Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/489 E. 2022/740 K. 29.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/12/2019
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 04/05/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Başkanın inceleme raporu okundu:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle “…davacının … Turizm İnşaat Kuyumculuk San. Ve Tic. Aş ‘nin …’dan intikal eden pay hariç 500 payına sahip hissedarı olduğunu, şirketin en son genel kurul toplantısının 04/02/2010 tarihinde yapıldığını, bu genel kurulda …’ın yönetim kurulu başkanlığına … ve …’ın şirket yönetim kurulu üyeliğine seçildiklerini, aynı zamanda …’ın şirketi resmi dairelerde, bankalarda, kamu kurum ve kuruluşlarında, tapuda vb. Her türlü işlemleri yapmak üzere şirketin ünvanı ve kaşesi altında temsil ve ilzam etmek üzere yetkili kılındığını, davacının babası şirketin yönetim kurulu başkanı olan ve şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili …’ın 25/06/2011 tarihinde vefat ettiğini, bu tarihten itibaren şirket genel kurulunun toplanamadığını, davacının babası …’ın vefatından sonra kardeşi ve yönetim kurulu üyesi olan …’a şirketin toplanması konusunda 05/11/2013 tarihinde ihtarname çekildiğini, ihtarnameyi red ettiklerini, şirketin genel kurul toplantısının yapılamamasından dolayı şirketi zarara uğrattıklarını, … Turizm İnş. Kuy. San. ve Tic. A.Ş. ‘ye ait Antalya’nın en güzide yeri olan … Sahilinde bir taşınmaz bulunduğunu, şirket genel kurulu toplanamadığından şirkete ait taşınmaz ruhsat süresinin dolduğunu ve ruhsat yenilenmediği için şirketin zarara uğradığını, bu zarardan şirket yönetim kurulu üyesi …’ın sorumluğu olduğunu beyanla … Turizm İnşaat Kuyumculuk San ve Tic A.Ş.’nin 6102 sayılı kanunda gösterilen şekillerde şirketin tasfiyesini, … kullanımında olan … plakalı aracın atanacak yetkiliye ivedi olarak teslimine karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava dosyasında;
Davacı … vekili tarafından Antalya 3.Asliye Ticaret Mahkemesine verilen dava dilekçesinde özetle; “…davacının … Tur…Aş.’nin …’dan intikal eden pay hariç 500 paya sahibi hissedarı olduğu, şirketin en son genel kurul toplantısının 04/02/2010 tarihinde yapıldığı, genel kurulda … , … ve …’ın yönetim kuruluna seçildikleri, yönetim kurulunun kendi arasında yaptığı görev dağılımında yönetim kurulu başkanlığına …’ın seçildiğini, …’ın aynı zamanda şirketin resmi dairelerde, bankalarda kamu kurum ve kuruluşlarda, tapuda, ahzu kabza ve her türlü işlemi yapmak üzere şirketin unvanı ve kaşesi altında temsil ve ilzam etmek üzere yetkili kılındığını, yönetim kurulu başkanlığına seçilen ve şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili kılınan …’ın diğer yönetim kurulu üyeleri olan … ile davalı …’ın babası olduğunu, …’ın 05/06/2011 tarihinde vefat ettiğini, geride kalan iki yönetim kurulu üyesi kardeşlerin miras nedeniyle aralarında çıkan ihtilaflar sonucu mahkemeye intikal etmiş davalar bulunduğunu, …’dan boşalan yönetim kurulu üyeliğine Mülga TTK’nın 315. Yeni TTK’nın 363/1. Maddeleri uyarınca geçici yönetim kurulu üyesi seçemedikleri gibi, bir araya gelerek şirket genel kurulunu toplantıya çağırıp, yeni yönetim kurulunun da seçilmesini sağlayamadıklarını, esasen yönetim kurulu üyelerinin yasal 3 yıllık sürelerinin dolduğunu, şirketin 5 yıldır genel kurul toplantısı yapamadığını, şirketin yönetimsiz kaldığını, TMK’nın 427/4. Maddesinde bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yollardan sağlanamamışsa kayyum atanmasının öngörüldüğünü, şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulu başkanının vefat etmiş olması, boşalan yönetim kurulu üyeliğinin tamamlanmaması, mevcut yönetim kurulu üyelerinin sürelerinin dolmuş olması, süresi dolan yönetim kurulu üyelerinin bir araya gelerek şirket genel kurulunu toplantıya çağırmamaları, bu nedenle yeni yönetim kurulunun seçilememesi, dolayısıyla şirketin yönetim organından yoksun kalmış olması nedeniyle şirkete kayyum tayin edilmesini, şirkete öncelikle kayyum olarak davacının atanmasını, mahkemece bunun uygun görülmemesi halinde ehil bir kişinin belirtilen görevleri yapmak üzere şirkete kayyum olarak atanmasını” talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :
Davalı … vekili Antalya 3.Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; “…açılan davanın kötüniyetli ve yersiz olduğunu, davalınında ortağı olduğu … Tur…A.Ş.’nin genel kurul toplantısının en son 04/02/2010 tarihinde yapıldığını, şirket yönetim kurulu başkanlığına …’ın seçildiğini, …’ın başkan yardımcısı, …’ın ise yönetim kurulu üyesi seçildiğini, ancak 25/06/2011 tarihinde şirketin en büyük hissedarı ve yönetim kurulu başkanı …’ın vefat ettiğini, bu tarihten beri süre gelen …’ın uzlaşmaz tutum ve davranışları yüzünden şirket genel kurul toplantısının yapılamadığını, toplantı yapılamadığı gibi davacı tarafın uzlaşmaz tutum sergileyip kardeşine ve annesine birçok dava açtığını, tüm bu olumsuzluklara rağmen davalının şirketin toplanması ve özellikle şirket adına olan arsadaki otel ruhsatının ölmemesi için 05/11/2013 tarihli Antlaya 16. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile şirketin genel kurul toplantısının yapılması çağrısında bulunduğunu, ancak …’ın ihtarı dikkate almadığını, ayrıca Antalya 2.Noterliği’nin 13/11/2013 tarih … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde davalı hakkında haksız ve hukuksuz bir çağrı yaptığı gerekçesiyle talebin kabul edilmediğini, bu nedenle şirkete ait otel arsasının alındığını, otel ruhsatı 5 yıl geçmekle geri dönülemez olduğunu, şirket adına kayıtlı bulunan … plakalı aracı davacının haksız ve usulsüz yere özel hayatında kullandığını, şirkete bu haliyle de zarar verdiğini, davacının uzlaşmaz tutumundan dolayı miras nedeniyle ihtilaf baş gösterdiğini ve mahkemeye intikal etmiş davalar bulunduğundan şirketin fiilen ve hukuken toplanma olasılığının bulunduğunu, bu şekilde ortaklığın sürdürülmesinin fiilen ve hukuken mümkün olmadığını, bu aşamadan sonra davacının şirkete kayyum atanmasına muvafakatinin olmadığını, bu konuda bilgi birikimi ve vasfı bulunmadığını belirterek, davacı tarafın talebinin reddine karar verilmesini…” talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :
İlk Derece Mahkemesi tarafından “… tüm dosya kapsamından; … mirasçısı olan ortaklar arasındaki görüş ayrılıkları miras paylaşımı nedeniyle çıkan anlaşmazlıklara dayalı çok sayıda davanın açılmış olması gibi nedenlerle ortakların bir araya gelmesinin mümkün olmadığı, genel kurulun yapılamayacağı, bu haliyle haklı sebebin davacı yönünden gerçekleştiği sonucuna varıldığı, TTK’nın 531. maddesinde Hakime takdir hakkı tanıyan, fesih yerine çıkma veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebileceği düzenlenmiştir. Öncelikle bu hükmün dahi uygulanabilmesi için, haklı nedenin varlığının şart olması gerekir. Somut olayda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davacı yönünden haklı haklı nedenlerin varlığının kabulü gerekmiştir. birleşen dava dosyasında diğer şirket ortağı olan asli müdahil …’ın şirketin varlığını sürdürmesini temin amaçlı genel kurulu toplantıya çağırmak ve yönetim kurulunu oluşturmak için kayyım atanmasını talep etmekle şirketin varlığını sürdürme amacında olduğunun kabulü gerektiği, davacı vekili tarafından yargılama sırasında çıkma talebinde bulunulmuş ve çıkma payının ödenmesi talep edilmiş olmakla şirketin feshi yerine davacının şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin çözümün somut olaya uygulanması gerektiği kabul edilerek Mahkememizce istinaf kararında belirtildiği şekilde şirketin aktif ve pasiflerinin karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin tespitine yönelik keşif icra edilerek çıkma akçesi hesaplattırılmış, davacının Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı … ortaklığından çıkmasına, şirketin rayiç değerlerine göre hesaplanan davacı hissesine isabet eden çıkma akçesinin davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine, davacının hisselerinin şirket üzerinde bırakılmasına…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı-birleşen dosyada davalı … vekili; …’ın vefatından sonra diğer yönetim kurulu üyesi ve davacının da kardeşi olan …’ın uzlaşmaz bir tutum içerisine girdiği, şirketin genel kurulunun toplanmasına ve yeni yönetim kurulu oluşturulmasına engel olduğunu, bu nedenle şirketin faaliyetinin aksadığı, otel inşaatının ruhsatının iptal olduğunu, şirketin faaliyet konusunun gerçekleşmesi imkanının ortadan kalktığını, …’ın babası ve şirketin yönetim kurulu başkanından kalan tüm mal varlığına karşı davalar açmaya başladığını, taraflar arasında ceza davaları da dahil olmak üzere 20-25 adet davanın görülmekte olduğunu, terekeye dahil taşınmazlar ile ilgili ecrimisil talep ettiğini, yeminli mali müşavire ihtarname göndererek şirkete ait beyannamelerin verilmesini engellediğini, bu hali ile şirketin diğer ortağının tutum ve davranışları sonucunda şirket ortaklığının sürdürülmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasındaki şirketin fesih talebi ile ilgili davanın reddine ilişkin kararının kaldırılması ile şirketin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMEMİZ KARAR İLAMI:
Kararın istinafı üzerine mahkememizce … Esas ve … Karar nolu karar ile “…TTK’nın 531. maddesinin olaya uygulanabilmesi için, haklı neden kavramının öncelikle tespiti şart olup; Yasada haklı nedenler açıkça belirtilmemiş ise de, ortaklık anlayışını ortadan kaldıran, bireysel çıkarlara yönelen, ortaklar arasında kişisel ve grupsal çıkarların ön plana çıktığı ve ortaklık amacının gerçekleşmesi olanağının bulunmadığı durumların varlığı halinde haklı nedenlerin oluştuğunun kabulü gerekir.
Ancak, davacı ortağın/ortakların, haklı nedenlerin ortaya çıkmasında kendilerinin eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması, diğer bir anlatımla çıkmaya dayanak gösterilen haklı nedenlerin kendisinden kaynaklanmayan nedenler olduğunun kanıtlanması gerekir. “Hiç kimse kendi eylem ve işlemlerine dayanarak kendi lehine sonuç çıkaramaz.” ilkesi de bunu gerektirmektedir. Bu anlamda ayrıca, davacı tarafın somut olmayan ya da ticari hayatla ilgisiz bir takım sebeplerden dolayı, şirketten uzaklaşması, günlük hayattaki deyimle şirketten soğuması gibi kavramların da haklı neden olarak kabul edilmeyeceği açıkça anlaşılmaktadır.
Somut olayda, tüm dosya kapsamından; ortaklar arasındaki görüş farklılıkları, miras paylaşımı nedeniyle çıkan uyuşmazlıklar, taraflar arasında çok sayıda davanın açılmış olması gibi nedenlerle ortakların bir araya gelmesinin mümkün görülmediği, genel kurulun yapılamayacağı, bu haliyle davacının fesih ve tasfiye istemi yönünden haklı sebebin gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.
TTK’nın 531. maddesinde Hakime takdir hakkı tanıyan, fesih yerine çıkma veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebileceği düzenlenmiştir. Öncelikle bu hükmün dahi uygulanabilmesi için, haklı nedenin varlığının şart olması gerekir. Somut olayda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davacı yönünden haklı nedenlerin varlığının kabulü gerekir. Ancak, birleşen dosyada diğer şirket ortağının şirketin varlığını sürdürmesini temin amaçlı genel kurulu toplantıya çağırmak ve yönetim kurulunu oluşturmak için kayyım atanmasını talep etmekle şirketin varlığını sürdürme amacında olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece 6102 Sayılı TTK’nın 531. maddesi uyarınca şirketin feshi yerine davacı pay sahibine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahibinin şirketten çıkarılmasına karar verilebileceği gözetilerek, davacının çıkma isteğinin olup olmadığı yönünden beyanının alınması, sonucuna göre çıkma payının belirlenmesi için şirket kayıtlarının incelenmesi, şirketin hak ve borçları, demirbaşları, taşınır ve taşınmaz mal varlığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece Yasanın bu hükmü değerlendirilmeksizin davacının fesih talebinin reddi ile şirkete kayyım atanmasına karar verilmesinin hatalı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. ..” denilerek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNDE KALDIRMA SONRASI YAPILAN YARGILAMA:
Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından; … Esas ve … Karar sayılı karar ile (birleşen dosyanın kesinleşmiş olması nazara alınarak) ana davada Davanın KABULÜNE; Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı … ortaklarından davacı …’ın ortaklıktan ÇIKMASINA, Şirketin rayiç değerlerine göre hesaplanan davacı hissesine isabet eden 9.765.770,20 TL çıkma akçesinin davalı şirketten tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, Davacının hisselerinin şirket üzerinde BIRAKILMASINA, Karardan bir örneğinin Ticaret Sicil Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE karar verilmiştir.
İstinaf üzerine:
Davalı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine dair … Esas … Karar sayılı karar ilamı ile verilen karar davalı yanca temyiz edilmiş ancak adli yardım talebin reddi nedeni ile harç ikmali aşamasında iken Davacı yanca davadan feragat edilmiş olması nedeni ile ek karar ile “…Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, alınması gerekli olan 59,30 TL harcın peşin olarak alınan 27,70 TL harç ile tamamlanarak alınan 166.747,24 TL harçlardan mahsubu ile bakiye 166.715,64 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, Yapılan yargılama masraflarının davacı üzerinde BIRAKILMASINA, Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereğince 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştikten sonra istek aranmaksızın taraflara İADESİNE dair karar verilmiş ve karar davalı yana 09.01.2022 tarihinde tebliğ edilmiş ve yasal sürede vekalet ücretinin hatalı hesaplandığından bahisle istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :
Dava;şirketten ayrılma payının tahsili istemine ilişkindir.
İstinaf edilen husus ek kararda hesap edilen ücreti vekalet in doğru hesaplanıp hesaplanmadığı noktasındadır.
İstinaf edilen husus sadece ücreti vekalet hesabına ilişkin olup, açıklanan nedenle istinaf incelemesi bu konu ile sınırlı yapılmış olup, davanın yargılama giderine ilişkin bu hususta yapılacak isbtinaf başvurusu maktu harca tabi olup, harcın yasal sürede yatırılmış olduğu görülmektedir.
Davalı yanın vekille temsil edildiği ve feragatin yapıldığı zamana göre davalı yanın nisbi harca tabi dava değerine göre nisbi avukatlık ücretine hak kazanacak olması nedeni ile vekalet ücretinin hatalı hesaplandığı anlaşılmakla ek karara yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulününe ilk derece mahkemesi ek kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Davalı vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KABULÜNE
2-Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı 27/12/2021 tarihli ek kararının KALDIRILMASINA
3-İlk derece mahkemesine açılan asıl davada
a-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
b-Alınması gerekli olan 80,70 TL harcın peşin olarak alınan 27,70 TL harç ile tamamlanarak alınan 166.747,24 TL harçlardan mahsubu ile bakiye 166.662,64 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
c-Yapılan yargılama masraflarının davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
d-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereğince hesaplanan 186.282,70 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
e-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştikten sonra istek aranmaksızın taraflara İADESİNE,
İSTİNAF YARGILAMASINDA
4-Davalı tarafından yatırılan peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde İADE EDİLMESİNE
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderleri olan; başvuru harcı gideri 220,70 TL, istinaf dilekçesinin tebliği için yapılan 2 e-tebligat gideri 11,00 TL, dosyanın istinafa gidiş/dönüş giderleri için yapılan 68,40 TL ki toplam 300,10 TL istinaf yargılama giderinin davacı yandan alınıp davalı yana VERİLMESİNE
6-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA
7-İstinaf incelemesi için yatırılan ve artan istinaf gider avansının yatıranına İlk derece mahkemesince İADE EDİLMESİNE
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı şekilde 29/04/2022 tarihinde ve oybirliği ile karar verildi.