Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/631 E. 2022/613 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ALANYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/01/2022
DAVANIN KONUSU: Tazminat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 05/04/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 21/02/2019 tarihinde imzalanan soğuk hava deposu kira sözleşmesi ile … Mah. … No:… Serik/Antalya adresinde bulunan tapunun Antalya ili Serik ilçesi … Köyü … ada … parselde kayıtlı arsa vasfındaki gayrimenkulde inşa edilmiş olan soğuk hava deposu binasının zemin katındaki soğuk hava deposunda oda kiralandığını, müvekkili şirketin turizm sezonunda müşterilerinin talebini karşılamak için soğuk hava deposu odasında balık ve et ürünlerini stokladığını, davalıya ait soğuk hava deposunda toplam 40 oda bulunduğunu, bu soğuk hava depolarının çeşitli firmalara sözleşme ile kiraya verildiğini, kiraya verene ait yukarıdaki adreste bulunan soğuk hava deposunda müvekkili şirketin hiçbir şekilde kusuru bulunmaksızın 29/06/2020 tarihinde yangın çıktığını, çıkan yangında müvekkili şirket tarafından dondurulmuş olan muhafaza edilen toplamda 5.490.800,39 TL değerinde ürünün yangın nedeniyle tamamen yandığını, müvekkili şirketin zararının giderilmesi için davalıya ihtar gönderildiğini, davalı tarafça zararın giderilmediğini beyanla öncelikle teminatsız, bu talepleri kabul edilmez ise takdir edilecek teminat karşılığı davalıya ait menkul ve gayrimenkul malları ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının dava konusu 5.490.800,39 TL’ yi karşılayacak miktar için cebri icra ile satışını da önlemek üzere ihtiyaten haczine karar verilmesini, şimdilik müvekkili şirketin maddi zararı olan 5.490.800,39 TL’ nin 29/06/2020 olay tarihinden itibaren işleyecek ticari alacaklarda uygulanan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kira işleminden önce aday kiracıların tesise gelerek gerekli inceleme ve araştırmayı yaptığını, gezdiğini, ve bundan sonra kiraladığını, zaten kiracı olanların hepsinin tacir sıfatına haiz kişiler olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin kira sözleşmesine ilişkin olduğunu, somut olayda müvekkilinin sadece soğuk hava tesisindeki odanın kiralanması işi yapmakta olduğunu ve zararın ve sorumluluğun kendisine ait olmak üzere herhangi bir saklama-ardiye hizmeti vermediğini, davada görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğunu, mahkemenin görevsiz olduğunu, müvekkilinin tesisinde yangın uyarı-söndürme sistemi bulunmadığını bilerek ve buna rağmen isteyerek kısaca bu tehlikeyi göze alarak kiralama yapan kiracının bu tehlikeden kaynaklı zarardan dolayı müvekkilinden tazminat talep etme hakkı bulunmadığını beyanla öncelikle davanın yangın ve zarardan asıl-tek kusurlu ve sorumlu olan … A.Ş’ ne ihbarını, görevsizlik itirazları doğrultusunda eldeki davaya bakmakta görev yönünden yetkisiz olduğundan davanın görev usulden reddi ile görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesini, davanın esastan reddini, davacının eldeki davasında haksız ve kötü niyetli olmasından dolayı dava değerinin %20′ sinden az olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesince “görevsizlik” değil “gönderme” kararı verilmiştir. Başka bir ifade ile Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 22. maddesinde belirtilen şekilde görev uyuşmazlığı doğmadığından merci tayini yolunda bir karar verilmeksizin dava dilekçesinin görev yönünden reddine mahkememizin görevsizliğine kararı verilmesi gerekmiştir. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderine o mahkemece bakılacağından, bu konuda karar vermek görevli mahkemeye bırakılmıştır. Görevsizlik, yetkisizlik ve gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise; talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderini ödemeye mahkum edileceğinden davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince usulden reddine ” karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; İlk derece mahkemesinin ihtisas mahkemesi olarak kurulup bundaki amacın hakka ve adalete hızlı ve doğru şekilde ulaşılmasını sağlamak olduğunu, artık genel mahkemelerin davaya bakma yetki ve görevlerinin kendiliğinden son bulduğunu, bu sebeple tamamen ticari bir dava olan eldeki davaya ihtisas mahkemesince bakılması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, vedia sözleşmesi gereğince uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Öncelikle; davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile bakan Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında bir görev uyuşmazlığı bulunmadığı; zira Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının teknik anlamda ve HMK daki dava şartı olarak düzenlenmiş görevsizlik kararı niteliğinde olmadığı, karar niteliğinin “ devir” “ gönderme” niteliğinde bulunduğu kabul edilmelidir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi uyarınca mahkemelerin görevi ancak yasa ile belirlenebilir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir.
Anayasa’nın 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Tabii hakim ilkesi gereği yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi belirlenmiş olan mahkemede görülmesi gereklidir.
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul Genel Kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılacaktır.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesinin görev açısından verdiği karar yerinde olup, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli harç peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince kesin olarak karar verildi. 05/04/2022