Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/408 E. 2022/548 K. 28.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/12/2021
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 28/03/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACILAR VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacı müvekkil şirket ile kefaleten ortağı gayri menkül maliki …’nün merkezi Denizli olmak üzere Türkiye’nin bir çok ilinde ağırlıklı olarak toplu yemek işi ile iştigal ettiklerini, davalı bankadan aldıkları müvekkilinin ortağı olduğu firmalarının lehine hayvancılık kredi sözleşmesi akdetmiş, karşılığında ortağın gayrimenküllerinin davalı banka tarafından ipotek edilmek üzere teminat olarak alındığını, davalı bankanın yükümlülüklerin yerine getirilmediğinden bahisle kredi hesabını kat ettiğini ve ihtarname keşide edildiğini, noter ihtarname ve eklerinin tebliğinin yasalara uygun yapılıp yapılmadığının, borcun muaccel hale gelip gelmediğinin tespiti gerektiğini belirterek Denizli 5. İcra Müdürlüğü’nün … Esas ile … Esas sayılı dosyasına dayanak teşkil eden banka ve firmalar arasında yapılan sözleşmelere kefaletten kaynaklı firma ortağı olarak verili gayrimenkül ipotekleri takip tarihi itibarı ile muaccel bir borçlarının bulunup bulunmaması muaccel olmayan borçtan sorumluluğunun, olup olmadığı ,dikkate alınarak müvekkillerin borçlu olup olmadıklarının veya hangi borçtan sorumlu olduklarının işlemler yapılmamış sayılması tespiti halinde borçların zaman aşımına uğrayıp uğramadığının tespitine, davalının arz edilen İİK ve Tebliğat Kanunu gerekliliğini yerine getirmeyerek kesinleşmediği tespiti halinde müvekkillere yapılan icra işlemlerinin geçersiz ve butlan olduğu ve hiç yapılmamış sayılmasından dolayı borçlarının zaman aşımından düşürülmesine ve davalılar aleyhine açtıkları belirsiz alacak kısmi eda külli tespiti davalarının kabulüne, davalıların dava konusu icra işlemleri ile ilgili muaccel olmayan borçlardan sorumluluğun tespitine, satılan gayrimenkullerin eski hale getirilmesi bu mümkün değil ise güncel değerinden tespiti ve tahsiline, kötüniyetle hareket ederek müvekkillerin ticari hayatlarına onarılmaz zararlar veren davalı bankaya maddi manevi tazminat hakları saklı tutulmak kaydı ile haksız icradan dolayı tespit edilecek alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; dava dilekçesindeki talepler göz önüne alındığında bu davaya bakmaya görevli mahkemenin İcra Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle görev itirazında bulunduklarını, davanın zaman aşımına uğradığını, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davanın usulden reddi gerektiğini davacı borcunun olmadığının tespiti dışında 6100 sayılı yasanın 106 maddesi gereğince tespit talebinde bulunduğunu, ancak bu talepte hukuki yararı bulunmadığını, hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacının ipotekli taşınmazla ilgili olarak da talepte bulunduğunu, taşınmazın satıldığını, taşınmaz satıldıktan sonra davacının açabileceği davanın 1 yıl içinde istirdat davası olduğunu, bu sürenin de çoktan geçtiğini, icra takibi öncesinde hesabın kat edilerek usulüne uygun olarak davacılara tebliğ edildiğini, icra takibine başlanabilmesi için hesap kat ihtarnamesinin tebliğ edilmesinin zorunlu şart olmadığını, hesap kat ihtarnamesinin tebliği hususunun sadece faizin işleyeceği tarih açısından önem taşıdığını, davacı tarafın borcu ödemek yerine çeşitli bahanelerle borçtan kurtulmaya çalıştığını, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, alacağın zamaşımına uğradı iddiasının geçerli olmadığını, Denizli 5.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının derdest olduğunu, Denizli 5.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile rehin açığı belgesi ile kapatıldığını, her alacakla ilgili ilamsız takip yapılabileceğini, davacının tüm taleplerinin haksız olduğunu, iş bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, icra dosyalarının incelenmesi suretiyle alacağın belirlenmesinin mümkün olduğunu, bu nedenle usule uygun açılmayan belirsiz alacak davasının reddi gerektiğini, iş bu dava menfi tespit davası olduğundan icra dosyalarındaki alacak rakamları üzerinden eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, harç yatırılmaksızın işin esasına girilemeyeceğini, bu nedenlerle görevsizlik kararı verilerek davanın görev yönünden reddine, davanın zaman aşımına uğramış olması nedeniyle reddine, iş bu davayı açmakta hukuki yarar bulunmadığından hukuki yarar yokluğundan reddine, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar yoktur davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, davanın reddine yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPERİ:
DAVACILAR VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE ; İlk derece mahkemesince görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tefrik kararının da hatalı olarak verildiğini, tefrik edilen dosyayla birleştirilerek bu davanın görülmesi gerektiğini, adil yargılanma ve hukuki dinlenme haklarının ihlal edildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DAVALI …… VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacılardan … İnşaatın tüzel kişiliğini kaybetmesi sebebiyle bu davacı yönünden öncelikle davanın husumet yokluğu sebebiyle ret kararı verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, davanın tefrik edilmesi sebebiyle her dava için dava değeri üzerinden harç yatırılması gerekirken tefrik edilen bu dava için davacılardan hiçbir harç alınmadan davanın esasına gidilmesinin yasaya aykırı olduğunu, davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verildiğini, bu nedenle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu yönde hüküm kurulmamasının yasaya aykırı olduğunu istinaf nedeni olarak ileri sürmüştür.
MAHKEMECE ;“Mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili ve HMK’nun 114 ve 115.madde uyarınca dava şartlarından olduğundan, öncelikle davaya bakmaya görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Görev, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir.Denizli 5. İcra Müdürlüğünün … ve … Esas sayılı dosyalarında icra takiplerinin kesinleşip kesinleşmediği, icra işlemlerinde geçersiz ve butlana tabi işlem bulunup bulunmadığının tespiti , takibin ve icra emrinin iptali istemine yönelik şikayet niteliğinde olmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine “ şeklinde karar vermiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava ; menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın görevsizlik sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK`nin 33 üncü maddesi “Hâkim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hâkime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacı taraf dava dilekçesinde Denizli 5. İcra Müdürlüğünün … – … E. Sayılı dosyaları kapsamında başlatılan takipler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiş olup bu talebine gerekçe olarak da takip tarihi itibariyle müvekkilleri hakkında muaccel bir borcun bulunmadığını, hesap kat ihtarlarının usulsüz olduğunu, takip şartlarının gerçekleşmediğini göstermiş ise de ilk derece mahkemesince icra dosyaları kapsamında icra takiplerinin kesinleşip kesinleşmediği, icra işlemlerinde geçersiz ve butlana tabi işlem bulunup bulunmadığı tespiti talebi yönünden davanın tefriki ile görevsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.
İİK 150/ı maddesi uyarınca usulüne uygun bir icra takibinin bulunmadığı kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğine ilişkin takip hukukuna ilişkin şikayetler yasal süresi içerisinde İcra Hukuk Mahkemesine yapılması gereken şikayetler niteliğinde olup bu şikayetler üzerine İcra Hukuk Mahkemesinin takip hukukuna ilişkin vereceği kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği gibi davacıların menfi tespit ve istirdat istemlerine de bir etkisi olmayacaktır. Mahkemece, davacıların talepleri doğru nitelendirilerek davacılar hakkında usulüne uygun bir icra takibi yapılıp yapılmadığı bu icra takipleri nedeniyle borçlu olup olmadıkları ve varsa fazla ödemeleri istirdat talep edip edemeyecekleri değerlendirilmeden Ticaret Mahkemesinin değerlendirmesi gereken konularda talebi bölüp tefrik kararı ile görevsizlik kararı vermesi hatalı olmuş olup davacılar vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin davacılardan ….. inşaatın tüzel kişiliğini kaybettiğini ve görevsizlik nedeniyle red kararı verilmesi yönündeki istinaf taleplerinin, davacılar vekilinin şirketin ticaret sicilinin sicil kaydının devam ettiğine ilişkin istinaf dilekçesindeki ekinde sunduğu kayıt ile yasa gereği görevsizlik kararı verilmesi durumunda yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, tefrik edilen dosya için harç alınması gerektiği yönündeki iddiasının ise yerinde olduğu, ancak dosyanın tefrik edilmesinin yerinde olmaması sebebiyle bu istinaf sebebinin de kabul edilmesinin mümkün olmadığı görülmekle davalı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince yapılacak iş ; eldeki davanın tefrik edilen dosya ile birleştirilerek davacının taleplerinin dava dilekçesindeki neticeyi talebe göre değerlendirilip, menfi tespit ve istirdat istemleri konusunda karar verilmesinden ibarettir.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 29/12/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
4-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİne GÖNDERİLMESİNE,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 80,70 TL maktu istinaf karar harcının davacılara iadesine,
6-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate alınmasına,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 80,70 TL maktu istinaf karar harcından başka harç alınmasına yer olmadığına,
9-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
10-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
12-Davacılar tarafından istinaf incelemesi için yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı,16,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 237,20 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
13-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgililere iadesine,
14-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a maddesince kesin olarak karar verildi. 28/03/2022