Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2504 E. 2022/1741 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 29/08/2022
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Rücuen Tazminat)
GEREKÇELİ
KARARIN YAZIM TARİHİ : 29/11/2022

İlk Derece Mahkemesinin dava dosyası istinaf yasa yolu incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi. Başkanın inceleme raporu okundu.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; …. bakanlığının 01/05/2014 tarihinde yürür- lüğe giren KDV genel uygulama tebliğinin “işgücü temin hizmetleri”ni kısmi KDV tevkifatı kapsamına aldığını, %18 olan KDV tutarının 9/10 unun hazineye karşı sorumlusunun müvek- kili 1/10 unun ise davalı olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Antalya – …. Hattı için imzalanan 21/03/2017 tarihli Posta Taşıma Hizmetine Ait Sözleşme ve Şartnamesi kapsamında aldığı hizmetin bedeli için, KDV kanunun 9 ve KDV uygulama tebliği uyarınca davalı şirkete yaptığı ödemenin KDV tutarının 9/10 unu verginin sorumlusu sıfatıyla vergi dairesine müvekkili tarafından ödenmesi gerekirken, tamamının davalıya öden- diğini bu yüzden ödediği bu miktarı tekrar hazineye ödemek zorunda kaldığını, davalının bu kapsamda müvekkiline iade etmesi gereken miktarın 111.542,61 TL olduğunu, bu miktarın davalı tarafça müvekkiline iade edilmediğini, davalının KDV tevkifatını göstermeden fatura düzenlemesi sebebiyle verilmesi gereken KDV nin 9/10 unu hazineye vermesi gerekirken da- valıya ödediğini, davalının sebepsiz olarak bu miktarda zenginleştiğini belirterek; 111.542,61 TL nin müvekkilinin ödeme tarihi olan 03/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve ihtiyati haczine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasındaki sözleşmenin konusunun, iddia edilenin aksine “işgücü temin hizmeti” değil “taşımacılık hizmeti alımı” olduğu, yüklenilen işin süresinin 01.04.2017 ile 30.09.2019 tarihleri arasındaki dönemi kap- sadığı, bu dönemde yürürlükte bulunan KDV Genel Uygulama Tebliği’ne göre taşımacılık hizmetlerinden dolayı herhangi bir oranda KDV tevkifatı uygulanacağına dair bir düzenleme bulunmadığı, KDV Genel Uygulama Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin (Seri No:….. ) 16 Şubat 2021 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu tarihe kadar kadar taşımacılık hizmetle- ri karşılığı yapılan ödemelerde KDV tevkifatı uygulanacağına dair herhangi bir düzenleme olmadığı, hem yük taşımacılığı hizmet alımlarında KDV tevkifat oranının 2/10 olduğunu, yaptırılacak bilirkişi incelemesinde de davacının ödediğini bildirdiği 9/10 oranındaki KDV tevkifatının müvekkili tarafından da maliyeye ödendiğinin ortaya çıkacağını, davacının sun- duğu belgelerden yaptığı ödemenin 111.542,61 TL sinin müvekkili ile ilgili bir ödeme oldu- ğuna ilişkin kayıt bulunmadığı, bu olayda asıl sebepsiz zenginleşenin hem müvekkilinden hem de davacıdan KDV tahsilatı yapan hazine olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme istinafa konu kararında özetle; davacının alacağına dayanak olarak sunduğu belgelerin alacağının varlığını yaklaşık olarak ispatlar nitelikte olmadığı gerekçesi ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacaklarının rehinle temin edilmediğini, müvekkilinin bir kamu kuruluşu olduğunu, davalının mal kaçırma teşebbüsü içinde olduğunu belirterek mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararının kaldırılıp ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz şartlarının oluşma- dığını, muaccel bir alacağın sözkonusu olmadığını, aralarındaki sözleşmenin bu konudaki tebliğ değişikliğinden önce sona erdiğini, davacıdan sonra yapılan başka bir sözleşme sebebi ile zaten bir teminatlarının bulunduğunu belirterek, cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Talep, ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, istinafa konu karar ihtiyati hacze itirazın reddine ilişkin ek karardır. İlk Derece Mahkemesince yukarıdaki gerekçelerle itirazın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 Sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İhtiyati haciz, “alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına geçici olarak el konulması” olarak tanımlanmaktadır. İhtiyati haciz talep edebilmek için, İİK’nın 257/1. maddesine göre alacağın para alacağı olması, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş olması ya da İİK’nın 257/2. maddesindeki şartların gerçekleşmiş bulunması gerekir.
İİK’nın 258/1. maddesinin ikinci cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebebi hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” şeklinde yapılan düzenleme ile alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve istenebilir olduğunun tam ve kesin olarak ispat edilmesi gerekliliği aranmamış, bu konuda yeterli kabul edilmiştir.
Somut olayda; talep edenin ödediğini belirttiği ve davalıdan tahsilini talep ettiği, KDV’nin alınması ilişkin tebliğin davacı ve davalı arasında sözleşmenin bitiminden önce yürürlüğe girip girmediği ve bu sözleşmeye uygulanıp uygulamayacağı ile uygulanabilecekse de davacının ne oran ve miktarda talepte bulunabileceği hususları yargılamayı gerektirip olup, İİK 257/2.maddesi gereğince davalının mallarını kaçırdığına dair somut bir delilinin de bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı vekilinin istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından karşı taraf lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-f. maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29/11/2022