Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2673 E. 2022/1728 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 21/09/2022
DAVANIN KONUSU :Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ
KARARIN YAZIM TARİHİ: 28/11/2022

İlk Derece Mahkemesinin dava dosyası istinaf yasa yolu incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üyenin inceleme raporu okundu.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan 25/05/2019 tarihli Acentelik Sözleşmesi gereğince davalı acentanın müvekkili yararına teda- rikçi otellerle rezervasyon sözleşmeleri yapılabilmesi için müvekkilinin 2022 yaz sezonu başında davalıya 187.241.547,26 EURO depozito ödemesi yaptığını;
Davalının 28/03/2022 tarihinde kendi örgütüne ve yerel sağlayıcılarına Rusya’ya yönelik yaptırımlar uygulandığı sürece müvekkili şirketle işlem yapılmaması ve müşterile- rinin yönlendirilmemesi, tahsilatların yapılmaması, özetle müvekkili lehine verilecek hizmet- lerin askıya alındığı konusunda yazılı ve sözlü bildirimlerde bulunduğunu, müvekkiline de Rusya’ya uygulanan yaptırımlar sebebiyle özetle acentalık hizmetinin askıya alındığı yönün- de cevap verdiğini, davalının bir Türk şirketi olması karşısında belirtilen uygulamasında haklı hiçbir neden bulunmadığını, bu yüzden aralarındaki sözleşmenin haklı nedenlerle müvekkili tarafından feshedilip daha önce yapılan depozito ödemelerinin 28/03/2022 (davalının kendi örgütüne verdiği talimat tarihi) tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte iadesinin istendiğini, davalının ise bu ödemelerin otel oda tahsis sözleşmelerinin ön ödemesi olarak otellere dağıtıldığını, bu dağıtılan paraların yaptırım kararları çerçevesinde dondurulduğunu, kendilerinin bu paraların iadesini otellerden isteyebileceğini bildirdiğini;
Davalının Türk şirketi, sözleşmede aralarındaki ilişkiye Türk hukukunun uygulana- cağı yönünden hüküm konulmuş olması karşısında AB ve BK’nın yaptırım kararlarına taraf- lardan hiç birinin uymak zorunda olmadığını, bu yüzden de davalının acentalık sözleşmesini askıya almasının bir dayanağının bulunmadığını, davalının müvekkili adına hizmet sağlayıcı otellere yaptığı depozito ödemeleri karşılığı bu otellerden teminat amaçlı çekler aldığını, ancak otellere gönderdiği yazı ile davacı hesabına yaptığı depozito ödemelerini geri istediğini ve aksi halde teminat amacıyla aldığı çekleri bankaya ibraz etmekle de tehdit ettiğini, davalının böyle bir yetkisinin olmadığını zira depozitoların davacı için ödendiği çeklerin de davacı müvekkili için teminat olarak alındığını belirterek;
Taraflar arasındaki acentalık sözleşmesinin müvekkili tarafından haklı nedenlerle feshedildiğinin tespitine; müvekkili şirket tarafından ödenen 187.241.547,26 Euro (Harca esas alınacak tutar olarak dava tarihi olan 19.09.2022 tarihi itibariyle Euro/TL efektif satış kuru (18.2555) karşılığı olan 3.418.188.066,00 TL) tutarındaki depozitonun (13 Nisan 2022 tarihinden itibaren avans faiz oranından hesaplanacak faiz de eklenerek) iadesine;
Davalı acenta tarafından dava dilekçesine ekli listede yazılı dava dışı sağlayıcı otel- lere verilen depozitoların davalıya iade edilmemesi ve davalının bu depozitolar için listede belirtilen otellerden aldığı çeklerin işleme konulmaması (ibraz edilmemesi) için tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket yetkililerinin AB ve BK vatandaşı olmaları sebebiyle ve davalı şirketin gerçek sahibinin belirtilen devletlerce yaptırım listesine alınması sebebiyle aralarındaki sözleşmenin askıya alındığını, bunun davacı şirkete 13.04.2022 tarihli elektronik posta ile bildirildiğini, aralarındaki sözleşmeye Türk Hukuku- nun uygulanacağının kabul edildiğini, müvekkili tarafından sözleşmenin haklı sebeplerle askıya alındığını, davalı müvekkilin Türkiye’de kurulu bir şirket olması ve/veya sözleşmeye Türk Hukukunun uygulanacak olmasının davacının dediğin aksine sonuca bir etkisinin olma- dığı, davacının müvekkilinden 187.241.547,26 Euro alacaklı olduğunu iddia ettiğini ancak bunun doğru olmadığını, bu tutarın davacı adına otellere yapılan ön ödemelerle bağdaşmadı- ğını, kaldı ki davacının müvekkilene gönderdiği Beyoğlu 39. Noterliği, 28.06.2022 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamede sözleşmeyi feshettiğini belirttikten sonra müvekkilin- den 123.541.791,52 Euro alacaklı olduğunu beyan ettiğini, aradaki 63.699.755,74 Euro fark davacının diğer grup şirketleri ile ilgili olabileceğini, davacı şirketin müvekkilinden bir ala- cağının olmadığını, davacının gönderdiği 10 Beyoğlu 39. Noterliği 17.10.2022 tarih ve … yevmiyeli ihtarname ile otellerdeki ön ödemelerin davalı müvekkili tarafından talep ve tahsil edilmesine karşı çıktığını ve bu tutarları … üzerinden yapılan operasyonla kullanıp erittiğini beyan ettiğini, ancak buna davalı müvekkilinin bilgi ve onayı olmadığını, Otellerden gelen ihbarnamelerde davacının otellerin nezdindeki avans alacaklarını otellere temlik ettiğinin belirtildiğini, davacının, zaten otellerde olan tüm avans ödemelerini otellere temlik etmesi halinde davanın da konusuz kalacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece verilen istinafa konu kararda özetle; uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararının verileceğini, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin tespiti ile sözleşme gereği avans olarak ödenen bedelin iadesi istemiyle açılan davada, davalının acenta sıfatıyla davacı adına 3. Kişilerle yaptığı kontenjan sözleşmeleri gereği yine davalının bu kişilere yaptığı ödemelerin, davalıya iadesinin tedbiren durdurulması ve davalının bu ön ödemeler için 3. Kişilerden aldığı teminat senetlerinin işleme konulma- ması yönünde tedbir kararı verilmesi talep ettiği, acentalık sözleşmesinin haklı nedenle feshe- dilip edilmediği, davacı tarafından ödenen bedelinde sözleşme kapsamında davacıya iade edilip edilemeyeceği hususlarının yargılamayı gerektirdiği gerekçesi ile ihtiyati tedbire ilişkin yasal koşulların mevcut olmadığı belirtilerek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından 2021 Eylül ayından 2022 Şubat ayının sonuna kadar, Antalya’daki otellerle konaklama sözleşmelerini yapıp bu otellere gerekli ön ödemerini yapması için davalı acentesinin banka hesabına 187.241.547,26 EUR ödeme yaptığını, davalının aralarındaki sözleşmeyi 28/03/2022 tarihin- de askıya alması üzerine müvekkilinin … ile yapılan anlaşma kapsamındaki tüm hizmetleri, kendi kurduğu … HOTELS İŞLETMECİLİĞİ TURİZM İNŞAAT AŞ (“… ”) üzerinden gördüğünü, tedarikçi otellerin de verdikleri hizmete karşılık bu şirketin fatura kestiklerini, verdikleri hizmete karşılık alacaklarını da davalının kendilerine avans olarak yaptığı ödemeden sağladıklarını, davalının da müvekkilinin kendisine yaptığı ödemelerin iadesini yapamayacağını bildirdiği gibi 13.06.2022 tarihli ihtarnamelerinde talep ettikleri 123.541.791,791,52 EURO müvekkil alacağını da kabul ettiklerini, Davalı … ‘ un acente sıfatıyla müvekkili adına ve hesabına tedarikçi otellere yukarıda sözü edilen avans ödemelerini yaparken bunların teminatı olmak üzere ilgili ekli listede yer alan çek ve bonoları aldıklarını, esasen bu çek ve bonolar üzerindeki tasarruf yetkisinin müvek- kiline ait olduğunu, davalının muhtemel yaptırımlardan korktuğu için bu çek ve bonoları tahsile koyacağına dair ekli listede yer alan otellere ihtarname düzenlediklerini, davalının bu çek ve senetlerin müvekkilin alacaklarının teminat altına alınması amacına dönük olduğunu, bunlardan kaynaklanan hak ve tasarruf yetkilerinin müvekkiline ait olduğunu zaten ifade ettiklerini, davalı …’un bu bono ve çekleri tahsile koymasının müvekkilinin haklarını tehlikeye atacağını belirterek; ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılmasına ve davalının acente sıfatıyla müvekkili adına 3. kişilerle (otel işletmeleri) yap- tığı kontenjan sözleşmeleri gereği 3. kişilere yaptığı ödemelerin davalıya iadesinin tedbiren durdurulmasına ve davalının 3. kişilerden (otel işletmeleri) aldığı teminat senetlerinin (bono ve çekler) işleme konulmaması yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK.nun 389. Maddesine göre “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağın- dan endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” yani tedbir talebinin dava sonucunda elde edilmek istenen dava konusunu temine dönük olmalıdır.
Uyuşmazlık davacının acentası ile arasındaki sözleşmeyi haklı sebeplerle feshedip etmediği, davalı acentadan aralarındaki sözleşmeye göre kendisi için kontenjan sözleşmesi yapılacak şirketlere acenta tarafından yapılan davacının gönderdiği avans ödemelerini dava- lıdan isteyip isteyemeyeceği noktasında olup; tedbir talebi ise bu ödemelerle ilgili davalı acentanın ödemeleri kendi adına geri istemesinin ve bu ödemeleri teminatlandırmak için otellerden aldığı teminat çek ve senetlerinin ödeme için ibraz ve tahsil için bir girişime konu edilmesinin engellenmesine dönüktür.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu yapılan hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davadaki istenilen tedbir konusu hususların bu talep sonucunu temine dönük olmaması gerektiği karşısında HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-f. maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.28/11/2022