Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/869 E. 2022/776 K. 09.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/03/2022
DAVANIN KONUSU: Kıymetli Evrak İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 09/05/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, ….. Bankası … şubesine ait … seri numaralı … ile son bulan 10 adet koçan halindeki çek karnesini 24/01/2022 günü kaybettiğini, söz konusu çeklerin … numaralı çek dışında herhangi bir yerinde müvekkilinin imzası bulunmadığını, … numaralı çekte ise keşide yerine kendi el yazısı ile Antalya yazıldığını ve imza bölümünün imzalandığını, çeklerin müvekkilinin yedinde bulunduğu sırada kaybolduğunu, bulunduğunda ise tahsilatı mümkün olmadığını, müvekkilinin ya da başka birinin mağduriyetine neden olmaması öncelikle çekler hakkında ödeme yasağı verilmesini, akabinde de zayi nedeniyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, “… TTK’nun 651. maddesi gereğince; kıymetli evrakın zayi olduğu veya ziyanın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi senedin iptaline karar verilmesini isteyebilir. Aynı kanunun 652. maddesine göre de; kıymetli evrakı zayi eden kimse, iptal kararı alarak hakkını senetsiz olarak da ileri sürebilir veya yeni bir senet düzenlenmesini isteyebilir. Keşidecinin senet üzerinde ileri sürebileceği bir hakkı mevcut değildir. Kaldı ki, çek iptali davası hasımsız olup, dava sonunda verilecek iptal kararı çek hamili 3. kişileri bağlamaz. Çekin iptal kararından sonra takibe konu olması halinde de, keşidecinin yine menfi tespit davası açarak bu çekten dolayı borçlu olmadığını ispat etmesi gerekir. Ayrıca davacının talebinde belirtmiş olduğu boş ve imzasız olan çeklerin kambiyo senedi niteliğinde bulunmadıkları ve zayi belgesi verilebilecek nitelikte belgelerden olmadıkları anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, keşideci olan davacının iş bu iptal davasını açmakta hukuki yararının bulunmadığı, boş çek yapraklarının kambiyo senedi vasfında olmadıkları düşünce ve yargısına varılmış ve HMK’nun 114/h ve 115/1-2 maddelerindeki düzenlemeler dikkate alınmak suretiyle davanın aktif husumet yokluğuna dair dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçelerinde yalnız … seri numaralı çek için çek iptalinde bulunmuş olsalar da mahkemece tüm çekler üzerinden talepte bulundukları düşünülerek diğer 9 çekin boş ve imzasız olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiğini, fakat dava dilekçelerinde de belirttikleri üzere taleplerinin yalnızca keşide yeri doldurulmuş ve müvekkilinin imzası üzerinde var olan çekin iptaline ilişkin olduğunu, çekin kötü niyetli şahısların eline geçerek müvekkilinin mağduriyetine uğramasının söz konusu olabileceğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, kıymetli evrak iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 6102 sayılı TTK’nın 757/1 maddesine göre kıymetli evrakın iptalini ancak evrak üzerinde hak sahibi olan lehtar veya yetkili hamilin isteyebileceği, davacının çekin keşidecisi olduğunu da belirttiği hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığından yeninden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.09/05/2022