Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/3024 E. 2023/258 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 11/10/2022
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 14/02/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle: davalı ile müvekkilinin öncesinde dava konusu şirketin ortağı ve yetkilileri olduklarını, bu şirketin hisselerinin %60 ının davalıya ait oldu- ğunu, müvekkilinin davalı ile birlikte yetkilisi olduğu şirket ile dava dışı … AŞ isimli şirket arasında imzalanan 22.10.2018 tarihli “mermer çıkarma işi sözleşmesi” uyarınca çıkarılan mermeri ortağı oldukları şirket aracılığı ile ihraç etmeye başladıklarını, alıcı firma- nın davalıya ait …’da faaliyette bulunan bir firma olduğu, bu firmaya piyasa şartlarına göre ton başına 400 USD olan dolomit türü mermerin ton başına 165 USD ye satıldığını böy- lece hissedarı oldukları … Ltd.Şti’nin davalı tarafından zarara uğratıldığını;
Davalı tarafın isteği doğrultusunda 17.10.2019 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında da yapılan usul ve yazım hatalarına rağmen davalının çoğunluk hisseye sahip olması sebebiyle müvekkilinin şirketi temsil yetkisine son verilerek şirkete tek yetkili müdür olarak davalının atandığını, söz konusu şirkete ait yaklaşık değeri 500.000- USD olan araç ve teçhizat bulunduğunu, dava konusu şirketi tek başına temsil yetkisi bulunan davalının müvek- kilini zarara uğratabilecek yetkiyi kazandığını belirterek; dava konusu şirkte yönetim kayımı tayin edilmesini, davalı …’nun şirketi temsil müdürlük yetkisinin kaldırılmasını, bu mümkün olmaz ise şirkete ait araç ve techizatı satmasının ve şirket adına borçlandırıcı işlem yapmasının tedbiren engellenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde özetle: Müvekkilinin dava konusu … Ticaret Limited Şirketi’nin ortağı olduğunu ve şirket sermayesini ödediğini, davacının hiç sermaye koymamasına rağmen şirket sermayesinin %40 ına ortak olduğunu, bahsi geçen bir yıllık Mermer Çıkarma Sözleşmesinin daha 6 ay dolmadan feshedildiğini, çıkarılan mer- merin … firmasına çok ucuza satıldığı iddiasının doğru olmadığını, kaldı ki dava konusu şirketin bütün ticari faaliyetlerine bu … firmasından aldığı avansla başlayıp sürdürdüğünü, davacının dava konusu şirketi temsil yetkisini kötüye kullandığını, iş bu dava- nın da dava konusu şirketi çalışamaz hale getirmek açıldığını, zaten davacının bu tutumundan dolayı dava konusu şirketin tüm faaliyetlerinin durduğunu, bu duruma son vermek için 17.10.2019 tarihinden 2018 yılı genel kurul toplantısının yapıldığını ve davalı müvekkilinin dava konusu şirketi tekbaşına temsil etmeye yetkilendirildiğini, davacının iddialarının doğru olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme istinafa konu kararında özetle; tarafların ortağı olduğu şirketin 16.10.2018 tarihinde kurulduğu, davalının şirketin % 60 hissesine sahip olmakla çoğunluk payını elinde bulundurduğu, 06.12.2018 tarihinde … nin rödevans sahibi olduğu maden sahası için dava konusu şirketle belirtilen şirketin “Mermer Çıkarma İşi Sözleşmesi” yaptığı, davaya konu firmanın sözleşmede yüklenici konumunda olduğu, madenin üretimi işini davacının pazarlanması işini ise davalının üstlendiği, çıkan mermerin satışının davalının daha yüksek bedel veren firmalara değil de davalının % 88,42 sine sahip olduğu … LTD isimli yurtdışı şirkete yapıldığı, bunun ortaklar arasında uyuşmazlığa sebep olduğu, bir süre sonra davalının da davacıyı kullanılan malzemeleri pahalıya alarak şir- ketin parasını çalmakla suçladığı, bu suçlamayı sözlü olarak şirket çalışanlarına da sözlediği, davacının 17.10.2019 tarihli genel kurul kararı ile davalı tarafından şirket müdürlüğünden azlinin sağlandığı, alınan bilirkişi raporuna göre de şirketin yurt dışı satışlarının sadece bir firmaya yapıldığı, sipariş veren diğer firmaya hiç satış yapılmadığı, davacının azlinden ve maden ocağından uzaklaştırılmasından sonra Derbent firması yetkilileri tarafından ocakta yapılan kontrollerde iş güvenliğine eskisi gibi dikkat edilmediği, üretimin azaldığı gerekçeleri ile sözleşmenin yenilenmediği, sübutu kabul edilen bu eylemlerin şirket yöneticisi davalının özen ve bağlılık yükümünü ağır şekilde ihlali niteliğinde olduğu gerekçesi ile; davanın kabulüne, davalı … ‘nun … LİMİTED ŞİRKETİ deki müdürlük görevinden TTK 630.maddesi uyarınca AZLİNE karar vermiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava konusu şirkete kayyım tayıni edilmesine ilişkin talep bir ihtiyati tedbir olarak ileri sürüldüğü halde mahkemenin bu talep sanki dava sonucuna ilişkin bir nihai talepmiş gibi 6102 Sayılı TTK’nın 235. Maddesi uyarınca kayyım tayini yoluna gittiğini, davacının çıkarılan mermerin gerçek değerinin altın- da bir bedelle satıldığına ilişkin iddiasının alınan bilirkişi raporları karşısında doğru olmadığı- nın anlışıldığını, zira raporlarda dava konusu şirketin sipariş aldığı 3 yurt dışı şirketten birine ton başına 170 USD den 1 kez ihracat yapıldığı, kalan ihracatın ise … Ltd’ne yapıldığı ve bu satışların ton başına 180 – 200 Usd’ den yapıldığının belirtildiği, ayrıca 2019 yılında 491.342,25 TL Net Kar yapan şirketin zarar ettirildiği iddiasının da bu raporla ispatlanmadığı, dinlenen davacı tanıkların davacının işe aldığı tanıklar olması sebebi ile beyanlarının hükme esas alınmasının doğru olmadığını, beyanı hükme esas alınan … şirketi ile de müvekkilinin yetkilisi olduğu şirket arasında İstanbul Asliye Ticaret mahkeme- sinde görülmekte olan bir dava bulunduğunu, üstelik bu şirketin dava konusu şirketin zarara uğramasına da sebep olduğunu belirterek; kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, yönetici olmayan ortak tarafından TTK’nun 630. maddesi gereğince açılan, şirket yöneticisinin temsil yetkisinin haklı sebeple kaldırılması talebine ilişkindir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Uyuşmazlık davalının tarafların ortağı olduğu şirkette yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasını gerektirecek nitelikte şirket ve şirket ortaklarına karşı olan özen ve bağlılık yükümlülükleri ile sözleşmeden doğan yükümlülüklerine ihlal edip etmediği ve ihlal ettiğinin tespiti halinde şirkete bir kayyum tayininin gerekip gerekmediği ve mahkemece şirket yöne- timine ortaklar kurulu ile yeni müdür seçimi yapılana kadar ve kararın kesinleşmesinden itibaren kayyım tayin edilip edilemeyeceği noktasındadır.
Mali müşavir bilirkişi …, maden mühendisi bilirkişi … tara- fından düzenlenen 02/11/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle, tarafların ortağı olduğu şirketin, büyük hissedarı diğer davalı olan … menşeli … Ltd firmasından almış olduğu avanslara karşılık 2018 yılında 368.263,00 TL olan borcunun olduğu alınan yeni avansarla 2019 yılında bu borcun 597.401,84 TL ye yükseldiği; tarafların ortağı olduğu şirketin … maden şirketine 2018 yılı sonu itibarıyla 657.612,50 TL avans ödemesi yaptığı, 2019 yılı sonu itibarıyla ise yapılan fazla ödemenin bakiyesinin 432.989,29 TL olduğu, bunun … şirketine çıkarılan madenin değerinden fazla ödeme yapıldığı anlamına geldiği, davalı …’nun tarafların ortağı olduğu şirketten 2018 yılı sonu itibari ile 137.045,00 TL 2019 yılı sonu itibari ile 41.748,96TL alacaklı olduğu, 2018 ve 2019 yılı dönem varlıklarının kısa vadeli borçlarını ödemeye yetecek düzeyde olduğu, üretilen ve ihraç edilen Mermer bloklarının 240 USD/TON ile 299 USD/TON olarak fiyatlandırılması gerektiği, davalının ortağı olduğu … Ltd firmasına yapılan satışlarda ton başına fiyatın 200 USD olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişiler … ve …’den alınan rapora göre ise, dava konusu şirketin davacı ve davalı tarafından 16.10.2018 tarihinde kurulduğu ve her iki ortağın müşte- reken temsile yetkili oldukları, 17.10.2019 tarihinde yapılan olağan genel kurulda davacının müdürlükten azledildiği, genel kurul tutanağına davacının itirazlarının geçirildiği, yine davacının 19.12.2019 tarihinde alınan karar ile … şubesinin müdürlüğünden azledildiği, dava konusu şirketin 16.10.2018-31.12.2018 tarihleri arası dönem için 77.880,57 TL zarar ettiği, 2019 yılında ise 491.342,25TL kar elde ettiği belirtilmiştir.
TTK’nun 630/2-3 maddesinde “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesin- den doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerek- li yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.” Denilmektedir.
Davacı tanıkları özetle; tarafların ortağı olduğu şirketin ürettiği mermeri daha yüksek bedellerle satınalmak isteyen müşteriler olduğu halde davalının bu mermeri kendi- sinin çoğunluk hissesine sahip olduğu singapur menşeili şirkete daha uçuz bedellerle sattı- ğını, bunu çıkarılan kimi mermer bloklarının daha değerli olduğu gereçeğini gözardı ederek yaptığı, gerçeğe aykırı olarak davacının şirketi zarara uğrattığı yönünde paylaşımlar yaptığı, davacıyı şirketin malvarlığını çaldığı iddiasında bulunduğu, şirket yönetimini tekbaşına üst- lendikten sonra da şirketin sahada tecrübeli olan personellerini işten çıkararak şirketin zarara uğramasına neden olduğu, şirketin mermer çıkardığı sahanın ruhsat sahibi şirketle olan ilişki- sini bozarak bu şirketin aralarındaki sözleşmeyi feshetmesine sebep olduğu, ortağı oldukları şirkete ait makine ve teçhizatın başka işlerde kullandığı yönünde beyanlarda bulunmuşlar; alınan bilirkişi raporuna göre de davalının büyük ortağı olduğu … menşeili şirketten daha fazla bedellerle mal satabilecek iken çıkarılan malların çok büyük ekseriyetini bu şirkete ederinden daha az bedellerle sattığı, ancak … menşeili şirketin tarafların ortağı oldu- ğu şirkete avans verdiği, davacının temsil yetkisinin kaldırıldığı belirtilmiştir.
Mahkemenin davalının tarafların ortağı olduğu şirketteki müdürlük görevinden azli- ne ilişkin kararının, yukarıda ayrıntıları belirtilen bilirkişi raporu ve tanık beyanlarıyla davalı- nın, tarafların ortağı olduğu şirketi zarara uğratacak şekilde bu şirketin çıkardığı mermeri kendisinin ortağı olduğu inkar edilmeyen Singapur menşeli şirkete değerinin altında bedel- lerle satışını sağladığı, Singapur menşeli şirketten sürekli avans alarak ortağı oldukları şirketi bu şirkete bağımlı halde çalışır duruma getirdiği, anlaşıldığından yerinde bulunmuştur.
Mahkemenin şirkete kararın kesinleşmesinden itibaren bir yönetim kayyımı atanma- sına ilişkin kararına gelince, Yargıtay “davacı tarafın dava dilekçesinde TTK’nın 630/2. Mad- desi uyarınca davalının şirket müdürlüğünden alınmasına, müvekkilinin tedbiren şirket mü- dürü olarak atanmasına, bu mümkün olmadığı takdirde TTK’nın 235. maddesi kıyasen uygu- lanmak suretiyle davalının imza yetkisinin ihtiyati tedbir olarak kaldırılıp bu yetkinin bir kayyıma verilmesine karar verilmesi” nin talep edildiği davada; dava dilekçesinde, davanın devamı sırasında kayyım atanması talep edildiği, hükümden sonrasına ilişkin bir kayyım atanmasına ilişkin bir talep bulunmadığı halde mahkemece “kararın kesinleşmesinden sonraki dönem için kayyım atanması doğru olmadığı gibi hükümde gösterilen kayyım atama yöntemi dahi doğru olmadığı” gerekçesi ile bozmuş (YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2017/1737 K. 2019/967 T. 7.2.2019 sayılı ilamı) olması karşısında her ne kadar mahkemece atanan yönetim kayyımının yetki ve görevlerinin ayrıca ve açıkça belirtilmemesi bir eksiklik ise de, talep dışına çıkılarak kararın kesinleşmesinden sonraki dönem için şirkete bir yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesi yerinde olmadığınından kararın bu kısmının düzeltilmesi yoluyla aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmuştur.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılma- sına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
3-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 11/10/2022 tarih ve … Esas, …. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
a-Davanın KABULÜNE,
Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … numarasında kayıtlı … ŞİRKETİ’ne 17/10/2019 tarihli genel kurul kararı ile müdür olarak atanan … ‘nun görevinden TTK 630.maddesi uyarınca AZLİNE,
b-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubuyla bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
c-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ile 44,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 88,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
d-Davacı tarafından yapılan 4.200,00 TL bilirkişi ücreti ile 323,10 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 4.523,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
e-Davalı tarafından yapılan 171,80 TL yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
f-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
g-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
h-Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince davalıya İADESİNE,
3-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davalının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 80,70 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde davalıya İADESİNE,
b-Davalı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 77,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 297,70 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
d-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
4-Kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.14/02/2023

….