Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2814 E. 2022/1824 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 19/10/2022
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali – ihtiyati tedbir
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 15/12/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette %10 hissedar olduğunu, ortaklardan …ün müvekkilinin babası, … ün de müvekkilinin erkek kardeşi olduğunu, TTK md. 395 ile şirketle işlem yapma/şirkete borçlanma yasağının; TTK md. 396 ile rekabet yasağının düzenlendiğini, şirket müdürlerinden …. , …. ve … kendi adlarına; hem TTK md. 395, hem de TTK md 396 uyarınca izin ve yetki istediklerini, TTK’nın 395 ve 396. maddeleri çerçevesinde alınan kararlarda, TTK md. 619 ” Ortağın bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyetlerde bulunmasını onaylayan kararlarda ilgili ortak oy kullanamaz.” hükmü uyarınca; hakkında izin verilen yönetim kurulu üyesinin, kendi için oy kullanamayacağını, ayrıca bu maddeler ile verilecek yetkinin kapsamı; ortak ile şirket arasında şahsi bir iş niteliğinde bulunduğundan TTK’nın 436/1 “Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz.
” maddesinde sayılan ortak yakınlarının da, yakınları için oy kullanamayacağını, son olarak “önemli kararlar” başlıklı TTK’nın 621. Maddesinde “Müdürlerin ve ortakların, bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyette bulunmalarına genel kurul tarafından onay verilmesi; temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması” şartına bağlandığını, bu durumda her bir ortak için yapılan oylamalara bakılacak olursa; …. için yapılan oylamada %30 hissedar …. ile %10 hissedar …. olumlu oy kullandıklarını, %10 pay ile müvekkilinin olumsuz oy kullandığını, … nın TTK md. 619 uyarınca kendi adına oy kullanmadığını, oylamaya katılan toplam payın %50 olduğunu, TTK md. 621 uyarınca her bir ortak için yapılacak oylamaya esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun (%51) katılmış olması gerektiğini, %51 oy nisabına ulaşılamadığından bu oylamanın geçersiz olduğunu; …. için yapılan oylamada % 50 hissedar …. ile % 10 hissedar …. olumlu oy kullandıklarını, %10 pay ile müvekkilinin olumsuz oy kullandığını, … ün TTK md. 619 uyarınca kendi adına oy kullanmadığını, yukarıda izah edildiği üzere …. için yapılan oylamada, oğlu …. ile kızı olan müvekkili .. un TTK’nın 436/1 uyarınca oy kullanamayacağını, geçerli tek oyun .. ya ait olup %50 pay sahibi olan … nın oyu TTK Md. 621 de aranan %51 lik salt çoğunluğu sağlamadığından bu oylamanın geçersiz olduğunu; …. için yapılan oylamada % 50 hissedar …. ile % 10 hissedar … ün olumlu oy kullandıklarını, %10 pay ile müvekkilinin olumsuz oy kullandığını, … ün TTK md. 619 uyarınca kendi adına oy kullanmadığını, yukarıda izah edildiği üzere …. için yapılan oylamada, babası … ile kız kardeşi olan müvekkili … un TTK’nın 436/1 uyarınca oy kullanamayacağını, geçerli tek oyun … ya ait olup %50 pay sahibi olan …. nın oyu TTK Md. 621 de aranan %51 lik salt çoğunluğu sağlamadığından bu oylamanın da geçersiz olduğunu, müvekkilince TTK Md. 420/2 uyarınca finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılmasının talep edildiğini, lakin müvekkil haricindeki ortaklar” verdikleri izah ve açıklamaların yeterli olduğu “ndan bahisle talebimizi oybirliği ile reddedildiğini, sordukları sorularak verilen cevapların yeterli olmadığını, taraflarınca diğer şirket yetkilileri hakkında “müdürlükten azilleri istemi ile” dava açıldığını, yargılamanın görüldüğü Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi …. E. sayılı dosyadan tedbir kararı verilmiş olmakla 21/09/2022 tarihli ara karar uyarınca münferit imza yetkisinin kaldırıldığını, 4 ortak müşterek atacakları imza ile yetkili kılındığını, müvekkili haricindeki diğer ortakların bu kararın arkasından dolanmak için ve bahse konu davayı konusuz bırakmak için tüm müdürleri azlederek yeniden müdür seçtiklerini beyan ederek, bu nedenlerle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile dava konusu 22/09/2022 tarihli genel kurulun ve bu genel kurulda alınan kararların TTK md. 449 uyarınca yürütülmesinin durdurulmasına, yapılacak yargılama sonunda davanın kabulü ile 22/09/2022 tarihli genel kurulun; faaliyet raporlarına ve finansal tablolara ilişkin yaptıkları itiraz ve sordukları soruların dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevaplanmamış olması nedeni ile TTK md. 420/2 uyarınca ertelenmesi gerekirken ertelenmemesi nedeni ile iptaline, ayrıca bu genel kurulda alınan Müdürler kurulu üyelerine TTK md 395-396 uyarınca sayılı hususlarda yetki verilmesine ilişkin 3, Faaliyet raporlarının ve finansal tabloların bilanço ve kar/zarar hesapları müzakeresine ilişkin 4 ve 5, Müdürler kurulu üyelerinin ibrası, şirket müdürlerinin görevden azli ve yeni müdür seçimine ilişkin 6 numaralı kararların iptaline karar verilmesini vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalı şirkete yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının dava konusu şirketteki paylarının iptali ile dava dışı ortak …. adına tescili istemi ile Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyası ile dava ikame edildiğini, bu davanın sonucunda davacının dava açma sıfatının kalmama ihtimali olduğundan sonucunun bu davayı etkileyeceğini, bu davanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, Genel Kurul kararlarının başta davacı olmak üzere şirketin ve ortaklarının menfaatine aykırı olan kararlar olmadığını, Genel Kurulda Yasanın emredici hükmüne ve ana sözleşmeye aykırı bir karar da alınmadığını, şirket ortaklığında şu ana kadar yetkililerin bireysel olarak rekabet yasağına aykırı bir faaliyette bulunmadıkları gibi, bağlılık kuralına aykırılık da yapmadıklarını, ancak şirket yetkilisi ortakların kişisel mal edinimi veya görüşmesinin esasen rekabet yasağına girmeyecek olmasına rağmen, bu işlemlerin rekabet yasağı kapsamında yorumlanmaması için genel kurulda buna dair karar alınmakta olduğunu bundan evvel de bu kararların alındığını, ayrıca dava konusu şirketin yaptığı iş itibari ile gayrimenkul danışmanlık ve pazarlama şirketi olarak sürekli bir ticaret ve üretim yapmadığı için anlık nakit para ihtiyacı olduğunda davacı dışında diğer ortaklardan faiz ödemeden karşılamakta olduğunu, aile şirketi durumunda olduğundan yetkililerin şirkete borç vermesinde de fayda olduğunu, alınan kararların davacı ortağın menfaatine zarar vermediği gibi, alınan kararlarda oy yoksunluğu halinin de söz konusu olmadığını, zira alt soylar için oy yoksunluğu hali anonim şirket yönetim kurulu üyeleri için sözkonusu olup limited şirketlerde uygulanması mümkün olmadığını, Genel Kurul öncesinde Şirket Müdürler kurulu münferiden yetkilileri davacı dahil şirketin dört ortağı olduğunu, bu nedenle, davacı dışında ortakların birbirlerini ibra etmelerinde yasal engel bulunmadığını, davacının bu maddenin iptalini talep etmekte hukuki yararı olmadığını, şirket müdürlerinin azli ve yenilerinin seçilmesinde kullanılan oylarda yoksunluk olmadığını, finansal tabloların incelenmesi için bir önceki genel kurul yapılmayarak davacının talebi ile 22.09.2022 tarihine ertelendiğini, davacı ve vekili tarafından her türlü konunun incelendiğini, genel kurulda da davacı vekili tarafından ilgisine sorulacak sorularak önceden hazırlanarak gelindiğini, muhalefet şerhlerinin de en baştan hazırlandığını ve genel kurul tutanağında yer aldığını, davacının Genel Kurul sırasında aldığı cevapların kendisini tatmin edip etmemesinin subjektif bakış açısı ile ilgili olduğunu, dava konusu olan genel kurul kararlarının iptali isteminin yerinde olmadığını, davacı iddialarının yasal haklılık taşımadığını, davacının ihtiyati tedbir talebinin de haksız ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek haksız ihtiyati tedbir talebinin ve haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 19/10/2022 tarihli ara karar ile, davacının vekili aracılığıyla katıldığı ve alınan kararlara muhalefet şerhi düştüğü genel kurul kararının 3. maddesinde müdürler kurulu üyelerine TTK ‘nun 395 ve 396. maddelerinde sayılan hususlarda yetki ve izin verildiği, 4. maddesinde faaliyet raporlarının müzakere edildiği, 5. maddesinde bilanço, kar zarar hesaplarının müzakere edildiği,6. maddesinde müdürler kurulu üyelerinin ibrasına karar verildiği, 2. olarak yazılan 6. maddede ise şirket müdürlerinin görevden azline ve yeni müdürler kurulu üyelerinin seçilmesine karar verildiği görülmüştür. Davanın niteliği ve delil durumunu nazara alarak genel kurulun müdürler kurulu üyelerine TTK 395 ve 396. Maddelerinde sayılan hususlarda yetki ve izin verilmesine dair 3.nolu ve müdürler kurulunun ibrasına ilişkin 6 nolu kararının yürürlüğünün durdurması yönünden ihtiyati tedbir talebinin kabulüne 4, 5 nolu maddede alınan karalar yönünden bu aşamada davacının ihtiyati tedbir kararı verilmesi yönünden hukuki yaranını bulunmaması, 2.6 nolu maddede alınan karar yönünden ise şirket temsilinde yargılama sürecinde davalı şirketin ticari faaliyetlerinin devamı sırasında temsil eksikliği yaşanmaması amacıyla yürürlüğünün durdurulması talebinin reddine karar verilmiştir.
Ara karara karşı, taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Tedbir kararına itiraz halinde nasıl bir usul izleneceği HMK’nın 394. maddesinde düzenlenmiştir. Maddede;
“(1) Karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir. Aksine karar verilmedikçe, itiraz icrayı durdurmaz.
(2) İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/42 md.) Esas hakkında dava açıldıktan sonra, itiraz hakkında, bu davaya bakan mahkemece karar verilir.
(3) İhtiyati tedbir kararının uygulanması sebebiyle menfaati açıkça ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati tedbiri öğrenmelerinden itibaren bir hafta içinde ihtiyati tedbirin şartlarına ve teminata itiraz edebilirler.
(4) İtiraz dilekçeyle yapılır. İtiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir.
(5) İtiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. Kanun yoluna başvurulmuş olması, tedbirin uygulanmasını durdurmaz”
HMK’nın 341/1-b.maddesinde; “İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar..”
Düzenlemesi yer almıştır.
HMK’nın 341. maddesinde ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar istinaf edilebilmektedir. Her ne kadar davalı yan doğrudan kararı istinaf etmiş ise de, istinaf dilekçesi, itiraz dilekçesi olarak değerlendirilerek itiraz üzerine duruşma açılıp değerlendirilip, olumlu olumsuz karara bağlandıktan sonra istinaf hakkı doğacak olup, mahkemece bu yönde işlem yapılmadan dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşıldığından itiraz prosedürünün işletilmesi için dosyanın geri çevrilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf kısmen red kararına istinaf kanun yoluna başvurmuş ise de, davalının istinaf talebi konusunda mahkemece duruşma açılıp karar verilmesi gerekmektedir. Bu işlemden sonra mahkemenin vereceği karara göre yeni bir hukuki durum ortaya çıkabileceğinden bu aşamada davacı tarafın istinaf isteminin incelenmesine yer olmadığına, duruşma sonrası oluşacak duruma göre ve her halükarda davacının istinaf istemi konusunda karar verilmek üzere dosyanın tekrar dairemize gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile
1-İhtiyati tedbir kararına istinaf dilekçesinin itiraz mahiyetinde olduğu gözetilerek itiraz prosedürü tamamlanarak karar verilmek üzere dosyanın GERİ ÇEVRİLMESİNE
2-Duruşma sonrası oluşacak duruma göre ve her halükarda davacının istinaf istemi konusunda karar verilmek üzere dosyanın tekrar dairemize gönderilmesine,
3-İstinaf harçları konusunda müteakip işlemler sonucunda karar verilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/12/2022 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.