Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2745 E. 2022/1815 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 07/10/2022
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
GEREKÇELİ
KARARIN YAZIM TARİHİ : 15/12/2022

İlk Derece Mahkemesinin dava dosyası istinaf yasa yolu incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye Hakimin inceleme raporu okundu.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Şirkette başmüdür yetkisine sahip davalının müvekkili ile bir- likte … Ltd. Şti.’nin yetkilisi olduğunu, süreçte davalının müvekkili ile birlikte ortağı oldukları şirket sayesinde bulduğu müşteriler ile kendi sahibi olduğu şirket üzerinden ticari ilişki kurduğu, faturaların ortağı oldukları şirket üzerine değil de davalının sahibi olduğu şirket adına kestirildiğinin öğrenil- mesi üzerine müvekkilinin şirket hesaplarını incelemek istediğini buna da izin verilmediğini; şirkete ait demirbaşlar ile yaptığı işlerin bedelini dahi ortağı oldukları şirket hesabı üzerinden tahsil etmediği; şirkete ait banka kayıtlarından davalının şirketin parasını kendi uhdesine geçirdiği gibi şirkete ait malvarlığının da usulsüz bir şekilde elden çıkarma yoluna gittiği, şirket adına tahsil ettiği paraları şirket hesabına yatırma- dığının anlaşıldığını, yine mülkiyeti şirkete ait olmayan bir aracı, amortisman giderlerinden faydalanmak amacıyla şirket envanterine aldığı, böylece müvekkilini şirket ortaklığından kaynaklanan mali haklarını ihlal ettiğini belirterek; davalının şirket müdürlüğünden azline ve tedbiren şirkete baş müdür olarak müvekkilinin aksi halde davalı dışında başka bir kişinin atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili karardan sonra verdiği dilekçesinde özetle; davacının söz konusu şirketin kuru- luşu sırasında bu şirketin fiilen mali işlerini kendisi yürütmeyi taahüt ettiği halde bu taahüdüne yapmadığı- nı, yine eski şirketi üzerinden yürüttüğü işleri ortağı oldukları şirkete aktarmayı taahüt ettiği halde buna da yapmadığını; dava konusu şirketin … Bankasındaki hesaplarını fiilen davacının yönettiğini; şirketin muhasebe kayıtlarının planport isimli uygulama üzerinden rahatlıkla görülebildiğini, kaldıki davacının bu kayıtları 2022 temmuz ayında incelediğini; davacının kendi şirketine ait demirbaşları işin başında şirketten aldığını, müvekkilinin ise kendi şirketinde kullanılan malzemeleri dava konusu şirkete getirdiğini, ortaklar arasında sorun çıkması üzerine dava konusu şirket üzerinden yürütülmekte olan işlerin devem ettirildiğini, asıl davacının kendi şirketi üzerinden faaliyetlerine devam ettiğini, müvekkilinin ise dava konusu şirket aleyhine bir işlem yapmadığını, müvekkilinin hesabına davacının bilgisi dışında bir para aktarımının olma- dığını, kaldı ki davacının şirkete ait kredi kartı ile şahsi harcamalar yaptığını, müvekkili davalının ise şirket işleri için yaptığı şahsi harcamaları şirket hesabından geri alması dışında bir işleminin olmadığını, davacının şirket hesabından yapıldığını ve şirkete ait olmadığını belirttiği telefon ödemelerinin davalının eşi ve kızına ait telefonlar olduğunu ödemenin ise davacının isteği gözetilerek şirket hesabından yapıldığını, şirkete ait olmayan bir araca amortisman ayrılması gibi bir durumun olmadığını bunun mali müşavirden öğrenildiği üzere sehven yapıldığı durumun da düzeltildiği ve şirketin bir zararının olmadığının anlaşıldığını belirterek; dava- nın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme istinafa konu kararında özetle; asıl uyuşmazlığı çözecek mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, davacı yanın talep ettiği ihtiyati tedbirin asıl uyuşmazlığın esasını çözecek mahiyette olduğu gerekçesi ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında devam eden adli tahkikatların olması, davalının yönetici olmasından dolayı üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemiş olması gözetilerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının istinafa konu ettiği mahkeme kararının yerinde olduğunu belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, yetkili şirket müdürünün şirkete karşı olan özen ve sadakat borcunu ihlal ettiği iddi- asına dayanan azil istemine; talep ise yargılama süreci için tedbiren bu davalının temsil yetkisinin kaldırılarak yerine davacının veya uygun bulunacak bir kişinin temsil kayyımı olarak atanmasına ilişkindir.
HMK.nun 389. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden … ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” 390/3. Maddesinde “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” 391. Maddesinde de “Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması … sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir.” denilmektedir. Yine TTK.’nun 630. Maddesine göre kural olarak “Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir.” Bu yola gidilmesinin mümkün gözükmemesi halinde ise bu ortaklarından en az birinin “… haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden” istemesi mümkündür. Haklı sebeplerden ise yöneticinin “özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlü- lüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi” anlaşılmalıdır.
Davalının cevap dilekçesindeki beyanları, dosya içeriği, davacının davalıya davalının da davacıya isnat ettiği hususlar, her iki tarafın dava konusu şirket dışında aynı sektörde faaliyette bulunan bir şirketinin olduğunun anlaşılması karşısında, şirketin ve her iki tarafın hak ve menfaatlerinin korunması için şirkete denetim kayyımı atanmasının zaruri olduğu değerlendirilerek davacının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi ara kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 07/10/2022 tarih ve … Esas sayılı ARA KARARININ KALDIRILMASINA,
a-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin KABULÜ ile; … VKN nolu … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne ilk derece mahkemesince bilirkişi listesinden seçilecek bir kişinin denetim kayyımı olarak atanmasına,
b-Mevcut şirket müdürlerinin yapacakları şirketin günlük işleri dışında, borçlanması, bu sınırı aşan nitelikte kredi çekilmesi ve borçlandırılması, kambiyo senedi düzenlemesi şirket faaliyeti kapsamındaki malların satışı dışındaki malvarlığının satılması işlemlerinin denetim kayyımının onayına tabi tutulmasına,
c-Kayyım için aylık 3.000,00 TL ücret takdirine; görevin başlangıcında kayyıma ödenmek üzere üç aylık ücretin, davacı tarafından ilk derece mahkemesi veznesine yatırılması için, iş bu kararın ilk derece mahkemesince tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içinde avansın yatırılmaması halinde ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılmasına, tebliğin ihtar yerine geçmesine;
Sonraki aylara ilişkin ücretlerin her ay peşin olarak davacı tarafından ilk derece mahkemesi veznesine yatırılmasına, bu giderlerin esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
d-Yukarıda belirtilen iki haftalık kesin süre içinde üç aylık kayyım ücretinin yatırılması halinde, ilk derece mahkemesince kayyıma görevinin tebliğine, kayyımın görevinin tebliğle başla- masına,
e-Kayyımın göreve başlamasından sonra kararın Ticaret Siciline Tescil ve ilanına, bu işlemlerin, masrafı davacıya ait olmak üzere, kayyım tarafından yapılmasına,
f-Tedbirin mahiyeti, her iki tarafın menfaatlerinin korunması amacıyla tedbir kararının verilmiş olması ve gerekçede açıklanan diğer nedenlerle, HMK’nın 392. maddesi uyarınca, takdiren teminat alınmasına yer olmadığına,
g-İhtiyati tedbire ilişkin kararın uygulamasının İlk Derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
3-İstinaf incelemesi yönünden;
a-İstinaf başvurusunda bulunan ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın istek halinde ihtiyati tedbir talep eden davacıya İADESİNE,
b-İstinaf başvurusunda bulunan ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf başvuru harcı yargılama giderinin davalıdan alınarak ihtiyati tedbir talep eden davacıya VERİLMESİNE,
c-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından ihtiyati tedbir talep eden davacı lehine istinaf vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
d-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
4-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.15/12/2022