Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/121 E. 2023/182 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
DAVANIN KONUSU : Alacak (Kooperatif Üyeliğinin Sona Ermesi Nedeniyle)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 03/02/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin Antalya 1.Noterliğinin 21/10/2016 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile kooperatiften ayrıldığını, bu ihtarnamede istifa bildirimi yoksa da, yargıtay kararlarına göre üyenin kooperatiften alacaklarını istemesinin kooperatiften ayrılma isteğini de içerdiğini, davalı kooperatif yönetiminin bu ihtarnameye verdiği 31/10/2016 tarih … sayılı cevabında istemlerinin kabul edilmeyeceğinin bildirildiğini, müvekkilinin bu kez kooperatife 10/03/2017 tarihinde başvurarak istifasını bildirdiğini, kooperatifin bu başvuruya 30/03/2017 tarihinde yanıt vererek, müvekkilinin istifasının kabul edilmediğine ilişkin 28/03/2017 tarih 2017/6 sayılı kararı gönderdiğini, ardından davalı kooperatifin 19/03/2018 tarih … karar nolu kararı ile müvekkilini kooperatiften ihraç ettiğini, istifa, ihraç, alacakları isteme uyarılarına karşın bugüne değin alacaklarının ödenmediğini, davalı kooperatife karşı, Antalya 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esasıyla alacaklarının tazmini davası açıldığını, mahkemece alacaklarının, ayrılınan yılın bilançosunun görüşüleceği genel kurulundan 1 ay sonra istenebileceğini, bu tarihten önce alacağın istenebilir olmadan açıldığı, gerekçesi ile davanın reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, katılmadıkları bu kararlar karşısında yeni dava açma yolunun izlendiğini ve iş bu davanın açıldığını, bu nedenle ihraç edilmesine karşın ve ihraç edilen yılın bilançosunun görüşüldüğü 2019 yılı genel kurulunun da yapılmış olduğunu, mahkememizden alacaklarını işbu dava ile istediklerini, kooperatiften müvekkilinin 19/03/2018 tarihinde ihraç edildiğinin kesin olduğunu, kooperatif yasası 17. md. ayrılan veya ihraç edilen üyenin alacaklarının hemen ödenmesini emrettiğini, olayda müvekkilinin kooperatiften ihraç edildikten sonra 2019 yılında genel kurul yapıldığını, bilanço sunulduğunu ancak alacaklarının bilançoda yer almadığını, kooperatifçe de ödeme yapılmadığını, alacaklarının istenebilir hale geldiğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ve alacağa istifa tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanarak 40.000.00.-TL’nin tazmin ve tahsilini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, alacaklarının karşılığı kooperatifin banka hesaplarına, alacaklarının güvencisi olarak dava değeri kadar devri önleyici tedbir uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Kooperatifin kuruluş amacının üyelerine konut edindirmek olduğunu, Kooperatifler Kanunu’na göre üyenin talep ettiği bedel ister kooperatiften çıkmak amacıyla olsun isterse kar paylaşımı amacı gütsün, kooperatifin kuruluş amacına ulaşmaya engel olacaksa uygulanmayacağını dolayısıyla usulsüz satıştan kaynaklı arsayı geri alma amacı da hasıl olduğundan söz konusu bedellerin dağıtılması, ana sözleşmeye zaten aykırılık teşkil etmekte olduğunu, kooperatife ait olan arazinin daha önceki yönetim tarafından satışından elde edilen gelirin özel fon hesabına aktarılmış olduğunu, bu halde üyelerin zararından söz etmenin mümkün olmadığını, yapılan dağıtım işleminin kooperatifler kanunundaki mevzuata aykırılık teşkil ettiği gibi vergi mevzuatı bakımından da sıkıntılar taşımakta olduğunu, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a. Maddesi, Kooperatifler Kanunu 99. madde gereği ticari dava olduğunu, Türk Ticaret Kanununun 5/A. maddesi gereğince 4. maddede ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak davaları hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması gerektiğini (Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 22/10/2021 Tarih, 2020/1214 Esas, 2021/1765 Karar Sayıllı ilamı) davanın açıldığı tarih itibari ile eldeki davanın açılmasından önce arabulucuya başvurunun dava şartı olduğunu ve eldeki davada bu şartın gerçekleşmediğinin anlaşılmasından bahisle 6102 sayılı TTK’ya eklenen 5/a maddesi, 6235 sayılı kanuna eklenen 18/a-2 maddesi ile HMK’nın 114/2 ve 115. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının tacir olmadığını, kooperatifin de tacir sayılmadığını, diğer mahkemelerce aynı tür davaların esastan incelendiğini, arabuluculuk dava şartının eldeki dava için geçerli olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, üyeliği sona eren kooperatif üyesinin 1163 sayılı kanunun 17.maddesi uyarınca çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine, karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İstinaf edilen husus kooperatif ile üyesi arasındaki davada zorunlu arabuluculuk dava şartının olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
TTK 5/A maddesine göre . (Ek : 7155 – 6.12.2018 / m.20 / Yürürlük / m.26/1a) (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.03/02/2023

….