Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2494 E. 2022/1665 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 26/09/2022
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 18/11/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İhtiyati tedbir talep eden davacının iddialarının özeti; davacının … şirketinin eski ortakları ile görüşerek 80/ 400 pay satın alma konusunda anlaştığını, müvekkilinin hisse bedelinin tamamını kendisi ödemesine rağmen, muris eşine inanarak kendisinden geri devir almak üzere 40/400 payını muris eşi … adına yapılmasını istediğini, murisin de bu payların eşinin olduğunu bilerek, istediği zaman geri vereceğini söyleyerek kendi adına alınmasını kabul ettiğini, daha sonra ki bir zamanda şirkette sermaye artırım kararı alındığını, gerçek hisse sahibinin müvekkili olması, inanılan muris tarafından tekrar geri verileceği güveni ile, kendi payı olan 40/400 payını murise devir ettiğini, diğer ortakların paylarını da yine bedelini kendi ödeyerek muris adına devir ettirdiğini, murisin ödemesi gereken sermaye koyma borcu bedelini de yine müvekkili tarafından , şirket çalışan ve ortaklarına verilen para ile şirket hesabı bankalara müvekkil tarafından ödetildiğini, o anda karşılık da alınmadan inanılarak, güven ilkesi gereği ödendiğini, Müvekkili tarafından yapılan devirin, diğer ortaklardan alınan paylar ile sermaye artırımı ile yeni pay dağılımı ile muris 500/1000 pay sahibi olduğunu, müvekkilinin, muris eşine olan güven ve inanç ile geri vereceğini beyan etmesi sebebi ile inanarak bu hisseleri eşi üzerine aldığını, Müvekkilinin bu payların tamamının kendisine devir edileceğine inandığı için sermaye artırım bedelini de kendisi ödediğini, ancak muris eşin vefatından önce bu hisselerin sadece 300/1000 payını müvekkiline devrettiğini, 100/1000 payını ise, müvekkilin isteği ve rızası olmasa da davalı kızına bedelsiz olarak devir ettiğini, davalının, bu payların müvekkile ait olduğunu bildiğini, ne zaman geri isterse geri vereceğini beyan etmesine rağmen talebe rağmen devir etmediğini, her ne kadar müvekkil ile muris eşi arasında inanç sözleşmesine yönelik yazılı bir sözleşme olmasa da, tarafların eş olması, ödeme dekontlarının müvekkili elinde olması sebebi ile yazılı delil başlangıcı olduğunu, davalı tarafların çocuğu olarak, bu payların müvekkile ait olduğunu bilmesine rağmen kötüniyetli olarak, karşılık da ödemeksizin muristen devir aldığını, davalı alt soy olarak bu hisselerin müvekkile ait olduğunu bilebilecek durumda olduğunu, kötüniyetli olarak devir aldığını, davalı adına olan bu payların, müvekkiline ait olduğunu, davalı adına olan 100/1000 payın iptali ile müvekkil adına tescilini talep ettiklerini, yargılama sonunda her iki şirketteki davalı adına olan hisse kaydının iptali ve müvekkili adına tescil taleplerinin kabul etmeyecek olması halinde, yargılama aşamasında yapılacak bilirkişi incelemesi ile belirli hale gelecek olan dava konusu her iki şirketteki davalı paylarının bedelinin, davalıdan alınarak müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, Yüksek Yargıtay yerleşik ilamlarında banka dekontlarının davacı elinde olması halinde yazılı delil başlangıcı olarak kabul edileceği ve tanık beyanı ile ispatın mümkün olduğu kabul edildiğini, davalının Ats ortaklık payı ödemelerinin ve müvekkilin ortaklıktan olan alacağının davalının da sermaye koyma borcu için … şirketine ödenmesi yazılı delil başlangıcı olduğunu, bu nedenle, delil listesinde beyan edilen ancak dosyaya sunulan yazılı ispat belgeleri nazara alınarak yeniden tedbir talebinde bulunmakla davalının dava konusu şirketlerdeki hisselerinin 3. Kişilerin devrinin engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davlının … Şirketindeki temsil ve ilzam yetkisinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; 26/09/2022 tarihli ara karar ile davacının ihtiyati tedbir talebinin yargılamayı gerektirdiği, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği belirtilerek davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların Baba-kız olduğunu, dosyaya sunulan banka ödeme dekontlarının yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, tanık deliline de dayandıklarını, banka ödeme dekontlarının da müvekkilinin elinde olduğunu, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğini, mahkeme ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, inançlı işleme dayalı davalı adına kayıtlı olan şirket ortaklık paylarının iptali ile davacı adına tescili, olmadığı taktirde pay bedellerinin davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, istinafa konu karar davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin 26/09/2022 tarihli ara karardır.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 18/04/2022 tarih, 2022/557 Esas ve 2022/3231 Karar Sayılı ilamında da belirtildiği üzere inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafın- dan inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca, inaçlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
Somut olayda; davacı yazılı delil sunmamış ise de, “… teslimatı”, “… adına ortaklık ödemesi” “… adına”, “… sermaye taahhüt bedeli”, … teslimatı”, “… sermaye bedeli” vb. açıklamalı banka dekontlarını sunmuştur. İhtiyati tedbire konu payların uyuşmazlık konusu olduğu, dosya kapsamından yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği kanaatine varılarak teminat mukabilinde davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerekmiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 26/09/2022 tarih ve … Esas sayılı ARA KARARININ KALDIRILMASINA,
a-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin KABULÜ ile; davacı tarafça 50.000,00 TL teminat yatırıldığında, davalının … Müdürlüğünde kayıtlı … Ltd. Şti. İle … A.Ş.’deki hisselerinin üçüncü kişilere satış ve devrinin önlenmesi için davalının bu şirketlerdeki hisseleri üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, tedbir kararının şirketlerin pay defterine işlenmesine, gereği için adı geçen şirketlere ve … Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,
b-Tedbir kararının infaz işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına, 3-İstinaf incelemesi yönünden;
a-İstinaf başvurusunda bulunan ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın istek halinde ihtiyati tedbir talep eden davacıya İADESİNE,
b-İstinaf başvurusunda bulunan ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf başvuru harcı, 147,50 TL posta ücreti olmak üzere toplam 368,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak ihtiyati tedbir talep eden davacıya VERİLMESİNE,
c-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından ihtiyati tedbir talep eden davacı lehine istinaf vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
d-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
4-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.18/11/2022

….