Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2743 E. 2022/1845 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 21/10/2022
DAVANIN KONUSU : Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 20/12/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin kurucu üyesi ve ortağı olduğunu, 2013 yılında kooperatifin terkin edildiğini, açılan dava sonucunda davalı kooperatifin ihyasına karar verildiğini ve kooperatifin 25/07/2016 tarihinde tekrar tescil edildiğini, tescil tarihinden sonra müvekkilinin yapılan toplantılara çağırılmadığını, kooperatifin güncel ortak listesinde müvekkilinin isminin bulunmadığını, müvekkilinin istifası ya da müvekkili hakkında verilen herhangi bir ihraç kararının da bulunmadığını belirterek davacının davalı kooperatifteki ortaklığının tespiti ile teciline, davacının ortaklığına zarar gelmemesi adına davalı kooperatifin yargılama süresince başkaca toplantı yapmaması, genel kurul kararı alınmaması ve davalı kooperatif adına kayıtlı taşınır ve taşınmazlara ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının, … ile 28.07.2016 tarihinde usulüne uygun devir sözleşmesi ile davalı kooperatif nezdindeki ortaklık hak ve hisselerini devrettiğini, devir sözleşmesini davacı adına vekaleten …’ın imzaladığını, ortaklığın devrinin şekil şartına bağlanmadığını, bu nedenle taraflar arasında yapılan adi yazılı devir sözleşmesinin geçerli olduğunu, devir sözleşmesinin geçersizliği gündeme gelecek olsa bile davacı uzun yıllardan beri üzerine düşen hak ve yükümlülüklerini yerine getirmeyerek kooperatif ile bağlarını sessiz kalarak koparttığını, davacı tarafın üyeliğinin sona erdiğininin kabulünün gerektiğini, davacının uzun bir süreden beri hiçbir şekilde kooperatife yönelik bir eylemde bulunmadığını, devir sözleşmesinin imza tarihi olan 28.07.2016 tarihinden bu yana herhangi bir aidat ödemesi veya yapılan toplantılara katılım göstermediğini, 6 yıl gibi uzun bir süre zarfından sonra üyeliğinin tespiti istemiyle dava açmasının TMK’nın 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına açık bir şekilde aykırı olduğunu, davacının kötü niyetle hareket ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 21/10/2022 tarihli ara karar ile; yaklaşık ispat koşulları oluşmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin dosyaya sundukları belgelerden kooperatif üyesi olduğunun sabit olduğunu, kooperatifin kurullarında yer aldığını, kooperatifin toplantılarına katıldığını, 2013 yılında kooperatifin terkin edildiğini, açılan dava sonucunda davalı kooperatifin ihyasına karar verildiğini ve kooperatifin 25/07/2016 tarihinde tekrar tescil edildiğini, tescil tarihinden sonra müvekkilinin yapılan toplantılara çağırılmadığını, kooperatifin güncel ortak listesinde müvekkilinin isminin bulunmadığını, müvekkilinin istifası ya da müvekkili hakkında verilen herhangi bir ihraç kararının da bulunmadığını, davalı tarafça sunulan devir sözleşmesini kabul etmediklerini, davalı kooperatif tarafından yapılacak toplantılar ile müvekkilinin hakkını elde etmesinde zorluğa neden olacağını, müvekkilinin ortaklık hakkına zarar gelmemesi için kooperatif adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz mallara ihtiyati tedbir konulması gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati tedbir müessesi; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılması ile hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir müessesesi kabul edilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi hükmüne göre “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”
HMK 390/3.maddesinde de” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, davalı kooperatif adına kayıtlı taşınır ve taşınmazlar ile davalı kooperatifin yargılama süresince toplantı yapmaması, yeni genel kurul kararı almaması davanın konusunu oluşturmamaktadır. İhtiyati tedbire konu talepler uyuşmazlık konusu olmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekmekte olup, farklı gerekçe ile talebin reddi doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; açıklanan gerekçe ile ihtiyati tedbir isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/10/2022 tarih ve … Esas sayılı ARA KARARININ KALDIRILMASINA,
İhtiyati tedbir talebinin uyuşmazlık konusu olmaması nedeni ile REDDİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan peşin karar ve ilam harcının talebi halinde İlk derece mahkemesince İADE EDİLMESİNE
4-İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin nihai kararla birlikte ilk derece mahkemesince karar altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA
6-İstinaf incelemesi için yatırılan ve artan istinaf gider avansının yatıranına İlk derece mahkemesince İADE EDİLMESİNE
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi. 20/12/2022

….