Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/901 E. 2022/697 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/01/2022
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 15/04/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacının …’ın sahip olduğu emlak ofisinde çalıştığını, emlak alım satım komisyonculuğu ile uğraşan şirketin işlerini takip ettiğini, …’ın talimatı üzerine davacının Antalya … ilçesi … Köyündeki … ada … ve … parsellerle ilgili olarak … Müdürülüğünde iş takibi yaptığını, buraya davalı … adına müracaatta bulunulduğunu, tapu ile ilgili işlemlerin gerçekleştirildiğini, emlak komisyon sözleşmesi yapıldığını ve davalının işlerinin takibi için Denizli 8. Noterliğinden vekalet verdiğini, bu işlemlere başlanmadan önce davalının, … ‘a 60.000,00 TL hizmet bedeli karşılığı parayı verdiğini, davalının …’ın olmadığı bir zamanda iş yerine gelerek ve davacıyı ikna ederek 60.000,00 TL bedelli bono aldığını, bononun teminat bonosu olduğunu davacıya borcunun bulunmadığını ileri sürerek 07/08/2018 tanzim tarihli 60.000,00 TL lik senedin borçlusu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı taraf ile müvekkili arasında 2B arazisi olan Antalya … ilçesi … köyündeki … ada … ve … parsellerle ilgili satım işlemi gerçekleştirilmesi konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin davacıya bu iş için önce 5.000,00 TL komisyon ücreti için ödeme yaptığını daha sonra kendisinin müvekkilden talep etmesi nedeniyle arsa bedeli olarak belirtilen 60.000,00 TL ödemeyi nakten gerçekleştirdiğini, ancak davacının dilekçesinde kendisine yapılan 5.000,00 TL ödemeden hiç bahsetmediğini, 60.000,00 TL ödeme için de hizmet bedeli olarak kendisine verildiğini belirttiğini, 60.000,00 TL ödemeyi davacıya arsa bedelini devlete ödemesi için verdiğini, esasen söz konusu bedelin davacı yan tarafından müvekkilinden talep edildiğini, müvekkilinin bu talep gereğince 60.000,00-TL’yi, davacı yanla birlikte senette ismi geçen şirket yetkilisine verdiğini, 65.000,00-TL’ nin alınması ve karşılığında her hangi bir evrak verilmemesi üzerine, müvekkilinin evrak verilmesini talep ettiklerini, senedi ve sözleşmeyi davacı tarafın düzenlediğini ve müvekkiline verdiğini, yani zorlama ya da başkaca bir durumun söz konusu olmadığını, davacı yan ve … Şti. tarafından arsanın alımı için işlemlerin tamamlanamadığını, müvekkiline işlemlerin ne aşamada olduğu konusunda karşı tarafça hiç bilgi verilmediğini, aradan geçen zamanda davacı yanın ve dava dışı firmanın hiçbir şey yapmamasından dolayı davaya konu senedi icraya koymak durumunda kalındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davaya konu senet üzerindeki imzanın davacıya ait olduğu, bu hususta taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, davacı tarafından senedin bedelsiz kaldığına ilişkin ispata elverişli yazılı bir delil sunulmadığı, ispat yükü kendisine ait olan davacı tarafından yemin deliline de açıkça dayanılmadığından yemin delilinin de hatırlatılamadığı, bu haliyle ispat yükü üzerinde olan davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davasının reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın bononun verilen para için düzenlendiğini kabul ettiğini, senedin teminat senedi olduğunu, senette düzenleme sebebinin bulunmadığını, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu istinaf nedeni olarak belirtmiştir.
Dava, kambiyo senedine karşı açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddie karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı taraf bononun teminat senedi olduğunu ileri sürmektedir. Davalı taraf ise bononun davacı tarafa teslim edilen 60.000,00 TL karşı düzenlendiğini savunmaktadır.
HMK 201.maddesine göre; senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler 2.500,00 TL den az bir miktara ait olsa bile; tanıkla ispat olunamaz.
Kambiyo senetlerinden olan bono arkasındaki temel ilişkiden bağımsız, mücerret borç ikrarı içeren senetlerden olup, ödeme vasıtasıdır. Senetle ispat kuralı gereği kambiyo senedinin bedelsiz olduğu iddiasının kesin delillerle ispat edilmesi gereklidir. HMK 201.maddesine göre; senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin kesin delille ispat edilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili kötü niyetine hükmedilmediğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür. Menfi tespit davasında alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi için takibin durması şart olup, takip durmadığından davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA
4-Davacı ve davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talepleri halinde ilgilisine İADESİNE,
6-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı ve davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.15/04/2022