Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/888 E. 2022/694 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/01/2022
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 15/04/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinde … Tekstil A.Ş nin iflasına karar verildiğini, Denizli 4. İcra iflas Müdürlüğü’nün … iflas sayılı dosyası üzerinden iflas tasfiye işlemlerinin başladığını, şüpheli …’nun iflas tarihinden sonra Müflis şirket ile benzer bir ünvana sahip Amerika da bir şirket kurduğunu, firmanın yurt dışından alacaklı olduğu firmalardan olan 120.664,80 TL alacağa bu yeni açtığı şirketin hesabına yatırdığını, dolayısıyla iflas masasına girmesi gereken müflis şirkete ait paraları hileli muamelelerle cebri icra işlemlerinden kaçırarak kendi tasarrufuna dahil ettiğinin anlaşıldığını ileri sürerek, davalının Denizli 2. İcra müdürlüğünün … e.sayılı takip dosyasındaki itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin aleyhine Denizli 2. İcra Müdürlüğü’nce takip başlattığını, müvekkilinin de yasal süreler içerisinde takibe itiraz ettiğini, davanın müvekkiline değil şirkete yönetilmesi gerektiğini, yurt dışındaki şirketlerin gerek kendi ülkelerinde gerek ise Türk Ticaret Kanuna göre tacir olduğunu, davacının iddialarının yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın türüne göre davanın mutlak ticari dava olduğu, mahkemenin davaya bakmakla görevli olduğu, 6102 sayılı Ticaret Kanunun 5. maddesiyle 01/01/2019 tarihinden itibaren arabuluculuğun dava şartı olarak düzenlendiği, davanın ise görevsiz mahkemede 25.06.2019 tarihinde açıldığı, dosya kapsamı itibariyle yapılan incelemede ise dava tarihinden önce davalı yönünden arabuluculuğa başvurulmadığı, görevsizlik kararı verildikten sonra da arabuluculuk tutanağının dosyaya ibraz edilmediği gerekçeleriyle arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanağının haksız fiil olduğunu, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu ve davanın arabuluculuğa tabi olmadığını istinaf sebepleri olarak belirtmiştir.
Dava, iflas idaresi tarafından eski yöneticiye karşı açılan sorumluluk davasıdır.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/3656-2020/2359 E-K sayılı kararında açıklandığı üzere eski yöneticiye karşı açılan sorumluluk davası Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesindeki “(1) Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”düzenlemesine göre; Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre mutlak ticari davalardan olup, eldeki davada arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olduğundan davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/04/2022