Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/493 E. 2022/503 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 13/12/2021
DAVANIN KONUSU : Alacak
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 24/03/2022
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin Antalya Ticaret Sicil Mdürlüğü’nün … nolu şirketinin 1/5 hissedarı olduğunu, müvekkil şirketin kurulduğu tarih olan 18.07.1995 tarihinden itibaren şirkette ortak olduğunu, şirketin sermayesinin 04.05.2018 tarihinde beher ortak açısından 1.000.000 TL olmak üzere 5.000.000 TL ye çıkarıldığını ve 12.08.2020 tarihinde ise 10.000.000 TL ye çıkarıldığını, bu sermayenin 5.000.000 TL si ödenmiş sermaye olduğunu, şirketin yönetiminin 2014 yılında münferiden …’na verildiğini, yönetim Kurulu başkanı …’nun şirketin kasasını kendi kasası gibi kullanarak şirketin parası ile kendi adına araç ve taşınmalar aldığını, şirketin bugüne kadar hiç kar payı ödemediğini, şriket yetkilisinin ortaklarına karşı hesap vermediğini, ileri sürerek davacının davalı şirketten ayrılma akçesi karşılığından çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Davacı taraf dava dilekçesinde müvekkili şirketin kurucu ortağı olduğunu iddia ettiğini, bu iddiası kesinlikle doğru olmadığını, Müvekkili şirket 1995 yılında kurulduğunu, kurucu ortaklar arasında davacı tarafın bulunmadığını, kurucu şirket ortaklarının …, …, …, … ve müvekkili … olduğunu, 2014 yılından öncede sonrada şirket müdürünün müvekkil … olduğunu, … şirketin kurucu ortaklarından olduğu için şirket adına münferiden yetkili olan kişi olduğunu, … plakalı aracın alımı ile şirketin herhangi bir alakası olmadığını, …’nun şahsına ait olan bir araç olduğunu, eski aracını satıp … plakalı bu aracı aldığını, asıl davacı tarafın şirket ortağı olduğu yıllarda 3. kişilerden satın alınmış olan arsalar bulunduğunu, arsaların davacı ve eşi adına alındığını, ayrılmak akçesi tespit edilirken davacının şirkete olan 330.000,00 TL borcunun mahsup edilmesi gerektiğini, şirketin sermayesi 12.08.2020 tarihinde 5.000.000,00 TL’den 10.000.000,00 TL’ye çıkartıldığını, sermayenin bu artırımının bir kısmının şirketin kar payından karşılanmış olup, kalan kısmı ortaklarca ödenmesi gerektiğini, şirkete ait tüm bilanço hesapları ve defterleri incelendiği vakit davacı yanın bu sermaye artırımında şirket tarafından davacı adına yatırılan kar payı dışında şirkete sermaye artırım payından kaynaklı ödemesi gereken 575.000,00 TL borcu bulunduğunu, bugüne kadar bu ödeme davacı yanca yapılmadığını, açılı bulunan davayı tüm ferileri ile birlikte kabul etmemek ile beraber davacı yanın ayrılık akçesinin belirlenmesi hususunda davacının ödemesi gereken sermaye artırım borcunun mahsup edilmesi gerektiğini, savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin … esas, … Karar sayılı ilamı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin .. esas, … Karar sayılı ilamından belirtilen doktrin görüşleri, ulusal ve uluslararası mahkeme kararları, yargılamaya ilişkin temel ilkeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 sayılı kararında 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaları da kapsar şekilde bir düzenleme yapılmadığı, kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren açılan davaları kapsadığı, gerekçeleri ile Elmalı Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) verilen kararın yerinde olmadığından görevsizlik karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın ticari dava olduğunu, Elmalı Asliye Ticaret Mahkemesi Antalya 2. Aliye Ticaret Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı çıktığını, görevli mahkemenin istinaf mahkemesince belirlenmesi gerektiğini, istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, haklı sebeplerle şirkten çıkma istemine ilişkindir.
Dosya incelenmesinde davanın Elmalı Asliye Hukuk mahkemesinde açıldığı, Elmalı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görülmekte iken HAkimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli 608 numaralı kararına istinaden dava dosyasının Antalya Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, Antalya Asliye Ticaret Mahkemesince de görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi uyarınca mahkemelerin görevi ancak yasa ile belirlenebilir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir.
Anayasa’nın 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Tabii hakim ilkesi gereği yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi belirlenmiş olan mahkemede görülmesi gereklidir.
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul Genel Kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılacaktır.
Yukarıdan beri gösterilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar çerçevesinde davaya bakmakla görevli mahkemenin Elmalı Asliye Hukuk(Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesi olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığından yeninden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 24/03/2022

….