, şirket ortakları arasında devamlı süregelen huzursuzluk ve uyuşmazlıklardan dolayı ortaklığın çekilmez duruma geldiğini, davalı şirkete bağlı birden fazla kuruluş olmakla bu kuruluşların bir kısım ortaklar üzerinde kayıtlı olduğunu, davalı şirketten haklı nedenle ayrılan davacı ortağa ayrılma akçesinin hesaplanarak ödenmesinin gerektiğini, TTK’nun 638/2. maddesi uyarınca davacı müvekkilinin, şirkete olan borçlarının dondurulmasını, bakiye sermaye koyma borcunun ve faizlerinin dondurulmasını, sözleşme ile düzenlenen rekabet yasağının, ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinin dondurulmasını ve müvekkilin alacaklarının güvence altına alınması için şirketin mal varlığını azaltacak nitelikteki işlemlerinin durdurulmasını, teminatsız olarak davalıların mal varlıklarının üzerine tedbir konmasına, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla; teminatsız olarak davalı şirketlerin mal varlıklarının üzerine tedbir konması taleplerinin kabulüne, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca müvekkilinin haklı sebeplerle davalı şirket ortaklıklarından çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 07/03/2023 tarihli ara kararı ile; Davacı vekilinin davalı şirketler adına kayıtlı araç ve taşınmazların 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi talebinin ve davacının şirkete olan borçlarının dondurulması, bakiye sermaye koyma borcunun ve faizlerinin dondurulması, sözleşme ile düzenlenen rekabet yasağının, ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinin dondurulması taleplerinin kabulü ile; Davacı …’in hisselerinin bulunduğu davalı … Alışveriş Merkezleri … Ticaret Limited Şirketinde (525.00 hisse adedi) 65.625,00 TL sermaye ve davalı … Ticaret Limited Şirketinde (21.00 hisse adedi) 91.875,00 TL sermaye olmak üzere toplam 157.500,00 TL sermayesinin %15’i oranında teminat (23.625,00 TL) yatırıldığında; davacının şirkete olan borçlarının dondurulması, bakiye sermaye koyma borcunun ve faizlerinin dondurulması, sözleşme ile düzenlenen rekabet yasağının, ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinin dondurulmasına ve davalı şirketler adına kayıtlı araç ve taşınmazların 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekili itiraz dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinin talep kısmında; şirketlerin malvarlığı üzerine tedbir konulmasını, şirket ortaklığından çıkarılmasını, talep ettiğini, bu haliyle mahkemece iki ayrı hususta davacının talebinin aşılarak tedbir kararı verildiğini, davacının alacak talebi bulunmadığından şirketlerin mal varlığı üzerine tedbir konmasının davacının talebinin aşılması anlamına geldiğini, davacının alacak talebinde bulunmadığı kabul edilirse, ortada korunması gereken bir alacak olmadığından müvekkil şirketlerin malvarlığı üzerine konulan tedbirlerin kaldırılmasının gerektiğini, şayet davacının alacak talebinde bulunduğu kabul edilecekse, dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının şirkete olan borçlarının dondurulması yönünde talebi bulunmadığını, bu nedenle davacının “şirketlere olan sermaye koyma borcunun ve faizlerinin dondurulması, sözleşme ile düzenlenen rekabet yasağının, ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinin dondurulmasına” yönelik tedbir kararının kaldırılmasının gerektiğini, HMK’nın 390/3. maddesine göre tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu, ancak somut olaya bakıldığında davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaları ispatlayacak nitelikte herhangi bir belge sunmadığını ve haliyle haklı olduğunu yaklaşık olarak bile ispat edemediğini, verilen ihtiyati tedbir kararının “taşkın tedbir” niteliğinde ve orantısız olduğunu, bu nedenlerle; davacının talebiyle müvekkil şirketler adına kayıtlı araç ve taşınmazlar üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin müvekkilin Anayasa tarafından korunan mülkiyet hakkına da haksız müdahale niteliğinde olduğunu, davacının varsa alacak talebini aşan kısım yönünden tedbir talebinin kaldırılması gerektiğini, tedbir kararı kararı verilecek ise tedbir konulan değeri yüz milyonları bulan mallar üzerinden teminat istenmesi gerektiğini, davacının alacak talebinde bulunmadığı kabul edilmediği durumda; davalı şirketler adına kayıtlı araç ve taşınmazların 3. kişilere devir ve temlikinin öncelenmesi için” konulan tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, 26/04/2023 tarihli ara kararı ile, “TTK’nın 638/2. maddesine dayalı olarak önlem mahiyetinde davacının çıkma payı alacağına karşılık olarak davalı şirketlerin mal varlığının üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulması talebinin ve davacı ortağın şirkete olan borçlarının dondurulması, bakiye sermaye koyma borcunun ve faizlerinin dondurulması, sözleşme ile düzenlenen rekabet yasağının, ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinin dondurulması taleplerinin kabulüne karar verilmiş olmakla davalılar vekilinin davanın alacak davası olmadığı ve tedbir koyulan araç ve taşınmazların gerçek değerleri üzerinden teminat alınması talepleri eldeki davaya konu tedbir talebinin HMK ‘da düzenlenen ihtiyati tedbir müessesine değil TTK’nun 638/2 maddesine dayalı tedbir talebi olduğu göz önünde bulundurularak ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince TTK’nun 638/2 maddesinin hatalı yorumlandığını, bu maddeye dayanarak uyuşmazlık konusu olmayan mallar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağını, davacının talebinin aşılarak hukuka aykırı bir şekilde ihtiyati tedbir kararı verildiğini, zira dava dilekçesinin neticei talep kısmında davacının alacak ve davalı şirketlere olan borçlarının dondurulmasına ilişkin herhangi bir talebinin bulunmadığını, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediğini, verilen ihtiyati tedbir kararının taşkın tedbir niteliğinde olup orantısız olduğunu, ayrıca teminat miktarının da düşük olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürülmüştür.
Dava, şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payı verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, İhtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Limited şirketlerde şirket ortağının haklı sebeplere dayanarak ortaklıktan çıkma isteği TTK’nın maddesi 638. maddesinde düzenlenmiştir. 6102 Sayılı TTK’nın 638/2 maddesi “her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir” hükmünü haizdir. Anılan maddede ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma davası açabilme olanağı tanınmıştır. Bu nedenle, çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme değerlendirecektir. Diğer yandan anılan madde ile çıkma davası açmış bir kişinin, yargılama süresince ortaklık haklarını kullanması ve borçlarını yerine getirmekle yükümlü olmasının konumuna uygun düşmeyeceği dikkate alınarak, mahkemeye bazı tedbirleri alma yetkisi verilmiştir. Bu çerçevede, mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilecektir.
Dava dilekçesi içeriğinden davacının çıkma payı alacağı talebinin de bulunduğu, 6102 Sayılı TTK’nın 638/2 maddesinde istem üzerine dava süresince davacı ortağın durumunun teminat alınması amacıyla mahkemece diğer önlemlere karar verilebileceği, TTK’nın 638/2. maddesine dayalı olarak önlem mahiyetinde davacının çıkma payı alacağına karşılık davalının gayrimenkul ve araçlarının kaydına tedbir konulabileceği, bu tedbirin 6100 Sayılı HMK’nın 389. ve devamı maddelerinde düzenlenen geçici hukuki koruma kapsamında olmadığı, özel kanun niteliğindeki Türk Ticaret Kanununda yer alan düzenlemeden kaynaklandığı, davacının uyuşmazlık konusu olmayan hissedarı olduğu davalı şirketteki hak ve menfaatlerin korunmasını teminen davalı şirketin taşınmaz ve araçları üzerine 3. kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir karar verilebileceği, bunun için teminat miktarının yargılama sırasında alınacak bilirkişi raporuna göre mahkemece artırılabileceği, ancak şirketin devamını önleyecek şekilde davacının şirkete olan borçlarının dondurulması, bakiye sermaye koyma borcunun ve faizlerinin dondurulması, sözleşme ile düzenlenen rekabet yasağının, ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinin dondurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesi hatalı olmuş olup, davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince açıklanan gerekçeye göre kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin İlk Derece Mahkemesi ara kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/04/2023 tarih ve … Esas sayılı ARA KARARININ KALDIRILMASINA,
3-a-Davacı vekilinin davalı şirketler adına kayıtlı araç ve taşınmazların 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi talebinin kabulü ile;
Davacı …’in hisselerinin bulunduğu davalı … Limited Şirketinde (525.00 hisse adedi) 65.625,00 TL sermaye ve davalı … Ticaret Limited Şirketinde (21.00 hisse adedi) 91.875,00 TL sermaye olmak üzere toplam 157.500,00 TL sermayesinin %15’i oranında teminat (23.625,00 TL) yatırıldığında; davalı şirketler adına kayıtlı araç ve taşınmazların 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına,
b-Davacının şirkete olan borçlarının dondurulması, bakiye sermaye koyma borcunun ve faizlerinin dondurulması, sözleşme ile düzenlenen rekabet yasağının, ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinin dondurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine,
4- İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davalıların istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 179,90 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde davalılara İADESİNE,
b-Davalı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olan yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
d-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.14/07/2023