Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2835 E. 2023/1510 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 19/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 31/05/2019
DAVANIN KONUSU : Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 21/09/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacının davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davacı ve bir kısım üyeler tarafından kooperatif yönetim kurulu başkam …’nm kooperatif aleyhine faaliyetlerde bulunduğu yönünde ciddi emareler bulunması ve hakkmdaki şikayetler nedeniyle kooperatif yönetim kuruluna noter aracılığı ile ihtar çekerek seçimli olağanüstü kongre yapılmasını talep ettiklerim, kooperatif yönetiminin iş bu talebe kayıtsız kalması üzerine bu kerre denetim kuruluna genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırması talebinde bulunduklarım, denetim kurulunun da davacımn yasal talebine kayıtsız kalması üzerine davacı ve yeter sayıda üye tarafından Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne müracatta bulunularak genel kurulun olağanüstü toplanmasının talep edildiğini, bu kurumca müracaatın çokluğu nedeniyle dava yoluna başvurulması gerektiğinin belirtildiğini, bu kerre Antalya 3. Asliye Ticaret Mah. … esas nolu davasım açarak kooperatifi seçimli genel kurula çağırmak üzere izin talebinde bulunulduğunu, hal böyle iken taraflarınca dava açıldıktan soma hem dava açmak için yeterli sayıya engel olmak, hemde davacı ve olağanüstü genel kurul için dava açan üyelerin genel kurula katılmasına engel olmak için davalı kooperatif yönetim kurulunca bu kerre 17.10.2017 tarihinde davacımn usulsüz tebliğle kooperatif üyeliğinden haksız surette çıkarılmasına karar verildiğini, esasen davalı kooperatif yönetimince dava açan bir kısım kooperatif üyelerinin de aym şekilde haksız surette kooperatif üyeliğine son verildiğini, davalı kooperatif ve yönetiminin sırf genel kurula davacımn katılmasını engellemek maksadıyla ve yine kooperatif genel kurulunu olağanüstü toplantıya çağırmaya yönelik dava açması nedeniyle ve usulsüz surette davacımn üyeliğini sonlandırmaya yönelik karar aldığını, davacı ile diğer ihraç edilen üyelerin üyelikten ihracının usulsüz olduğunu, zira davacının davalı kooperatife yasal süresi içerisinde aidat borcunun ödediğini, diğer taraftan davacımn kooperatif üyeliğinden ihracına ilişkin ihtarnamelerin usul ve kanuna aykırı olduğunu, zira davacımn kooperatif üyeliğinin 16 yıl evveline dayalı olduğunu ve kooperatife bildirdiği tebligat adresinin … Mah. … Sok no:…/…. Antalya olduğunu, bundan başka kooperatife bir adres bildirmediğini, keza adres değişikliğinin de bildirilmediğini, hal böyle iken davalı kooperatifin kasten ve iş adresindeki yoğunluktan istifade maksatlı birinci ihtarnameyi ve ikinci ihtarnameyi iş adresi olan … Mah. … Sitesi … sok No:… Antalya adresine gönderdiğini, esasen her iki ihtarnamede de muhatap adresi … Mah. … … Sitesi … sok No:… Antalya yazılı olduğu halde birinci bu adrese tebliğ olunduğu halde bu kerre ikinci ihtarnamede de muhatap adresi bu adresi yazıldığı halde … Mah. … Sok no:…/… … Antalya adresine gönderilmiş ve davacı ile husumeti bulunan karşı komşusu yengesine tebliğ olunduğunu, ihtarname metinleri ve tebliğ zarflarının incelenmesinden de kolaylıkla anlaşılacağı üzere davalı kooperatif yönetiminin birinci ve ikinci ihtarnamelerde belirtilen adreslerden kasten farklı bir adrese tebligat çıkartarak davacımn dikkatsizliğinden istifadeyi baştan planlamış ve amaçlamış olduklarım, davalı kooperatif yönetiminin kötü niyetli olduğunu baştan beri bir plan dahilin de birinci ihtarnameyi kooperatif merkezinde davacının bildirmiş olduğu adres olmayan işyeri adresine gönderdikleri halde ikinci ihtarnameyi ihtarname metninde belirtilen adresten farklı bir adrese göndermiş ve üyelikten çıkarma kararını da farklı bir adrese tebliğe çıkararak davacımn genel kurula itiraz ve dava açma süresi olan 3 aylık süreyi kaçırmasını sağlamak yönünde hareket ettiklerini, davalı kooperatifin pasif konumda olan bir kooperatif olduğunu, yıllar evvel çok kıymetli olan kooperatif arsasımn satın alındığım ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile yüklenici firmalara inşaata verildiğim, sözleşme gereği her bir üyeye yaklaşık değeri 500 bin lira değeri aşan kıymette … bölgesinde bir daire düştüğünü, sözleşme gereği üyeler tarafından hiçbir masraf yapılmadan dairelerin teslim edileceğini, hal böyle iken arsa ve daireler kıymetlendiği için davalı kooperatif başkan ve yönetim kurulu üyelerinin sırf üye sayısını azaltarak kendilerine ve kendi planları dairesinde hareket eden üyelere haksız rant sağlamak için ve üye sayısını azaltmaya araç olarak her genel kurulda sembolik diyerek ve yönetim giderleri adı altında 600Lira gibi bir aidat belirleyerek bunu üyelik ihracı için araç olarak kullanmakta olduklarım, esasen üyelerin yıllar süren inşaatlar ve davalar nedeniyle bıkkınlığı ve ilgisizliğini bilen kooperatif yönetim kurulu üyelerinin belirlenen aidat miktarımn önemsizliğinden ve arsa alımı ve asıl faaliyet konusu ile ilgili hiçbir borcu olmadığının rahatlığından istifade ile bu bedeli üyelikten ihraç için araç olarak kullanmakta olduklarım, esasen bu halin hakkın kötüye kullanılması olduğunu, diğer taraftan kooperatif kayıtları incelendiğinde de kooperatif aidat borcunun davacı tarafından zamamnda ödendiğini, davacımn üyelikten ihracına ilişkin noter yazısı incelendiğinde kolaylıkla görüleceği üzere bu ihtarname de TTK ve kooperatifler kanununa uygun düzenlenmiş olmadığını iddia ederek, davalı kooperatifin davacımn üyelikten ihracına ilişkin 17.10.2017 tarih ve … nolu kararının iptaline, davalı kooperatifin 20.05.2018 tarihinde yapılacak olan genel kurul toplantısına davacının katılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, talep etmişlerdir.
Davalı vekili 09.08.2018 harçlandırma tarihli dilekçesinde özetle; Davacının kooperatif yönetim kurulunun 17.10.2017 gün ve … sayılı kararıyla kooperatif ortaklığından çıkarıldığını, kararın usulüne uygun olarak kendisine 26.10.2017 günü tebliğ edildiğini, bu durumda davacımn kooperatif ortaklığından çıkarılma işleminin 26.01.2018 günü mesai bitiminde kesinleştiğini, 26.01.2018 günü mesai bitiminde çıkma kararının iptali ile ilgili üç aylık hak düşürücü sürenin dolduğunu, davacımn 27.01.2018 den itibaren davalı kooperatifin ortağı sıfatım yitirdiğini, davacı sıfatı da ortadan kalmış olup 18.05.2018 günü açılan davamn görülmesinin mümkün olmadığını savunarak, davamn aktif husumet ehliyeti(davacı sıfatı) yokluğu nedeniyle esastan reddine, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine, ayrıca HMK’nun 329. Maddesi gereğince takdir olunacak kötü niyet tazminatımn davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davacının 21.01.2018 tarihli kooperatife hitaben yazmış olduğu dilekçe göz önüne alındığında davacının tebliği aldığı ve içeriği öğrendiği sabit olduğundan davacıya gönderilen ihraca ilişkin tebligatın geçerli olduğu ve davanın 18.05.2018 tarihinde yani 3 aylık hak düşürücü süreden sonra açıldığı anlaşılmakla davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin ihracının haksız ve kötüniyetli olduğunu, esasen davalı kooperatifin üyelere aidat yüklenmesini gerektirir hiçbir faaliyetinin bulunmadığını, davalı kooperatifin davacı ve bir kısım üyeleri cezalandırmak amacıyla ihraç kararı verdiğini, müvekkilinin kooperatifin üyeliğinden ihracına ilişkin ihtarnamelerin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava yönetim kurulunun vermiş olduğu kooperatif üyeliğinden ihraca ilişkin kararın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı yönünden yapılmış olup; Dairemizin … Esas, … Karar sayılı, 14/06/2021 Tarihli kararı ile; “İlk Derece Mahkemesince, Antalya 3 Noterliğinin 25.10.2017 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamenin ise … mahallesi … sok … … Antalya adresinde 26.10.2017 tarihinde davacının eşine tebliğ edildiği, … nolu yevmiye nolu ihtarnamenin tebliğ belgesinin incelenmesinde tebligat kanununa aykırı olarak davacı asile neden tebligat yapılamadığının şerh edilmediği, … nolu ihtarnamenin tebliğinin usulsüz olduğu kabul edilmiş ancak, en geç davacının 21.01.2018 tarihinde usulsüz tebligattan haberdar olduğu, bu tarihin tebliğ tarihi olduğu, bu tarihten itibaren üç aylık hak düşüm süresi içerisinde ihraç kararının iptali için dava yoluna başvurulmadığı gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2018/14655 Esas 2019/2201 Karar sayılı 15/02/2019 tarihli ilamında da açıklandığı üzere; aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat yapılabilmesi için, öncelikle kendisine tebliğ yapılacak şahsın adreste bulunmadığı tespit edilerek mazbataya yazılmalı daha sonra aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat yapılmalıdır.
Antalya 3. Noterliğinin 25/10/2017 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin davacının eşine tebliğ edildiği ancak tebliğ memurunca muhatabın adreste bulunup bulunmadığına yönelik tespit ve tesvik edilmeksizin tebligatın direk eşe yapıldığı anlaşılmaktadır. … yevmiye numaralı ihtarname tebliği Tebligat Kanunu’na aykırıdır.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 16. ve Ana Sözleşmenin 14. maddesinde çıkarma kararının onaylı bir örneğinin ortağa tebliğinin zorunlu olduğu, tebliğinden itibaren üç ay içerisinde genel kurula itiraz edilebileceği ya da mahkemeye dava açılabileceği, aksi halde ihraç kararının kesinleşeceği düzenlenmiştir. Çıkarma kararının onaylı örneğinin tebliği ile kararın niteliğinin ve üyenin hangi gerekçelerle ihraç edildiğinin öğrenilmesi sağlanmış olur. Dava açılmasına ilişkin üç aylık süre hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece de res’en dikkate alınması gerekir. Ortağın ihraç kararının tüm unsurları ile içeriğini bildiğini kanıt yükü davalı kooperatiftedir. İhraç kararının sadece varlığının, ortağın haricen öğrenmesi tebliğ zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Davacı sadece ihraç kararının varlığını öğrenmiş ise bu öğrenmede ihraç kararının tüm unsurları yer almadığından ve ihraç kararının sadece varlığından davacı haberdar olduğundan, ihraç kararının yasanın aradığı şekilde öğrenildiğinden söz edilemeyeceğinden davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına” şeklinde karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyiz başvurusu üzerine; Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 25/10/2022 Tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamı ile; “1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16. ve anasözleşmenin 14. maddesinde çıkma kararının onaylı bir örneğinin ortağa tebliğinin zorunlu olduğu, tebliğinden itibaren üç ay içerisinde genel kurula itiraz edilebileceği ya da mahkemeye dava açılabileceği, aksi halde ihraç kararının kesinleşeceği düzenlenmiştir. Çıkarma kararının onaylı örneğinin tebliği ile kararın niteliğinin ve üyenin hangi gerekçelerle ihraç edildiğinin öğrenilmesi sağlanmış olur. Dava açılmasına ilişkin bu süre hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece de re’sen dikkate alınması gerekir. Ortağın, tüm unsurları ile birlikte ihraç kararının içeriğini bildiğini kanıt yükü davalı kooperatifte aittir. İhraç kararının sadece varlığını ortağın haricen öğrenmesi tebliğ zorunluluğunu ortadan kaldırmaz.
İstinaf dairesinin, anılan yasal düzenleme ve ilkelere uygun olarak, ihraç kararının davacı ortağa tebliğinin zorunlu olduğu ve tebligatın usulüne uygun olarak yapılmadığı yönündeki gerekçesi isabetli görülmüş ise de salt bu husus ihraç kararının geçersiz olduğu sonucunu doğurmaz. Bu durumda, davanın üç aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı kabul edilerek, ihraç kararının yasaya ve anasözleşmeye uygun olup olmadığının ayrıca incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmekte olup, kararın bu nedenle davalı yararına bozulmuştur.” şeklinde oy birliği ile karar verilmiştir.
Dairemizce yargıtay bozma ilamı ve duruşma günün taraflara tebliğ edilmekle, duruşmada hazır bulunan tarafların beyanları alındıktan sonra usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda, davalı kooperatif tarafından davacıya kooperatif üyeliğinden ihracına dayanak yapılan ihtarnamelerin incelenmesinde; birinci ihtarnamenin Antalya 3. Noterliğinin 14/08/2017 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesinin davacının geçici olarak adreste bulunmaması sebebiyle reşit ve ehil oğluna 15/08/2017 tarihinde,
İkinci ihtarnamenin Antalya 3. Noterliğinin 05/09/2017 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesinin davacının mernis adresine 15/09/2017 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, ihtarnamelerin kapsamlarının incelenmesinde, davalı kooperatifin ticari defter ve kayıtlarına göre 01/08/2017 tarihli 3.075,82 TL aidat borcu ve 228,84 TL gecikme faiz borcu olduğunun belirtildiği ve ikinci ihtarnamenin üzerinden bir ay geçtikten sonra hala ödeme yapılmaması halinde kooperatif ortaklığından çıkartılacağının ihtarnamede açıkça belirtildiği, ihtarnamelerin bu haliyle davalı kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesi hükmüne uygun düzenlendiği ve usulüne uygun tebliğ edildiği anlaşılmakla, davanın yasal koşulları oluşmadığından aşağıdaki şekilde reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
a-Alınması gereken 269,85 TL karar harcından peşinde alınan 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 144,00 TL harcın ilk derece mahkemesince davacıdan tahsiline,
b-Yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
c-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca dairemiz karar tarihinde hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
d-Davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerine bırakılmasına,
e-Karar kesinleştikten sonra kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince taraflara iadesine,
2-İstinaf aşaması yönünden:
a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
b-Temyiz başvurusunda bulunan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL temyiz karar harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
c-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacının kendi üzerine bırakılmasına,
d-Temyiz başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan 292,10 TL temyiz yoluna başvurma harcı ve 54,40 TL Yargıtaya dosya gidiş-dönüş masrafı, 37,10 TL başka birime reddiyat olmak üzere toplam 383,60 TL’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
e-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
f-Dairemiz kararının Yargıtayca bozulması üzerine 6100 Sayılı HMK’nın 373/4. maddesi gereği duruşma açıldığından davacı ve davalı lehine vekalet ücreti verilmesine YER OLMADIĞINA,
g-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
3-Kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı Kooperatif Yetkilileri … ve …’nın yüzüne karşı 6100 Sayılı HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşmalı olarak oybirliği ile HMK’nın 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/09/2023