Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/3014 E. 2023/33 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 17/11/2022
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
GEREKÇELİ
KARARIN YAZIM TARİHİ : 12/01/2023

İlk Derece Mahkemesinin dava dosyası istinaf yasa yolu incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi. Başkanın inceleme raporu okundu.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalılarla birlikte dava konusu … GAYRİMENKUL PAZARLAMA DANIŞMANLIK LİMİTED ŞİRKETİ ortakları ve münferit yetkili temsilcileri olduğunu, davalıların müvekkilinin şirket defter ve kayıtlarını incelemesine izin vermediklerini, müvekkilinin bilgi edinme hakkını kullanamadığını, hari- cen yaptıkları araştırmada davalılardan …’nın, diğer ortakların onayını almadan şirkete ait paraları kendi hesabına aktardığının öğrenildiğini, diğer davalılar … ve …’ün de benzer şekilde davrandıklarını, şirket kasasında fiilen hiçbir para olmadığı halde resmi kayıtlarda şirket paralarının şirket hesabında gösterildiğini, şirketin diğer şirket ortaklarına borçlandırıldığını, kendi kullandıkları kredilere şirketin kefil gösteril- diğini, kar payı dağıtmadıklarını, davalıların şirkete karşı sadakat ve özen yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek; davalıların müdürlük görevlerinden azline ve tedbiren imza yetkilerinin kaldırılması ve şirkete kayyım atanmasına bu kabul edilmediği takdirde davalı- ların şirkete ait taşınır ve taşınmazları elden çıkarmamaları, şirket hesaplarını boşaltmama- ları için şirket adına kayıtlı olan … , … , … , … , … , … , … palakalı ve UYAP sisteminden tespit edilecek araçları ile şirkete ait taşın- mazların devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bundan sonra davacı 19.09.2022 tarihli dilekçesiyle, şirkete ait taşınmazlara tedbir konulmasını talep etmiş, davacının bu talebi red edilmiş, davacının 21.09.2022 tarihli talebi üzerine, şirkete ait taşınmazların 3. Kişilere satışının önlenmesi için tedbir konulması talebinin ve davalıların şirketteki imza yetkilerinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine, davalıların temsil yetkisinin kısıtlanmasına, şirketin davacı … ve diğer ortaklar …, …, … tarafından birlikte temsil edilmesine, karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekilinin verdiği 23/09/2022 itiraz dilek- çesi üzerine, verilen şirketin tüm müdürler tarafından birlikte temsil edilmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararının 22/09/2022 tarihli genel kurulunda davacının şirket müdürü olmaması nede- niyle kaldırılmasına; davacı vekilinin 21/10/2022 tarihli dilekçesi üzerine, şirketin davalı müdürlerin müşterek imza ile temsil edilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin 25/10/2022 tarihli dilekçesinde özetle; davalıların iş birliği içerisinde hareket ettiklerini, Merkezefendi Tapu Müdürlüğüne yaptıkları başvuruda da şirketin tüm taşınmazlarının, …, … ve …’e devir ve tescilini istendiklerini belirterek; tedbiren şirketin tüm ortaklarının (müvekkil … da dahil olmak üzere) müştereken imzaya yetkili olmaları, aksi halde “şirket adına tapuda her türlü işlem yapılması, şirket adına bankalardan kredi çekilmesi / kullanılması, şirketin her türlü kambiyo senedi düzenlenmesi ile çek keşide etmesi ve şirket banka hesaplarından günlük toplamda 300.000,00-TL (üçyüzbintürklirası) üzerinde para çekme/para gönderme işlemi yapılması” hususlarında şirketin davacı ile birlikte tüm ortaklarının müştereken imzaya yetkili olmalarını tedbiren talep etmiştir.
Davalılar vekili ise 31/10/2022 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; şirketinin 22.09.2022 tarihli olağan genel kurulda şirkete yeni müdürler atandığını, müvekkilin davalı- ların oy çokluğu ile müdürler kuruluna seçildiğini, davacı ortağın ise müdür olmak istemedi- ğini Mahkeme tarafından verilen karar ile şirketin ortaklar kurulu tarafından yapılan genel kurul sonucu seçilen şirket müdürlerinin herhangi ikisi tarafından temsil ve ilzam edildiğini, davalı ortakların şirket müdürü olarak şu ana kadar şirketi ve davacıyı zarar ettirmeden amaca uygun olarak ticari faaliyeti devam ettirdiklerini, davacı tarafın şirketin dört ortağın müşterek imzası ile temsiline ve şirkete kayyım atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin şirketin tüm yasal faaliyetlerine kısıtlama getireceğini belirterek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme istinafa konu kararında özetle; davacı şirket ortağının iş bu dava dışında davalılar ve dava dışı şirket aleyhine mahkemelerinin, … , … , … , … , … , … , … , … , … esasla- rında da açılmış ve görülmekte olan davaları bulunduğunu, davalılar ve dava dışı şirket tara- fından da iş bu dosya davacısı aleyhine açılmış mahkemelerinin … ve … esasında görülmekte olan davalar olduğunu, her üç davalının da şirket yetkilisi olması, tapu kayıtlarından davalıların şirkete ait taşınmazları satış girişimlerinin olduğunun anlaşıldığı, davacının davalıların şirkete ait taşınmazları kendi yakınlarına ve üçüncü kişilere gerçek değerinin altında sattıkları iddiasının olduğu, bu amaçla açılmış tapu iptal, tescil ve sorum- luluk davaları olduğu, davacının şirketi tüm ortaklarının birlikte temsile yetkili kılınması yönündeki tedbir talebinin aralarındaki davalar ve menfaat çatışmaları sebebiyle şirkete zarar verebileceği gerekçeleri ile davacının dört ortağın da birlikte temsilci olmasına dönük tedbir talebinin reddi ile şirket ortağı olan tarafların menfaatlerinin korunması için bir denetim kayyımı atanmasına karar vermiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin istinafa konu kararın verildiği 16.11.2022 tarihli mürafaa duruşmasında, yanlızca müvekkillerinin tedbire itirazını değerlendirip gereken kararı vermesi gerekirken, davacı tarafın talebini de değerlendirmek suretiyle karar verdiğini, ilk derece mahkemesi kararının talebin aşılması suretiyle verilmiş bir karar olduğunu, zira tarafların şirkete kayyım tayin edilmesi yönünde bir taleplerinin olmadığını, şirketin 3 müdürle birlikte temsiline ilişkin 24.10.2022 ihtiyati tedbir kararına yaptıkları itirazın iptali gerektiğini, mahkemenin 05.10.2022 tarihli şirketin dört ortağının müşterek imzası ile temsiline ilişkin ihtiyati tedbir kararını kaldırarak şirketin üç müdürden her hangi ikisinin imzası ile müştereken temsiline ilişkin kararından sonra değişen bir şeyin olmadığını belirterek mahkemenin 16.11.2022 tarihli mürafaa ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, tarafların ortağı olduğu şirketteki davalıların müdürlük görevlerinden azline, talep ise, mahkemece resen verilen şirkete denetim kayyumı atanmasına ilişkin kararın kal- dırılmasına ilişkindir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Uyuşmazlık, mahkemenin davacının şirketi tüm ortakların birlikte temsil etmesi yönündeki ihtiyati tedbir talebi üzerine davalının, mahkemenin şirketin üç müdür birlikte temsil edilmesi yönündeki tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin talebi üzerine şirkete dene- tim kayyımı tayin edip edemeyeceğine ilişkindir.
Mahkeme taraf taleplerini değerlendirdiği 16/11/2022 tarihli mürafaa duruşması sonunda: “Davalı vekilinin itirazının Reddi, davacı vekilinin itirazının kısmen kabulü ile; Mahkememizin 24.10.2022 tarihli ara kararının kaldırılarak, … Gayrimenkul Pazarlama Danışmanlık Ticaret Limited Şirketine SMMM …’ın denetim kayyımı olarak atanmasına, şirketi temsilde tüm ortakların imzası ile yetkili kılınması talebinin reddine, Şirketin günlük işleri dışında, borçlanması, bu sınırı aşan nitelikte kredi çekilmesi ve borçlan- dırılması, kambiyo senedi düzenlemesi şirket faaliyeti kapsamındaki malların satışı dışındaki malvarlığının satılması işlemlerinin denetim kayyımının onayına tabi tutulmasına,” karar vermiştir.
TTK.nun 630/2 maddesinde “ Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir” denilmetedir. TTK’nın 630. maddesinde, azil davası yönünden özel bir geçici hukuki koruma öngörülmediğinden, bu konuda HMK’nın 391. Maddesi dikkate alınmalıdır. Maddede “Mahkeme, … sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü ted- bire karar verebilir.” denilmektedir. Bu hükümden anlaşılması gereken mahkemenin kendisi- ne yapılan tedbir talebi üzerine tarafların menfaatlerini gözeterek gereken tedbire karar vere- bileceğidir. Davacı da dava dilekçesinde kayyım tayinini talep etmektedir.
Öte yandan HMK’nun 396. Maddesinde “Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir. İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.” denilmektedir. HMK’nun 394/4. Maddesinde de “İtiraz dilekçeyle yapılır. İtiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir.” denilmektedir. Yani mahkemenin durum ve koşulların değiştiğinden bahisle daha önce verilen ihtiyati tedbirin değiştirilmesine ilişkin ara kararı üzerine tarafların itiraz hakları varsa da aynı maddenin “İtiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabilir.” şeklindeki 5. fıkrasına atıfta bulunulmamış olması karşısında mahkemenin bu kararına karşı istinaf kanun yolu öngörülmediğinden istinaf yoluna kapalıdır. Bu sebeple davalı tarafın istinafının usul yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-b. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 99,20 TL karar harcının tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-f. maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi..12/01/2023