Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/302 E. 2022/338 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 07/03/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, “…Müvekkilinin dava dışı ……’nın davalı kooperatife olan üyeliğini noterde yapılan sözleşmeyle devraldığını ve üyeliğine bağlı olarak da adın geçene isabet eden … Blok …. nolu bağımsız bölümü de devraldığını, müvekkilinin 2015/2016 yıllarında girdiği ekonomik sıkıntı sebebiyle kooperatife ödenmesi gereken aidat ve arsa taksitlerini aksattığını, bunun üzerine kooperatifin 31.882,02.-TL ödeme yapması konusunda ihtarname çektiğini, yine sonrasında kooperatif yönetim kurulunun 28/06/2017 tarihli kararına dayalı olarak üyelikten çıkarıldığının, 10/12/2017 tarihinde … yevmiye numaralı noter ihtarnamesi ile kendisine bildirildiğini, bu ihtarnamenin tebliğ alınması üzerine 25/07/2017 tarihli noter ihtarnamesi ile yönetim kurulu kararına itiraz edilip üyeliğinin yeniden değerlendirilmesinin talep edildiğini, süreçte de elinden geldiğince ödemelerine devam ettiğini, bilahare davalı kooperatifin müvekkilinin oturduğu taşınmaza elatmasının önlenmesi ve ecrimsi talebiyle dava açtığını belirterek; Kooperatifler kanununa göre kooperatifçe verilecek çıkarma kararının üyelikten çıkartılan üyeye karar tarihinden itibaren 10 gün içinde tebliği için notere tebliği gerekirken 28/06/2017 tarihli çıkarma kararının tebliği için 12/07/2017 tarihinde noter ihtarnamesi düzenletilmesi; Yine bu ihtarnameyi alan müvekkilinin 25/07/2017 tarihinde yönetim kurulunca verilen ihraç kararına itiraz etmesine rağmen itiraz üzerine herhangi bir karar alınmaması ve ihraç kararının genel kurul gündemine alınmaması; Son olarak da ihraç kararından sonra davalı kooperatife yapılan ödemelerin davalı kooperatif tarafından herhangi bir itirazı kayıt konulmaksızın tahsili sebebiyle, halen bu kooperatife üye olduğunun tespiti ile kooperatif hissesinin ve hissesine isabet eden bağımsız bölümün 3. Kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesini…” talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Davacı her ne kadar yalnızca …. blok …. nolu bağımsız bölüm yönünden tedbir kararı verilmesini talep etmiş ise de, ferdileştirmeye gidilmediği gerekçesiyle mahkememizce daha önce verilen tedbir kararının Kaldırılması ve yeni bir tedbir kararı da verilmemesi karşısında kesin hükme karşı bu hükmü ortadan kaldıracak mahiyette yeni bir delil sunulmadan tedbir kararı verilemeyeceğinden mahkememizin BAM tarafından kaldırılan 02/09/2021 tarihli tedbir kararının 2.bendindeki husus yönünden davacının tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiş, BAM kararının 1.maddedeki tedbiri de aynı gerekçe ile kaldırmış olması, yeni bir tedbir kararı vermek için gereken yeni delil veya bir durumun olduğunun da iddia edilmemesi karşısında bu yönden de talebin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde müvekkilinin satın aldığı kooperatif hissesinin …. Blok …. nolu bağımsız bölümü ifade ettiğinin bildirildiğini, buna rağmen istinaf kararında bağımsız bölümün numarasının belirtilmediğinin ifadesinin belirtilmediğinin sehven yapılmış bir gözden kaçırmak olarak yorumlanmasının gerektiğini, Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/12/2021 tarihli kararında da davacının dava konusu taşınmazı bildirmesi üzerine denilmek suretiyle bu durumun ortaya konduğunu, ancak yerel mahkemece istinaf incelemesi neticesinde tedbirin kaldırıldığını, istinaf mahkemesince yeni tedbir verilmediği ve yeni delil sunulmadan tedbir verilmeyeceğinden bahisle tedbir talebinin reddine karar verildiğini, öncelikle davalı kooperatifin bütün hisselerini ve bu hisselere isabet eden bütün taşınmazların tedbir konulması yönünde bir taleplerinin zaten bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan kooperatif hissesinin müvekkilinin 12/02/2004 tarihinde satın aldığında zaten kooperatif ortaklarının arasına kura çekiminin yapıldığını ve ortaklar düşecek bağımsız bölümlerin belirlenmiş halde olduğunu, 2004 yılı itibariyle kura çekilmiş olsa da hisselere isabet eden bağımsız bölümler belirlenmiş iken 17 yıldır ferdi mülkiyete geçilmemiş olmasının davalı kooperatifin sorumluluğunda olduğunu, bu durumun davacının … blok …. nolu bağımsız bölümü üzerine tedbir konulamamasına yol açtığını, davalının kendi kusurundan faydalanamayacağını, müvekkiline ait bağımsız bölümünü üzerine tedbir konulması talebinin reddinin hukuka aykırı olduğunu, tapuda ferdileşmeye gidilmemiş olması nedeniyle bağımsız bölüm üzerine tedbir konulamaması halinde müvekkilinin kooperatifteki mevcut boşalan hissesine tedbir konulmasına herhangi bir engel bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesinin 02/09/2021 tarihli bir nolu ara kararında sadece müvekkilinin mevcut veya boşalan hissesine tedbir konulmasına karar verildiğini, bu yazıya istinaden 13/09/2021 tarihli Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünün cevabında yalnız müvekkiline ait davalı kooperatifteki mevcut yada boşalan hissesi üzerine tedbir kararının yerine getirildiğinin bildirildiğini, tedbir talebinin reddine dair hukuka aykırı olan ret kararının hatalı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
İstinafa tabi karar davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizin 07/12/2021 tarihli kararında her ne kadar sehven dava dilekçesinde davacının hissesine isabet eden bağımsız bölüm numarasının belirtilmediği yazılmış ise de, dava dilekçesinde …. nolu bağımsız bölüm ifadesine yer verilmiş olduğu ancak önceki kararımız gerekçesinde de belirtildiği üzere davacının üyesi olduğu kooperatifte üyelerin hisselerine düşecek taşınmazlar için ferdileşmeye gidilmediği, tapuda üyelerin hisselerine düşen taşınmazlar için ferdileştirme işleminin yapılmadığı tarafların kabulünde olup ihtiyati tedbir kararının sadece dava konusunu oluşturan mal veya hakka yönelik olması gerekirken kooperatifin bütün hisselerini ve bunların bağlı olduğu taşınmazı kapsar şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olmadığı ancak İlk Derece Mahkemesince bu gerekçe ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yeni bir delil sunulmadığı gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmesi hatalı olmuş olup gerekçe yönünden davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Öte yandan; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi “Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.”hükmünü içermektedir.
Somut olayda, kanunla koruma altına alınmış bir hak için ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince davacının hissesi üzerine davacının hissesinin yargılama sonuçlanıncaya kadar 3. Kişilere her türlü devrinin, üzerinde herhangi bir hak tesis edilmesinin tedbiren önlenmesine şeklinde tedbir kararı verilmesi kanuna açık aykırılık teşkil ettiğinden Dairemizce tedbirin kaldırılmasına karar verilmiş olup İlk Derece Mahkemesince yine bu gerekçe ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yeni bir delil sunulmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi hatalı olmuş olup gerekçe yönünden davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf talebinin gerekçe yönünden esastan kabulüne, diğer istinaf taleplerinin yerinde olmadığına sadece gerekçe yönünden istinaf talebi kabul edildiğinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin tarih ve …. Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-a-Davacının ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE,
4-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davacının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 80,70 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
b-Davacı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının talebi halinde davacıya verilmesine,
c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.