Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2927 E. 2022/1904 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 11/10/2022
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 27/12/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalının davaya cevabında şirketin basiretli bir tacir gibi ve zarara uğratılmadan yönetildiğini iddia ettiğini, şirketin 22/09/2022 tarihli genel kurulundan anlaşılacağı üzere davalının şirkete olan sermaye koyma borcunu şirketin kasasından karşıladığını, davalı …’ün iki şirketin işlerini ve hesaplarını birbirine karıştırdığını, iki şirketin faaliyet alanlarının tamamen farklı olduğu iddiasının ise gülünç olduğunu, hem … şirketinin, hem de … şirketinin gelirlerini “gayrimenkul inşaatı ve satımı” işinden elde ettiklerini, bu iki şirketin çalıştıkları mimar ve harita mühendisi ile müşterilerinin dahi aynı olduğunu, davadışı … şirketinin … dışında … ve … olmak üzere iki yetkilisi bulunduğunu, bu nedenle en azından …’ün kendisinin genel kurulda da beyan ettiği üzere kafasına göre şirketten para alması ve … şirketine vermesinin önüne geçmek için davalının Genel Kuruldaki beyanında rekabete aykırı davranışlarını ikrar ettiği de göz önüne alınarak, üstelik … şirketinin parası ile diğer şirkete olan sermaye borcunu ödediği sabit olduğundan tedbir taleplerinin kabulü ile …’ün … Ltd. Şti.’deki imza yetkisinin dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasın karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dosyanın geldiği aşama itibariyle davacının iddialarının yargılamayı gerektirmekte olup yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, talep ve ara karar tarihi itibariyle henüz delillerin toplanmamış olması, mevcut delillere göre yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ve mevcut ihtiyati tedbir talebinin davanın neticesine yönelik olması nedeniyle davalının … Ltd. Şti.’deki imza yetkisinin dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına ilişkin iytiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı …’ün dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin müdürü ve aynı zamanda dava dışı … Tic. A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi olduğunu, her iki şirketin de faaliyet konularının aynı olduğunu, çalıştıkları mimar ve harita mühendisi ile müşteri portföyünün dahi aynı olduğunu, dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin ana sözleşmesinde rekabete aykırı faaliyete izin verilmediğini, ortaklardan alınmış yazılı bir muvafakatin de bulunmadığını, davalı …’ün dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nde müdür sıfatına haiz olmasından bu yana genel kurulların toplanmadığını ve müvekkilinin belgeleri incelemesine izin verilmediğini, dava dışı … Ltd. Şti.’nin Ziraat Bankası hesabından davalı …’ün talimatı ile muhtelif zamanlarda … Tic. A.Ş.’nin banka hesaplarına yüklü miktarda para transferi gerçekleştirildiğini ve yaklaşık 2 milyona yakın alacağın tahsil edilmediğini, bu hususun dahi davalının özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini gösterdiğini, dosya kapsamından yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, davalının haksız rekabet teşkil eden faaliyetlerinin tespiti ve önlenmesi ile şirket müdürünün azli istemine ilişkin olup, istinafa konu karar ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin 11/10/2022 tarihli ara karardır.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6102 Sayılı TTK’nın görevden alma, yönetim ve temsil yetkisinin geri alınması ve sınırlandırılması başlığı altında düzenlenen 630. Maddesinde, “(1) Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir.
(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.
(3) Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.
(4) Görevden alınan yöneticinin tazminat hakları saklıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
TTK’nın 630. maddesinde, azil davası yönünden özel bir geçici hukuki koruma öngörülmediğinden, bu konuda HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca da tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Somut olayda; dava dilekçesinde haklı neden olarak ileri sürülen iddialara dayalı olarak şirket müdürlüğü görevinden azil davasında talep edilen tedbir bakımından dosyanın geldiği aşama itibariyle yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir. Mahkemece ara kararının verildiği aşamada yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin tedbir talebinin reddine dair ara kararı aleyhine istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi ara kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 352/1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.27/12/2022

….