Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/2408 E. 2023/1393 K. 05.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/06/2022
DAVANIN KONUSU: Alacak
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 05/09/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacının Türkiye ve yurtdışından turist getiren acenta faaliyetinde bulunan bir tur operatörü firması olduğunu, davalının ise otel işletmeciliği yapmakta olduğunu, davalı ile davacı arasında 2018 yaz sezonunu kapsayan oda kontenjan sözleşmesi akdedildiğini, davalının, davacının göndereceği müşterileri otelinde konaklatacağını taahhüt ettiğini, akdin yapılmasını takiben akdin yürürlüğe girdiğini, davacının derhal sözleşmeye uygun şeklide pazarlama faaliyetlerine başladığını ve davalı otelinde sözleşmede öngörülen tarih aralıklarında konaklatmak için müşteri temin ettiğini ve muhataptan müşterilerinin rezervasyonlarını onaylanmasını talep ettiğini, muhatabın sözleşmeye uygun biçimde ilk yapılan iki rezervasyonu konfirme ettiğini, davalının sonrada iletilen rezervasyonları akde aykırı şeklide kabul etmediği gibi online rezervasyon sistemine düştüğü notta da otelin davacının satışına kapatıldığının belirtildiğini, ayrıca davalının gönderdiği başka bir mailde de otel ile alakalı başka bir tur operatörü ile tek satıcı olarak anlaştığı için otele müşterileri kabul edemeyeceklerini ifade ettiklerini, davalının mailine verilen cevap ile tavrının akde aykırı olduğu ve tavrından vazgeçmesi gerektiğinin ikaz edildiğini ancak muhatabın tavrında direngenlik gösterdiğini, davalıya bunun üzerine ayrıca yazı yazılarak o ana kadar ki tüm rezervasyonları komfirme etmesi gerektiği tavrının akde aykırı olduğunun noterden ihtar gönderildiğini, davalıya söz konusu ihtarın 01.02.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, muhatabın kendisine tanınan sürede veya sonrasında müşteri rezervasyonlarına onay vermediği gibi yeni rezervasyonları da teyit etmediğini, davacı şirket açısından akdi haklı nedenle fesh etme ve sözleşmede belirtilen cezai şart bedelini isteme hakkının doğduğunu, davalıya fesih ve cezai şart ile ilgili ihtarname gönderildiğini ve cezai şart bedelini 3 gün içinde ödemesi gerektiğinin bildirildiğini ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile davalının 10.000,00 Euro’nun fili ödeme günündeki TL karşılığını karşılığının 04/03/2018 tarihinden itibaren dövize uygulanan en yüksek ticari faiziyle birlikte davacıya ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu edilen ve taraflar arasında imzalanan anlaşmanın 7.9 maddesine göre davalı otele açılacak davanın … şirketi tarafından açılacağının kararlaştırıldığını, davacının iş bu davayı açmaya yetkisi olmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin tek taraflı olarak sadece davalıya yükümlülükler yükleyen hukuka ve ticari ahlaka aykırı bir sözleşme olduğunu, davalının davacı ile olan ticari ilişkisine devam etme kararlılığı içerisinde olduğunu, ancak davacı bilindiği üzere davaya konu edilen sözleşmenin kontenjan sözleşmesi olduğunu, garanti oda temini sözleşmesi olmadığını, bu tip sözleşmelerde tarafların dönem dönem birbirlerini satışa kapatabildiklerini, davalı tarafça önce otelin satışa kapatıldığını, ancak daha sonra yapılan görüşmeler neticesinde otelin satışa açıldığını, davacı tarafın delil olarak sadece eski mail yazışmalarını dosyaya koyduğunu, ancak daha sonra gönderilen ve sözleşmenin devam ettiğini gösteren mail yazışmalarını dosyaya koymadığını, bu tip sözleşmelerde acentelere müşteri getirme yükümlülüğü bulunmadığı için acentelerin bulundukları bölgelerde kapasitelerinin çok üzerinde bu ve benzeri sözleşmeleri imzaladıklarını, davacı tarafça hazırlanan ve sadece davacı yanın menfaatlerini gözeten anlaşma metninin TTK ve BK’na aykırı olduğunu, yapılan anlaşmanın tek tarafın yani sadece davacı tarafın menfaatini gözeten aşırı yararlanma yani gabin hükümlerini içeren geçersiz sözleşme olduğunu, sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle cezai şartın da geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili, 21/04/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile, talebini 780.808,82 Euro olarak ıslah etmiş, bu tutarı 04/03/2018 tarihinden itibaren dövize uygulanan en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 2018 yılı yaz sezonu çalışma koşullarını belirleyen Oda Kontenjan Sözleşmesi için yapıldığı, sözleşme uyarınca davalı tarafın 11/12/2017 tarihinde davacıya göndermiş olduğu e-mail ile oteli davacı tarafın satışlarına kapattığı ve 07/07/2017 tarihli sözleşmenin yukarıda açıklanan 2.1 ve 2.2 nolu maddelerini ihlal ettiği gerekçeleriyle, dava konusu sözleşmenin 7.3. maddesi uyarınca ve taleple bağlı kalınarak 10.000,00 Euro ceza-i şart bedelinin davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin istinafı üzerine, Dairemizin 12/10/2020 Tarih, …. Esas …. Karar sayılı ilamı ile, davalı şirketin mevcut kayıtları, mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, banka, vergi daireleri, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler, tarafların sunacakları bilgi ve belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerleri uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla değerlendirilerek, davalı şirketin kapasitesi, maddi gücü, söz konusu cezanın tahsili halinde davalının eskiden olduğu gibi ticari hayatını sürdürüp sürdüremeyeceği, mümkün olmazsa bu durum onun iktisaden mahvına sebep olup olmayacağı hususunda rapor alınıp, bu durumun davalının ekonomik mahvına sebep olduğunun belirlenmesi durumunda, cezai şart hükmünün BK’nın 20. maddesi hükmü uyarınca tamamen batıl olduğu sonucuna varılmaması, mahvına sebep olacağı belirlenen miktar itibariyle batıl, geri kalan miktar itibariyle batıl olmadığının kabul edilmesi, diğer anlatımla kısmi butlan halinin belirlenmesi gerektiği gözetilerek, uygun bir indirim yapılması hususunda hakimce takdir yetkisinin kullanılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmeyerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında 2018 yılı yaz sezonu için yapılan kontenjan sözleşmesi yapıldığı, davalı tarafın 11/12/2017 tarihinde davacıya göndermiş olduğu e-mail ile davacı tarafın satışlarına kapattığı ve bu suretle sözleşmenin 2/1 ve 2/2. maddelerini ihlal ettiği bu sebeple davacının sözleşmeye dayanak cezai şart isteminin yerinde olduğu , dosya kapsamında tespit edilen 780.808,82 Euro cezai şartın tahsilinin davalı şirketin eskiden olduğu gibi ticari hayatını sürdürmesine engel teşkil etmeyeceği, davalı şirketin rayici değerlerine bakıldığında ise söz konusu cezanın iktisaden davalı şirketin mahvına sebep olmayacağı böylece davacının 780.808,82 EURO ceza-i şart bedelini davalıdan isteyebileceği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince sözleşme feshedilmemiş olsaydı davacının elde edeceği yüzlerce katının cezai şart olarak hükmedildiğini, sözleşmeye göre dahi cezai şart hesabının davacının sattığı oda sayısı üzerinden hesaplanması gerekirken tüm odaların satışının davacı tarafından yapılmış gibi hesaplandığını, davacı tarafından sadece 2 oda satışının yapıldığını, davacının yapacağı muhtemel vergi, masraf gibi giderlerin düşülmediğini, davalıya ait otelin oda sayısı kapasitesinin hesaplamada dikkate alınmadığını, istinaf mahkemesi ilamında yalnızca ödeme gücü değil tarafların sağlamış olduğu menfaat ile fesih yüzünden elde edemedikleri menfaatleri de değerlendirilerek cezai şartın tenkis edilmesinin gerektiğinin belirtilmesine rağmen İlk Derece Mahkemesince bu hususun dikkate alınmadığını, şirketin borca batık durumda olduğunu, 27/05/2021 tarihli kök ve 20/12/2021 tarihli ek raporla sabit olduğunu, buna rağmen otelin satışının gerçekleşmesi halinde borca batıklığın giderileceği yönündeki değerlendirmenin yerinde olmadığını, ıslah edilen tutara ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, kontenjan sözleşmesinden kaynaklı cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince istinaf kararından sonra aldırılan 27/05/2021 tarihli kök ve 20/12/2021 tarihli ek raporların incelenmesinden davalı şirketin KAYITLI bilanço değerlerine göre şirketin ÖZ kaynak tutarının (-) 28.835.984,02-b olması nedeniyle mevcut dönen varlıklarına göre şirketin borca batık durumda olduğu, buna karşılık şirketin duran varlıklarının RAYİÇ değerlerinin kayıtlı bilanço rakamlarına ilave edilmesi durumunda şirketin ÖZ KAYNAK tutarının 51.709.216.,55-b ye yükseleceği ve şirketin borca batık durumdan kurtulacağı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 2018 yılı yaz sezonu için yapılan kontenjan sözleşmesi yapıldığı, davalı tarafın 11/12/2017 tarihinde davacıya göndermiş olduğu e-mail ile davacı tarafın satışlarına kapattığı ve bu suretle sözleşmenin 2/1 ve 2/2. maddelerini ihlal ettiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/3510 Esas 2014/7239 Karar sayılı 13/11/2014 tarihli ilamında da açıklandığı üzere; Hakim cezai şartın aşırı olup olmadığını belirlerken doktrinde ve uygulamada kabul edilen bazı esasları ölçü alması gerekir. Bu ölçünün ne olacağı Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 11.11.1986 tarih ve 4726 E, 5410 K. sayılı kararında Ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması dolayısıyla sağladığı menfaat, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışın ağırlığı ölçü olarak alınarak tayin edilmelidir.
Cezai şartın fahiş olup olmadığı, davalı şirketin kapasitesi, maddi gücü, söz konusu cezanın tahsili halinde davalının eskiden olduğu gibi ticari hayatını sürdürüp sürdüremeyeceği, mümkün olmazsa bu durum onun iktisaden mahvına sebep olup olmayacağı araştırılarak değerlendirilmelidir. Ekonomik mahvına sebep olduğunun belirlenmesi durumunda, cezai şart hükmünün BK’nın 20. maddesi hükmü uyarınca tamamen batıl olduğu sonucuna varılmaması, mahvına sebep olacağı belirlenen miktar itibariyle batıl, geri kalan miktar itibariyle batıl olmadığının kabul edilmesi, diğer anlatımla kısmi butlan halinin belirlenmesi gereklidir.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan 13/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda, davalının işlettiği otelin satış bedelinin de değerlendirilmeye alınarak cezai şartın, şirketin ekonomik yönden mahvına neden olmayacağı yönündeki değerlendirme dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Cezai şart değerlendirilirken şirketin ticari faaliyetine devam edip edemeyeceği hususu öncelikle belirlenmeli, devam etmesi halinde ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması dolayısıyla sağladığı menfaat, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışın ağırlığı ölçü olarak alınarak tayin edilmelidir.
Davalı otelin rayiç bedelinin de değerlendirilmeye alınarak cezai şartın fahiş olmadığı, davalının ekonomik mahvına neden olmayacağı yönündeki değerlendirilmelerde de isabet bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki 07/07/2017 tarihindeki sözleşme 2018 yılı yaz sezonu başlamadan 11/12/2017 tarihinde feshedilmiştir.
Davalı şirketin borca batık oluşu, sözleşmenin turizm sezonu başlamadan feshedilişi, taraflar iktisadi durumu, davalının ödeme kabiliyeti, borcunu yerine getirmemiş olması dolayısıyla sağladığı menfaat borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı ölçü olarak alınarak Dairemizce cezai şartın takdiren 30.000,00 Euro olarak belirlenmesinin daha isabetli olduğu sonucuna varılmıştır.
Kabule göre de; fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla açılan davada ıslah edilen tutar yönünden ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ile dava dilekçesinde talep edilen tutar ile ıslah dilekçesiyle talep edilen tutar için (780.808,82 Euro) fiili ödeme günündeki TL karşılığının istenmesine rağmen hükümde bu hususa uyulmaması usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
Ancak, açıklanan hususlar yeniden yargılama gerektirmediğinden karar kaldırılarak yeniden hüküm tesis edilebilecektir.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Talep edilen tutar yönünden açıklanan gerekçelerle indirim yapıldığından ve kısmen kabul durumu söz konusu olmadığından davacı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmemiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/06/2022 tarih ve … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
a-Davanın KABULÜ ile 30.000,00 EURO ceza-i şart alacağının 04/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 4a maddesi uyarınca Devlet bankalarının Euro cinsinden açılan 1 yıl vadeli mevduat hesabına uyguladığı en yüksek orandaki faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki TL karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
b-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 25.223,87 TL (dava dilekçesinde talep edilen tutar yönünden dava tarihindeki TCMB efektif satış kuru, bakiye hükmedilen tutar yönünden ıslah tarihindeki TCMB efektif satış kuru karşılığına göre, toplam 369.256,00 TL üzerinden) harcın peşin ve ıslah harcı olarak alınan 212.053,29 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 186.829,42 TL harcın talebi halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/09/2022 Tarih ve … Esas -… Karar sayılı, … Harç sayılı Harç Tahsil Müzekkeresinin ilk derece mahkemesince İPTALİNE,
c-Davacı kendini vekil ile temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 54.695,84 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
d-Davacı tarafından yapılan 80,00 TL tebligat gideri, 4.000,00 TL bilirkişi gideri, 181,80 TL posta gideri, 4.834,90 TL talimat gideri olmak üzere toplam 9.096,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davalının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 214.000,00 TL nispi istinaf karar harcının talebi halinde davalıya İADESİNE,
b-Davalı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 135,50 TL posta masrafı, 9,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 365,20 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
d-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
4-Kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.05/09/2023