Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/3012 E. 2023/26 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 23/11/2022
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 10/01/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davalı karşı davacı vekili 01.11.2022 tarihli dilekçesi ile, mahkememizin 10.06.2022 tarihli ara kararı ile davalı … ve … yönünden ayrı ayrı 07.10.2021 tarihli ara kararı ile atanan denetim kayyımlığının kaldırılmasına, davacının yönetim yetkisinin kendisine verilmesi talebinin reddi ile her iki şirkete ayrı ayrı yönetim kayyımı olarak SMMM …’un atanmasına karar verildiğini, ayrıca mahkemenin 11.08.2022 tarihli ara kararı ile de davalı …nin işlemleri, taleplerin yoğunluğu, mevcut kayyımın uzmanlık alanı dikkate alındığında davalı …ne ikinci yönetim kayyımı olarak Tekstil Mühendisi …’un atanmasına karar verildiğini, davacının ihtiyati tedbir talebi doğrultusunda davalı şirketlere yönetim kayyımı atanmış ise de davacı, kayyımların kendisine ayak bağı olmaları, şirketin içini boşaltmasına ve istediği gibi at koşturmasına izin vermemeleri nedeniyle kayyımlardan rahatsız olmuş ve ihtiyati tedbir talebinden vazgeçtiğini beyan ederek 10.06.2022 tarihli ara kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurduğunu ve Antalya bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 14.10.2022 tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile de taleple bağlılık ilkesi gereğince ara kararının kaldırılmasına ve müteakip işlemlerin ilk derece mahkemesince yapılmasına karar verdiğini, bu karardan sonra davalı şirketlere atanan yönetim kayyımlarının görevi sona ermiş olacağından davalı şirketlerin şuan itibariyle davacının yönetim tekeli altına girme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, müvekkilinin kesinleşmiş hapis cezası nedeniyle halen ceza evinde olduğunu ve kendisine eşi …’nın vasi olarak atandığını, davalı müvekkilinin eşinin vasi …’nın davalı şirketlerin idaresi hususunda ne tecrübesi ne de bilgisi bulunduğunu ve söz konusu şirketlerle ilgili davacı tarafından yapılacak usulsüz ve hukuksuz işlemleri denetlemesi veya engel olmasının mümkün olmadığını, davacı ile davalı müvekkili arasında birçok hukuk ve ceza davasının bulunduğunu, bu sebeple, davalı şirketlerin ticari işlerinin sekteye uğramaması, davalı müvekkilinin ve davalı şirketlerin menfaatlerinin korunması adına davalı şirketlere yönetim kayyımı atanmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, daha önce yönetim kayyımı olarak atanan SMMM … ile Tekstil Mühendisi …’un söz konusu şirketlerin yönetimine aşina olmaları, bugüne kadar davacı veya davalı müvekkili tarafından söz konusu kayyımlarla ilgili olarak herhangi bir şikayetin bulunmaması, kayyımlık görevini layıkıyla yerine getirdikleri göz önüne alındığında SMMM … ile Tekstil Mühendisi …’un davalı şirketlere yeniden yönetim kayyımı olarak atanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 02/11/2022 tarihli ara kararı ile, davalı iki ortaklı şirketlerde ortaklardan birisi tarafından fesih talepli dava açıldığı, tedbir talebinin geçici hukuki koruma niteliğinde olduğu, HMK 389. vd. maddeleri gereğince yaklaşık ispatın gerçekleşmesi gerektiği de nazara alınarak, TTK 636/4 ve 630/2 maddesi birlikte değerlendirilmesi gerektiği, dosya kapsamı ve sunulan deliller değerlendirildiğinde, davalı şirketlerin davacı ve davalı … tarafından her iki şirketi müştereken temsil yetkilerinin bulunduğu gözetildiğinde şirket temsilcisi ortaklardan davalı karşı davacı … hakkındaki terör örgütüne üye olmak suçundan verilen cezanın kesinleşmesi üzerine davalının ceza evine girmesi ve kendisine eşinin vasi olarak vasi atanmış olması, taraflara ait şirketlerin ve hükümlü olan ortağın menfaatlerinin korunması amacıyla davalı şirketler … ve …’ne yönetim kayyımı olarak SMMM … ve tekstil mühendisi …’un atanmasına karar verilmiştir.
Davacı karşı davalı vekili 07/11/2022 tarihli dilekçesi ile, dava konusu şirketlere 02.11.2022 tarihli ara karar ile iki kişinin yönetim kayyımı atanmasına karar verildiğini, davalı hükümlü … vekilinin talebi haklı somut bir nedene dayanmadığı gibi, yasanın belirlediği şartlarda bu dava dosyasında yer almadığını, davalının hükümlü olması ve eşinin vasi atanması şirketlere yönetim kayyımı atanması için haklı ve yasal bir neden olmadığını, müvekkili davacı ve diğer yetkili vasisi tarafından şirketlerin kötü yönetileceğinin iddia edilmesi de tamamen soyut bir iddia olduğunu, müvekkili davacı ve mevcut şirket yöneticileri de şirketleri iyi bir şekilde yönetebileceklerini, davalı bu şirkette yok iken müvekkilinin bu şirkette olduğunu ve son derece de iyi yönettiğini, davalı tarafın ve vasisinin şirket müdürü olmak konusunda yeterli olmadığını beyan ederek şirkete verecekleri zarar yanında, bu talep ile hem çalışanlar nezninde hem de şirketlerin ticari itibarı nezninde daha da zarar verdiklerini, zira yönetim kayyımının basiretli bir tacir olmadığı için işyerine geldiğinde şirket çalışanlarına verdiği talimatlar ile çalışanlarda işten istifa etme isteği doğurduğunu, müvekkilinin çalışanları ikna etmek için uğraştığını, müşterilerin ve mal satan tedarikçiler de kayyım ile yolu iş yapmak istemediklerini, kayyım ile yönetilen dönemde şirketin ticari itibarı hem bankalar nezninde hem de piyasa nezninde zedelendiğini, tüzel kişi şirketleri şirketin gerçek sahiplerinin yönetmesine izin verilmesini talep ettiklerini, dava konusu şirketlerde, yönetim yetkisine haiz organ eksikliği ve işleyemezliğinin söz konusu olmadığını, şirket müdürlerinin yetkilerinin devam ettiğini, şirketin organsız kalması ve yönetim boşluğunun başka yollarla giderilmesinin mümkün olmaması halinde şirkete yönetim kayyımı atamasına karar verebileceğini, somut olayda dava konusu şirketlerin organsız kalmadığını ve yönetim boşluğunun da söz konusu olmadığını, bu nedenlerle 02.11.2022 tarihli şirketlere iki tane yönetim kayyımlığı atanmasına dair ihtiyati tedbir kararına itiraz etmekle öncelikle şirketlere yönetim kayyım atanması kararının kaldırılmasına karar verilmesini, bu talebimiz bu aşamada kabul edilmeyecek olması halinde ise şirketlere bir tane denetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 23/11/2022 tarihli ara karar ile, “…Dava, şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Fesih ve tasfiye halini düzenleyen TTK’nın 636. maddesine göre uzun süreden beri şirketin gerekli organlarından birisinin mevcut olmaması, genel kurulun toplanamaması veya haklı sebebin varlığı halinde ortaklar veya alacaklıların şirketin fesih ve tasfiyesini isteyebileceği, TTK’nın 636/4. maddesinde fesih davası açıldığında mahkemenin taraflardan birinin talebi üzerine gerekli önlemleri alacağı düzenlenmiştir. 6102 Sayılı TTK’nın 630. maddesinde de, “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.” hükmünü haizdir. (Yargıtay 11. HD’nin 03/05/2017 tarih ve 2015/15039 Esas, 2017/2589 Karar.) Mahkememizce yapılan değerlendirme neticesinde; mahkememizin 02.11.2022 tarihli ara kararı ile tedbir talebinin geçici hukuki koruma niteliğinde olması, HMK 389 vd. maddeleri gereğince yaklaşık ispatın gerçekleşmesi gerektiği de nazara alınarak, TTK 636/4 ve 630/2 maddesi birlikte değerlendirilerek taraflara ait şirketlerin ve hükümlü olan ortağın menfaatlerinin korunması amacıyla davalı şirketlere yönetim kayyımı atanmasına karar verilmiştir. TTK’nın 636/4. maddesinde fesih davası açıldığında mahkemenin taraflardan birinin talebi üzerine gerekli önlemleri alacağı hükmü gereğince cezaevinde hükümlü olarak bulunan davalı şirketlerin ortağı ve yetkili temsilcisi olan davalı karşı davacının menfaatlerinin korunması amacıyla davacı karşı davalının davalı şirketlere yönetim kayyımı atanmasına ilişkin ara kararının kaldırılması talebinin reddine…” karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şirketlerin organsız kalmadığını, yönetimin devam ettiğini, kayyım atanmasının şirketlere zarar verdiğini, kayyım atanmasının hukuka aykırı olduğunu, öncelikle kayyım atanmasına ilişkin ara kararın kaldırılmasına, bu talebin kabul görmemesi halinde sadece bir kayyım atanmasına karar verilmesini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, ara kararın kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, Dairemizin … Esas … karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, davacı ve davalının müşterek temsil yetkisine sahip olup şirketi birlikte temsil ettiklerinden davacı ile davalı arasında husumet bulunması sebebiyle yargılamada şirketi temsil etmek üzere temsil kayyımı atanmasının gerekli olmasına, dosyada daha önce de kayyım olarak görevlendirilen …’un 10.08.2022 tarihli dilekçesi dikkate alındığında şirketlere ayrıca bir tekstil mühendisinin de kayyım olarak atanmasının gerekmesine, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı/karşı davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı karşı davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi ara kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacı karşı davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacı karşı davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı karşı davacı vekili lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 352/1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.10/01/2023