Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/899 E. 2022/809 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/02/2022
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 13/05/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi. Başkanın inceleme raporu okundu.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
A-)İhtiyati Haciz Talebi :
İhtiyati haciz talep eden vekili dava dilekçesinde özetle “… müvekkili ile borçlu şirket arasında imzalanan sözleşmelere istinaden müvekkiline ait Güneş Enerji Santralinde üretilen elektriğe ilişkin olarak borçlu şirkete her ay fatura düzenlendiğini, düzenlenen bu faturanın Yekdem bedeli için olduğunu, borçlu şirket tarafından müvekkile ödenmesinin gerektiğini, müvekkili tarafından 12/01/2022 tanzim ve vade tarihli 163.779,72 TL ve 12/01/2022 tanzim ve vade tarihli 185.823,40 TL tutarlı faturaların karşı tarafa düzenlenerek gönderildiğini ancak ödenmediğini, müvekkilinin karşı taraftan faizsiz masrafsız 349.603,12 TL alacağı bulunduğunu, müvekkili şirketin lisanssız üretici olduğunu, Yekdem bedelinin bölgesindeki görevli tedarik şirketi olan karşı taraf kanalı ile tahsil ettiğini, buna göre, müvekkile ait Güneş Enerji Santralinde üretilen elektriğe ilişkin olarak karşı tarafa her ay fatura düzenlendiğini, borçlu şirket tarafından müvekkile ödenmesi gerektiğini, ancak davalı şirket tarafından faturalar düzenlenmesi ve kendisine gönderilmesi ve karşı taraf tarafından kabul edilmesi, kendisine Yekdem bedelinin ilgili kurum tarafından ödenmesine rağmen müvekkiline ödenmediğini, faturaların e- fatura olarak düzenlendiğini, düzenlendiği gün karşı tarafa ulaştığını, e- fatura sorgulama sayfasında her bir faturanın karşısında ” Ticari fatura eBA sisteminden kabul edildi” kaydının mevcut olduğunu, yine, aynı sistemden alınan çıktıda her bir faturanın karşısında “alıcı kabul etti,” “başarıyla tamamlandı” ibarelerinin yer aldığını, bu nedenlerle teminatsız ya da mahkememizin belirleyeceği teminat karşılığında faiz alacakları vs. fer’ileri saklı kalmak üzere, alacak aslı karşılığında borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslar nezdindeki hak ve alacakları üzerine İhtiyati haciz konulmasına, yargılama giderlerinin de karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini …” talep ve dava etmiştir.
B-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :
İlk Derece Mahkemesi tarafından “… ihtiyati haciz talep dilekçesi ekinde e-fatura örnekleri ile taraflar arasında imzalanan eğitim hizmet sözleşmesi sureti, mail ve cari hesap mutabakatına dair belgeler sunulmuş ise de; dilekçe ekinde sunulan belgelerin İİK’nun 68/a maddesinde sayılan belgelerden olmadığı, bu nedenle alacağın muaccel olduğunun anlaşılamadığı, sözleşmede, talebe konu alacağa ilişkin hüküm bulunmadığı, mail ve cari hesaba ilişkin sunulan belgelerde karşı taraf, borçlunun imzasının bulunmadığı, ayrıca borçlu tarafın mal kaçırma ihtimaline ilişkin olarak net ve somut bilginin dosyaya sunulmadığı, ihtiyati haczin yasal şartları için yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ihtiyati haciz talebinin reddine …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Kararı ihtiyati haciz talep eden yan istinaf etmiş olup dilekçesinde özetle “… tarafların her ikisi de tacir olup, e- fatura sistemine tabilerdir. Taraflar arasındaki faturalar e- fatura olarak düzenlenmekle, düzenlendiği gün karşı tarafa ulaşmaktadır. Talep dilekçemiz ekinde sunduğumuz e- fatura sorgulama sayfasında her bir faturanın karşısında ” Ticari fatura eBA sisteminden kabul edildi” kaydı mevcuttur. Yine, aynı sistemden alınan çıktıda her bir faturanın karşısında “alıcı kabul etti,” “Başarıyla tamamlandı” ibareleri yer almaktadır. Faturalar borçlu tarafından reddedilerek iade edilme hakkı var iken alacak mevcut olduğu için kabul edilmiştir. E- fatura sistemi üzerinden yapılan işlemlerde borçlu imzası aranması mümkün değildir. Bu hali ile, faturaların karşı tarafça onaylandığı aşikar olup, bu yöndeki gerekçenin dayanaksız olduğunun kabulü gerekmektedir. Mahkemenin diğer bir gerekçesi de sunulan belgelerin 68/a maddesinde sayılan belgelerden olmadığı, buna bağlı olarak alacağın muaccel olmadığı ve diğeri de borçlunun mal kaçırma ihtimalinin net ve somut olarak dosyaya sunulmadığıdır. Yasada İİK 68/a maddesinde sayılan belgeler dışındaki belgelere ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğinden bahsedilmemektedir. Ayrıca, alacağın varlığının yaklaşık ispatı yeterlidir. mahkemece yasada aranmayan şartlar aranmaktadır. ..” denilerek kararın kaldırılması ve ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :
Talep; ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Fatura düzenleyenin imzasını taşıyan bir tür yazılı belgedir. Senet niteliğinde olup olmadığı tartışmalıdır. Çünkü bir belgenin senet olarak nitelendirilebilmesi için borç altına giren kişinin imzasının bulunması, bir borç ikrarı taşıması gereklidir. Oysa faturalarla bir başkası aleyhine borç yaratılmış olmaktadır.
Faturaya itiraz edilmemesi sonucu kabul edilmiş sayılan fatura içeriğinden ne anlaşılması gerektiği hususu, Yargıtay kararlarıyla belirlenmiştir. Faturaya itiraz etmeyen kişi, öncelikle faturada yer alan miktara ilişkin hususları kabul etmiş sayılmaktadır. Faturada sadece sözleşmenin ifası aşamasına dair yer alması olağan sayılan satılan malın cinsi veya yapılan işin adedi, türü, bedeli gibi hususların var olduğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla faturaya itiraz edilmemesiyle kabul edilmiş sayılan içerik bunlarla sınırlıdır.
Faturaya itiraz etmeyen kişi, bu hususların dışında faturada belirtilen malı teslim aldığını, hizmetten yararlandığını ya da işin yapıldığını da kabul etmiş olmaz. Bu durumda, malın teslim edildiğini veya hizmetin görüldüğünü ispat etmek faturayı düzenleyen tacire düşmektedir. Bu konunun ispatı ise sevk irsaliyesi, irsaliyeli fatura, teslim makbuzu, BA-BS formlarıyla mümkündür. Ayrıca faturaya, fatura bedelinin geç ödenmesi halinde ödenecek vade farkı kaydının konulmuş olması halinde bu kayıtları da kabul etmiş sayılmayacaktır. Çünkü sözleşmenin kuruluş sırasında kararlaştırılmamışken, sözleşmenin ifasına dair hususlarda değişiklik yapan ve karşı tarafın durumunu ağırlaştıran hususlar sonradan faturaya dahil edilse dahi, faturanın zorunlu ve olağan içeriğinden sayılmazlar. Ancak, faturayı teslim alan muhatap faturayı kendi ticari defterlerine kaydetmişse bu durum malın alındığına veya hizmetin görüldüğüne karine teşkil eder. Bu karinenin aksini ispat faturayı alan kişiye düşmektedir. İtiraza uğramayan ve ticari defterlere işlenmiş bir fatura bedelinin ödenmesinden kaçınılamaz. Eğer ki fatura alıcının ticari defterlerine işlenmiş değilse,satıcı alacak iddiasını diğer delillerie ispat etmelidir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 2001/ 1 Esas sayılı dosyasında işaret ettiği üzere “…………… fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur. Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK.nun 23/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK.nun 23. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir. Bunun doğal sonucu olarak ta; esnafın gönderdiği faturaya itiraz olunmaması fatura içeriğini kabul etme sonucunu doğurmaz.
TTK.nun 23. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, faturanın özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Salt fatura düzenlenmiş olması alacağın varlık ve miktarına kesin olarak delil kabul edilemeyecektir.
E-mail yazışmaları incelendiğinde tarafların mutabık kaldıkları fatura tutarları arasında farklılıklar bulunmakta olup, ödemenin yönetmeliğin 25. maddesine göre yapılacağı da beyan edilmiş olmakla, faturanın fatura düzenleme tarihinde muaccel olduğu hususu da anlaşılamamaktadır.
İhtiyati haciz için alacağın muaccel olması ön koşul olup, bu noktada yaklaşık ispat bulunmamakla ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile
1-İhtiyati haciz talep eden tarafın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE
2-İstinaf eden taraftan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alınmış olmakla ayrıca alınmasına YER OLMADIĞINA
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin KENDİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA
4-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA
5-İstinaf incelemesi için yatırılan ve artan istinaf gider avansının yatıranına İlk derece mahkemesince İADE EDİLMESİNE
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/05/2022 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.